Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İngiltere Premier Lig’de dev randevunun ardından – Liverpool 1-0 Manchester City | Herkesin ağzında tek bir söz: “Burası Anfield!”

Ligde zor günler geçiren ve sezon başı beklentilerini karşılayamayan Liverpool, dün (16 Ekim) namağlup Manchester City’yi Anfield Road’da ağırladı. Mohamed Salah’ın golü ile kazanan ev sahibinin performansını, Jürgen Klopp ile Pep Guardiola’nın taktiksel yaklaşımlarını PFSA Lisanslı Futbol Analisti Alper Şahin, Medyascope için kaleme aldı.

Herkesin ağzında tek bir söz: “Burası Anfield!”

Son 12 maçın 10’unda ilk golü kalesinde gören Liverpool, son 5 maçta 20 gol atan ve sadece 2 puan kaybeden Manchester City’nin karşısına tahmin edildiği gibi favori olarak çıkmadı. Buna rağmen bir kenara yazmakta fayda var, bu maç Anfield’de oynanacaktı. Hafta içindeki Rangers-Liverpool maçını analiz ederken, ligin 10. haftası olmasına rağmen Klopp ve ekibinin “tamam mı devam mı” maçına çıkacağının altını çizmiştik. 

Jürgen Klopp maç önü basın toplantısında, Haaland sorusuna gayet samimi yaklaşıp özet olarak şunları söyledi: “Evet onu durdurmak için topla az buluşturmak lazım. Fakat bunu birden fazla kişiyle yaparsan Manchester City gibi bir takımda sizi cezalandıracak başka oyuncular da olur.” Ayrıca Alman teknik direktör, Mo Salah özelinde, hafta içinde Rangers karşısında attığı ilk golden sonra, özgüven kokan ikinci ve üçüncü golden bahsetti. Pep ise namağlup olarak geldiklerinde Anfield depslasmanında tehlikenin farkındaydı. Kendine has kısa ve net cevapları ile en ciddi rakiplerinin Liverpool olduğunu ve Anfield’de oynacakları her maçın zor geçeceğinin altını çizdi. 

Sahaya döndüğümüzde, iki hoca da daha önce bu rekabeti yaşamış oyuncuları tercih etti. City kanadında, İlkay Gündoğan ve Bernardo Silva gibi oyunculara ilk 11’de şans verilirken, Jürgen Klopp hafif sakatlığı olan formsuz Alexander-Arnold yerine tecrübeli oyuncu James Milner’ı sağbekte tercih etti. Salah’ın maçın genelinde merkezde kullanılması dikkatleri çekerken, Darwin Nunez yerine son günlerin formda oyuncusu Firmino tercih edildi. Seyir zevki olarak ilk yarı beklentilerin altında kaldı diyebiliriz. Doğal olarak iki takımda her ne kadar temkinli başlasa da, maçın genel görünümü 14. dakika ile istatistiklere düştü; Liverpool topa %37 ile sahip olurken, Manchester City %63 ile topu domine etmeye başladı. Bir yanda pozisyonel futbol eğitimini Johann Cruyff’dan alan Pep Guardiola, diğer yanda “Run and Gun” (Direkt Futbol) futbolunun yaratıcısı olarak kabul edilen Jürgen Klopp. Pozisyonel futbol vs. direkt futbol çekişmesi yavaş yavaş sahaya yansımaya ikinci yarı ile başladı.

Özellikle 50. dakikadan sonra, topa hükmetmeye başlayan City, bir ara topa sahip olma istatistiğinde %86’ya %14’luk bir üstünlük sağladı. Oyun karakteri ile asla çelişmeyen Liverpool ne kadar topa az sahip olduysa o kadar daha tehlikeli oldu. VAR’dan dönen Foden’ın golünde, Kevin De Bruyne mükemmel bir pas ile Haaland’ı topla buluşturdu ama pas öncesi Haaland’ın yaptığı hareket VAR tarafından gözden kaçmadı. Pep Guardiola kenarda çıldırırken, Anfield tamamen ayaklandı (zaten İngiliz futbol taraftarı profilinin aksine, Anfield’da maç genelde ayakta izlenir). 50. ve 69. dakikada kapıyı çalan Salah, bu sefer durdurulamadı. Alisson’ın pasında, Cancelo’ya attığı vücut çalımı ve güçsüz ayağı ile yaptığı ilk dokunuş takdire şayandı. 76. dakikada Ederson ile karşı karşıya kalan “Mısır Kralı”, net bir vuruş ile golü bulurken tribünlere özgüven dolu bakışlarla “Ben buradayım!” diyordu. Birçok Premier lig yorumcusuna göre Salah’ın bu performansı 3 puandan çok daha önemliydi. 

Maçın adamı ise kusursuz oynayan Joe Gomez seçildi. Bir önceki yazımda dikkat çektiğim Güney Londra’nın yıldızı, Rangers maçının performansının üstüne çıktı ve Virgil van Dijk ile iyi bir uyum sağlayarak, Haaland gibi bir silaha nefes aldırmadı. Adettendir, Liverpoollu taraftarlar 80. dakikada kulakları “You will never walk alone” şarkısı ile sağır ediyorlardı. 86. dakikada Premier Lig’de çok görülmeyen bir olay yaşandı. Bernardo Silva tarafından yere düşürülen Salah, orta ve yan hakem tarafından görmezden gelinince, Klopp havayı yumruklayarak yan hakeme doğru koşmaya başladı. Adrenalinine yenik düşen Klopp, kırmızı kart görerek sahayı terk etti. Liverpool takım boyunu kısa tutup, boş alan bırakmadan son düdüğe kadar yüksek konsantrasyon ile oynadı. 

Her ne kadar Pep Guardiola maçtan sonra, takımının performansından mutlu olduğunu söylese de Manchester City’nin oyununda belli sıkıntılar göze çarptı. 64. dakikada Alisson’ı zorlayan City şutunun dışında, Haaland maç genelinde topla fazla buluşamadı. Merkez orta sahada, İlkay Gündoğan ve Bernardo Silva yeteri kadar derinlik sağlayamadı ve saha parselasyonunda birbirlerine çok yakın durdular. Manchester City için maçı su şekilde özetlemek doğru olur; topa sahip olma istatistiğini domine etseler de maçı kontrollerinin altına alamadılar.

Beklentilerin aksine, Liverpool deplasmanından eli boş dönen Pep Guardiola, maç sonu röportajda hakemin faul standardını eleştirdi. Pep, “Gol pozisyonu dışındaki bu tarz bütün pozisyonlarda devam kararı alan hakem, neden Haaland’ın pozisyonu için iptal kararı verdi” sorusunu basın mensuplarına kontra bir soru olarak yöneltti. Cevabını ise kendisi verdi “Çünkü Burası Anfield!” İşin ilginci, bu sefer yenilen takım hocası Pep’in, kritik maçı kazanmasını bilen Jürgen Klopp’un ve binlerce Liverpoollunun aynı cümleyi kurmasıydı: “Burası Anfield!” 

Yazan: Alper Şahin

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.