Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Futbol Terapi #3: İngiltere’de şampiyonluk yarışı

Çim üstünde koşturan topçuları bir çeşit terapi seansı gibi deneyimleyen birinden futbol okumak nasıl olurdu? Medyascope Spor’dan Ceyda Akbulut, “Futbol Terapi”de her hafta kadın futbolu gündeminden belirlediği konularla sizlerle.

İngiltere’de şampiyonluk yarışı

Geride bıraktığımız haftanın futbol terapisinden beklediğim verimi son damlasına kadar aldım. Ayak topunun mabedi İngiltere’de şampiyonluk rekabeti erken mi sonlanıyor acaba diye düşünürken imdadımıza fikstüre mükemmel konumlandırılmış Londra – Manchester karşılaşmaları yetişti. 

Liderin ikinciyle puan eşitlediği bir soğuk cuma akşamı maçı, ardından atmosferine bak bak doyulmayan tam kapasite tamam mı devam mı karşılaşması… WSL’de milli ara öncesi şampiyonluk rekabeti hiç olmadığı kadar kızıştı.

Ligde birincinin ikinciyle, üçüncünün de dördüncüyle oynadığı hafta, sanki bağımsız bir futbolseverin sihirli değneği dokunmuşçasına hayal ettiği sonuçlarla tamamlandı. Lider Chelsea, ikinci sırada bulunan Manchester City’ye yenilip tablonun tepesinde konumlandığı koltuğu paylaşmak durumuna düştü. Büyük hedef yolundaki doğrudan rakiplerine karşı aldığı şaşaalı galibiyetlere rağmen Liverpool, Tottenham ve West Ham karşılaşmalarından beklenmedik kayıplarla ayrılan Arsenal ise önündeki ikilinin şampiyonluk yarışına ortak olmak için çıktığı tamam mı devam mı maçından üç puanla ayrıldı. Milli ara öncesi puan durumu 34 – 34 – 31’e sabitlendi, 24 puanla üçlüye veda eden dördüncü sıradaki Manchester United ise lige attığı havluyu seyre koyuldu.

Chelsea 0 – 1 Manchester City

Cuma akşamı Chelsea’nin Manchester City’yi ağırladığı maç, Londra’nın mavi yakasına üç senenin ardından Kingsmeadow’daki ilk yenilgiyi tattırdı. Şampiyonluk yarışındaki doğrudan iki rakibine karşı da puanlar kaybeden son şampiyon için, büyük maçlarda sergiledikleri düşük performans uyarı çanlarını yavaş yavaş çaldırmaya başladı. 

Son yıllarda oynadığı önemli karşılaşmaların en kritik anlarında ortaya çıkan Sam Kerr, sakatlığı sebebiyle sezonun geri kalanında büyüsünü yapamayacak. Bunun verebileceği olası zayiatı önlemek için ocak ayında rekor bonservisle kadroya katılan Mayra Ramirez’den hemen katkı beklemek ise en başta oyuncu için haksızlık olur. Şampiyonlar Ligi’nde yoluna devam eden Maviler’in muhtemelen yarı finalde yüzleşeceği Barcelona’ya karşı Ramirez’in meziyetlerinden faydalanma planı çok mantıklı, ancak İngiltere’de bu kadar çabuk forma girmesini ummak pek de akıllıca bir beklenti değil.

Ramirez’in tüm tazeliğine rağmen kötü bir performans gösterdiği de söylenemez aslında. Manchester City karşılaşmasında takımı ve kendi için ürettiği gol şanslarıyla bunu rahatça kanıtlıyor. Özellikle ilk yarıda ceza sahası içinde ondan beklenen şeyleri çoğunlukla yapabildi, hatta tartışmalı bir penaltı pozisyonunda hakemin kararı farklı olsa takımına beraberlik golünü bile getirebilirdi. -Burada WSL’de VAR uygulamasının hâlâ olmamasının şampiyonluk yarışını büyük ölçüde etkilediğini belirtmeliyim.-

Ligin başaltı takımlarına karşı yıldızının parladığı gibi büyük maçlarda da benzer performanslar beklenen Lauren James ise, bir kez daha sessiz bir maç geçirdi. Kaptan Millie Bright’ın yokluğunda ara sıra aksayan defans, yediği tek golü orta sahada kaptırdığı topla birlikte gelen hızlı atakta kalesinde gördü.

Takımın ikili mücadelelerdeki güvenilir ismi Erin Cuthbert’ün kaybettiği top, City’nin genç orta sahası Jess Park’ın baskısı sonucu geldi. Jill Roord’un yokluğunda Hollandalı oyuncunun yerini doldurmakta şimdiye dek sıkıntı çekmeyen İngiliz orta saha, Bunny Shaw’un ceza sahasına koşuşunu değerlendirmeyi bildi. City golcüsü de takımına galibiyeti ve tablonun tepesindeki ortaklığı getirecek skoru bulmayı başardı.

