Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

ABD’de “Soykırım Joe” İsrail’e verdiği desteğin yol açtığı siyâsî risklerle karşı karşıya

Yüz günden fazladır, Joe Biden İsrail’e kayıtsız şartsız desteğinden hiç şaşmadı. Aldığı bu tavır, İsrail’in Gazze’deki sivillleri katletmek için kullandığı korkunç askerî malzemenin tedârikiyle kendini gösteriyor. Seçmenlerinin bir kısmını küstürme pahasına. Mathieu Magnaudeix’in Mediapart’taki yazısını Haldun Bayrı çevirdi.

Kafa kazınmış, çene köşeli: Josh Paul’de Amerikan filmlerindeki FBI ya da Pentagon sorumlusu façası var. On bir yıl boyunca, Dışişleri Bakanlığı’nın siyâsî ve askerî işler bürosunun sorumlularından biri olmuş. Başka deyişle, Ukrayna’dan Suudî Arabistan’a varıncaya kadar çok sayıda müttefik ülkeye Amerikan silâh teslîmatlarının “sorumlularından biri”.

18 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’deki saldırılarından on bir gün sonra, Josh Paul’de kayış kopmuş. İstifâ mektubu dünya turu yapmış. “Bu on bir yılda” diye yazıyor, “hepsini hatırlayamayacağım kadar çok ahlâkî tâviz verdim. Bugün ise çekip gidiyorum, çünkü bittim artık. İsrail’e –artık daha çok ve daha hızlı– ölümcül silâhların teslîmâtını sürdürüyoruz.”Josh Paul’un eşyâlarını topladığı sırada, Joe Biden, bugüne kadar tüm Amerikan yönetimlerinin verdiği siyâsî ve askerî destekle geçen onlarca yıl doğrultusunda, Hamas’a karşı askerî misillemesinde İbrânî devletine “kaya gibi sağlam” bir destek açıklaması yapmıştı bile

Joe Biden Air Force One uçağına binerken, Pueblo, Colorado, 29 Kasım 2023. ©Fotoğraf: Erin Schaff / The New York Times via REA

“Daha önce 2009’da, 2014’te ve 2021’de yaşanan örnekler vardı önümüzde: Hamas’ın saçtığı dehşetin boyutu karşısında İsrail’in cevâbının nasıl olacağını biliyorduk” diye anlatıyor Josh Paul Mediapart’a. “Saldırılardan iki gün sonra mesâî arkadaşlarıma yazdım. Çok sivil kurban olacağını, askerî yardımımız üzerine düşünmenin isâbetli olacağını söyledim. Resmî bir yanıt almadım. Benden tek istenilen, İsrail’in istediklerini en hızlı şekilde teslim etmemdi. Yönetimde de Kongre’de de tartışmaya yer yoktu. Kamuoyunu alarma geçirmek için istifâ etmeliydim.”

Bu mektupta, Josh Paul ABD’nin İsrail’e “körü körüne desteği”ni kınıyor: “Pratik siyâsî nedenlerle işine gelen bilgilerin teyidine dayalı fevrî bir tepki, bir zihinsel çöküş ve bürokratik ölgünlük”.

İleri sürdüğü şu: “ABD’nin elinde baskı araçları vardır: Silâh teslîmâtını durdursa, askerî cephâneliğinin kullanımını yasaklasa, izinleri askıya alsa, İsrail bâzı seçimler yapmak zorunda kalırdı. Ama alınan tüm kararlar aksi yönde.”

Çok sayıda protesto

Dört ay sonra, Dışişleri Bakanlığı’nın bu eski yöneticisi, karşı çıkanların sayısının çokluğunu saptıyor. “Bir dış politika konusu üzerine yönetimin içinde bunca eleştirinin olduğu bir dönem hatırlamıyorum”.

