Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Uzmanlara sorduk: Rusya-Ukrayna savaşı ne zaman ve nasıl bitecek?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali üçüncü yılına girdi. Artık muharebe alanında çatışma değil, siyasî alanda bir savaş görüyoruz. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’daki bölünmeler ve Ukrayna konusunda yaşanan tereddütlerle sahada elde edemeyeceği zaferi kazanacağını düşünüyor.

Washington’un çekilmesi ve Ukrayna’nın düşmesi halinde kıtalarının güvenliğinin nasıl etkileneceğinden endişe eden Avrupalı hükümetler, son aylarda Kiev’e yardımlarını arttırdı. Avrupa şu anda Kiev’e, Washington’dan daha fazla silah gönderdi ya da göndermeyi taahhüt etti. Hatta ekonomik yardımlar da dahil edildiğinde rakam iki katına çıkıyor. Bu, savaşın ilk günlerine kıyasla önemli bir değişim. Ancak Ukrayna için savaşın gidişatını değiştirmeye yetmedi.

Peki, savaş ne zaman ve nasıl sona erecek? Kremlin’in müzakere masasına oturmak için tek şartı var: Ukrayna’nın teslim olması. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise Rusya ve Putin’e direneceklerini, asla teslim olmayacaklarını açıkça ifade ediyorlar. İki yıl geçti ve şunu biliyoruz: Görünürde bir ateşkes olmayacak.

Medyascope Dış Haberler Müdürü Senem Görür Yücel ve Dış Haberler Editörü Burak Siperli, savaşın gidişatına ışık tutmak için 12 uzmana bundan sonra neler olabileceğini sordu. İşte aldığımız cevaplar:

Aydın Selcen

Aydın Selcen

Medyascope yazarı

Bu sene ateşkes gündemde olmayacak. Kimse geleceği de bilemez ama ben savaşın senelerce devam edeceğini düşünüyorum. Evet bu bir yıpranma savaşıdır. Kimin bu savaşta birdenbire çok sağlıklı gözükürken içine çökeceği belli olmaz ama kendi toprağını, kendi ulusunu, varlığını savunmak için savaşanın daha dayanıklı olacağını beklerim.

Savaş, masaya oturup çözülürse de Kıbrıs gibi mi olur acaba? Bizim dilimize pelesenk olan 2 bölgeli, 2 toplumlu çözüm. Federasyonu bilemem de Donetsk gibi Rus işgali altında olan yerlerin Ukrayna’ya geri katılmadan barış olacağı yok. Olursa da böyle 2 toplumlu 2 bölgeli adı altında bir çözüm uydurulabilir diye düşünüyorum.

Aydın Adnan Sezgin

Eski Moskova Büyükelçisi

Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan savaşın geleceğiyle ilgili tahminlerde çok iddialı olmamak gerekir. Çünkü sürece etkide bulunacak çok sayıda öge vardır ve ayrıca dünya eş zamanlı birçok sarsıntının içinden geçmekte, tüm krizler savaşın gidişatını etkileyebilmektedir. İlaveten, savaş ne zaman ve nasıl bitecek sorusu cevaplandırılırken temenniler ile gerçekler birbirine karıştırılmamalıdır. Bununla birlikte her tahmin, az veya çok spekülatif olacaktır. Mevcut koşullarda gözüken en kuvvetli olasılık, savaşın 2024 yılı boyunca hatta 2025’te uzayacak şekilde süreceğidir.

Çatışma karşılıklı ufak tefek kazanç ve kayıplar bir yana, cephe hattı boyunca yaşanan bir aşındırma savaşına dönüşmüştür. Bu arada zaman zaman füze ve SİHA’larla hareketlenen şehirler savaşı da olacaktır.

Önümüzdeki bir, bir buçuk yıllık süre içinde bazı aksamalar, taktik bazı sürprizler yaşansa da tarafların birbirleri üzerinde mutlak üstünlük kuracakları bir değişiklik beklenmemelidir. İki ülkede de iç siyaset sarsıntıları yaşanabilir, ancak bu düşük bir ihtimaldir.

