Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Agrobay işçileri bir buçuk aydır direniyor: “Biz buraya meraklı değiliz, sadece hakkımızı istiyoruz”

İzmir-Bergama’da faaliyet gösteren ve Türkiye’nin en büyük domates seralarından biri olan Agrobay Seracılık işçileri, sendikaya üye olduktan sonra Kod 46 ile işten çıkarıldı. Tazminatlarını ve içeride kalan maaşlarını alamayan işçiler, hakları için 22 Ağustos’tan beri eylemde. İşten çıkarılan Şirin Yıldırım ve Dudu Güven, Medyascope’a işyerindeki sağlıksız ve güvencesiz çalışma koşullarını, işten atılmalarını ve başlattıkları direnişi anlattı. 

İzmir-Bergama’da yüzlerce dönüm seraları olan Agrobay Seracılık, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Almanya, İspanya, İsveç, Hollanda ve Rusya’ya ihracat yapan oldukça büyük bir firma. Agrobay Seracılık’ın bağlı olduğu Bayburt Grup’ta yaklaşık bin kişi çalışıyor. İnşaat ve sigorta alanlarında faaliyet gösteren ulusal bir şirket olan Bayburt Grup, 2003’te 60 dönümlük alanda seracılık faaliyetlerine başladı ve 2008’de üretim alanını 200 dönüme çıkardı.

Bu kadar büyük ticaret hacmi olan bir şirkete göre çalışanlara sağlanan koşullar, işçilerin anlattıklarına göre oldukça kötü. İşçilerin söylediklerine göre maaşlar geç yatırılıyor, ücretsiz izin dayatılıyor, promosyon hakları verilmiyor; yoğun bir şekilde baskı, mobbing ve kötü muamele uygulanıyor; kalitesiz kıyafet ve ekipman veriliyor, servislerde can güvenliği gerektiği gibi sağlanmıyor.

Kötü çalışma koşullarına karşı Tarım İşçileri Sendikası’na (Tarım Sen) üye olan 31 işçi, sendikalı olduktan çok kısa bir süre sonra “işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmak” gibi gerekçeleri içeren “Kod 46” ile tazminatları verilmeden işten çıkarıldı. Firma, 22 Ağustos Salı gününden itibaren ikisi beyaz yakalı toplam 39 işçinin işine son verdi.

İşçiler, Hasan Şentürk Tarım Yerleşkesi önünde başlattıkları direnişle haklarını talep ediyor: Kod 46’nın değiştirilmesi, içeride kalan maaşları ile kıdem ve ihbar tazminatları.

İşten çıkarmaların başlamasının ardından hakları ellerinden alınan işçiler her gün fabrikanın önünde bir araya geliyor. İşçiler bu süreçte güvenlik güçleri tarafından darp edildi, gözaltına alındı. Yetmedi, onları fabrikanın önüne getiren otobüse izinsiz yolcu bindirmekten 20 bin lira para cezası kesildi.

İşçiler direnişlerini sürdürürken BBC Türkçe‘ye konuşan şirket yetkilisi Arzu Şentürk Salık, toplu işten çıkarmaların sendikal faaliyetlerle ilgisi olmadığını savundu ve “Burada birileri kahraman olmak, birileri de kolaydan para almak istiyor” dedi

İşçilerin çalmadığı kapı kalmadı

İşçiler haklarını sadece fabrika önünde duyurmadı, İstanbul ve Ankara’ya da gitti. AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ile 21 Eylül’de görüşüldü. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) genel başkan adayı Özgür Özel, direniş alanında işçileri ziyaret etti, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, SGK ve İçişleri Bakanlığı’na ayrı ayrı başvurarak konuya ilişkin müfettiş görevlendirilmesini talep etti.

İşçiler direnişlerinin 42. gününde, şirketin ihracat yaptığı ABD, İngiltere, Hollanda ve Almanya’nın İstanbul’daki başkonsoloslukları önünde eylemdeydi. 43. gününde ise Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) giden işçiler, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal ve CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka ile görüştü.

Agrobay işçilerinden Şirin Yıldırım ve Dudu Güven ile yaşanılan tüm bu süreci konuştuk.