Kasım ayından îtibâren, onlarca eski mesâî arkadaşı Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a, Vietnam Savaşı’na muhâlif diplomatların kullanmış olduğu yollardan protesto notları gönderdi. ABD’nin Uluslararası Kalkınma Ajansı USAid’in bin çalışanı, ayrıca yönetimin bağrındaki yüzlerce siyâsî mesâî arkadaşı derhal ateşkese gidilmesini ve “İsrail’e kayıtsız şartsız askerî desteğe” son verilmesini istedi.

Joe Biden’ın seçim kampanyasının 500’den fazla eski çalışanı, “derhal ateşkes îlânı”nı ve “İsrail’e kayıtsız şartsız desteğe” son verilmesini talep etti. “Son üç ay boyunca, yönetimimiz Gazze’deki Filistinliler’e karşı ayrım gözetmeksizin kullanılan şiddete katkıda bulunmuştur” diye kınamaktaydı, Joe Biden’ın Eğitim Bakanlığı’nda bir göreve atadığı ve Ocak ayı başında gürültülü bir biçimde istifâsını veren Tariq Habash.

Josh Paul hâlen iş başındaki görevlilerle tartışmakta: İşi savsaklayıp savsaklamama konusunda kararsız kaldıklarını, ama bunu kamuya açıklamaktan ürktüklerini bildiriyorlar ona. “Düşündüklerini dışa vurma konusunda gerçek bir korku var. İsrail’in eleştirilmesini Yahudi düşmanlığı gibi gösteren çok etkili bir kampanya bu. Kaygılarını ifâde edenlere karşı ise başlı başına bir sansür hareketi var.”

“Soykırım Joe”

Cumhuriyetçiler’in önseçimlerinde Donald Trump hortlağı favori gösterildiği sırada, Joe Biden kendi seçmen tabanında, özellikle de gençlerde ve en solcularda benzeri görülmemiş bir karşı çıkış tehlikesiyle karşı karşıya.

Aylardan beri, bilhassa “Barış İçin Yahudi Sesi” (Jewish Voice for Peace) hareketinin yürüttüğü dev protestolarda, kendilerine kulak verilmese de, Gazze’de ateşkes çağrıları yapılıyor. 2020’de Donald Trump’ın yenilmesini sağlayan farkı yaratan çok sayıda seçmeni bir araya getiren bu mitinglerde Biden’a, pek imrenilecek bir lâkap olmayan “Genocide/Soykırım Joe” lâkabı takıldı. 

8 Ocak’ta, Biden’ın Güney Carolina’daki bir gezisinde protestocular aksaklıklara neden oldu. Biden, kölecilik geçmişinin damgasını taşıyan ve kendisinin çok popüler olduğu bu eyâlete, Donald Trump’ın ırkçılığını ve şiddet yanlısı siyâsetini kınamak için gitmişti. Konuşma yaptığı kilisede göstericiler “Ateşkes!” diye bağırınca, “Onların ısrârını anlıyorum ve sessiz ve derinden bir şekilde İsrail hükûmetiyle çalışıyorum […]. Elimden gelen her şeyi yapmaktayım” diye cevap verdi Amerikan Başkanı.

Bu cümle bir çâresizlik tespiti gibi geliyor kulağa. 7 Ekim’den beri Joe Biden, “30 yıllık dostu ‘Bibi’den bombardımanların kesilmesi ve iki devletli bir çözüm için destek sağlayacağı iddiasıyla yola çıkıp İsrail’e kayıtsız şartsız destek vermeyi seçti.7 Ekim’den beri Joe Biden, ABD’nin 11 Eylül’den sonra yaptığı hatâlara atıfta bulunarak İsrail’i askerî bir intikam döngüsüne karşı uyarıyor. Gazze’deki sivil kurban sayısını, “ayrım gözetmeden yapılan bombardımanları ve bölgesel bir savaş riski yaratılmasını kınıyor.


Biden’ı yöneten İsrail’dir. Tersi değil.

Sarah Schulman, New York Üniversitesi profesörü

Aynı zamanda, silâh teslîmatları hakkında Kongre âdet olduğu gibi fikir beyan edemeden İsrail’e Amerikan silâh stoklarından istediğince sebeplenme izni verdi yine de. Bunun karşısında çileden çıkan sosyalist senatör Bernie Sanders, Amerikan teçhizatlarıyla işlenen insan hakları ihlâllerinin üzerine eğilinmesi için Kongre’ye bir teklif sundu.