Ukrayna’ya yardımda bulunan Batılı ülkelerin politikalarından geri dönüş yapmalaı da büyük sürpriz olur. Trump’ın seçilmesi halinde dahil ABD’nin yardım politikalarında fiilen büyük bir değişikliğe gitmesi çok zordur.

Savaşın nükleer silahları sahiden gündeme getirecek ölçüde büyümesi ancak NATO’nun böyle bir hamle yapması olasılığı yok mertebesindedir. Ufukta soruna diplomatik yollardan çözüm formül ve girişimleri gözükmemektedir.

İki taraf birbirini cephe hattında ve savaşın kendi toplumları/siyasetleri üzerindeki etkisi açısından iyice aşındırdıktan sonra 2024 sonu, 2025 ortaları civarında bir ateşkese yanaşabilirler. Ateşkesle birlikte Rusya’nın 2014’de ve Şubat 2022’den sonra ele geçirdiği ve ateşkes tarihine kadar tutabildiği Ukrayna toprakları kendisinde kalacaktır. Ukrayna da Rusya’nın kendisini boyunduruk altına almasını ve topraklarının daha geniş bir kesimini işgal etmesini engellemiş olacaktır.

Ukrayna’da ateşkese gidilmesine ve ateşkesin sürdürülebilir olmasına imkan verecek güç dengesini dışarıdan yardım ve içeride yapacağı fedakarlıkla sağlayacaktır. Ateşkes savaşın nihai olarak sona ermesi, barış antlaşması olarak düşünülmemelidir. Güney Kore ile Kuzey Kore arasında sadece ateşkes anlaşması vardır, hâlâ barış antlaşması imzalanmamıştır. Böyle bir durum, yeni bir “donmuş ihtilaf” demektir. Rusya böyle ihtilaflara yakındır ve yönetmeyi bilir. Fakat bu defa önceki ihtilaflara göre farklı bir durum gündemde olacaktır. Ukrayna hem NATO hem de AB ile daha da yakınlaşacaktır.

Evren Balta

Prof. Dr., Özyeğin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu savaşın ancak Rusya’nın bugüne kadar ilhak ettiği toprakları elinde tutması, Ukrayna’nın NATO üyesi olamaması ve Ukrayna’nın Nazilerden arındırılması ile biteceğini ifade etti. Bu hedef Ukrayna’da Rusya yanlısı bir yönetimin tesis edilmesi ve Ukrayna’nın Batı ittifakının dışında kalacağının garanti edilmesi demek.

Savaş başladığından beri Ukrayna Rusya’nın işgal ettiği toprakların yüzde 54’ünü geri almış olsa da Rusya hâlâ ülkenin yüzde 18’ini işgal altında tutmaya devam ediyor. Putin’in mevcut planı, Ukrayna’nın kaynaklarını tüketmek ve NATO’nun etkisini azaltmak üzerine kurulu. Putin, savaşın sürdürülebilirliği üzerine inşa ettiği bu stratejiyle zamanı yanına alarak Rusya’nın askeri ve ekonomik dayanıklılığını artırmaya çalışıyor. Ukrayna ise küçük toprak kazanımları elde etmiş olsa da, savaşın sürdürülebilirliği açısından önemli zorluklarla karşı karşıya. Savaşabilir nüfusu azaldı, ekonomisi oldukça zor durumda.

Geldiğimiz noktada savaşın sonucu (ve hatta devam edip etmemesi) büyük oranda Batı bloğunun Ukrayna’ya desteğinin devam edip etmemesine bağlı. Ama o destek de Batı ülkelerinin, özellikle ABD’nin iç siyaseti ile şekilleneceğinden, savaşın sonucu belirsizliğini koruyor.

Soli Özel

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi

Savaşın ne zaman biteceği de nasıl biteceği de bugünden kestirilemiyor. Zira savaşan tarafların başarıları/başarısızlıkları. iradeleri, azimleri, taktikleri, insan güçleri, ekonomik kaynakları kadar bu savaşın doğrudan tarafı olmuş Batı ittifakındaki gelişmelerin de savaşın gidişatında hatırı sayılır etkisi var. European Council on Foreign Relations adlı kuruluşun son yaptığı anketlere göre Avrupa kamuoyları çok sözü edilen “Ukrayna yorgunluğu”na rağmen bu ülkeye destek vermeyi sürdürmekten ya da en azından kaybetmemesini sağlamaktan yana.