Agrobay’da dokuz yıldır çalışan Şirin Yıldırım, işten çıkarmaların başladığı günü anlattı. İlk önce Mehmet Aksoy, Ayten Yavuz ve Birsen Çetinkaya’nın çıkarıldığını söyleyen Yıldırım, “İş çıkışı olanları duyunca, ‘Arkadaşlarımıza, işçilere destek olalım, kapının oraya yürüyelim’ dedik. Hemen hemen 300 kişi vardık. Sendika temsilcileri ve avukatlar da vardı. İnsan kaynaklarından Funda Hanım parmağını sallayarak, ‘Ben istediğimi yaparım, para veriyorum, istediğimi çıkarırım’ dedi. İnsanları kışkırttı, biz de yolu kapattık, yarım saat bile sürmedi” dedi.

Ertesi gün şirketin üç kişiyi sözcü olarak çağırdığını söyleyen Yıldırım, görüşmeye giden üç kişinin de işten çıkarıldığını anlattı. Yıldırım, aynı sabah şirketten kendisine de telefon geldiğini, işten kovulacağını anladığını ve gerçekten de çıkışının verildiğini söyledi.

“İçeride aylığımız var”

Yıldırım’ın aktardıklarına göre şirket, işçileri kovarken bütün haklarının verileceğini söyledi ancak bu hâlâ gerçekleşmedi. Şirketten alacaklarının olduğunu vurgulayan Yıldırım, “İki-üç gün bekledik, ne mesaj var ne bir şey var, çıkışımız verilmedi. 31 kişiye Kod 46 vermişler, bizi suçluyorlar. Başka işe girsen giremezsin, tazminat yok. Aylığımızı da vermediler. İçeride bir aylığımız var” dedi.

Sendika sebebiyle işten atıldıklarını ancak bu yasal olmadığı için yol kapatmanın bahane olarak sunulduğunu belirten Yıldırım, “Kılıf uydurmaya çalışıyorlar bize. Ama biz bunu kabul etmiyoruz. Radyo programında ‘İki beyaz yakalı için direniş yaptılar, o yüzden çıkardım, şimdi olsa yine çıkarırım’ diyor. 300 kişiyi neden çıkarmadı da sendikalı 31 kişiyi çıkardı? Bunları soruyorum” diye devam etti.

“Günde bir defa tuvalete gidiyorduk”

Agrobay’da 14 yıl çalışan Dudu Güven ise sendikalı olmaya nasıl karar verdiklerini anlattı:

“Hakkımızı vermiyorlardı, yiyorlardı, bu yüzden karar verdik. Günde bir defa tuvalete gidiyorduk. Başka izin vermiyorlardı. Yaprak kesiyorduk, çuvalları taşıyıp erkek işi yapıyorduk. Maaşlarımız geç yatıyordu. İki ayda bir maaş yatırıyorlardı. Yemekler kötüydü. Yemek molamız bir saatti, 15 dakikasını aldılar. Otobüsler çok kötüydü, korka korka eve gidiyorduk. Yazın yanıyorduk, kışın üşüyorduk. Ben burada astım oldum. Bize sürekli hakaret ediliyordu.”

Emekliliğine iki sene kaldığı için Agrobay’da dayanmaya çalıştığını söyleyen Güven, “14 yıllık işçiyim, bana çıkış verdiler. Benim okumuşluğum yok. Beş aylık ücretsiz izin yazmış insan kaynakları. Ben imzaladım ama bilmiyordum. Sonra da işten çıkarttılar” dedi.

“Bize hak yoksa onlara yol yok”

Şirin Yıldırım, direniş esnasında maruz bırakıldıkları şiddeti, “Geldik, kapının önüne oturduk, ‘Bize hak yoksa size de yol yok’ dedim. Kapattık yolu oturduk. Direneceğiz artık. Haklarımızı istiyoruz. Biz oturduk, arkadaşlarla kol kola girdik. Polisler, jandarmalar bizi yerlerde sürüklediler. Dudu Abla bayıldı, insanlık mı bu? 45 günden beri işkence yaptılar. Ayağımı da kırdılar, yere de yapıştırdılar” diyerek anlattı.

Agrobay’a meraklı olmadıklarını söyleyen Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

“Haklarımızı istiyoruz, versinler. Biz buraya meraklı değiliz. 45 günden beri biz buraya gelip gideceğiz, mecbur muyuz? Evimizi, ocağımızı unuttuk, Ankaralara, İstanbullara gittik, gitmediğimiz yer kalmadı. Biz bunlar yüzünden bu eziyetleri çekmeye mecbur muyuz?”

Kapak fotoğrafı: Kazım Kızıl

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.