Premier Lig’de 36. afta geride kaldı. Bu haftanın merakla beklenen maçlarında Liverpool deplasmanda Aston Villa ile berabere kalırken, Arsenal deplasmanda Manchester United’ı yenerek şampiyonluk umutlarını son haftaya taşıdı. Bu maçların analizini Medyascope Spor Servisi’nden Öner Tavtay sizler için yazdı.
Premier Lig Panorama: 36. haftanın ardından | Liverpool skoru koruyamıyor – Arsenal şampiyonlukta ısrarcı – Arteta’nın rekorları
Premier Lig’de artık son hafta heyecanına girmiş bulunuyoruz. Eksik kalan maçların da tamamlanmasıyla Pazar günü ligin düğümü çözülecek. Özellikle Tottenham’ın Manchester City’yi konuk edeceği maç sonrası son hafta heyecanı başka bir boyuta çıkacak. City’nin olası bir puan kaybıyla Arsenal kendi evinde Everton’ı yenmesiyle Londra’nın topçuları şampiyonluk ipini göğüsleyebilir. Özellikle Old Trafford deplasmanından kayıpsız dönmeleri de sonuna kadar yarışta olacaklarının göstergesi oldu. Fakat öncesinde haftanın kapanış maçında enteresan bir Aston Villa-Liverpool mücadelesi izledik. Önce o maça bir göz atalım, sonra da Manchester United-Arsenal maçına geçiş yapalım.
Aston Villa 3-3 Liverpool
Aston Villa iyiden iyiye Şampiyonlar Ligi müziğinin statlarında çaldığını duyuyor. Özellikle Tottenham’ın kaybettiği puanlarla birlikte yerini korumaya başaracak gibi görünüyor. Tottenham kalan iki maçını da kazanmadığı taktirde Aston Villa’yı yerinden edemeyecek ki bu durumda Aston Villa’nın Crystal Palace karşısında kaybetmesi gerekiyor. Tottenham’ın bütün Şampiyonlar Ligi rüyası yakın zamanda oynanacak Manchester City maçıyla son bulabilir veya yeniden alevlenebilir. Aston Villa ise geriye kalan maçların belki de en zorunu dün verdi. Liverpool karşısında 3-1 geriye düşmesine rağmen Kolombiyalı genç forvet Jhon Duran’ın iki golüyle beraberliği koparmayı başardı. Birinci gole söyleyecek bir şeyim yok ama attığı ikinci gol, pardon ona atmak denemez ki atılan pas uyluğuna çarparak adeta aşırtma şut gibi kaleye giderek ağlarla buluştu. Diğer taraftan bakarsak da Martinez’in maçın hemen başında yediği korkunç bir gol var, bu gol kayıtlara kendi kalesine atılmış bir gol olarak geçti ki gördüğüm en haklılardan biri. Kaleye gitmekle alakası olmayan bir topu Martinez, özel bir çaba ve hatalar zinciriyle kendi ağlarına bıraktı. Liverpool’da üstünlüğü koruyamama problemi devam ediyor ve geri dönüşleri kadar skoru koruyamamaları bu sezonun ciddi faktörlerinden biri oldu. Geri dönüşlerin takımı Liverpool derken bu durum artık çift taraflı şekle döndü. Maçın en iyilerinden biri MacAllister’ın hatası geri dönüşü başlattı, şans faktörüyle de beraberlik geldi. Ofsayt sebebiyle geçerli olmayan iki gol var. Kısacası bu maç Liverpool’a yar olmadı ki üç puana Aston Villa kadar da ihtiyaçları yoktu. Aston Villa ise kutlamalara hazır haldeler, çünkü Tottenham’ın City karşısında puan kaybetmesi çok yüksek bir ihtimal.
Aston Villa’nın xG istatistiği epey şaşırtıcı. Atılan bir golün xG oranı epey düşük, Duran’ın attığı ikinci gol olduğunu da vurgulamış olayım. Yüksekliğin bir diğer sebebi ise ilk yarıda Diego Carlos’un imkansızı başarıp topu bir metre mesafeden dışarı atmasıydı. Bu şutun xG’si 0.99 olarak kayıtlara geçti. Bunun dışında genel istatistiklerde göze çarpan ekstra bir şey yok. Pas haritasında şaşırtıcı olan Diaby ve Bailey’nin aynı kanattan zorlamaları oldu. Joe Gomez karşısında atletizm kullanmak belki de Emery’nin en büyük planıydı. Watkins’in de pas haritasında yalnızlığı gerçekten üzücü görünüyor. Buna rağmen maçı asist yaparak tamamlamayı başardı. Diğer tarafta ise Liverpool tamamen sağ kanada yüklenmiş gibi görünüyor. Salah’ın arkasında benzer kanal üstünde duran iki oyuncu daha var. Gakpo’nun sahte dokuz görevinde Salah gerçek forvet gibi kullanılabiliyor.