Ancak detaylara girildiği zaman daha karmaşık bir tablo ortaya çıkıyor. Bu durumda AB’nin Ukrayna’ya yardımını sürdürmesi bu ülkenin direnci açısından önem taşıyor. Ancak ABD’de yeniden Cumhuriyetçilerin başkan adayı olması beklenen Donald Trump’ın etkisindeki partinin Ukrayna’ya yapılacak yeni yardımları Temsilciler Meclisi’nde engellemesi ciddi bir sorun. Trump’ın seçildiği taktirde Ukrayna’yı Rusya’ya teslim etmekte hiçbir beis görmeyeceği de kendi beyanlarıyla ortada. Bu durumda ülkesinde karanlık bir sessizliği hakim kılmış, ekonomisi tahmin edilenden daha dayanıklı çıkmış Vladimir Putin’in Amerikan başkanlık seçimlerini beklediğini söyleyebiliriz. O güne kadar genel kanı ne olursa olsun Rusya’nın daha fazla toprak alamayacağı buna karşılık Ukrayna’nın da topraklarını geri almasının pek söz konusu olamayacağı.

Bu bağlamda başta genelkurmay başkanı olmak üzere Zelensky’nin silahlı kuvvetlerde yaptığı değişikliğin zamanlaması ve yerindeliği de tartışma konusu edilmeye başladı. Ukrayna iç siyaseti de geçen yazki Ukrayna karşı taarruzunun başarısız kalması nedeniyle ısınmaya başladı.

Avrupa’da bazı çevrelerde Putin’in elinin zorlanması gerektiği daha ciddi şekilde konuşulmaya başlandı. bunun için Kırım’ı zorlamak gerektiği düşünülüyor. Eğer Amerikan Kongresindeki engeller aşılır ve özellikle de Ukrayna’nın bugüne dek tırmanma ve nükleer mukabele korkusuyla engellenen, Rusya’nın içini etkileyecek silahlarla donanması ve bunları kullanması sağlanabilirse yıl sonunda daha farklı bir tablo ile karşılaşmak mümkün. Son olarak Ukrayna’nın tüm topraklarını geri alması bugün için neredeyse imkansız olmasına rağmen tüm olumsuzluklara karşın Rusya’nın da savaşı kazanabilmesi en hafifinden zor daha ileri gidilecek olursa imkansız gorülüyor.

Selim Kuneralp

Emekli Büyükelçi

Bundan iki yıl önce 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya ansızın Ukrayna’ya saldırdı. İstilayı gerekçelendirmek için Rusya diktatörü Putin, Batıyı suçlamak, Ukrayna’nın Nazi olduğunu iddia ettiği yönetiminden kurtarmak, eski Rus İmparatorluğu topraklarını yeniden ele geçirmek, Ukrayna adlı bir milletin zaten mevcut olmadığı, hepsini aslında Rus olduğu gibi geçerliği olmayan iddialar ortaya atmıştı.

Savaşın ilk günlerinde çoğu yorumcu Putin’in kısa zamanda emellerine ulaşmasını bekliyordu.   Ülkemizde de zamanında silahlı kuvvetlerde önemli görevler işgal etmiş, üst rütbelere ulaşmış emekli subaylar, Rusya’ya duydukları sempati ve Putin’e hayranlıklarını gizlemeye pek gayret göstermeden, ellerinde değneklerle Kiev’in iki gün içinde Putin’in eline düşeceğini heyecanla kanal kanal dolaşarak anlatıyorlardı. Bu adamlar görevdeyken Türkiye’nin SSCB veya Rusya ile savaşa girmemiş olduğuna şükrediyordum onları izlerken.

Tabii bu tahminler gerçekleşmedi. Ukrayna halkı lideri etrafında kenetlendi. Rusya bir süre sonra işgal ettiği toprakların önemli bir bölümünden çekilmek zorunda kaldı. Batı dünyası Ukrayna’ya arka çıktı, silah ve mühimmat desteği verdi, ayrıca Rusya’ya her türlü ekonomik yaptırımı uyguladı. Hatta bir ara Ukrayna’nın Kırım dahil işgal altındaki toprakların tümünden Rusya’yı çıkartacağını tahmin edenler de oldu.

