Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Bir antisemitizm hikâyesi: Antakya Sinagogu ve Megilat Ester

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremler 11 ili vururken, bunların başında “Medeniyetlerin beşiği” olarak adlandırılan Hatay geldi. Deprem, on binlerce insanın canına mâl olurken binlerce bina ve tarihi birçok yapıyı da yerle bir etti. Bunlardan biri de 1830’larda yani yaklaşık 200 yıl önce yapılan Antakya Sinagogu oldu.

6 Şubat’ta depremle beraber yıkılan sinagog açık değildi çünkü Yahudi inancına göre ibadet için yeterli sayıda insan yoktu. Adana Yahudi Cemaati’ne bağlı bir sinagog olarak Türkiye Hahambaşılığı’nda kayıtlı olan Antakya Sinagogu’nun cemaati depremde büyük yara aldı.

Türk Yahudi Toplumu’ndan bir grup, depremim ertesi günü ilçeye giderek, cemaat üyelerine ulaşmaya çalıştı. Ayrıca İsrail’den gelen arama kurtarma ekiplerinde biri olan “ZAKA” da yardım için ilçeye giderek Antakya Yahudi Cemaati Başkanı Şaul Cenudioğlu ve eşini kurtarmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Ynet Haber Ajansı’nın 16 Şubat’ta yayınladığı habere göre cemaat üyelerinden biri İsrail’den gelen arama kurtarma ekibine Megilat Ester’i teslim ederek parşömeni korumalarını ve Antakya Cemaati’nin hatırlanmasını istedi.

Bu haber üzerine İsrailli kurtarma ekibinin Türkiye’ye hayat kurtarmak için değil yağma sebebiyle geldiğine dair atılan tweet’ler ve tarihi eser kaçakçılığı yaptıkları suçlamasıyla yayınlanan haberlerle beraber bir antisemitizm ortamı oluşturulmaya çalışıldı. Özellikle İran’dan gelen arama kurtarma ekibiyle kıyaslanan İsrail kurtarma ekibi çalışmalarını tamamlayarak ülkeden ayrıldı.

Hasar alan Antakya Sinagogu’nda bulunan ve Antakya Yahudi Toplumu’na ait Sefer Tora (Tevratlar) yazmaları, bağlı bulunduğu bölge olan Adana Sinagogu’na ulaştırılarak güvenli bir ortama alındı.

ZAKA üyesi arama kurtarma gönüllüleri İsrail’e dönerken yanlarında götürdükleri Megilat Ester’i, Türkiye’de görev yapan Rabbi Mendy Chitrik’e teslim etti ve Türkiye’ye geri dönmesini sağladı. Ancak olaylar bununla bitmedi. Yağma suçlamaları ve nefret söylemi içeren tweetler atılarak bir kısım insan tarafından antisemitist bir ortam yaratılmaya çalışıldı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı sosyal medyadan, “Depremlerde yıkılan Antakya Sinagogu’muzda bulunan tarihî Ester parşömeni Türkiye Hahambaşılığı tarafından muhafaza ediliyor. Ülkemizin sınırları içinde asırlardır var olmuş her türlü inanca ve kültüre ait eserlerimiz itinalı şekilde bu topraklarda korunmaya devam edecek” açıklamasını yaptı.

Konunun ayrıntılarını öğrenmek için Tel Aviv Üniversitesi’nde görevli öğretim görevlisi Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak ile Medyascope için konuştuk.

Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak
  • Ester Parşömeni nedir?

Ester Parşömeni İbranice’de “Megilat Ester” adıyla bilinir. Yahudiler’in her yıl Purim Bayramı’nın hikayesini yad etmek için okudukları tomar şeklinde olan bir parşömendir. Dindar olan her Yahudi’nin evinde mutlaka olan bir dini yazıttır.

  • Parşömen Yahudi cemaatine mensup birisi tarafından kurtarma görevlisine verilmiş. Bu olay neden bu kadar büyütüldü?

Parşömen, bölgede yaşayan Antakya Yahudi toplumu üyesi bir kişi tarafından deprem nedeniyle yaşanan kargaşa ve yıkım sırasında kaybolmaması, yanlış ellere geçmemesi için İsrailli bir arama kurtarma görevlisine teslim edilmiş. Söz konusu parşömenin teslim edildiği zaman diliminde Türkiye Yahudi Cemaati temsilcileri Antakya’da bulunmadığı için bu parşömen İsrailli görevliye teslim edilmiş. Kaldı ki bu parşömenin tarihi bir niteliği de yok. Büyük ihtimalle “parşömen” sözcüğü bu objeye gereğinden derin bir anlam yüklüyor ancak hiçbir Megilat Ester’in parşömen olmayan hali zaten mevcut değil, olamaz. Bir başka deyişle sahaftan aldığınız bir kitap ne kadar tarihi eser ise söz konusu Ester Parşömeni de o kadar tarihi eser, yani değil.

