Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ili vurdu. Medyascope yayınına katılan Prof. Dr. Naci Görür, deprem bölgesinde inşaata başlanılmamasını, mikro-bölgeleme yapıldıktan sonra yeniden yerleşim yerleri kurulması gerektiğini söyledi. Beklenen İstanbul depremiyle ilgili de konuşan Görür, devlet ile belediyenin bir araya gelip kentin mekânsal yapısını yeniden inşa edilebileceğini anlattı.
Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu hatırlatan Görür, “Depremler bugün olduğu gibi yarın da devam edecek. Biz depremleri durduramıyoruz, yok edemiyoruz, dünyanın çalışma mekanizması bu. Böyle olunca da yapabileceğimiz tek şey deprem dirençli yerleşim yerleri oluşturmak” dedi.
“Kentlerimizi depreme dirençli yapabiliriz”
Artık depremin nerede olacağı, kaç kişinin öleceği tartışmalarından çıkılması gerektiğini düşünen Görür, “Biz bu topraklarda ebediyen yaşayacaksak, oturduğumuz yerleri deprem dirençli yapıp, neslimizi kırıp geçirmesine müsaade etmemeliyiz. Kentlerimizi depreme dirençli yapabiliriz, bunun için Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bilimin ışığı altında yönetilen, halkının bilgi toplumu olduğu ülkelerde bu sorunu çözmüşler. Bunun yolu, yöntemi belli. Millet olarak, devlet olarak, hükümet olarak, yerel yönetimler olarak birbirimizle kenetlenip bunu başarabiliriz” diye konuştu.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta, mart başı itibarıyla deprem bölgelerinde 30 bin konut inşa edileceğini açıklamıştı. Yeniden yerleşim alanları oluşturmak konusunda acele karar verilmemesi gerektiğini anlatan Görür, deprem bölgesinde mikro-bölgeleme çalışması yapılması gerektiğini vurguladı.
Mikro-bölgeleme çalışmasının nasıl işlediğini anlatan Görür, “Mikro-bölgeleme çalışması şudur: O bölgenin jeolojik, jeofizik, sismoloji, jeodezi, uzay teknolojileriyle GPS, topografya, bütün tabiat özelliklerini ortaya koyan bir çalışmadır. Bu çalışma olduğu zaman nerelerde zemin sağlam, çürük, nerelerde sıvılaşma, göçük, heyelan olur ya da nerelerde oturulur, bunu belirleyip kenti ona göre yerleştirirsiniz” dedi.
Görür, gerekli adımlar atıldıktan sonra kentlerin yeniden inşa edilebileceğini söyledi, “Bu çalışmalardan sonra kentin mekânsal gelişimini ve kullanımını becerebilirsiniz. Yoksa olası bir depremde aynı acıları yaşarız. Acele inşaat yaparsanız o kadar yanlış olur. Onun için mikro-bölgeleme yapalım ondan sonra yerleşimi kuralım” diye konuştu.
“Belediye ile hükümet bir araya gelip çalışmalı”
Olası İstanbul depremiyle ilgili de konuşan Görür, İBB ile hükümetin bir araya gelerek ağır hasarlı binaların acilen depreme hazırlıklı hale getirilmesi gerektiğini vurguladı:
“İstanbul’da, İzmir’de çalışılıyor. Üniversitelerde bir araya gelip, bu işi yapabilecek şirketler de İstanbul modelinde mikro-bölgeleme çalışması yapabilir. İstanbul’daki çalışmanın özü Japonya ajansı tarafından yapıldı. Bizim Kandilli Rasathanesi de bu konuda tecrübeli kurum. Bu ne kadar zamanda yapılabilir? İstanbul’da yapıldı. Acele yapılamayabilir ama tahminen bir yıldan daha az bir zamanda olabileceğini düşünemiyorum. 1999 depremlerinden sonra hükümetler ve belediyeler İstanbul’da depreme hazırlık çalışmalarına başladı ve küçümsenmeyecek derecede çalışmalar yapıldı. Ama bu yapılanlar yeterli değil, İstanbul’u depreme hazırlıklı hale getirmedi. Halkın oturduğu konutlar itibarıyla fazla bir şey yapılamadı. Hızlı muayene ile İstanbul’da ne kadar yapı stoku var, ne kadar bina ağır hasarlı diye hesaplar yapıldı. Yapılar, yöreler, semtler, binalar belli: Eğer devlet ile belediye bir araya gelip, maddi-manevi birleşip, halk da buna destek olursa yapılabilir.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“İstanbul’u terk etmek çözüm değil”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Eylül 2022’de açıkladığı sosyal konut projesiyle ilgili daha önce uyarılarda bulunduğunu belirten Görür, “Bu depremden önce hükümet 5-6 milyon konut üretip vatandaşlara satacağını söylemişti. ‘Bunu yapmak yerine İstanbul’da olası depremde yıkılacak binaları güçlendirin’ diye itiraz etmiştim bilim insanı olarak. İnsanlar o projeye paralar yatırdılar, halk buna hazır. Ülkemizde kısa sürede TOKİ inanılamayacak hızda binalar yapıyor, çoğu yerlerde sağlam binalar yapıyor. Biz yeter ki başlayalım. İstanbul’u terk etmek çözüm değil” dedi.
Görür, olası İstanbul depreminde Avrupa Yakası’nın daha fazla hasar alabileceğini anlattı:
“Avrupa Yakası zemin itibarıyla Anadolu Yakası’na göre daha problemli. Özellikle Avrupa Yakası’nda Marmara’ya yakın alanlar beklenen depremden daha fazla etkilenecek. Oradaki zeminin durumu da iyi olmadığı için depremin etkisini büyütecek heyelanlar, kaya düşmeleri, göçmeler, sıvılaşmalar daha fazla olabilir. Bunun bir örneği de Avcılar. 1999 depreminde Avcılar’da bin kişi öldü. Bu, zeminin göstergesi bir anlamda. Kıyılara yakın yerlerde olan ve özellikle dolgu zemin üzerinde olan yerlerde, bir de sağlam kaya olmayan zeminler üzerinde doğru dürüst zemin-temel ilişkisi gözetilmeden yapılan binalardan endişeliyiz.”
Türkiye genelinde beklenen depremleri de anlatan Görür, “Marmara Bölgesi, Bingöl-Karlıova, Hakkari-Yüksekova yöresinde biraz hassas olunması gerektiğini düşünüyorum. İzmir yöresinde çalışmalar sürüyor, biz orada da fayların tekerrür periyodunu öğrenmek istiyoruz, dikkatimizi yöneltiyoruz. Kimseyi korkutmak gibi bir derdimiz yok. Biz de korkuyoruz, halkımız da biraz korkmalı. Bu topraklarda ebediyen sağlıklı bir şekilde yaşamak istiyoruz. Bilime kulak verin” dedi.
Yayının tamamını izleyebilirsiniz: