Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tahliye etmemesi ve Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasını Medyascope’a değerlendiren avukat Fikret İlkiz, yaşananları “yargının çürümesi” olarak nitelendirdi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 8 Kasım Çarşamba günü Gezi Parkı davasından tutuklanan ve 18 yıl hapis cezası alan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’a “hak ihlali” kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması yargıda büyük bir krize yol açtı.
“Bu karar, yargının çürümesi anlamına gelir”
AYM’nin verdiği “hak ihlali” kararının hâlâ uygulanmadığını hatırlatan Can Atalay’ın avukatı Fikret İlkiz, son gelişmeleri “Cumhuriyetin 100. yılında ‘hukuk devleti’ olduğu ifade edilen bir devlette, böyle bir kararın verilmiş olması, yargının çürümesi anlamına gelir” diyerek değerlendirdi.
Türkiye’de ilk defa Yargıtay’ın AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu hatırlatan İlkiz, “Bana göre uygulanabilir karar değildir. Uygulanması mümkün olmayacak olan bir kararı uygulamaya kalkmak kaos yaratacaktır. Kişisel fikrim, uygulanamaz bir karardır, yok hükmündedir” dedi.
“Erdoğan’ın açıklaması bizi bağlamaz”
Türkiye’nin yargıdaki krizi konuştuğu sıralarda AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan da konuya ilişkin bir açıklama geldi. Erdoğan Yargıtay’dan yana taraf alarak, AYM’nin birçok yanlışı arka arkaya yaptığını söyledi. Erdoğan daha sonraki açıklamasında da yargıdaki bu krizin yeni anayasayla çözülebileceğini iddia etti.
Fikret İlkiz, Can Atalay’ın avukatı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasını doğru bulmadığını söyledi, “Cumhurbaşkanı tarafından yapılmış olan açıklama bizi bağlamaz, zaten bizim muhatabımız değil. Çünkü yasama, yürütme ve yargı bağımsızdır. Ve yargı bütün bu bağımsız olan organlar içerisinde de birincidir. Yürütme organının başı sıfatıyla yargı organları arasındaki tartışmaya katılan kişinin sözlerini asla muhatap alarak cevap vermeyi uygun görmüyorum” dedi.
Yaşananların artık Can Atalay’ın tahliye edilmemesinden çıktığını, demokrasi ve rejim meselesine dönüştüğünü belirten İlkiz, şöyle devam etti:
“Türkiye’de yaşayan insanlar laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin gereklerini yerine getirmeyen bir devlette yaşamayı asla ve asla hak etmiyorlar. Dolayısıyla böyle baktığımızda buradaki en iyi cevap, her protestoyu dikkate alması gerekli olan bir demokratik hukuk devleti arayışıdır. Bu arayışın içerisinde eğer siz gerçekleri, gerçekten nasıl olduğunu ve bu anlamda da yargıya da siyasal olarak karıştığınızı kabul ederseniz, bu kabulden itibaren demokratik bir hukuk devleti olabilirsiniz.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
