İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu liderliğindeki aşırı sağ koalisyon hükümetinin ocak ayında duyurduğu yargı düzenlemesi adımlarının hemen ardından ülkede başlayan protestoların en tanınmış yüzlerinden aktivist Shikma Bressler, Financial Times’a konuştu. Bressler’in Financial Times’taki röportajını sizler için Türkçeleştirdik.
İsrail geçtiğimiz sekiz ay boyunca Başbakanı Binyamin Netenyahu karşıtı protestolara şahit oldu. Her cumartesi Tel Aviv’in Kaplan caddesinde toplanan binlerce eylemci, hükümetin yargı düzenlemesi taslağını protesto ediyor ve protestolar kısa bir sürede ülkenin kimliğine dair bir mücadeleye dönüştü.
İsrail’de Weizmann Bilim Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışan ve İsviçre’deki Cern parçacık hızlandırıcısında çalışanlar arasında yer alan 43 yaşındaki Shikma Bressler ise protestoların en görünür isimlerinden. Bressler mitinglerde yaptığı konuşmalar ve Tel Aviv’den Kudüs’e başlattığı 70 kilometrelik yürüyüş ile protestoların en tanınmış yüzlerinden.
Yargı düzenlemesi toplumu iki kutba böldü
Netenyahu’nun Yüksek Mahkeme’nin hükümet kararlarını sınırlayan yasayı 24 Temmuz’da meclisten geçirerek yürürlüğe koymasının ardından Bressler, Financial Times’a konuştu:
“Bizim jenerasyonun en büyük savaşı bu. Kazanmaktan başka çaremiz yok. Kaybedersek bu ülkeye yine İsrail denecek ama sizin geçmişte bildiğiniz ‘o’ İsrail olmayacak.”
Yargı düzenlemesiyle birlikte İsrail’de derinleşen kriz, toplumu iki farklı kutba ayırdı. Bir yanda “aktivist” gördükleri hukuk sistemini dizginleme hevesiyle yargı düzenlemesini destekleyen milliyetçi ve dindar kitleler; diğer yanda ise Netenyahu’nun ve hükümetin daha fazla güç elde etmek istediğini düşünen seküler kitleler… Bressler, yargı düzenlemesini İsrail’in denge ve denetleme mekanizmalarına zarar verecek bir adım olarak gördüğünü belirterek İsrail’in Polonya’dan Türkiye’ye kadar birçok ülke gibi benzer bir savaş verdiğini ifade etti:
“Sonuçta hepsi güç elde etmek ve iktidarda kalmak amacıyla yapılıyor. Birçok ülkede benzer bir tablo var. Ancak her ülkenin kendine ait ayırt edici özellikleri de var.”
“Kadınların durumundan endişeliyim”
Bressler, hükümetin amaçlarına ulaşmak için yüksek bedeller ödemeye hazır olduklarının altını çizerek şunları söyledi:
“Bu gerçekten şaşırtıcı. Bir yargı düzenlemesi için ekonomiyi, sağlık sistemini, eğitim sistemini, akademiyi, araştırmayı, yüksek teknolojiyi ve güvenliğimizi feda etmeye hazırlar. Ayrıca koalisyon gittikçe denetlenmeden hükümeti yönetebilecek duruma gelirse İsrail’de kadınların durumundan da endişeliyim. Otobüslerin arkasında kadınların ‘oturması’ gereken yerler var. Hemen oradalar. Bundan daha fazlasını söylememe gerek yok.”
Protestolarda İsrail’in Filistin işgaline odaklanmak, protestoyu bölebilir
Bressler’e göre protestolar tüm azınlık gruplar için bir mücadele:
“Eski demokrasimiz bazı toplulukları dışarı itti. Şimdi de büyük bir güvensizlik var, istediğimiz şeyin eski düzeni ve statükoyu korumak olduğu düşünülüyor. Özellikle bu İsrailli Filistinlilerde ve Arap toplumunda var çünkü çok büyük farklılığı içinde barındırıyor.
