Ücretli çalışanların beklentilerini karşılamayan yeni asgari ücret, enflasyonu ve işsizliği körükleyeceği iddiasıyla da tartışılıyor. Konuyu Medyascope’a değerlendiren Prof. Dr. Aziz Çelik, ücret artışının enflasyonun nedeni değil, sonucu olduğuna dikkat çekerek “Herkesin beklentisi, daha bonkör bir asgari ücret politikasının izlenebileceği yönündeydi ama buna işverenleri ikna edemediler ve işverenlere destek verecek kadar kaynak çıkaramadılar. Bu, hükümetin ekonomik olarak sıkışık olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 yılında geçerli olacak asgari ücret için TİSK’in önerdiği rakamı açıkladı ve “Net asgari ücrette 2023 yılında 8 bin 500 TL olarak aramızda mutabık kaldık” dedi. 9 bin TL’nin altına imza atmayacağını söyleyen TÜRK-İŞ, masaya oturmadı. Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prpf. Dr. Aziz Çelik, asgari ücretin belirlenmesinde yürütülen süreci ve asgari ücret olarak belirlenen rakamı Medyascope için değerlendirdi.
OKUYUN: Asgari ücret 8 bin 500 TL oldu | İşverenin teklifi kabul edildi, işçi tarafı masaya oturmadı
“Ekonomik sıkışıklık yüzünden bonkör olamadılar”
Çalışma ekonomisi profesörü Aziz Çelik, açıklanan asgari ücretin beklentiler ve tahminlerle uyuşmamasını şöyle değerlendirdi:
“Herkesin beklentisi, asgari ücretin TÜRK-İŞ’in 9 bin TL’lik teklifinin üstüne çıkması ve seçime dönük bir popülist politika yaratmasıydı. Daha bonkör bir asgari ücret politikasının izlenebileceği beklentisine rağmen işverenleri ikna edemediler ve işverenlere destek verecek kadar kaynak çıkaramadılar. Bu, hükümetin ekonomik olarak sıkışık olduğunu gösteriyor. Ocak ayında memur ve emekli maaşlarında da enflasyonun üstünde çok büyük bir artış olmayacak, şu anda ekonomik durum buna çok olanak vermiyor.”
“Hükümet o resmi vermek istemedi ama mecbur kaldı”
Asgari ücret açıklanırken işçi tarafının masaya oturmadığına işaret eden Çelik, “Hükümet dünkü resmi vermek istememiştir ama mecbur kaldı. Bir tarafına işçi, bir tarafına işveren temsilcilerini almayı tercih edecekti ama beceremedi” diye konuştu. 2022 yılının başından ve temmuz ayından itibaren geçerli olacak asgari ücret düzeyi açıklanırken üçlü mutabakat sağlandığını hatırlatan Çelik, şunları söyledi:
“Bu sefer, beklendiği gibi büyük bir seçim ekonomisi ve ekonomik rahatlama sağlayacak bir adım olmadı. EYT’deki gecikme de bence bununla ilgili, o konuyla ilgili de sıkışıklık olduğunu düşünüyorum. Şapkadan tavşan çıkarma işinin o kadar kolay olmadığını gördük.”
“TÜRK-İŞ, asgari ücrete onay vermeyerek doğru tutum aldı”
Çelik, asgari ücret görüşmeleri başlarken açlık sınırının kırmızı çizgileri olduğunu söyleyen ve 7 bin 785 TL ile pazarlığa başladığı yorumları yapılan TÜRK-İŞ’in, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na 9 bin TL teklifle gitmesinin olumlu bir adım olduğunu dile getirdi. 9 bin TL’nin yeterli olmadığının altını çizen ancak TÜRK-İŞ’in masaya oturmamasını değerlendiren Çelik, “Bence doğru bir tutum aldılar. 7 bin 800 TL civarındaki bir tutarla asgari ücret pazarlığına oturmayarak, en azından işçi kanadının tutumunu farklılaştırdılar. Düştükleri tuhaf durumu değiştirmiş oldular” diye konuştu.
“Asgari Ücret Tespit Komisyonu kağıt üzerinde bir mekanizmaya dönüşmüştür”
Asgari ücretin belirlenmesinde ve açıklanmasında yetkili olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun sürecin dışında kalmasına tepki gösteren Çelik, asgari ücreti açıklayan masada Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın, Cumhurbaşkanının ya da TİSK Başkanı’nın komisyon üyesi olmadığını vurguladı:
“Asgari ücret aslında açıklanmadı, yapılan hukuksuz bir iş çünkü dün Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanmadı. Bu aslında Türkiye’de bütün alanlarda gördüğümüz benzer hukuksuzlukların bir uzantısı diye düşünüyorum. Kurumlar, mekanizmalar düzeni, kurallar işlemiyor. ‘Bu kadar büyük hukuksuzluklar oluyor, bunu mu görüyorsunuz’ da denebilir tabii ama iş hukuku, çalışma alanı açısından baktığımızda ortada bir garabet var.”
