Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Bir dargın, bir barışık: Türkiye mi Avrupa Birliği’nden, yoksa Avrupa Birliği mi Türkiye’den uzaklaşıyor?

Yıl 1987. Dönemin Başbakanı Turgut Özal, “Uzun ince bir yolun başındayız. Cesaretli ve sabırlı olmamız lazım” diyerek, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik başvurusunda bulunduğunu açıklamıştı. Şimdilerde ise Ankara ile Brüksel’in arası bir öyle, bir böyle…

Vize kolaylığı ve Gümrük Birliği gibi önemli iki konuda bazı adımlar atılabileceği dönemde Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor’un hazırladığı rapor ve rapora başta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan gelen açıklamalar, “İpler kopuyor mu?” sorusunu gündeme getirdi. Peki mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından ekonomik saiklerle Türkiye’nin yüzünü Batı’ya döndüğü bir dönemde AB ile “ipleri koparmak” ne kadar gerçekçi?

“Söylem başka, eylem başka…”

Emekli Büyükelçi Selim Yenel‘e göre Ankara’nın söylemi başka, eylemi başka. Özellikle seçimlerden sonra Türkiye’nin AB ile ilişkilerini geliştirmek istediğini her fırsatta dile getirdiğini fakat gereğini yapmaya niyeti olmadığını belirten Yenel, “Hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü konularında adım atmamız lazım” diyor. Tüm bu gelişmeler ışığında AB’nin de kusursuz olmadığını ve aramızda güven eksikliği olduğuna işaret eden Yenel, geçtiğimiz haftalarda düzenlenen gayriresmi dışişleri bakanları toplantısına Hakan Fidan’ın davet edilmemesini bir örnek olarak gösteriyor.

“Kıbrıs’ta kimin ayak dirediğini herkes biliyor”

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Avrupa Birliği Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, Nacho Sanchez Amor’un hazırladığı raporu tamamen okuduğunu ve bazı eleştirileri olduğunu anlatıyor. Birinci eleştirisi Kıbrıs hakkında. AB’nin Kıbrıs’ta çözüme yapıcı bir şekilde katkıda bulunmak zorunda olduğunun altını çizen Eralp, “Türkiye ve Kıbrıslı Türkler olarak gösteremez. Kimin sürekli ayak dirediğini herkes biliyor” diye konuşuyor.

Dünyanın farklı bir yere doğru evrildiğini belirten Yenel, “Türkiye, evrensel değerlere göre hareket etmezse AB’nin Ankara’ya yanaşması zor” diyor ve ekliyor:

“Avrupa Birliği üyeliği için Kıbrıs sorunu ve Türkiye’nin büyüklüğü var. Avrupa Birliği değişmezse, yeni bir üyelik sistemi getirmezse, Türkiye ne yaparsa yapsın üye olamayacak.”

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas ise Gümrük Birliği’nin modernizasyonuna dikkat çekerek, yeşil mutabakat ve dijital dönüşüm gibi AB’nin sonradan ajandasına dahil olan konuları hatırlatıyor. Türkiye’nin tek Avrupa pazarıyla uyumunu devam ettirmesi gerektiğini vurgulayan Nas, “Ekonominin kural bazlı bir ekonomi olarak devam etmesi için bu bağlantı çok önemli. Aksi taktirde Türkiye rant ekonomisine gidebilir” diyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.