Baptiste Lanaspeze: “Kalkınma ideolojisi çevre dostu olamaz, bundan çıkmak gerek”

Wildproject Yayınevi’nin kurucusu, çevre sorunları uzmanı filozof Baptiste Lanaspeze, Le Monde gazetesiyle yaptığı bir söyleşide, Batı tarafından şekillendirilmiş olan kalkınma paradigmasına alternatiflerin ana hatlarını sıralıyor.

3 Ekim 2022 – Le Monde – Séverine Kodjo-Grandvaux

Baptiste Lanaspeze’in Yann Legendre tarafından çizilen portresi

Ekolojideki bâzı düşünceler tarafından Batı îcâdı olmakla eleştirilen bir mefhûma îtibar iâdesini hedefleyen kısa deneme kitabı “Doğa”nın yazarı (Nature, Anamosa, 102 sayfa), filozof ve editör Baptiste Lanaspeze, kendi yayınevi Wildproject’te, “Çoğul Evren. Kalkınma Sonrasının Bir Sözlüğü”nün (Plurivers Ç.N.1. Un dictionnaire du post-développement , 550 sayfa) çevirisini yayımladı. Yüz civârında başlık altında, çevre dostu toplumlar şekillendirmenin izlekleri olarak beş kıtada başka yaşam tarzlarını araştıran radikal bir kalkınma eleştirisi.

Çoğul Evren”in yazarları kalkınmadan vazgeçmeye dâvet ediyorlar, niçin?

“Kalkınma” terimi resmî olarak ilk kez 1949’da Truman tarafından kullanılmıştır. Zararsız görünür, fakat aslında sömürgecilik ilişkisinin endüstriyel yenilenmesiyle sömürgecilik sonrası bir dünya düzeni tasvîrine dayanır. Sömürgeci imparatorlukların yerini alması önerilen dünyada, önceki dünyanın özü korunmuştur: Yerli bilgilere ve yerli halklara karşı aynı gaddarlık, aynı yok edicilik. Sırtımız ekolojik yıkım teşhisine dayanmışken, kalkınma ideolojisine istikrarlı ve ciddî bir kılavuz noktası gibi atıfta bulunamayız.

Doğa” başlıklı denemenizde ekolojik kavga ile sömürgecilikten kurtulma mücâdelesini birbirine bağlamanızın nedeni bu mu?

“Doğanın Ölümü”nde (La Mort de la nature, Wildproject, 2021), filozof ve târihçi Carolyn Merchant, 16. ve 17. yüzyıllarda erkek âlimlerin doğayı nasıl kurcalanabilir ve sömürülebilir bir hareketsiz parçacıklar yığını hâline getirdiklerini gösterir. Bu fikir, uygarlaşmak için doğa hâlinden kurtulmak gerektiğini düşünen toplumsal sözleşme teorileriyle çağdaştır. Nasıl Avrupa’da dünyayla sihirli ilişkileri temin eden yüz bin büyücü kadın öldürülmüşse, yerlilere uygarlık da onları sömürgeleştirerek götürülmüştür. Modernlik doğanın ve yerli kültürlerin tahrîbini aynı zamanda gerçekleştirir. Bu, Fransa’nın hem içinde hem sömürgelerinde geçerlidir. Ekolojik düşünceler her zaman içlerinde sömürgecilik karşıtı bir tohum taşımışlardır; zîra Henry David Thoreau [1817-1862], Gandi okumalarından büyülenen ve Nehru’ya yakın olan Arne Næss [1912-2009] veya tam da sömürgeyi çağrıştırdığı için wilderness (el değmemiş doğa) kavramını eleştirmeye hayâtını adayan John Baird Callicott gibi düşünürlerde de olduğu üzere, doğa fikrine yeniden tamâmen saygınlığını kazandırarak modern beyaz insanın kozmosunu yok ederler…

Çoğul Evren”in yazılmasına katkıda bulunanlar, günümüzdeki sistemde reform yapmanın mümkün olmadığını ileri sürüyorlar. Neden?

