Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan Öğretmenlik Mesleği Kanunu teklifinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Milli Eğitim Akademisi’nin kurulması öngörülüyor. Medyascope eğitim fakültesi mezunu olmayanların da öğretmen olabilmesinin önünü açan akademiyi ve kanun teklifini uzmanlarına sordu. Eğitim Sen risklere dikkat çekerken, Eğitim Bir Sen tartışmalı akademinin ihtiyaç olduğunu savundu.

Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi, 5 Temmuz 2024 Cuma günü TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda kabul edildi. Teklifle, eğitim öğretim hizmetlerini yürüten öğretmenlerin seçilmeleri, yetiştirilmeleri, atanmaları, hakları, ödev ve sorumlulukları, ödül ve cezaları, kariyer basamaklarında ilerlemeleri ve öğretmenlik mesleğine ilişkin diğer hususlar ile Milli Eğitim Akademisinin kurulması, görevleri, teşkilat yapısı ve personeline ilişkin konular düzenleniyor.
Teklif ne getiriyor?
TBMM Genel Kurulu’nda bugün (9 Temmuz) görüşülmeye başlanan ve eğitim sendikalarının protestolarına sahne olan teklifle öğretmenlik, genel kültür, özel alan eğitimi ve öğretmenlik meslek bilgisi bakımından hazırlığı gerektiren özel bir ihtisas mesleği olarak tanımlanıyor. Öğretmen olarak istihdam edilecekler, öğretmenlik mesleğine kaynak teşkil eden en az lisans düzeyinde yükseköğretim programlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışı yükseköğretim programlarından mezun olan ve hazırlık eğitiminde başarılı olanlar arasından seçilecek.
Öğretmen olarak istihdam edileceklerde genel kültür, özel alan eğitimi ve öğretmenlik meslek bilgisi bakımından aranacak nitelikler ile öğretmenlik alanlarına kaynak teşkil edecek yükseköğretim programları, söz konusu nitelikler esas alınarak Bakanlıkça belirlenecek.
Milli Eğitim Akademisi kurulacak
Öğretmenlik mesleği yeterlikleri çerçevesinde belirlenen teorik ve uygulamalı derslerden oluşan hazırlık eğitimi Bakanlığa bağlı kurulacak olan Milli Eğitim Akademisi tarafından verilecek. Teklife göre, öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği bilgi, beceri, tutum ve değerleri içeren öğretmenlik mesleği yeterlikleri Bakanlıkça belirlenecek. Gerekli görülen yerlerde Akademi bünyesinde eğitim ve uygulama merkezleri açılabilecek.
Hazırlık eğitiminin süresi dört dönem olacak. Bu süre, öğretmen adayının mezun olduğu yükseköğretim programına göre üç dönem olarak uygulanabilecek. Hazırlık eğitiminin içeriği, süresi ve hazırlık eğitimine ilişkin diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
Kadrolu öğretmenler değerlendirmeye alınacak, eğitimde yetersiz bulunanlar öğretmenliğe devam edemeyecek
Teklife göre, Bakanlık müfettişi veya eğitim müfettişi tarafından haklarında yapılan denetim ve inceleme sonucunda öğretmenlik mesleği yeterlikleri çerçevesinde görevini yerine getirmede yetersizliği tespit edilen kadrolu öğretmenler, Akademi tarafından eğitime alınacak. Bunlar, düzenlenen eğitimin tamamlanmasını takip eden eğitim öğretim dönemi içerisinde ilk denetimde görev almayan Bakanlık veya eğitim müfettişlerince yeniden değerlendirmeye tabi tutulacak. İkinci değerlendirme sonucunda da yetersizliği tespit edilenler, genel idare hizmetleri sınıfında durumlarına uygun kadrolara atanacak.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Teklife göre, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte aday öğretmen olarak görev yapanlar ile yürürlüğe girdiği tarihten 1 Eylül 2025’e kadar aday öğretmen olarak istihdam edilecek olanlar, mesleğe, memuriyete, görev yaptığı kuruma ve içinde bulunduğu sosyal çevreye en iyi şekilde hazırlanmaları amacıyla, kişisel ve mesleki gelişimlerine katkı sağlayan, memuriyete ve mesleğe hazırlığı içeren ve en az 240 ders saati olacak şekilde planlanan hizmet içi eğitimden, görev alacağı kurumun faaliyet alanları esas alınarak belirlenecek temel görevleri gözlemleyeceği ve bir danışman nezaretinde kendisinin de tatbik edeceği uygulamalardan oluşan “Aday Öğretmen Yetiştirme Programı”na tabi tutulacak.
