Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ile söyleşi: Başak Demirtaş İstanbul’a aday olacak mı, kentlerde hangi partiyle nasıl uzlaşılacak?

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, Medyascope’un sorularını yanıtladı. DEM Parti’nin yerel seçimlerde “kent uzlaşısı” stratejisini ve siyasi partilerle işbirliği konusunu değerlendiren Doğan, DEM Parti’nin “mücadele ve müzakere partisi” olduğunu vurguladı. Doğan, Başak Demirtaş’ın İstanbul için başvurmadığını söyledi.

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin yerel seçimlerde “kent uzlaşısı” stratejisini, siyasi partilerle işbirliği konusunu ve “Kürt meselesinin demokratik çözümünü” Medyascope’a anlattı.

“Başak Demirtaş da dahil, netleşmiş hiçbir isim yok”

  • İstanbul Büyükşehir Belediyesi için Başak Demirtaş’ın aday gösterileceği iddia ediliyor. 

“Bizim açıkladığımız ilçelerde zaten aldığımız oy oranları ortada, dolayısıyla bu listeler Merkezi Seçim Koordinasyonumuz ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Komisyonumuzun çalışmaları neticesinde MYK’da uzun uzun tartışılarak belirlendi. Aday belirleme konusunda ise hiçbir isim henüz netleşmiş değil. Zaten bu adayları koşullarımızın mümkün olduğu her yerde ön seçimle ve kent uzlaşısıyla belirleyeceğiz. Dolayısıyla Başak Demirtaş da dahil, netleşmiş hiçbir isim yok. Başak Hanım’ın da başvurusu yok.”

“Siz işbirliği diyorsunuz, biz istişarede bulunma çağrısı yapıyoruz”

  • Kent uzlaşısı, hem belirlenecek adaylarda uzlaşıya, hem de işbirliğine işaret ediyor diyebilir miyiz?

“Koşullarımızın el verdiği her yerde ön seçim yapacağımızı daha önce açıkladık. Koşullarımızın el vermediği bazı yerlerde kent konsensüsüyle belirlenecek adaylarımız da olacak. Aynı zamanda kent uzlaşısıyla, ‘Hadi gelin halklar kazansın, gelin birlikte kazanalım, birlikte yönetelim’ derken bir yan yana duruş ve birlikte olma çağrısı yapıyoruz. Siz ‘işbirliği’ diyorsunuz, biz dayanışma, istişarede bulunma, birlikte belirleme çağrısı yapıyoruz. Çeşitli demokratik güç birliklerine ve istişarelere açık bir modelden bahsediyoruz.

“Mottomuz kaybettirmek ya da kazandırmak değil, kazanmak”

Biz kilit bir parti olduğumuzun, bu seçimin de belirleyici partisi olduğumuzun farkındayız. Bunun ne kadar ciddi bir sorumluluk olduğunun bilincinde hareket ediyoruz ve çalışmalarımızı da bu ciddiyetle sürdürüyoruz. Bu seçimlerde de bizden beklenen kaybettirmek ya da kazandırmaksa, bizim bu dönem mottomuz, ‘Kaybettirmek ya da kazandırmak değil, kazanmak.’ Biz kazanma hedefine kent uzlaşısıyla ulaşacağımızı düşünüyoruz ve o nedenle kent uzlaşısını tüm Türkiye’de uygulamak istiyoruz. Bizim ilk hedefimiz daha önce aldığımız ama bize bırakılmayan, bizden zorla alınan belediyelerden kayyumları göndermek ve yerel yönetimlerimizi özgürleştirmek olacak.”

  • Tülay Hatimoğulları “Kürt halkının kent yönetimlerinin her yerinde temsil edilmesi” gerektiğini ve buna göre hareket edeceklerini söylemişti. Parti, kent yönetimlerinde temsil edilmek için yerel seçimlerde nasıl bir strateji izleyecek?

“Şöyle bir örnek vereyim, Türkiye’nin en büyük kentlerinden biri İstanbul değil mi? Kürtlerin de en yoğun yaşadığı kentlerden biri. İstanbul esasında en büyük Kürt şehri diyebiliriz. Milyonlarca Kürt’ün yaşadığı bir şehirde, o kentin belediye yönetiminde Kürtler neden olmasın? Biz Parti Meclisi (PM) sonuç bildirgemizde ‘Kendi adımızla, işbirliklerine, müzakereye, görüşmelere açığız ve yine kendi adımızla oluşturacağımız listelerle seçime gideceğiz’ diyoruz. Bu aslında çok net.

