İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 60. Ulusal 34. Uluslararası Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenleri için geldiği Nevşehir-Hacıbektaş’ta Karacaahmet Dergâhı, Garip Dede Cemevi ve Bağcılar Cemevi’ni ziyaret etti. Gazetecilerin “Genel başkanlığa aday mısınız?” sorusu üzerine İmamoğlu, “İstanbul yolculuğumuz kesindir ve çok önemli bir yolculuktur” yanıtını verdi.
Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesindeki Karacaahmet Dergâhı, Garip Dede Cemevi ve Bağcılar Cemevi’nde ağırlanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu şöyle konuştu:
“Mücadelemiz büyüktür. Hatalarımızdan, eksiklerimizden ders çıkaracağız. Hatalarımızı, eksiklerimizi düzelteceğiz. Bir kısım yenilenmeler ve bir kısım değişiklikler elbette yapacağız. Ama bir hedeften asla vazgeçmeyeceğiz. O hedef de memleketimizin prensiplerine, ilkelerine, laikliğinden, demokrasisine, cumhuriyetin değerlerine, Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına, bu topraklarda yaşayan herkesin inancına, etnik kimliğine, eşitlik ilkesini korumaya dönük mücadelemize sonsuz bir şekilde devam edeceğiz. Bu sene bizi üzmüştür. Eksiklerimiz, hatalarımız oldu. Ama inşallah önümüzdeki seçimlerde hem İstanbul’da hem şehirlerimizin tamamında hem de bir sonraki adımda ülkemizin tamamında bu hedeflere ulaşmak adına gece, gündüz, 7/24 çaba göstereceğiz, çalışacağız. Her zaman söylediğim gibi göreceksiniz, en çok çalışan, yine ben olacağım.”
“İstanbul yolculuğumuz kesindir ve çok önemli bir yolculuktur”
Gazetecilerin “Genel başkanlığa aday mısınız?” sorusunu üzerine, “Siyaset hiç şu anda anlamlı değil. Bütün açıklamalarımı tane tane, net olarak yaptım. İstanbul yolculuğumuz kesindir ve çok önemli bir yolculuktur. Elbette parti içinde de düşüncelerimiz var. Bu fikirlerimizi parti hukukuna, parti ahlâkına uygun bir biçimde temsil etmeye ve mücadelesini vermeye devam edeceğim” yanıtını verdi.
“Ulu bir ağacın, Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzurundayız”
Hacıbektaş-ı Veli Anma Törenlerinde yaptığı konuşmasına “Bir kez daha bu aziz topraklarda sizlerle buluşmanın onurunu, mutluluğunu yaşıyorum” sözleriyle başlayan İmamoğlu, devamında şöyle konuştu:
“Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin yolunda siz değerli dostlara kavuşmanın da ferahlığını hissediyorum. Çok derin bir felsefenin olduğu, Anadolu’nun köklerinin ne kadar kuvvetli bir temele dayandığının hissettiği, hissedildiği çok özel yerler vardır. Onlardan birisi de burasıdır. Bir kuru dalın sevgiyle, saygıyla özenle kök salıp hayat bulduğu, hayat verdiği yerdeyiz. Gölgesi altında herkese yer sunan, yer olan Ulu bir ağacın, Hacı Bektaş-ı Veli’nin huzurundayız.”