Golün hemen ardından kazandıkları özgüvenle gelen ataklar Chelsea’nin zengin kaleci havuzundaki yeni ismi Hannah Hampton tarafından engellendi. Manchester’ın mavi yakası da maçın geri kalanında skoru elinde tutmak için hamleler yapmaya yöneldi. 

Geçmişte oynadıkları pozitif futbolla izleyenlere seyir zevki yaratmaktan çekinmeyen ve çoğu kez riskli bir oyun anlayışı benimseyen takım için bu sezon edindikleri yeni mantalite skoru elinde tutmanın gereği üzerine duruyor. Takım sergilediği akıcı oyundan hâlâ uzak değil ancak saha içi olgunluğunu da kazanmış durumda. 

Ligin en formda ön üçlüsü Hemp – Shaw – Kelly’ye, orta sahada genç Park ve Yui Hasegawa gibi dinamik ve teknik isimlere, defansta deneyimli yıldızlara ve kalede de ligin en formda bekçisine sahip olunca, Chelsea’ye kafa tutmak Manchester City için zor olmadı. Atanı da tutanı da iyi olan ekip, ligin geri kalan bölümünde zirveye sekiz sene sonra yeniden çıkmak için mücadele verecek.

Arsenal 3 – 1 Manchester United

Chelsea ve Manchester City’nin Arsenal ile arasına iki maçlık puan koymasının ertesi günü, Londra’nın kırmızı yakası şampiyonluk yarışına tutunmanın peşindeydi.

WSL tarihinin en kalabalık tribünleri önünde maça çıkan Arsenal ve Manchester United, kendi kader mücadelelerine çıktılar. Arsenal’ın puan kayıplarının ardından artık daha fazla mağlubiyete tahammülü yoktu. Manchester United ise zaten havlu attığı sezonda daha vasat bir görüntü çizmeme niyetindeydi. Günün sonunda gülen taraf Kuzey Londra ekibi oldu.

Oynadığı son maçlarda gol bulmakta sıkıntı çeken Jonas Eidevall’ın ekibi çözümü sahaya bambaşka bir 11 çıkarmakta buldu. Gold Cup için takımdan bir süre uzaklaşacak olan Cloe Lacasse, Avustralyalı forvet Caitlin Foord’un yerine sahaya sürülmüş; İngiliz golcü Alessia Russo’nun yerini de takımın kendine has santrforu Stina Blackstenius almıştı. Kalede ise takımın bir numarası yerini Kanadalı file bekçisi D’Angelo’ya bırakmıştı. 

Maç Manchester United’ın yüksek ve yoğun baskısıyla başladığında sonucun farklı olacağı düşünülebilirdi. Ancak 10 dakikayı bulmayan ve sürdürülmesi güç baskı denemesi kalelerinde gördükleri golle son buldu. Katie McCabe’in agresif korneriyle gelen topu Geyse kendi kalesine gönderdi.

Londra ekibinin bulduğu tüm goller Manchester United’ın savunmadaki etkisiz beklerinin hatalarıyla geldi. Geçtiğimiz sezon Ona Battle’nin uçup kaçtığı kanatlar, İspanyol bekin Barcelona’ya dönüşüyle birlikte kurudu kaldı. Marc Skinner’ın ekibi, kayıplarına çözüm bulamayınca sonucu büyük rakiplerine karşı 3-1’lik mağlubiyetler almaya devam ederek bulmuş oldu.

Günün sonunda Arsenal gülen taraftı. Şampiyonluk yarışında ezeli rakiplerinin hepsinden de aldığı puanlarla özgüveni ve avantajı elinde bulundurmanın rahatlığıyla yeni amaçları, milli aranın ardından akan oyunda gol bulmayı çözmek olacak.

Haftanın olayı neydi?

Geçtiğimiz hafta gündeme bomba gibi düşen haber, Lena Oberdorf’un Bayern Münih’e transferiydi. Hafta içi Alman oyuncunun 2024/25 sezonu itibariyle Bavyera takımında forma giyeceği açıklandı. Bayern’in erkek takımında senelerdir sürdürdüğü transfer politikası, ezeli rakibinin elinden sadece bir haftada çekip aldığı oyuncuyla kadın tarafına da geçmiş gibi duruyor. Wolfsburg’un tarihi başarılarının üzerine çıkıp çıkamayacaklarını ise gelecek gösterecek. Yine de hedefleri bu yönde gibi.

İki haftalık milli takım mesaisinin başladığı günlerde, sonraki hafta görüşmek üzere!

Yazan: Ceyda Akbulut

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.