Sanatçı Yağız Özgen’den “Boyacı” | Perşembe pazarından Sanatorium’a cisimsel yansıma

Sanatorium’daki beşinci kişisel sergisi “Boyacı”yla sanatseverlerin karşısına çıkan Yağız Özgen, hırdavatçılar ve boyacılardan oluşan Karaköy’deki perşembe pazarına özgü kentsel dokuyu galeri mekanında bir araya getirdi. “Boyacı dükkanı”nın zaman boyutuyla birlikte belirlenen resim yapma eyleminin doğasına özgü sorular sormak için de son derece uygun bir oluşum olduğunu söyleyen Özgen, sergisini Medyascope’a anlattı.

Sanatçı Yağız Özgen‘in “Boyacı” başlıklı kişisel sergisi, Sanatorium sanat galerisi ev sahipliğinde, 22 Eylül – 28 Ekim 2023 tarihlerinde sanatseverlerle buluşuyor.

Özgen, bir sanatçı inisiyatifi olarak kurulan ve 2011’den beri farklı kurum, sanatçı ve küratörlerle işbirliği içinde ulusal ve uluslararası bir çok küratöryel sergiye ev sahipliği yapan Sanatorium’daki beşinci kişisel sergisi Boyacı’yı anlattı. Özgen, serginin uzun süredir gözlemlediği, çoğunluğu hırdavatçılar ve boyacılardan oluşan Karaköy’deki perşembe pazarına özgü kentsel bir dokudan hareket ettiğini söyledi.

“Boyacı” sözcüğünün dört farklı anlamından yola çıkarak izleyicisine farklı resim yapma etkinliğinin doğasına dair sorgulamasını sağlayan Özgen’in sanat pratiği performatif bir yerleştirme olarak galeri alanında sunuluyor. Sanatorium bu pratiği performatif bir yerleştirme olarak sunuyor.

Sergisini Medyascope’a anlatan Özgen, serginin özellikle boyacı dükkanlarının yapısından hareket ederek resim yapmanın doğasına özgü çeşitli sorular soran bir yerleştirme niteliğinde olduğunu söyledi.

Özgen, yerleştirmenin bir kısmının buluntu bir kısmının ise işlem görmüş nesneleri, belirli bir plana göre galeri mekanında bir araya getirerek bir boyacı atmosferi olduğunu belirtti. İşte Özgen ile yaptığımız söyleşiden öne çıkanlar:

Sanatorium’daki kaçıncı kişisel sergin olacak ‘Boyacı’? Boyacı’dan biraz bahsedebilir miyiz?

Boyacı (Painter) Sanatorium’daki beşinci kişisel sergim. Bu sergi, uzun süredir gözlemlediğim bir dokudan, çoğunluğu hırdavatçılar ve boyacılardan oluşan Karaköy’deki perşembe pazarına özgü kentsel dokudan hareket ediyor.

Özellikle boyacı dükkanlarının yapısından hareket ederek resim yapmanın doğasına özgü çeşitli sorular soran bir yerleştirme niteliğinde. Yerleştirme, bir kısmı buluntu, bir kısmı ise işlem görmüş nesneleri, belirli bir plana göre galeri mekanında bir araya getirerek bir boyacı atmosferi oluşturuyor.

Nesneler, simgeler ve karmaşık ilişkiler ile bir zaman boyutunda ilerliyoruz eserlerinde… Amerika’daki serginden sonra bu sergide karşımıza neler çıkıyor?

New York’daki son kişisel sergim ile karşılaştırmak oldukça zor. Zira bu iki sergi tek bir problematiğin iki farklı yüzüne odaklanıyor. İlki resimsel imgenin mantıksal yapısına odaklanırken, ikincisi resimsel imgenin cisimsel yapısına odaklanıyor. Ancak en genelde verili dünyalardan (maddesel örgütlenmelerden) başka dünyaları (olası maddesel örgütlenmeleri) nasıl yaptığımızla ilgileniyorum.

Öte yandan, bu sergide karşımıza çıkan her cismani şeyin, mekanda yerleştirildiği sırada sanatsal anlamını ortaya koyan bir düzenlemenin parçası olması itibariyle, New York’daki kişisel sergimden farklılaştığını belirtmem gerekiyor. Nitekim yerleştirmenin içerdiği bazı nesneler, çevredeki dükkanlardan tedarik edildiği biçimiyle sergilenirken, kimileri müdahale edilerek işlem görmüş bir biçimde sergileniyor.