“İnanç Masası kurmuş bir belediye başkanı olarak karşınızdayım”
“Benim için, Hacı Bektaş’ı hissetmek, başkaları için emek harcamanın, kendini insana ve insanlığa adamanın eşsiz hazzını yaşayabilmek demektir” diyen İmamoğlu, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte, Hünkar Hacı Bektaş’ın ilim yuvasına ve Hacıbektaş ilçemize hizmet edebilmiş olmanın onurunu yaşıyoruz. Dört yılda ilçemizin yaşadığı pek çok soruna karşı elimizden geldiğince çözüm ürettik. Hacıbektaş ilçemizin her alanda hak ettiği konuma ulaşabilmesi için destekler sunduk. Yaptıklarımız bana gurur ve mutluluk veriyor. Ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak siyasi görüş, etnik köken, din ve inanç ayrımı yapıyor olsaydım, inanın sizlerin karşısına çıkma cesaretini kendimde bulamazdım. Ben, imam, papaz, haham, peder ve Alevi dedelerinin görev yaptığı bir İnanç Masası kurmuş bir belediye başkanı olarak karşınızdayım. İnanç Masası aracılığıyla farklı inanç ve mezhepten vatandaşlarımızın ibadetlerini eksiksiz yerine getirmelerine destek olmuş… Cami, cemevi, kilise ve sinagogların ihtiyaç duyduğu bakım, onarım ve tamirat işlerinin hiçbir ayrım gözetilmeden yapılmasını sağlamış bir yönetici olarak karşınızdayım.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Bu toprakların tarihsel, toplumsal, kültürel birikimi yok sayılmaya çalışılıyor”
“Hacı Bektaş’ı derinden ve gerçekten hissetmek, başlı başına bir nefs terbiyesidir” diyen İmamoğlu, “Başkalarının düşüncelerini, inançlarını ifade edip yaşamalarının altında bir fitne aramak, bir düşmanlık bulup çıkarmak, bizi toplum olmaktan, millet olmaktan uzaklaştırır. Bugün maalesef böyle bir anlayış geçerli olsun isteniyor. Devlet ve toplum katında muteber olan ve olmayan düşünceler, inançlar tarif edilmeye çalışılıyor. Dışlanmış, yok sayılmak istenmiş kesimlere yönelik, sorunun özüne dokunmayan düzenlenmelerle, sureti haktan görünüp, adaletsizliğin devam etmesi isteniyor. Düşünceye, inanca, ibadete hukuk ve demokrasi dışı sınırlar çekiliyor. Bu toprakların tarihsel, toplumsal, kültürel birikimi yok sayılmaya çalışılıyor” diye konuştu.
“Cumhuriyet, bu topraklardaki en büyük ve en sağlam kardeşlik projesidir”
Cumhuriyet’in 100’üncü yılına yakışmayan tablolarla karşı karşıya olduğumuzu belirten İmamoğlu şunları söyledi:
“Bu ülkenin bütün vatandaşlarını eşit hak ve özgürlüklere sahip bireyler olarak tanımlayan Cumhuriyet, bu topraklardaki en büyük ve en sağlam kardeşlik projesidir. Hiçbir kişi ya da gruba ayrıcalık yapılamayacağı fikrine dayanan Cumhuriyet, hiçbir kişi ve gruba resmen ya da fiilen, daha az hak ve özgürlükler tanınmasını da kabullenemez. Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir vatandaşına ‘haksızlığa, ayrımcılığa uğruyorum’ hissi yaşatmamak için kurulmuştur. Çünkü Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Çünkü cumhuriyet bu ülkede yaşayan 86 milyon insanını bu ülkeye eşit yurttaş yapar. Çünkü bizi birbirimize bağlayan bu aziz vatan hepimizindir. Hep birlikte bu milletin birer parçasıyız. Asli parçasıyız. Bunu kimse unutmasın.”
“Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda olmak, Cumhuriyet’i ve demokrasiyi geliştirmek demek”
İmamoğlu, meydanı dolduran kalabalıktan yükselen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları üzerine konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Ben de diyorum ki Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda olmak, izinde olmak, onun ilkelerini, değerlerini bize emaneti olan Cumhuriyet’i ve demokrasiyi geliştirmek, kalkındırmak ve daha ileriye götürmek için var gücümüzle çalışmak demektir. Eğer çalışıyorsak hakkını veriyorsak onun yolunda yürüyoruz demektir. Bu bağlamda sorumluluğumuz çok büyük.”