ABD, alışkın olduğu gibi, BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan neredeyse bütün karar tekliflerini veto etti ve hem inatçılığını hem tecrit olmuşluğunu gösterdi.Oysa Biden’ın, bir yandan kulis baskılarından hayır umarken asla kamuoyu önünde İsrail’e hesap sormamaktan ibâret bu stratejisi, bâriz bir başarısızlıktır. Öyle ki, Binyamin Netanyahu artık onu kamuoyu önünde alenen aşağılayabilmektedir: 18 Ocak Perşembe günü, “Şeria Nehri’nin batısında”, başka deyişle Gazze ve Batı Şeria’da Filistin’in her türlü bağımsızlığına karşı olduğunu beyan etti. Bir aydır ilk kez yaptıkları telefon konuşmasında ABD Başkanı’na bu dediğinin aksini îmâ ettikten hemen sonra…

Barış İçin Yahudi Sesi (Jewish Voice for Peace) militanları New York’taki Liberty Island’da, Özgürlük Heykeli’nin önünde, 6 Kasım 2023. © Fotoğraf: Dave Sanders / The New York Times via REA

“Biden Netanyahu’nun Neville Chamberlain’ıdır” deyiveriyor, yazar ve New York Üniversitesi profesörü, Jewish for Peace üyesi Sarah Schulman Hitler’le pazarlık edebileceğini sanmış olan Britanya başbakanına (1937-1940) acımasız bir îmâyla. “Kendi gücü hakkında yanılsama içinde ve bu soykırımı yürüten câni ruhların mantığını kavrayamıyor. Biden’ı yöneten İsrail’dir. Tersi değil” diyor Mediapart’a. 

The Intercept’teki gazeteci Jeremy Scahill’e göre, Amerikan yönetiminin aylardır izlediği tutum her halükârda riyâkâr bir storytelling’i andırmaktadır. “Yönetim tarafından gıdım gıdım sızdırılan, Biden’ın Netanyahu karşısında sabrının taşmaya başladığı hikâyesi […] kinik bir ahlâk yoksunluğunu ele vermekte” diye yazıyor.

Cumhuriyetçiler’in Önseçimleri: DeSantis New Hampshire etabından önce yarıştan çekiliyor

Sâdece parti tabanına açık bir önseçim, esaslı bir yenilgi, sonra da benden paso… Pazar günü, New Hampshire eyaletindeki Cumhuriyetçi parti önseçiminden iki gün önce, Ron DeSantis yarıştan çekildiğini ve artık eski başkan Donald Trump’ı desteklediğini îlân etti. 45 yaşındaki Florida Vâlisi, Grand Old Party’nin bu yılki müstakbel başkan adayının belirlenmesinin ilk etabı olan Iowa önseçiminde açık ara geride kalmıştı. “Önseçime katılan Cumhuriyetçi seçmen çoğunluğunun Donald Trump’a bir şans daha tanımak istediği bence açıktır” diye beyan etti Ron deSantyis, X sosyal medyasında yayınlanan bir videoda.

23 Ocak Salı günü, Donald Trump 2017’de başkanlığı sırasında ABD’nin BM’deki büyükelçiliğini yürüten Nikki Haley ile Cumhuriyetçiler’in New Hampshire’daki önseçiminde karşı karşıya geliyor (Trump 12 puan farkla kazandı – ç.n.)

Temmuz ayında Milwaukee’de Cumhuriyetçi adayı resmen belirleyecek olan 1215 delegenin sâdece 22’si bu eyâlette. Ama daha muhâfazakâr eyaletlere nazaran New Hampshire ulusal düzeyde mümkün bir başarının daha iyi bir göstergesi kabul ediliyor ve gelmekte olan oylamaların tonunu belirliyor — özellikle de 5 Mart’ta yapılması öngörülen “Super Tuesday”. O gün 874 delege koltuğu bahis konusu olacak ve adaylardan birine görevlendirilmeyi kapmak için îcap eden dörtte üç koltuk sayısını elde etme olanağı verebilir.