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) komisyona bir işçinin yaşam standardına dair bilgi dahi vermediğine dikkat çeken Çelik, “Asgari Ücret Tespit Komisyonu fiilen bitmiştir. Komisyon şu anda, kağıt üzerinde bir mekanizmaya dönmüştür, sadece Resmi Gazete’de yayımlanan kararın altında imzası olacak” diye konuştu.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Geriye dönük tutanak imzalatılarak toplantı yapılmış gibi gösterilecek”
Komisyonun toplanıp, müzakere etmesi ve tartışmaların komisyon başkanı tarafından kamuoyuna anlatılması gerektiğini söyleyen Çelik, “Şimdi komisyon üyelerinin bir kısmına, hükümet ve işveren temsilcilerine geriye dönük bir tutanak imzalatılacak ve toplantı yapılmış gibi olacak” dedi.
Dün Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı yapılmadan ve resmen karar alınmadan açıklanan asgari ücret bugünkü (23 Aralık) Resmi Gazetede yayımlanmadı. Henüz resmi karar olmadan Bakanlık asgari ücretin hesabını yayımladı.
— aziz çelik (@EmeginHalleri) December 23, 2022
Böyle bir asgari ücret süreci görülmedi! pic.twitter.com/8JiqSvIB6e
“Asgari ücretle paralel olarak işveren teşviklerinin ve desteklerinin artmasını istediler”
Prof. Dr. Çelik, işverenin asgari ücret pazarlığında hükümetten ne talep ettiğini, izlenimlerinden ve edindiği bilgilerden yola çıkarak şöyle anlattı: “Asgari ücretle paralel olarak işveren teşviklerinin ve desteklerinin artmasını istediler. Henüz açıklama yapılmadı ancak asgari ücret işveren desteğinin 100 TL’den 250 TL’ye çıktığı gibi bir bilgi var. İşveren, asgari ücrette daha yukarı çıkmak için bu teşviğin biraz daha yüksek olmasını istiyordu. Hükümet, desteği sağlamaktan kaçındı ya da ona kaynak bulamadı.”
OKUYUN: Asgari ücret açıklanacak | TİSK’in önerisi 8 bin 500 TL, pazarlıklar sürüyor
İşverenin bir miktar teşvik karşılığında, bir süredir 8 bin 500 TL’ye razı olduğunu söyleyen Çelik, bunun EYT ile bağlantılı olarak pazarlık konusu yapıldığına dikkat çekti: “EYT’nin zamana yayılması ve kıdem tazminatı için Kredi Garanti Fonu’ndan (KGF) destek verilmesi ve çalışan emekliler için ödenen sosyal güvenlik destek priminin düşürülmesi gibi şeyler masada vardı.”
Çelik, asgari ücret işveren desteğinin asgari ücret kararında yer almadığını, ayrıca kanunla düzenleneceğini ve daha sonra açıklanabileceğini hatırlattı.
“İşsizlik riskine karşı küçük işletmelere destek verilmeli”
Çelik, asgari ücret artışının işsizliği körükleyeceği tartışmasının, ücret artışları için her zaman ileri sürüldüğünü söyledi. Türkiye’de asgari ücretin reel olarak en yüksek arttığı dönemlerden birinin 2015-2016 yılları olduğunu belirten Çelik, “Seçimlerin yenilendiği dönemde bin TL’den bin 300 TL’ye çıktı ama ardından Türkiye’de işsizlik açısından ciddi bir değişiklik yaşanmadı” dedi. Asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesi nedeniyle, küçük ölçekli işletmelerde bu sorunun yaşanabileceğini belirten Çelik, “İşverene bir destek olacaksa küçük ölçekli işyerlerine verilmesi, büyük ölçekli işyerlerine verilmemesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
“Asgari ücret artışı enflasyonun nedeni değil sonucu”
Asgari ücret artışının enflasyonu da artıracağı konusunda klasik liberal iktisatçıların inanışına katılmadığını söyleyen Çelik, bu görüşünü şöyle gerekçelendirdi: “Bu fikri, bilimsel herhangi bir tarafı olmayan, tamamen piyasacı bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum. Enflasyon yüksek olduğu için asgari ücret yüksek artıyor, yani bu bir sonuç. Aksi halde alım güçleri iyice düşecek. Bunun enflasyonu azdıracağı iddiasında bulunanlar, şunu hiç düşünmüyorlar, enflasyon oranında bir asgari ücret artışı olmazsa alım gücü, talep azalır ve bu ekonomiyi çok olumsuz etkiler. Bu sefer durgunluğa ve işsizliğe de yol açacaklar. Tersine, ücretlere dayalı bir büyüme her zaman mümkündür. İşçiler enflasyon olduğu için zam istiyorlar, onlar zam aldığı için enflasyon olmuyor. ‘Hiçbir işe yaramayacak’ deniyor ya, tamam ama 5 bin lira değil de, birkaç ay insanların durumunu iyileştirecek 10 bin lira işe yaramasın. Böyle olsa, asgari ücrete de, hiçbir ücret artışına da gerek yok noktasına gelebiliriz.”
OKUYUN: Sendikalar ve partiler neden farklı asgari ücret öneriyor?