Bu konunun bu kadar dillendirilmesi kanımca iyi niyet yoksunu cenahlar tarafından körükleniyor. İsrail’in Türkiye’ye yapmış olduğu tam teşekküllü insani yardım görünüşe göre bazı kişileri rahatsız etmiş. İsrail ile Türkiye arasındaki harmoniyi bozmak için bir kaşık suda fırtına çıkarmaya çalışıyorlar ama nafile. İkili ilişkiler hiç olmadığı kadar sağlam ve düzgün bir ivme ile ilerliyor, ilerleyecek.

  • Tevratların yıkık bir sinagog içerisinden kurtarıldıktan sonra başka bir sinagoga sevki devleti ilgilendiren bir konu mudur?

Kanımca değildir. Tel Aviv’deki bir camide bulunan Kuran-ı Kerim’ler bir camiden başka bir camiye hatta bir ülkeden başka bir ülkeye nakledilirse bu konu sadece o cami cemaatini ilgilendirir. Aynı şekilde Antakya Sinagogu’ndaki Tevrat tomarlarının akıbeti konusundaki yegâne karar mercii de kanımca Türkiye Yahudi Toplumu’dur. Bu Tevrat tomarları veya Ester Parşömeni tarihi eser değildir. Müzede sergilenmiyor bu objeler, aktif kullanımdalar.

  • Yahudi inancında “tarihi Tevrat” veya “tarihi parşömen” diye bir şey söz konusu mudur?

Tarihi Tevrat dendiğinde benim aklıma milattan önce 3. yüzyıl ila milattan sonra 1. yüzyıl arasında kaleme alınmış “Ölü Deniz Kumran Yazıtları” geliyor. Bu yazıtlar bugün Kudüs’te İsrail Müzesi’nde özel korunaklı bir odada sergileniyor. Buna tarihi denir. Üç aşağı beş yukarı en fazla yüz yıllık bir ömre sahip parşömene tarihi sıfatı verilmesi gülünç. Amazon veya e-bay gibi sitelere girin, Antakya’da ortaya çıkmış olan bu parşömenin muadillerine kolayca ulaşabileceğinizi kendiniz göreceksiniz.

  • Kullanılan eski Tevratlar ne yapılmaktadır?

Kullanılan eski Tevratlar’da herhangi bir harfin silinmesi bozulması gibi bir durumun vuku bulması durumunda bu yazıtlar gömülür. Buna “geniza” denir (Arapçadaki cenaze kökü ile aynı). Bunun haricindeki muntazam Tevratlar’ın kullanılmasında bir mâni yoktur.

  • Görevli haham zaten parşömeni Türkiye’ye getirmiş, bunun kaçakçılık veya eser kaçırma ile ne ilgisi var?

Hiçbir ilgisi yoktur. Dediğim gibi tüm bu konu İsrail ile Türkiye ilişkilerini gölgelemeyi amaçlayan beyhude karalamalardır.

  • Tevrat cemaatin kendine ait bir şey, Tevratlar’ın taşınması Kültür Bakanlığı’nı niye ilgilendiriyor?

Ortaya bir iddia atıldığı zaman Kültür Bakanlığı sorumlu davranıp durumu incelemiş. Bence yaptıkları tetkikin ardından onlar da bu durumun farkına varmışlardır. Daha önce dediğim gibi bu parşömen ve Tevrat tomarları üzerindeki yegâne hak ve tasarruf sahibi Türkiye Yahudi Toplumu’dur zira bu dini metinler tarihi değildir.

  • Konunun sizce bu kadar büyütülmesinin ardında Yahudi düşmanlığını körüklemek gibi bir düşünce var mı?

Türkiye Yahudi Toplumu’nun vermiş olduğu izahatın üzerini daha da eşelemek, hırsızlık ve sahtekarlık ile suçlanması kanımca iyi niyetli bir hareket değildir. Bu hareketi her yapan kişi Yahudi düşmanı değildir belki ancak bu kişilerin içinden en azından bazılarının antisemitizmden muzdarip oldukları sabittir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.