Gerçekte, İsrail’in Gazze’deki savaşının gerçekliği amansız: İsrail’e Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Adâlet Divânı önünde “soykırım” suçlamasıyla dâvâ açan Güney Afrika’nın avukatlarının hatırlatmış olduğu gibi, İsrail saldırılarında Gazzeliler’in %1’i ölmüştür. Birleşmiş Milletler’e bağlı ajanslara göre bunların %70’i kadın ve çocuktur.

Katliamın bu boyuta varması, ABD’nin bombaları ve teçhizatlarıyla mümkün olabilmiştir; öyle ki Güney Afrika, Gazze’deki İsrail cinâyetleriyle “suç ortaklığı” yüzünden ABD’ye karşı prosedür başlatma niyetinde olduğunu Amerikan Başkanı’na bir notayla bildirmiştir. Yetmiş yedi grup ve sivil toplum kuruluşu da Amerikan adâleti nezdinde Amerikan yönetimine karşı, “soykırımı öngörme görevini yerine getirmemek” ve “soykırımla suç ortaklığı” yüzünden bir şikâyet başvurusunda bulunmuşlardır


[Gazze’de kullanılan] silâhların büyük çoğunluğu Amerikan.

Josh Paul

Kamuya açık olmayan bu silâh teslîmâtının büyüklüğü ve niteliği üzerindeki perde, çok sayıda medya kuruluşu tarafından sıyrıldı. Kongre’nin gizli verilerine dayanan Washington Post’a göre İsrail, “savaşın ilk bir buçuk ayında Gazze üzerine Washington’dan tedârik ettiği 22 bin güdümlü ve güdümsüz bombayı bırakmıştır”.

Aynı anda, Wall Street Journal’e göre, ABD müthiş miktarda cephâne, 57 bin top mermisi ve 15 bin bomba tedârik etmiştir; bu bombalar arasında, mahalleleri dümdüz edebilen o 900 kiloluk aptal bombalardan (“dumb bombs”) 5 bin tâne bulunduğunu Güney Afrikalı avukatlar Uluslararası Adâlet Divânı’ndaki oturumda ısrarla belirtmişlerdir.

Dışişleri Bakanlığı’ndan istifâ eden üst düzey kamu görevlisi Josh Paul, bu bombaları İsrail’in “üretmediği”nden emin. “Birkaç istisnâ dışında, silâhların büyük bir çoğunluğu Amerikan malı” diye belirtiyor Mediapart’a. 

Amerikan Savunma Bakanı Lloyd Austin, Hamas’ın saldırılarından üç hafta sonra, “İsrail’e savaşla aynı hızda bir güvenlik yardımı sağlıyoruz” diyerek Senato önünde doğruladı bunu. Vox’un vurguladığı gibi, Lloyd Austin İsrailliler’in roketlere karşı büyük teknolojik sistemi “Demir Kubbe”nin unsurlarını yerel bir işletmeyle birlikte üreten askerî taşeronluk işletmesi Raytheon’un eski bir yöneticisi aynı zamanda.

Aynı medya Joe Biden’ın diplomasisinin şefi Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın hizmet ettiği alanları hatırlatıyor: İsrailli şirketlerle çalışan askerî tedârik şirketi WestExec Advisors’ın kurucu ortaklarındandır; İsrail’e âcil olarak bin kadar bomba ve bomba yönlendirme paketleri teslîmâtı yapan havacılık devi Boeing’e danışmanlık yapmıştır.