Gerçekten de bu kitap, ekolojik sorunların teknikle çözülebileceği ve kalkınma ile sürdürülebilirliğin uzlaştırılabileceği (o meşhur sürdürülebilir kalkınma) zannını yayan reformist çözümlerin bir eleştirisini öneriyor. Böylelikle yeşil ekonomi, smart city (akıllı şehir), döngüsel ekonomi, dünya ölçeğinde karbon akışlarının idâresini tasavvur eden jeomühendislik, transhümanizmÇ.N.2gibi mefhumları ele alıyor. “Çoğul Evren”in yazarlarına göre kalkınma sistemi çevre dostu olamaz. Bundan çıkmak gerekmektedir.

İnsan toplumlarına yararları olan bir ilerleme fikrini bırakmak mı gerek peki?

“Çoğul Evren”in yazarları bizi tüm sanayiden ve tüm teknikten vazgeçmeye dâvet etmiyorlar; fakat târihin tek bir istikameti olduğu, yani tüm dünya toplumları için tek bir çözüm olduğu,

onun da daha fazla sanayileşme yönünde ilerlemek olduğu fikrini bırakmayı telkin ediyorlar. Bir yanımız kalkınma sonrası bir dünyanın mümkün olduğuna inanmakta güçlük çekiyor; ama buna ciddî biçimde kafa yormamız gerekiyor, zîra Altıncı Kitlesel Yok Oluş’un ilk iki sebebi endüstriyel tarım ve otomobil. “Çoğul Evren”in yazarları, hem Güney’de hem Kuzey’de çok sayıda yerden, insan toplumlarıyla ortamları arasında daha iyi bir ilişkiyi düşünmemizi sağlayabilecek yaşanmış durumları kavratıyorlar. Kalkınmanın alternatifleri her zaman medyalarda görülmez, zîra çoğu ufak yerel düzeylerde yaşanır. Ama çok sayıda örnek var.

Bu alternatifler de yazarların “çoğul evren” diye adlandırdıklarını oluşturuyor. Evrensele karşı mı bu?

Çoğul evren –ve çoğul evrensel– mefhûmu, tek evrensele ve tek dünya fikrine açık bir cevaptır. Fakat hep birlikte dünya oluşturma fikrine hiç karşı değildir; çünkü Zapatistalar’ın da anladığı mânâda çoğul evrenselin bizâtihi tanımı, çok sayıda dünyadan oluşan bir dünyadır. Ortak dünyamızın iç çeşitliliğini köklü bir biçimde düşünmek de söz konusudur.

Farklı dünyalarla dolu bu dünya, insanlığın daha da bölünmesine katkıda bulunma ve umumîleşen bir cemaatçilik doğurma riski arz etmez mi?

Her şeyi homojenleştirerek/tek standarda uydurarak işlerin daha iyi gideceğini düşünmek bir hatâdır. Gerçekte insanlık düpedüz çoğul evrenlidir zâten, çünkü yer değiştirmelere ve mekân tuttuğu yerlere bağlıdır. Tüm zamanlar boyunca geleneklerin, kültürlerin, dillerin büyük bir çeşitliliğiyle ifâdesini bulmuştur. Çoğul evrenselden, yani insanlığın mozaik şekilli bir örgütlenmesinden korkmak, eninde sonunda insanlıktan korkmaktır.

Séverine Kodjo-Grandvaux

Ç.N.1 Latince’de aynı anlamı taşıyan universum’dan Fransızca’ya giren ve“evren” anlamına gelen univers ile “evrensel” anlamına gelen universel‘in öneki uni birlik, teklik, versus ise dönüklük (yani “aynı yöne dönüklük”) belirtir. Birlik, teklik anlamını veren uni yerine çokluk anlamını veren pluri önekini kullanarak, çoğul evren, çok yönlü bir evren kastedilmektedir.

Ç.N.2 Transhümanizm: İnsanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin artırılması, yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini öne süren uluslararası bir entelektüel ve kültürel hareket.

.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.