Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki tartışma büyüyor. Bahçeli, Özdağ’ın Zafer Partisi’ne ait binalara eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş suikastıyla ilgili “Bir Türk milliyetçisini torbacılara vurdurtan ‘yerli ve milli’ katil kim?” afişi astırmasıyla ilgili “Bu istihbarat fosiline bildiklerini sormak Türk savcılarının görevi” dedi. Özdağ, Bahçeli’ye anında yanıt verdi: “Söz istihbarat servislerinden açılmışken, rahmetli Türkeş’in hapishaneden yazmış olduğu el yazısıyla mektupta kimin ismini ajan olarak verdiğini bütün ülkücüler gayet iyi biliyorlar. Hadi oradan sen de!”
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in 30 Aralık’ta Ankara’da öldürülmesinin yankıları sürüyor. MHP lideri Devlet Bahçeli, Ateş’in öldürülmesiyle ilgili ilk kez bugün (10 Ocak) partisinin grup toplantısında konuştu. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Sinan Ateş suikastına ilişkin açıklamalarını sert sözlerle eleştiren Bahçeli, “Adına Zafer denilen casusların şebekesine dönmüş marjinal bir partinin ümitsiz vakası ‘Hepimiz katilin kim olduğunu biliyoruz’ açıklamasıyla cumhuriyet savcılarının görev alanına giren bir açıklamada bulundu. Bu istihbarat fosiline bildiklerini sormak kuşkusuz şerefli savcıların ana görevleri olduğunu hatırlatmak ve gereğinin yapılmasını istemek hem çağrım hem görevimdir” dedi.
Özdağ’dan Bahçeli’ye anında cevap
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İstanbul-Beyoğlu’nda bulunan bir otelde düzenlenen kahvaltı programında basın mensuplarıyla buluştu. Özdağ, Sinan Ateş suikastından önümüzdeki cumhurbaşkanı seçimlerine, Suriyeli mültecilerin oy kullanmasına kadar pek çok konuda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yaklaşık bir saat süren programda konuşan Özdağ, kendisini hedef alan açıklamalarda bulunan Bahçeli’ye cevap verdi. MHP liderinin, Ateş cinayeti sonrası başsağlığı dilememesini eleştiren Özdağ, şöyle konuştu:
“Sinan Ateş’in bir komployla uyuşturucu tüccarlarına, torbacılara öldürtülmesinden sonra bir başsağlığı mesajı bile yayınlamayan, ailesine ‘başınız sağolsun’ demeyen, arkadaşlarına ‘Allah rahmet eylesin’ demeyen bir kişinin hezeyanlarına verecek hiçbir cevabımız yoktur. Zafer Partisi, Atatürk çizgisindeki Türk milliyetçilerinin partisidir. AKP gibi Türkiye’yi yıkıma sürükleyen bir partinin payandası değildir ve olmayacaktır. Söz istihbarat servislerinden açılmışken, rahmetli Türkeş’in hapishaneden yazmış olduğu el yazısıyla mektupta kimin ismini ajan olarak verdiğini bütün ülkücüler gayet iyi biliyorlar. Hadi oradan sen de!”
“Suriyeli seçmen sayısı 1 milyonu bulacak”
Mültecileri ülkelerine geri göndermekle gündeme gelen, Türkiye’de yaşayan sığınmacıların vatandaşlık aldıktan sonraki 10 yılda oy kullanmaması gerektiğini söyleyen Özdağ, “İthal seçmen ile Türk halkının seçme ve seçilme hakkı kısıtlanıyor. Suriyelilere, Mısırlılara, Libyalılara, Yemenlilere sürekli vatandaşlık veriliyor. Temmuzda YSK’nın vermiş olduğu listeler üzerinden yaptığımız araştırmada 465 bin Suriye doğumlu seçmen olduğunu gördük. Suriye doğumlu 465 bin seçmen bu seçimin kaderini değiştirecek kadar yüksek. Bu temmuzda açıklanan rakamlar. Muhtemelen bu rakam 1 milyonu aşacak” dedi.