Bu tahminler de yanlış çıktı. Rusya son bir yıl içinde fazla gerilemediği gibi karşı taarruza geçti.  Son günlerde Doğu Ukrayna’daki Avdiyvka şehrini geri almayı başardı. Ancak bazı iddialara göre sırf bu şehri geri almak için 47 bin kayıp vermiş. Ukrayna’nın sadece yüzde 15’i kadar işgal altında ve halkın yüzde 80’den fazlasının Rusya’ya teslim olmaya karşı olduğu gerçeği karşısında savaşın Ukrayna yenilgisi ile değil, uzun sürecek bir kilitlenmeyle devam etmesi beklenmektedir.  Tabii bu tahminin de öncekiler gibi yanlış çıkması ihtimali çok yüksek.

Ukrayna için başlıca tehlike Batı desteğinin sarsılmasıdır. ABD’de Trump yeniden seçilirse Ukrayna’ya yardımları kesmesi veya büyük ölçüde azaltması çok muhtemel. Şimdiden Kongredeki Cumhuriyetçi üyelere baskı yaparak yönetimin sunduğu 60 milyar dolarlık paketin kabulünü engellemektedir. Avrupa’da da durum çok parlak değil. Orada Macaristan’ın engellemesi aşılarak 50 milyar euro’luk bir paket kabul edildi ancak tipik AB adetlerine uygun bir şekilde paketin nasıl kullanılacağı, silahların nereden ve kimden alınacağı konusunda ihtilaf devam ediyor. Özellikle Almanya’nın Rusya ile tırmanmaya gitmemek için Ukrayna’ya sofistike silah vermekten çekindiğini görüyoruz.

Rusya’da da durum parlak değil. Savaş ekonomiyi yıpratıyor. Milli gelirin yüzde 7’den fazlası silahlı kuvvetlere gidiyor. Örnek için bu oran Türkiye’de yüzde 1,75. Hiçbir ülke bu kadar yüksek bir savunma harcamasına uzun vadede katlanamaz. Nitekim içeride savaş karşıtlığı kendini daha çok duyurmaya başladı. Navalni’nin öldürülmesinin bir nedeni de savaşa karşı aldığı tutum. Mart ayında yapılacak seçimlerdeki tek savaş karşıtı aday Nadezhdin, topladığı yüzbinlerce imzaya rağmen seçimlerden menedildi.

Dolayısıyla savaşın istikbali her iki ülkenin dayanma gücüne bağlı olacaktır. Unutmamak lazım ki Birinci Dünya Savaşında Almanya cephede yenilmedi. Savaş bittiğinde Almanya Belçika’nın nerede ise tamamı ile Fransa’nın Kuzey Doğusunu işgal etmeye devam ediyordu. Ancak komuta kademesi savaşacak güç kalmadığı, ordu içinde Sovyet tipi isyanlar çıkacağı endişesiyle savaşı sonlandırmaya karar verdi. 

Her iki ülkede böyle bir şey olabilir. Bir tahmin yürütmek gerekirse, Ukrayna halkının kendi toprağını savunurken istilacıya teslim olmayı kabul etmesi daha zor. Rusya’da da Putin 400 bine ulaştığı tahmin edilen kayıpları sineye çekerek Ukrayna’dan kendi rızasıyla çekilmesi beklenemez. Ancak tek adam rejimlerinin de ilelebet devam etmeyeceği gerçeği karşısında Putin’in de bir gün iktidarı kaybetmesi eşyanın tabiatındadır. Onun yerine gelecekler için emperyalist iddialardan vazgeçmek daha kolay olur.  

Serhat Güvenç

Prof. Dr., Kadir Has Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı

“Savaş sisi” diye bir gerçek var, savaş bir kere başlayınca isabetli öngörüler yapmanızı engelliyor. Mevcut halde ben de üçüncü bir yılı tartışacağımızı düşünüyorum. Yeni bir ateşkes ya da barış beklemiyorum ama siyasi, stratejik çerçevede bir değişiklik yaşanabilir. ABD’de Trump’ın iş başına gelişi ile birlikte bir değişim yaşanabilir.