“2019’da ‘amasız, fakatsız Türkiye’ye kazandırmak için iktidara kaybettirme’ stratejisiyle yaklaştık”

2019’daki yerel seçime ‘amasız, fakatsız, koşulsuz bir biçimde Türkiye’ye kazandırmak için iktidara kaybettirme’ stratejisiyle yaklaştık. Yerel seçimler o günlerde de yalnızca yerel seçimden ibaret değildi, bugün de değil ama farklı bir bağlamda. Biz de o farklı bağlam ve zemin üzerinden değerlendirme yapıp kendi yerel yönetimler anlayışımızla demokratik bir biçimde Türkiye’nin batısında da, Kürt illerinde de bu temsiliyette yer almak istiyoruz. Her siyasi parti gibi en doğal hakkımızı bu defa kullanmak istiyoruz.”

“Bizim arka kapı diplomasimiz yok, bizimle şeffaf biçimde müzakere yürütmekten korkmayan güçlerle diyalog kurabiliriz”

  • Açık ve şeffaf görüşme vurgusuyla “arka kapı diplomasisi” diye ortaya atılan iddiaları reddediyorsunuz ama bu, işbirliği zemini oluşturacak görüşmeler de yapılmayacağı anlamına mı geliyor? Bu işbirliği zemini nasıl oluşacak?

“Bizim arka kapı diplomasimiz yok. Biz birtakım ilkeler ortaya koyuyoruz ve PM sonuç bildirgemizde de bunları açıkladık. Kürt meselesine ve Türkiye’nin demokrasi meselesine yaklaşım bu ilkelerin en başında geliyor. Bizimle yan yana durmaktan çekinmeyen, açık, şeffaf ve ilkeli bir biçimde müzakere yürütmekten korkmayan güçlerle bir araya gelebileceğimizi ve diyalog kurabileceğimizi başından beri söylüyoruz.

“Bir amacımız da iktidarı savaş politikalarından vazgeçirmek”

Bize ‘Buna iktidar partisi dahil mi’ diye sıkça soruluyor. Biz iktidarda olan tüm partilere Türkiye’nin on yıllardır çözülmeyen temel sorunlarına dair ‘Bu güvenlikçi politikalardan vazgeçin, savaşa ayırdığınız bu bütçeden vazgeçin. Başka bir yol var, o yol mümkün, o yolu olanaklı kılalım’ diye çağrı yaptık. Bizim bir amacımız iktidarı bu savaş politikalarından vazgeçirmek ve hedefimizden de vazgeçmiş değiliz. O yüzden bizim iktidara olan yaklaşımımızı belki daha çok bu pencereden bakıp değerlendirmek gerekiyor.”

  • Partiniz daha önce de CHP’nin kayyumlar ve siyasetçilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin tutumlarını eleştirmişti. Özgür Özel ve CHP heyetinin ziyareti esnasında veya başka görüşmelerde bu eleştiriler dile getirildi mi? CHP önümüzdeki sürece dair bir taahhütte bulundu mu?

“CHP ile yapılan son görüşmenin ana ekseni aslında bir nezaket ziyaretiydi ama yerel seçimler dahil olmak üzere Türkiye’nin gündemine dair başlıklar da ele alınmış. Bu konuda yapılan ortak açıklamada söylenenler dışında özel olarak konuşulmuş, karşılıklı istenmiş, üzerinde uzlaşıya varılmış ya da varılmamış herhangi bir gündem başlığı yok.”

“Muhasebe yapması gerekenler ‘başka bir iktidar’ vaadinde bulunanlar olmalı”

  • DEM Parti ve önceki isimlerle kurulan partilere yönelik tutumlarla ilgili, geçmişin muhasebesini yapma ihtiyacı duyuyor musunuz?

“Aslında burada muhasebe yapması gereken güçler, sorumlular DEM Parti’den ziyade ‘başka bir iktidar’ vaadinde bulunanlar olmalı. ‘Daha demokratik, daha özgür, daha adil bir dünya’ diye yola çıkıp insanları ortak bir aday etrafında buluşturup, maalesef sandıkta bu neticeyi alamayanlar bunun nedenlerini sormalılar. Soruyorlar gibi görünüyor ki bir değişimden bahsediyorlar ve yeni bir yönetim belirlediler.”