Protestolarda Filistin bayrağı taşımayı engelleyecek bir yasağın olmadığını söyleyen Bressler, İsrail’in Filistin’i işgaline odaklanmanın ise protestoyu bölecek bir tutum olabileceğinden endişeleniyor. Bressler, protestodaki Filistinliler ve azınlıklar hakkında şöyle konuştu:
“Aynı anda tüm sorunları çözemezsiniz. Bu soruna kesinlikle bir çözüm bulmamız gerekiyor ama protestolara katılan herkesin tek bir sorunda ortaklaşacağını varsaymak mümkün değil. Protestoya katılanlar arasında sağcı görüşlere sahip olanlar kadar solcu görüşlere sahip olanlar da var. Dolayısıyla ortak bir yere varmak henüz imkansız.”
Protestoların geleceği hakkında da konuşan Bressler, grevlerin devam edeceğini ve birçok hizmetlerde aksaklıkların daha da sürebileceğini belirtti. Hatta bazı protestocuların İsrail’in en güçlü sendikası Histadrut’un desteği olmadan grev yapmaya istekli olabileceğini vurguladı ve sözlerine şöyle devam etti:
“Yasa öyle bir hale geldi ki Histadrut’u protestonuzun bir parçası yaparsanız, güvende olursunuz. Bana göre bazı protestocular daha uzun müddet mücadele etmek isteyecektir, hatta belki Histadrut’un desteğini almadan.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“İnsanlar gerçekten bir diktatörlüğe hizmet edeceklerini düşünmüyorlar”
Bazı hükümet yetkilileri, yargı düzenlemesine karşı gelen tepkileri “askeri darbe” olarak nitelendirdi. Bressler’a göre ise protestolar, hükümetin dayattığı politikalara karşı kişisel bir tepkinin sonucu ortaya çıkıyor:
“İnsanlar gerçekten bir diktatörlüğe hizmet edeceklerini düşünmüyorlar.”
Ayrıca protestoların eninde sonunda bir iç savaşa döneceği yönündeki endişelere de karşı çıkan Bressler şunları söyledi:
“Eğer silahlı grupların birbirini vurduğu bir Amerikan savaşı hayal ediyorsanız İsrail’de durumun böyle olduğunu hiç sanmıyorum.”
Her şeye rağmen Bressler, İsrail’in ve protestoların geleceği hakkında optimist:
“Tarihi bir yol ayrımından geçiyoruz. Eğer onlar kazanırsa, aşılması yıllar sürecek karanlık bir döneme gireceğiz. Eğer biz kazanırsak bu ülkeyi herkesin yararına yeniden inşa etmenin bir yolunu bulacağız.”
Ne olmuştu?
İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu liderliğindeki aşırı sağcı koalisyon hükümetinin ocak ayında gündeme getirdiği yargı düzenlemesinin ardından İsrail’de halk meydanlara indi. Başta Tel Aviv, Batı Kudüs, Hayfa, Birüssebi, Herzliya ve Rehovot gibi kentler olmak üzere ülke genelindeki gösterilere on binlerce İsrailli katıldı.
İsrail Adalet Bakanı Yariv Levin’in 5 Ocak’ta duyurduğu “yargı reformu”, Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini sınırlandırma ve iktidarın yargı atamalarında söz sahibi olması gibi değişiklikler içeriyor. Netenyahu, 27 Mart’ta kitlesel protestoların artmasıyla birlikte yargı düzenlemesini ertelediğini duyurmuştu ancak 2023-2024 bütçesinin meclisten geçmesiyle birlikte yargı düzenlenmesinin tekrardan gündeme getirileceğini belirtmişti.
Muhalefetle müzakere kanallarının tıkanmasıyla birlikte hükümet, yargı düzenlemesini tekrardan gündeme getirdi. Netenyahu hükümeti, Yüksek Mahkeme’nin hükümet üzerindeki denetimini kaldıracak yasa tasarısını 24 Temmuz’da muhalefetin boykot etmesine rağmen geçirdi.
İsrail’de siyaset, ordu, güvenlik, ekonomi ve yargıda üst düzey görevlerde bulunmuş isimler, hükûmetin yargı düzenlemesine karşı olduklarını açıklamıştı.
Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesi karşıtı protestolar 34 haftadır devam ediyor.
Kaynak: Financial Times