Özdağ, Akşener’in Medyascope’taki açıklamalarını eleştirdi
Özdağ, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 9 Aralık 2022’de Medyascope Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır ile söyleşisindeki açıklamalarını da eleştirdi. Akşener’in PKK’yla yeni bir açılım süreci başlatacağını öne süren Özdağ, “İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Medyascope’ta Ruşen Çakır’ın programında, ‘Seçimlerden sonra İYİ Parti Kürtlerle oturup, siz ne istiyorsunuz, biz ne istiyoruz konuşması yapacağız’ açıklaması yaptı. Yeni bir açılım süreci başlatmaktan söz ediyor. Akşener oturup PKK’yla yeni bir müzakere süreci başlatacak. Dürüst bir politikacı çıkıp PKK’yla ne görüşeceğini, kendisinin neler vermeye hazır olduğunu anlatır” diye konuştu.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Akşener’e, “PKK’yla masaya oturduğunuz zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuksal yapısında hangi noktalarda taviz vereceksiniz” sorusunu yönelten Özdağ, şöyle devam etti:
“İYİ Parti seçmeni sizin PKK’yla masaya oturmanızı kabul edecek mi? Şimdi diyeceksiniz ki, ‘Akşener PKK’yla görüşmeyecek, hatta HDP’yle de görüşmeyecek.’ Peki kimlerle görüşecek? Kimsenin Kürt vatandaşlarımızı zan altında bırakmaya hakkı yok. 2009’da açılım başladığında AKP de böyle konuşuyordu. Akşener’in ağzıyla konuşuyordu. O zaman yazdığım bir yazıda, ‘Böyle masaya oturursanız karşınızda PKK ve Öcalan olur’ demiştim. Burada da Akşener’in aynı çizgiye girdiği gözüküyor. PKK’yla görüşmekten bahsediyor.”
Özdağ, programın sonlarına doğru Akşener ile aralarında geçen bir diyaloğu şöyle paylaştı: “İYİ Parti’nin kuruluşu sırasında Akşener’le yapmış olduğumuz konuşmalarda bana iki kez şu soruyu sordu: ‘Bir helikoptere atlayıp Kandil’e gitsem. Duran Kalkan’a ve Cemil Bayık’a sorsam. Ulan siz ne istiyorsunuz, anlatın bakalım!’ Duyduğumda kulaklarıma inanamadım. ‘Böyle bir şey olmaz, sizi ilk mağaraya atarlar’ dedim. Çıksın Ümit Özdağ yalan söylüyor desin. İki defa evinde söyledi bunu.”
Özdağ’dan ittifak açıklaması
Ümit Özdağ, dördüncü ittifakı kurmak üzere olduklarını da söyledi. Altılı Masa, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş dışında bir aday çıkarırsa kendi adaylarını açıklayacaklarını söyleyen Özdağ, “Türkiye Cumhuriyeti’ni 1924 Anayasası üzerinde milli, üniter ve laik devlet zemininde 21. yüzyıla taşımak amacıyla Zafer Partisi, Memleket Partisi, Adalet Partisi ve Doğru Parti bir ittifak oluşturma amacıyla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bu konuda da ciddi bir mesafe aldık. Biz kendi adayımızı çıkarıyoruz ittifak olarak. Mansur Yavaş dışında hiçbir adayı desteklemeyiz. Bu noktada partilerle aramızda bir çelişki yok” dedi.
Akşener ne demişti?
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Medyascope‘ta katıldığı yayında şunları söylemişti: “Bakın ben ne yapacağım. Diyelim ki siz bir Kürtsünüz. İktidar olduğumda diyeceğim ki, ‘Ruşen Bey ne istiyorsunuz? Ben bu konuyu çalışmış bir insanım. Sonra siz soracaksınız, ‘Meral Hanım siz ne istiyorsunuz?’ Sonra ‘nasıl yani’yi konuşacağız. Kürt’ün ve Türk’ün dertleri birbirine benziyor. Başka talepler de var elbette. Bunlar ‘Nasıl yani’de ortaya çıkacaktır.”