  • HDP’ye açılan kapatma davası nedeniyle genel seçimlere Yeşil Sol Parti olarak girdiniz ve parti isminin sizin için dezavantaj olduğunu da tahlil ettiniz. Partinizin ismi en sonunda “DEM Parti” oldu. Bir yıl içinde dört kez isim değiştiren bir parti, yerel seçimlerde seçmene ulaşabilecek mi?

“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Parti Bürosu’nun yerel seçimlerle ilgili tam da rotamızı belirlerken, aday adaylığı başvuruları için tarih açıklamamıza günler kala, 18 Kasım’da böyle bir tebligatta bulunmasının tesadüf olmadığını biliyoruz.

“Oy pusulalarında bizi iple bulan annelerin kazandığı seçimlerden bugüne geldik”

DEM Parti için daha çalışmak gerekiyor. İlk görünüm ve algı ismin çok çabuk kabul edildiği yönünde gibi ama gittiğimiz her yerde ‘Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, kısaltma ismiyle DEM Parti’ demek durumunda kalıyoruz. Bunu açık söylemek lazım, bizim açımızdan biraz zor oluyor. Bu kadar sık parti ismi değiştirmek kolay bir şey değil ama unutmayalım ki oy pusulalarında bizi iple bulan annelerin kazandığı seçimlerden bugüne geldik. Pusulalarda bizi bulmak zor olmayacaktır.”

  • Yargıtay’daki süreç resmen sonuçlandı mı, DEM Parti mi kabul edildi mi?

“Siyasi partiler siciline kısa adımız yazılmış, bu durumda netleşti diyebiliriz, hatta Meclis’teki parti grubunda ismimiz de değişti.”

  • DEM Parti’nin iktidarla yan yana gelmesi söz konusu olduğunda Abdullah Öcalan’ın tutukluluk koşulları, kayyumlar ve “Kürt sorununda demokratik çözüm” koşulları gündeme geliyor. Kürtler ve Kürt siyasal hareketi aynı masaya tekrar oturacak kadar iktidara güvenir mi?

“İktidardan Kürt meselesinin çözümüne, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sunacak, bununla ilgili adım atacak, masaya geri dönecek ya da Dolmabahçe Mutabakatı ruhuna yeniden sarılacak herhangi bir emare olmadığını hep birlikte görüyoruz, yaşıyoruz. Aksine, iktidar bunun tam karşısında savaş politikalarını daha çok derinleştirip, her barış, özgürlük, eşitlik, adalet talebimize güvenlikçi politikalarını artırarak yanıt veriyor.”

“Eğer bir masa kurulacaksa o masayı kurduracak olan güçler de bizleriz”

“Biz mücadele ve aynı zamanda müzakere partisiyiz. Türkiye’deki bütün sorunların diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu diyalog ve müzakere mücadelemizi de yalnızca iktidar partisi üzerinden kurmuyoruz. Aksine bunu Türkiye’de yaşayan halkların mücadele perspektifi üzerinden kuruyoruz. Türkiye’deki toplumsal ve siyasal muhalefetin güçlenmesiyle müzakere, diyalog ve buna dönük mücadele yolunun açılması mümkün olabilir. Türkiye’de ne böyle bir muhalefetten, ne de böyle bir iktidardan bahsedebiliyoruz. Dolayısıyla o güven ortamını tesis edecek olan da biziz. Bu konuda başta DEM Parti olmak üzere, toplumsal mücadele yürüten güçlerle, hükümetleri savaş politikalarından vazgeçirecek olan da biziz. Eğer bir masa kurulacaksa, o masayı kurduracak olan güçler de bizleriz.”

DEM Parti Genel Merkezi’nde 19 Aralık Salı günü yaptığı açıklamada Doğan, partinin batıda aday çıkarma kararı aldığı bazı ilçeleri duyurdu:

“Adana’nın Ceyhan, Seyhan ve Yüreğir ilçeleri; Antalya’nın Kepez ilçesi; Mersin’in Akdeniz, Toroslar ve Tarsus ilçeleri; İstanbul’da Esenyurt, Sancaktepe, Adalar ve Sultanbeyli; Aydın’da Didim, Efeler, Germencik ve Söke; Konya’da Cihanbeyli ve Kulu; Kocaeli’de Dilovası; İzmir’de Torbalı, Bayraklı ve Menemen; Manisa’da Gölmarmara, Turgutlu ve Yunusemre; Çanakkale Gökçeada; Tekirdağ Çorlu ve Çerkezköy.” 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.