İsrail yanlısı örgütlerin en çok mâlî yardımda bulunduğu senatör: Biden

Joe Biden’ın İsrail’e desteğinin uzun bir târihi vardır. 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasından beri, özellikle de İsrail-Arap savaşlarından beri iki ülke arasındaki sarsılmaz bağın târihidir bu. Kongre’ye göre yıllar boyunca 158 milyar dolarlık bir yardımın yapılmasıyla çok somut bir durum arz eden bu desteğin büyük kısmı askerîdir ve İsrail’in “güvenliği”ne yöneliktir. İsrail her yıl 3,8 milyar dolarlık askerî yardım almaktadır.

BBC, bu hizâlanmanın nedenlerini şöyle özetlemiştir: İkinci Dünya Savaşı’ndan çıkışta “dünyadaki en büyük Yahudi nüfûsu”nu barındıran bir ülkedeki Shoah hâfızası; 11 Eylül’den sonra “terörizm”e karşı savaşa Amerikan desteği; Hamas’ın târihsel müttefiki ve desteği İran karşısında bugün daha da artan, İsrail’in Ortadoğu’da stratejik bir destek noktası olması kesinliği.

Bütün bu nedenlerden ötürü, Amerikan siyâset sınıfı İsrail’e kayıtsız şartsız destek verme çizgisini büyük ölçüde benimsemektedir. Bununla birlikte çok sayıda Amerikan medyası, 1972’de senatör seçilmiş olan Joe Biden’ın uzun kariyeri boyunca İsrail’e çok şahsî desteği üzerinde ısrar etmektedir — kendini her zaman “Siyonist” olarak sunan ve uzun zamandır iki devletli bir çözümü savunan Biden, bilhassa Amerikalı Yahudi örgütlerinin temsilcileri önünde, eski İsrail başbakanı Golda Meir’le (1969-1974) bir konuşmasını anlatmaktan hoşlanmaktadır. “Bizim gizli silâhımız” demiştir Golda Meir, “başka hiçbir yere gidemeyecek olmamızdır.”

“O zamandan beri,” diye belirtiyor Jeremy Scahill, 2021’de The Intercept tarafından yayınlanan bir videoda, “Joe Biden, İsrail’in savunulması ve teşvik edilmesini, dış politika konusundaki görüşlerinin ve aldığı tavırların merkezindeki bir bileşen hâline getirmiştir […]. İsrail’in giriştiği en beter korkunçluklara verdiği desteklerin uzun bir dökümü vardır”: İsrail’in 1982’deki Lübnan savaşı, hedefli suikastlar, 2006’daki Gazze bombardımanı, vb..

Ateşkes taraftarlarının çoğu, Biden’ın 1986’da sarf ettiği bir cümleyi şu son haftalarda yeniden keşfetmişlerdir: “İsrail olmasaydı, çıkarlarımızın korunduğundan emin olmak için onu îcat etmek gerekirdi.”

Scahill’in açıkladığına göre, Biden Batı Şeria’daki İsrail yerleşimlerini sık sık eleştirmiştir, ama ABD Başkan Yardımcılığı yaptığı zaman (2009-2017) da dâhil olmak üzere, aldığı tutumlar “hiçbir zaman eylemlerle desteklenmemiştir”.

Dolayısıyla, Reuters Ajansı’na göre Biden’ın uzun kariyeri boyunca İsrail yanlısı örgütler tarafından en çok mâlî yardım yapılan ABD senatörü olması şaşırtıcı değildir. Her ne kadar İsrail yanlısı mebzul miktarda zengin bağışçı Cumhuriyetçi Parti’ni desteklese de, İbrânî devletinin eylemlerinin her eleştirisine karşı çıkan bâzı bağışçılar ise Demokrat Parti’yi desteklemektedir. ABD’deki Sludge sitesinin saptadığına göre The Baupost Group fonunun patronu ve Times of Israel gazetesinin kurucularından Seth Klarman bunlardan biridir.

Siyâsî bir “Vietnam” mı?

London Review of Books’un yazarı ve ABD’deki editörü, 7 Ekim’den sonra dikkatleri çeken bir metin yayınlayan Adam Shatz, yine de “Biden’ın tavrındaki temel nedenin bağışçılar sınıfının –bu durumda İsrail yanlısı Demokratlar’ın– nüfûzu olmadığı” konusunda temin ediyor.

