Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

2024 Strade Bianche’nin ardından: Psikolojik savaş

Bisiklet takviminin en zorlu ve keyifli tek günlük klasiklerinden Strade Bianche’nin 2024 edisyonunda erkekler yarışını 80 kilometrelik solo atakla kendine has kazanan Tadej Pogacar oldu. Medyascope Spor’dan Ceyda Akbulut, bisiklet sporunda zihinsel bir yolculuğa çıkarak yarışın psikolojik tarafını anlattı.

Tek hamlede nakavt

Bisiklet bazen nefret sporu olabiliyor. Sele üstünde geçirilen ümitsiz dakikalar en profesyonel sürücüyü bile iki tekerden bezdirebiliyor. 2024 Mart ayının ilk cumartesisinde koşulan Strade Bianche erkekler yarışında 175 profesyonel yarışçının 174’ü bu hisleri tüm hücreleriyle hissetti.

Baharın kapılarını açan, beyaz taşların üzerinden geçip Toskana tepelerini tırmanan, en sonunda ikonik Siena tırmanışıyla Piazzo del Campo’ya ulaşan Strade Bianche, gayriresmi altıncı Anıtsal yarışımız olarak her sene bizi kendine mest eder. Uzun meydan okumalarla elde edilen zaferler yılın ilk bölümünün akılda kalan resitallerini sunar. Günün sonunda takipçiler de bisikletçiler de mükemmel yarışın verdiği hazla uykuya tatlı bir keyifle dalmış olur. Ancak bu sene bazı şeyler farklıydı. Hem de çok…

Kanı deli akan Sloven şampiyon Tadej Pogacar, meslektaşlarına profesyonel hayatlarının en zorlu kilometrelerini koşturdu. Yarışın bitimine 80 kilometre kala, aynı günün başında bunu yapacağını söylediği gibi, Monte Sante Marie taşlı sektöründe atağa kalkıştı. Arkasındaki peloton ise hemen sonra başlarına geleceklerin bir ön tanıtımını görmüşçesine olanların şokuyla bulundukları yere çakıldı kaldı. Tadej farkı dakikalar geçtikçe arttırdı, geride kalanlar ise günün ilerleyen dakikalarında başlayacak olan kâbuslarına çaresizce baş koydu.

Kendilerini bir anda yağmur ve dolunun altında bulan sporcular çamura dönmüş taş toprakla debelenirken psikolojik bir savaş da veriyordu. Eğer atak yapacak olsalar Tadej’i yakalayabilirler miydi? Birkaç cengâver yakaladı diyelim, yine de bu saatten sonra o’nu yenmek mümkün müydü? Podyumda zirve hariç herhangi bir basamak yeterince çekici miydi? Elbette çekici olabilirdi, ancak Tadej’in 80 kilometrelik şok edici hamlesi senelerini iki tekere harcamış tonlarca sporcunun o an için zihnine duvar örmüştü bile…

Yarış sonu her zamanki gibi büyük samimiyetiyle konuşan son şampiyon Tom Pidcock, olanlarlardan biraz afallamış görünüyordu. Tadej’in kalkıştığı deliliğe hâlâ anlam veremiyordu, onu izleyemeyen kendisinin de içinde yer aldığı pelotonu cesetlere benzetmişti. Hamle yapmadığı için kendine de kızıyordu ancak her cümlesinin sonuna kafasının hâlâ karışık olduğunu ekliyordu. Bahse girerim bisiklet sporundan o âna kadar hiç bu denli nefret etmemişti. İki pedalın sevgi ve nefret ilişkisi kendini çok belli ediyordu. Sele üstünde geçirilen uzun saatlerin psikolojik yönüne işte böyle günlerde tanık oluyorduk.

Öte yandan görkemli kazanan Tadej Pogacar da pek öyle gibi gözükmese de ayrı bir psikolojik eşiği aşmıştı. 80 kilometre boyunca tek başına pedal çevirmek, selenin üstünde yalnız olsa da kameralarla gözetlendiğini bilmek, onu izleyen gürültülü helikopterin ve yarış arabalarının arasında tamamen bireysel koşmak hiç de kolay değildi tabii ki. Bisiklet sporunda bu durumun ağırlığından muzdarip onlarca sporcu gördük yıllar boyu. Sonuncusu geçtiğimiz sene dünya şampiyonasında en büyük favori olarak katıldığı zamana karşı yarışında birden bisikletini bırakıp çimler üstünde ağlayan Marlen Reusser’di. 

Uzun saatler tek başına bisiklet sürmek hiçbir zaman kolay olmamıştı, yine olmayacak. Bunu başarabilen sporcular da tıpkı pes edip geri dönebilenler gibi hep kazananlar olarak anılacak.

Tadej Pogacar’a bize çekişmenin stresinden ecel terleri döktüren, rekabetçi ve kıyasıya bir yarış izletmediği için kızgın değiliz sanıyorum. Henüz 25 yaşında neredeyse kazanmadığı şey kalmayan Sloven meydan okumacının, gerisinde bıraktığı mutsuz kalabalığın ardında Toskana’daki çılgın bisiklet tutkunlarına gülümsediği anlar uzun yıllar unutulmayacak çünkü. Tıpkı geride kalanların kâbus dolu zihinlerinde kalacak duygular gibi…

Yazan: Ceyda Akbulut

Editör: Doğa Üründül

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.