Buna rağmen içinde sergilendikleri yapı da dahil olmak üzere bütün bu nesneler, yine de galeri mekanının çevresindeki kentsel dokudan elde ediliyor. Bazen bir nesnenin (örneğin boyar-maddelerle dolu çuvalların) yalnızca konumunu değiştirmek dahi son derece güçlü bir sanatsal eylem haline gelebiliyor. Üstelik böyle bir konum değiştirme eylemi, sanatsal anlamını ortaya koyabilmek için ressamın sahip olduğu hünerleri de gerektirmiyor. Sanırım bu derecede bir “zanaatsizliğe” bu sergide ilk defa yöneliyorum.

Zaman-mekânın örgütlenmesi sanat pratiğinde hep önemli bir soru olageldi. Boyacı senin için bu bakımdan nereye düşüyor?

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

“Boyacı (Painter)” sergisi, belirli bir zaman ve mekanın örgütlenmesinden, Karaköy’deki hırdavatçılar ve boyacılar çarşısının örgütlenişinden hareket ederek, bir başka mekan ve zamanı yani galeri mekanını örgütlüyor. Resim yaparken, resmin içeriğini düşünmek yerine, resmin de içinde bulunduğu zaman ve mekanda ne türden değişiklikler olduğuyla yakından ilgileniyorum.

Zaman boyutuyla birlikte belirlenen resim yapma eyleminin doğasına özgü sorular sormak için de “boyacı dükkanı” son derece uygun bir oluşum.

Boyacı’da boyaların ve diğer ham malzemelerin çok yoğun bir şekilde sergilendiğini görüyoruz. Bu pek de alışkın olmadığımız bir şey. Bununla neyi hedeflediğini söyleyebiliriz?

Bir galeride ya da müzede herhangi bir resme bakarken özünde o resmin anlattığı şeye bakmaya meyilliyiz. Eğer bir restoratör ya da konservatör değilsek, resmin üzerindeki şeffaf vernik, boya katmanları, sanatçının jestüel fırça darbeleri vb. her şey sanatsal eylemin amaçladığı imgenin oluşumuna hizmet eden malzemeler veya “aracılardır”. Bunların cismani varlığı izleyici için pek de görünür değildir. Bütün bu malzemeleri, sanatçının zihnindeki anlatıyı ortaya koyan aracı şeyler olarak düşünmek yerine, sanatsal anlamını sergilenişi sırasında ortaya koyan aktörler olarak ele almaya çalıştım.

Amacım, bu nesnelere atanmış belirli bir aktüel işlevi görünür kılmak yerine, potansiyel halindeki bütün işlevlerini izleyicinin seyrine ve buna bağlı olarak da çözümlemesine sunmak.

Sergini hazırlarken izleyicinin esas olarak ne algılamasını düşledin?

Bu sergide resimsel imgenin cismani dünya ile bağıntısına yönelik araştırma ve deneyler gerçekleştirdim. Bu bakımdan bütün bir yerleştirmemin, izleyicinin de bu araştırma ve deneylere tanık olmasını mümkün kılacak bir biçimde sunulduğunu söyleyebilirim.

Serginin oluşum süreci ile ilgili olarak bize söylemek istediklerin var mı?

Serginin oluşum süreci teorik olarak 2011’den bu yana devam eden izlenimler ve düşüncelere dayalı. Fakat pratik olarak bu serginin son 3 ay içinde beden bulduğunu söyleyebilirim. Bu sürecin bir kısmı, sanayi mahallesindeki bir atölyede marangozlarla, bir kısmı ise çalışma arkadaşlarım ve boyacı ustaları ile birlikte galeri mekanında geçti. Bunun dışında sergideki yapının konstrüksiyonu konusunda mimari destek veren arkadaşım Büşra Tunç ve malzeme kimyası konusunda önemli bilgiler sağlayarak çeşitli uyarılarda da bulunan Seda Yazkan’la birlikte çalıştım. Oğuz Karayemiş, serginin metnini yazmakla yetinmeyerek, bütün bir sürece yerleştirme esnasında tanıklık etti. Onlar olmasaydı, sergi bu biçimiyle beden bulamaz, sanatsal anlamını bu denli güçlü bir biçimde ortaya koyamazdı.

Sanatorium’un galeri ekibi de dahil olmak üzere, hayal ettiklerimin beden bulmasında bütün bu insanların büyük bir desteği olduğunu belirtmem gerekiyor.

Sanatseverler sergiyi 28 Ekim 2023 tarihine kadar Sanatorium’un Karaköy’deki mekanında gezebilecek.