“Biden, ölüm saçan savaş ya da Şeria Nehri’nden denize kadar bütün topraklarda bir apartheid sisteminin kök salması konusunda İsrail’e karşı çıkmaya neden hazırlıklı görünmüyor? Sempatileri bakımından onun duygusal bir Siyonist olarak kaldığından ve İsrail’i hakîkaten bir ‘Yahudi demokrasisi’ telakkî ettiğinden kuşkulanıyorum. Her ne kadar bu sâdece Yahudiler için bir demokrasi –kaldı ki git gide daha az– ve Knesset’in Filistinli üyesi Ahmed Tibi’nin sözcükleriyle, Filistinli yurttaşları için bir Yahudi devleti olsa bile.”

“Biden” diye ekliyor, “kısa süre önce İsrail hakkında kaygı yaratması gereken bir şey söyledi: İsrail olmasa dünyada hiçbir Yahudi’nin güvenlik içinde olmayacağını beyan etti. Yani Amerika’daki Yahudiler’in güvenliklerini sâdece İsrail’e borçlu oldukları anlamına mı gelmektedir bu? İsrailliler de zâten buna inandırmaya çalışmaktadır. Onlara inanmadığını umuyorum.” 

Shatz’a göre Amerikalılar’ın inadı, kendisinin “hayal ürünü” diye nitelediği bir “iki devletli çözüm düşü”ne Amerikan yönetiminin bağlılığıyla îzah bulmaktadır. “Biden, Hamas’ı bir ezdikten sonra Filistin Otoritesi’nin Gazze’yi de –tabiî geriye ne kalırsa– denetimi altına alabileceğini umuyor elbette.” Shatz’a göre “yersiz bir umut”tur bu. “İsrailliler Filistin Otoritesi’ni istemiyorlar ve artık açlıkla karşı karşıya kalan Gazze ahâlisinin başka yere yerleştirilmesi ya da azaltılması yoluna gitmeye kararlı görünüyorlar.”


“Biden’ın tahammülsüzlüğü, sicilinden hiç silemeyeceği bir leke oluşturmaktadır.”

Adam Shatz, London Review of Books’un ABD editörü

“İki devletli çözümden bahsetmeye sanki gerçekçiymiş gibi devam ediyoruz, oysa kolonilerin/yerleşimlerin yayılması sürüyor” diyerek yeni bir konuya giriyor Josh Paul, “Ama Batı Şeria’daki duruma bakınca, bunun nasıl olabileceğini görmüyorum. Dünyaya eskimiş bir bakış bu.”

Demokrat Parti’nin bir ateşkes için zorlayan sol kanadı marjinalleşmiş kalırken ve İsrail yanlısı güçlü örgüt Aipac tarafından mâlî bakımdan sıkıştırılır, hattâ Kongre’deki tek Filistin kökenli temsilci Rashida Tlaib’e yapıldığı gibi sansüre uğratılırken, önümüzdeki 5 Kasım’da yapılacak Amerikan seçimi en beterin başa gelmesi korkusunu veriyor. Joe Biden Gazze yüzünden seçmen koalisyonundaki, özellikle de gençler arasındaki desteğini yığınsal biçimde kaybedebilir mi? 2020’de 7 milyon farkla yendiği Donald Trump’a yenilme noktasına varır mı bu durum?

“Evet, Biden’ın gelecek seçimi kaybedebileceğini düşünüyorum; İsrail’in Gazze’ye karşı savaşını kendi savaşı, Amerika’nın savaşı hâline getirdiği için bu kısmen,” diyor Adam Shatz. “Onun İsrail-Filistin konusundaki politikasından iğrenerek çok sayıda ilerici gencin oy vermemesi muhtemeldir. Biden’ın tahammülsüzlüğü, sicilinden hiç silemeyeceği bir leke oluşturmaktadır.” 