Almanya, 5 yıl içerisinde NATO’yla Rusya arasında bir çatışma bekliyor. Çatışma olacağı için değil ama 5 yıl içerisinde hazır olmayı planlıyor. Böyle bir çatışma demektir ki Scholz’un vadettiği ama harcandığını bir türlü göremediğimiz 100 milyar euro’lar belki gerçekten harcanacak. Dolayısıyla bu savaş eğer böyle 5 yıllık bir sürede devam ederse Rusya’nın aleyhine gelişmeler yaşanabilir. Ben 5 yıl süreceğini sanmıyorum, çünkü ne Ukrayna’nın ne de Rusya’nın nefesi yeter. Biz 2025’te de savaşın üçüncü yılını tartışıyor oluruz. Genellikle savaşlar en az beklendiği anda biter. Bir noktadan sonra mızrak çuvala sığmaz ve tükenmişlik birdenbire kendisini gösterir. Taraflardan birinin pes ettiğini görebiliriz ama savaşın bir senesi daha var.

Yörük Işık

Dr., Uluslararası ilişkiler uzmanı

2024’te ateşkes imkanı görmüyorum, savaş kesinlikle 2025’te de devam edecektir. Esasında ben, savaşın birinci evresini Ukrayna kazandıktan sonra Rusya’nın daha mantıklı davranıp savaşı bitireceğini düşünmüştüm ama Rusya mantıksız kararlar alarak devam etti. Bunu da ilk yazan Aydın Selcen’di. Aydın, bu savaş, Kore Savaşı gibi uzar gider yazmıştı. Aydın haklı çıktı. Bu savaş devam eder. Moskova’nın savunma hattı kuvvetli ama hâlâ kırılabilir. Rusya cepheye dev insan gücü yollamaya devam ediyor. Önümüzde bir sürü bilinmezler var.

Bu savaş bize, savaşın gidişatı ve geleceği üzerinde yorumda bulunmanın riskli olduğunu bir kez daha gösterdi.

Savaşın gidişatını değiştirecek olan yer Kırım Yarımadası. Kırım’da Rusya inanılmaz kayıplar yaşıyor. Ukrayna, Kırım’da büyük bir başarı elde ederse 2024’te de bir şeyler yaşanabilir. Ama yoksa bu savaş 2025’te de devam eder. 2024’te aralarında Türk dronelarının da olduğu drone üretimi başlayacak Ukrayna’da. Kiev kendi top üretimini başlatmak üzere, 2025’te Ukrayna’da daha az dışa bağımlı olacak.

Selin Nasi

Dr., Ankara Politikalar Merkezi (APM) Londra Temsilcisi

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali üçüncü yılına girerken sahadaki durum bir yıpratma savaşına dönüşmüş durumda. Her iki taraf da beklediği ölçüde ilerleme kaydedemedi. Ancak askeri kapasite açısından kıyaslandığında uzun vadede Rusya’nın eli daha güçlü görünüyor. Karadeniz’de kayıplar vermiş olmasına karşılık, sahaya sürecek daha fazla sayıda asker gücüne sahip ve ekonomik yaptırımları aşarak savaşı finanse etmeyi de başarıyor. Önümüzdeki dönem Ukrayna’nın Rusya’nın ilerleyişine karşı koyacak silah ve mühimmata erişimi savaşın gidişatı üzerinde belirleyici olacak. Zira sınırlı bir fırsat penceresi var.

ABD’de kasımda başkanlık seçimleri yapılacak. Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı olmasına kesin gözüyle bakılan Donald Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda, ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin kesilmesi ihtimalini göz ardı etmek mümkün değil. Kendisinin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e olan sempatisi, öte yandan Avrupa güvenliği, NATO savunmasına dair yaklaşımı hepimizce malum. Hali hazırda ABD Senatosu’ndan geçen Ukrayna’ya yardım paketinin, Temsilciler Meclisi’nde oya sunulması çoğunluğu elinde tutan Cumhuriyetçi Parti’ler tarafından engelleniyor. Bu durum henüz başkan seçilmeden Trump’ın partisi üzerinde nasıl etkili olduğunu gösterirken, önümüzdeki dönem yaşanacaklar açısından fikir vermekte.