Adaylık süreci sonunda başarılı olan öğretmenlerin atamaları yapılacak
Adaylık süreci bir yıldan az iki yıldan çok olamayacak. Programı tamamlayan ve bir yıllık görev süresini dolduran aday öğretmenlerin adaylıkları, adaylık süreci sonunda kaldırılarak öğretmenliğe atamaları yapılacak.
Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte sözleşmeli öğretmen olarak görev yapanlardan adaylık sürecini tamamlamayanlar, aday öğretmenler için öngörülen adaylık sürecine tabi tutulacak. Adaylık sürecini tamamlayan sözleşmeli öğretmenlerden sözleşme gereği üç yıllık çalışma süresini tamamlayarak öğretmen kadrosuna atananlar hakkında adaylık hükümleri uygulanmayacak. Aday öğretmenlikte geçen süreler, uzman öğretmen ve başöğretmen unvanlarının verilmesinde öğretmenlikte geçmiş sayılacak.
Teklifin yürürlüğe girdiği tarihte görevde olan öğretmen ve uzman öğretmenler, öğretmenlikte ve/veya uzman öğretmenlikte 20 yıllık çalışma süresini tamamlamaları ve belirlenen şartlardan uzman öğretmenlikte en az 10 yıl hizmeti olma şartı hariç diğer şartları sağlamaları kaydıyla başöğretmen unvanı için başvuruda bulunabilecek.
Teklif kabul edilirse Milli Eğitim Akademisi ve Akademi İzleme ve Yönlendirme Kurulu’na ilişkin hükümleri, 1 Ocak 2025’te yürürlüğe girecek.
Bakan Tekin: “Kendi elemanımızı seçebilmemiz gerekiyor”
Milliyet Gazetesi’nden Hande Atılgan’a verdiği röportajda, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Milli Eğitim Akademisi’nin kurulmasıyla eğitim fakültelerinin işlevsiz hale getirileceğine dair tartışmalara katılmadığını belirterek “Eğitim fakültelerimize tam tersine daha fazla uzmanlaşabilecekleri bir alan bırakıyoruz” dedi. Tekin, “Bakanlık olarak kendi elemanımızı seçebilmemiz gerekiyor. Yani çocuğunuzu teslim edeceğim öğretmenlerimizi, alternatifler içerisinde en iyisini seçmek bizim de hakkımız. Okullarımıza ülkemizi bilen, çocuklarla daha hemhal olabilecek bir öğretmen istiyoruz” diye konuştu.
Akademisyenler “Bilimsel değil” diyerek uzman görüşü vermek istemedi
Medyascope’un ulaştığı akademisyenler komisyonda kabul edilen Öğretmenlik Mesleği Kanunu teklifine ilişkin siyasi bir yorum yapmaktan imtina ederken, teklifin bilimsel çalışmalarla yapılmadığını ve bu nedenle uzman görüşü veremeyeceklerini söyledi.
Yardım: “AKP yürüttüğü her politikada aslında kendi toplum inşasını hedeflemeye dönük adımları gerçekleştirdi”
Medyascope’a konuşan Eğitim Sen MYK Üyesi ve Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım Öğretmenlik Mesleği Kanun teklifinde tartışmalara sebep olan Milli Eğitim Akademisi’yle “makbul öğretmenlerin” yetiştirileceğini iddia etti:
“Öğretmenlik Mesleği Kanunu’ndaki bu yeni düzenlemeleri değerlendirirken AKP iktidarının Milli Eğitim Bakanlığı aracılığıyla yürüttüğü politikalara bakmak gerekiyor. Bugüne kadar çıkardığı her kanunda, yürüttüğü her politikada aslında kendi toplum inşasını hedeflemeye dönük adımları gerçekleştirdi. Bu meslek kanununda da benzer bir uygulamayla karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu kanuna bir meslek kanunu da diyemiyoruz. Akademi oluşturma ve öğretmen atama yani istihdam biçimini tanımlayan bir kanun.”
Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) üzerinden eğitim fakülteleri ile eğitim politikalarının belirlendiğini ve atamaların bizzat Cumhurbaşkanlığı tarafından yapıldığını belirten Yardım, “Kendi hakimiyetlerinde olan aslında böylesi bir alanı da şu an tekrar Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden dizayn etmeye dönük bir uygulamayla karşı karşıyayız” dedi.