“Gazze Biden için, Vietnam’ın Lyndon Johnson için ifâde ettiği anlama gelebilir; Johnson da yurttaş hakları konusunda büyük işler başardıktan sonra Güneydoğu Asya’daki komünizme karşı haçlı seferine çıkınca başkanlık dönemini mahvetmişti.”

“Tabiî ki Biden Gazze yüzünden kaybedebilir,” diyor Sarah Schulman. “Demokrat Parti’yi bırakıp gidenler ille de Trump’a oy verecekler diye değil bu. Ama çünkü hiç oy vermeyebileceklerdir. Amerikalı bir Arap Biden’a nasıl oy versin?” Midwest’in anahtar eyâletlerinden Michigan’da, ama aynı zamanda seçimde belirleyici bir rol oynayacak Pensilvanya veya Ohio gibi başka eyâletlerde de, seçmen tabanının önemli bir kısmını oluşturuyor bunlar. Bâzıları geçmişte Demokratlar için seferber olabilmişti. Onlarla birlikte, daha genç ya da daha solda bir kuşağın tümü hâlihazırdaki başkanı artık reddediyor.

Biden, bir daha asla

Başkandan kopan bu seçmenlerden biri de 49 yaşındaki Ghadda Elnajjar. Atlanta’daki (Georgia) bir finans şirketinde müdürlük yapıyor. 2020’de Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in kampanyasını desteklemiş.

Sözüne karışmıyoruz: “Biden soykırımın suç ortağıdır” diyor. “Bir daha asla seçilmemelidir. Kendimizi ihânete uğramış hissediyoruz.”

Ghadda Elnajjar Filistinli bir mülteci kızı. Gazze’nin her tarafında âilesinden insanlar var. Her gün, bir ölü sayımına zorluyor kendini. “Geniş âilemden en az 68 kişiyi kaybettim” diyor. “Teyzemle eniştem, oğulları, kızları ve yakınlarının hepsinin Gazze’deki evleri gitti,” diye anlatıyor. “Artık orta kesimde ve güneyde sığınak buluyorlar. Hepsi erzak ve içilebilir su kıtlığı çekiyor, elektrik ve iletişim olanakları yok. Hayatları dayanılmaz hâle geldi. Her gün, bir sonraki bombanın onları bulmaması için, emniyette olmalarını umarak dua ediyoruz.”

On gün önce, ufak yeğenlerinin ikisi, Tarık ve Muhammed Meşal Gazze merkezindeki Deir El-Balah’da bulunan evlerinde öldürüldüler. “Muhammed bir stüdyo açıp eserlerini bir galeride gösterme düşleri kuruyordu” diyor.

2020’de, Trump’lı yılların sonunda, Ghadda Elnajjar coşkuyla Biden için oy verme çağrısında bulunmuş. “Tüm ülkeden bir militan grubu kurduk. Bir sâha hareketi hâline geldi: Arab Americans for Biden [Amerikalı Araplar Biden’ı destekliyor – Fr.Ed.N.]. » Grup o zaman, “tüm dünyada demokrasiyi ve insan haklarını teşvik”, Amerikalı Arap topluluğunun mensuplarının yönetimde istihdâmı ve İsrail kolonilerinin/yerleşimlerinin yayılmasına karşı çıkma vaadinde bulunan kampanyaya katılmış.

Gazze’deki savaştan beri, grup isim değiştirmiş. Yeni adı « Arab Americans 4Ward », artık ateşkes yanlısı, Gazze’yle insânî dayanışma çalışmaları yapıyor ve kendi hedeflerini paylaşan adayları destekliyor.

Ghedda Elnajjar Kasım ayında kime oy vereceğini henüz bilmiyor. Amerikalılar’ın çoğunu peşînen umutsuzluğa gark eyleyen muhtemel bir Biden-Trump remake’i karşısında, bir başka demokrat ya da bağımsız adayın çıkıvermesini umuyor. İçten içe, şuna kanaat getirmiş: “Biden Gazze’deki savaşın sivil kurbanlarını ödenecek basit bir bedel gibi tasvir etmiş olduğu için kaybedecek.”  

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.