Bu sezon hiç kimse Ollie Watkins kadar gol katkısı veremedi ( 32 G+A, 19 gol, 13 asist) Sadece dört oyuncu bugüne kadar 15 üstünde gol ve asist vererek bu rakama ulaşabildi.
Jarell Quansah, Klopp yönetiminde gol atan 24.Liverpool oyuncusu oldu.
Manchester United 0-1 Arsenal
Arteta’nın gerçek bir pragmatist teknik direktör olduğuna bu sezon şahit oluyoruz. Özellikle maçlara özel hazırladığı planlar ve taktiklerle maçın tahminini, maç içi gidişatını değiştirmeyi başarıyor. Bu maçta da skoru aldıktan sonra risk almaktan uzak durdu. Maç içerisinde farkı ikiye çıkarma şansları da elde etse Manchester United’ın üretme konusunda çok problem yaşamaları galibiyetin kapısını araladı. Ten Hag, kriz anlarında çözüm üretememe konusunda zirveye oynayan bir teknik direktör olması da Arsenal’in ekmeğine yağ sürdü. Bruno Fernandes’in yokluğunda Manchester United’ın hücum planlarının neredeyse yok hükmüne düştüğünü söyleyebiliriz. Hücumda bire birler dışında bir şeyler üretebilecek oyuncuları yok.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Genel istatistiklere bakınca Manchester United’ın sıkıntılarını görebiliyoruz. Çekilen 14 şuta rağmen üretilen 0.64 xG ve isabetli sadece iki şut, hücumdaki problemlerin bir yansımasını gösteriyor. Arsenal de 1.71 xG’den bir gol çıkarabildi, burada kaçan fırsatlarla farkın daha fazla artması mümkündü. Kilit pas haritasına da bakınca insan sağdaki Arsenal değil mi diye düşünüyor, fakat maçla ilgili kısa yorumumu okuduktan sonra sol taraftaki az kilit pas sayısının Arsenal olduğunu görmek çok şaşırtıcı gelmemeli. Yeteri kadar hücum yapıp skoru korumak da Arsenal’e yetti. Manchester United’ın ise kilit pas sayısı yüksek olsa da bunların ceza sahası içine ulaşan sayısı sadece ikide kaldı. Arsenal’in az sayıda kilit paslarının neredeyse tamamına yakını ceza sahası içine veya ceza sahası içinden atıldı.Arsenal’in reaktif oyunu sayesinde üçüncü görsel karşımıza çıkıyor. United’ın hücumda yaratıcı eksikliği sürekli birebir ile üretme süreci ortaya çıkardı. Garnacho ve Diallo sürekli top sürerek pozisyon üretmeye çalıştılar. Onlara da bu konuda eşlik edebilen tek oyuncu Mainoo oldu. Bruno Fernandes’in yokluğunda genç İngiliz oyuncu, Ten Hag tarafından bu rolde görevlendirildi. Bu sezonun kalesini gole kapatmayı en çok başaran takımı Arsenal’e de bu kısır hücum hattıyla gol atmak epey zor, United’a fazla yüklenmeyelim bu konuda.
Son olarak pas haritalarına da bakalım. Ten Hag’ın oyuncuları merkezde üst üste bindirme hastalığı devam ediyor. Wan Bissaka’nın sağ kanatta Diallo’nun gölgesi pozisyonunda durması beni çok şaşırttı. Arsenal’de ise Havertz’in sahte dokuz performansı, Odegaard’ın hücumda daha çok etkin bulunmasına katkı sağlıyor. Partey’nin dönüşü ise Rice’ı çok rahatlattı. Artık oyunu daha kolay iki yönde oynayabiliyor.
Saliba’nın Manchester United karşısındaki performansı
En fazla top kazanma (3) – En fazla toplam pas (84) – En fazla isabetli pas (76) – En fazla top uzaklaştırma (6) – En fazla ikili mücadele kazanma (7)
Arsenal bu sezon 27.galibiyetini aldı ve Wenger’in 2003/04’teki efsanevi “Invincibles” kadrosundan daha fazla galibiyete ulaştı.
Gabriel ve Saliba ikilisinin rakiplere karşı kalelerine duvar ördüğü maç sayısı 18’e çıktı.
2006/07 sezonundan bu yana ilk defa Arsenal, iki maçta da Manchester United’ı yenmeyi başardı. (Yazar notu: Tebrikler, sevgili Ten Hag!)
Böylece panoramanın burada sonuna geliyoruz. Tottenham-Manchester City ve son hafta mücadelelerine göz atacağımız son iki panoramada tekrar görüşmek üzere!
Maç Özetleri:
Yazan: Öner Tavtay
Editör: Doğa Üründül