Batının Ukrayna’ya askeri desteği konusunda iki karşıt görüş var. Karşı çıkanlar, verilen desteğin tarafların müzakere masasına oturmasına engel olduğunu, savaşın uzamasına neden olduğunu savunuyor. Destekten yana olanlar ise Ukrayna’nın sahada güçlü bir pozisyona eriştikten sonra masaya oturmasının, müzakere masasında da elini güçlendireceğinden yana. Ancak burada önemli nokta, tarafların sahada maksimalist hedeflerden vazgeçip vazgeçmeyecekleri… Bu noktada diplomasiye iş düşüyor. Uzlaşma, kazanımların yanında tavizleri de gerektirir.

Önümüzdeki dönem şayet Rusya’nın beklediği şekilde Batı kanadında savaş yılgınlığı ağır basar ve yardımlar kesilirse, bunun kuşkusuz Avrupa’nın güvenliği açısından çok kritik sonuçları olacak. Ukrayna’nın yenilgisi, yalnızca Rusya’yı değil, başka aktörleri de yayılmacı politikalar izleme yönünde teşvik edebilir. Küresel ölçekte revizyonist eğilimlerin güçlenmesine yol açabilir.

Onur İşçi

Doç. Dr., Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi

Ukrayna’da iki yıldır devam eden savaşın yakın zamanda bitmesi pek mümkün görünmüyor. Başta Gazze olmak üzere, bölgesel krizlerin yayılması ve Amerikan yönetiminin bu krizlere dahil olması Ukrayna’ya giden yardımın daha da azalması anlamına geliyor. Geçtiğimiz yıl içerisinde Batı’dan yeterli miktarda askeri yardım alamayan Ukrayna ordusu Rusya’ya karşı ciddi bir direniş gösteremedi.

Ukrayna’daki savaşın uzaması, Batı’nın uyguladığı iktisadi yaptırımların etkisini Çin ve Hindistan gibi ülkelerle olan ticari ilişkileriyle hafifleten Moskova yönetiminin işine geliyor. Şu aşamada savaşı bitirecek tek şey Batı’nın Ukrayna’yı Rusya ile diplomatik müzakere masasına oturmaya zorlaması olabilir ancak bir, kasım ayında Trump başkan seçilse dahi ABD yönetiminin böyle bir yol tercih edeceğini sanmıyorum; iki, Ukrayna halkının toprak bütünlüğünden taviz verilecek bir senaryoya şiddetle direneceğini düşünüyorum. Durum böyle olunca savaşın uzaması kaçınılmaz görünüyor. Ancak Rusya’nın zamanla askeri operasyonları genişleterek kendi istediği türden bir ateşkes dayatma ihtimalini de ciddiye almak gerekiyor.

Gönül Tol

Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü

Savaşının kaderi Batı’dan Ukrayna’ya askeri yardım ne kadar gitmeye devam edecek, buna bağlı. Amerikan askeri yetkililerinin yaptığı bir analiz var. Diyorlar ki, mart sonu çok kritik bir ay olacak çünkü Ukrayna ordusu ciddi bir askeri mühimmat sorunu yaşıyor. Hava savunma sistemlerine de ihtiyaçları var. Eğer bu yardım gönderilmezse Ukrayna ciddi askeri kayıplar yaşayacak. Ukrayna, geçtiğimiz günlerde Avdiyvka’yı kaybetti. Bu Rusya açısından Mayıs 2023’ten bu yana kazandığı ilk askeri zafer.

Bunun temel nedeni, Amerikan Kongresi’nin bir türlü Ukrayna’ya gönderilecek askeri yardımı onaylamaması oldu. Senato’da onaylanan 60 milyar dolarlık bir yardım paketi var fakat Temsilciler Meclisi’nde Trump’a yakın Cumhuriyetçiler, bu paketi onaylamak istemiyorlar. Bu paket onaylanmazsa, bahar aylarından itibaren Ukrayna sahada askeri kayıplar yaşayacak.

“Savaş ne zaman bitecek?” sorusunun cevabını kimse bilemez. Fakat savaşın kaderini belirleyecek temel unsur, Batı’dan Ukrayna’ya, özellikle de ABD’den Ukrayna’ya gönderilecek yardımlar. Bu yardımlar gelmezse, durum Putin lehine değişecek. Kasım 2024 seçimlerinde de Trump yeniden seçilirse Ukrayna açısından çok daha kötü bir haber olacak çünkü Trump, Ukrayna’ya yardımı tamamen kesebilir.

Aydın Sezer

Rusya uzmanı

Savaşın ne zaman biteceğine yönelik benim en iyimser tahminim, Ukrayna’da Zelenskiy’nin görevi bırakmak zorunda kalması. Bu da sadece iç dinamiklere bağlı bir olası gelişme değil, Batı’nın da bu yöndeki tercihini açıkça ortaya koymasına bağlıdır.

Zelenskiy, Putin görevde kaldığı sürece Rusya ile barış görüşmeleri yapılmayacağını açıkça ortaya koydu. Ya da ancak Ukrayna’nın ön şartlarıyla müzakere masasına oturabileceğini ifade etmişti. Ekonomik ve siyasi ambargoların Rusya üzerindeki olumsuz etkileri – belki de daha fazlası – Batı ekonomilerinin de gözlemleniyor. O nedenle, Rusya-Ukrayna savaşının ötesinde Batı ile Rusya arasındaki soğuk savaşın sona erdirilmesi de Batı’nın gündeminde ağırlıklı olarak yer almaya başladı. Dolaysıyla, bu durum Zelenskiy’nin akıbetini belirleyecek etmenlerin başında geliyor.

Diğer bir olası gelişme de, ABD seçimlerinin sonucuna göre, Trump’ın bölgeye barış getirme olasılığı. İronik ama böyle. Trump bu konuda ABD perspektifini temelden değiştirebilir. Ben bu iki hususun dışında başka bir olasılık göremiyorum.

Fehim Taştekin

Gazeteci, yazar

Normalde bir tarafın mutlak zaferi ya da yenişememe hali ateşkesi yakınlaştırabilir. Fakat Ukrayna’daki durum Rusya’nın, Rus bölgelerindeki genişleme stratejisinin yanı sıra NATO cephesinin Rusya’yı yıpratma savaşına da dönüştüğü için süreci uzatan faktörler var.

Rusya’nın cephede hezimete uğrayacağı, ordusunun dağılacağı, ekonomisinin çökeceği, federasyon içinde çözülmelerin yaşanacağı ve uluslararası alanda tamamen tecrit olacağı yönündeki öngörüler tutmadı. Geçen baharda Ukrayna ordusuna sağlanan silahlarla durumu tersine çevirme hamlesi de sonuç getirmedi. Avrupa’da savaşın yükü iç politikaları sarsar hale geldi. Kamuoyun tersine dönüyor.

Bu zeminde kaybedilen toprakları unutup küçülmüş bir Ukrayna üzerinden Batı ile bütünleştirme senaryosunu bir çıkış stratejisi olarak düşünenlerin sayısı artıyor. Öte yandan Ukrayna’yı sonuna kadar savaştırmada ısrar eden aktörler süreci tayin etme gücünü koruyor. NATO’nun İsveç ve Finlandiya ile genişlemesi Batı cephesinin kazanımları olarak görülse de Rusya’ya bir zafer hediye etmenin Avrupa’nın geri kalanı için tehlikeli olacağı değerlendirmesi pek çok başkentte hala geçerli.

Gidişatın yönünü belirleyecek asıl faktör ABD’nin tutumu olacaktır. Donald Trump’ın Beyaz Saraya dönmesi halinde trajik bir U dönüşü yaşanabilir. Avrupa, ABD olmaksızın istikrarlı ve tutarlı bir Rusya politikası yürütemez.

Ukrayna açısından savaşın geçen yılki ivmesini koruyarak sürmesi zorlaşıyor. Eninde sonunda ya bitecek ya da düşük yoğunluklu çatışma hali yıllarca sürecek. Ama her halükarda bu savaşın Batı’da kurgulandığı şekilde Rusya’nın hezimeti ile sonuçlanması zor gözüküyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.