“Uzunca bir süredir biat eden, kendinden olan bir kamu emekçisi profili yaratılmaya çalışılıyor”
Yardım, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ÖMK teklifine ihtiyaç duymasının sebebinin biat eden memur profili yaratmak olduğunu ileri sürdü:
“Uzunca bir süredir biat eden, itaat eden, kendinden olan bir kamu emekçisi profili yaratılmaya çalışılıyor. Bunu mülakat uygulamalarından biliyoruz, güvenlik soruşturmaları, arşiv araştırmalarından biliyoruz. Bu uygulamaları zaten sürdürüyor. Bunlar yeterli olmamış olacak ki şu an akademiler üzerinden aslında tam da yine bir biçimiyle kendi denetiminde olan eğitim fakültelerini de niteliksizleştirerek, itibarsızlaştırarak yeni bir düzenlemeyle daha fazlasını yapmaya çalışıyor.”
“Akademiyle birlikte de atamalarda yeni bir eleme sistemine gidilecek”
Her dönemde yeni eğitim fakültelerinin açıldığını ve yaklaşık bir milyon ataması yapılmayan eğitim emekçisinin olduğunu hatırlatan Yardım, “En son yayınlanan kamuda tasarruf tedbirleri paketine de baktığımızda önümüzdeki dönemde çok daha az eğitim emekçisi atamasının yapılacağını biliyoruz. Bu kadar eğitim fakültesi varken ve bunların büyük çoğunluğu AKP iktidarı döneminde açılmışken şu an bu akademiyle birlikte yeni bir eleme sistemine gidileceği, ataması yapılmayan öğretmen sayısının her geçen gün daha fazla artacağı bir sürece karşılık gelmiş olacak” diye konuştu.
Yardım, ÖMK teklifiyle Milli Eğitim Akademisi’nde eğitim alınması ve başarılı olunması kriterlerinin getirildiğini söyleyerek atanma sürecinin zorlaştırıldığına dikkat çekti:
“Disiplin soruşturmaları, başarısızlık sebebiyle arkadaşlarımızın akademiyle ilişiği kesilebilecek ve bu durum yeniden atama başvurusunda bulunamayacakları anlamına gelecek. Buradaki değerlendirmeler nasıl yapılacak? Akademide kimler görev alacak? Hangi kriterler uygulanacak?”
“Bakan Tekin kendi cümleleriyle aslında ne yapılmak istendiğini açıkça ortaya koymuş”
Yardım, Bakan Tekin’in “Bakanlık olarak kendi elemanımızı seçebilmemiz gerekiyor” sözlerine ilişkin, “Kesinlikle Bakan bu açıklamasında aslında ne yapılmak istendiğini, neye itiraz ettiğimizi açıkça ortaya koymuş oluyor” dedi.
Bakan Tekin’in kendi cümleleriyle “itiraf ettiğini” söyleyen Yardım, “Bakan ‘Biz siyasal, ideolojik hedeflemesi uygun öğretmenlerin atamasını yapacağız. Dolayısıyla çocukların eğitiminde de bu öğretmenler yer aldığında bir toplum inşasını da buradan hedeflemiş olacağız’ diyor” diye konuştu.
“Müfredatı ideolojik hedeflerine uygun hale getirdiler. bunu uygulayacak öğretmen profiline ihtiyaçları var”
Yardım, eğitimin toplumun inşasının en temelinde yer aldığına değinerek “Müfredatı, öğretmen profili, okulların koşulları, üniversitelerin niteliği nasıl olursa aslında böyle bir toplum profili oluşturulmuş olur. Müfredat tartışmaları da bu süreçten bağımsız değil. Müfredatı kendi ideolojik hedeflerine uygun hale getirdiler. Doğal olarak bunu uygulayacak bir öğretmen profiline de ihtiyaçları var” dedi.
“Kanun hazırlanırken eğitim sendikalarıyla, eğitim emekçileriyle tartışılmadı”
Kanun teklifinin yeterince açık olmadığını ve az maddeden oluştuğunu hatırlatan Yardım, şunları söyledi:
“Bu maddelerin büyük çoğunluğunda akademi, disiplin süreçleri ve atama kriterleri üzerinden oluşturulmuş. Tahmin etmek güç değil ancak bu sürecin nasıl işletileceği, yönetmeliklerde bu sürecin nasıl tanımlanacağına dair ciddi bir belirsizlik söz konusu. Aslında bu da Milli Eğitim Bakanlığı’nın arka kapıdan ne yapmaya, ne oluşturmaya çalıştığını da gösteriyor. Yoksa maddelerin her biri açık biçimiyle tanımlanabilirdi. Bunlar üzerine bir tartışma yürütülebilirdi. Bu kanun hazırlanırken eğitim sendikalarıyla da, eğitim emekçileriyle de tartışılmadı. Görüşlerimiz alınmadı, itirazlarımız değerlendirilmedi.”
“Eğitim emekçilerini disiplin soruşturmaları bahaneleriyle eğitim sisteminin dışına çıkarmak istiyorlar”
Yardım, kanun teklifinde “müfettiş raporlarıyla öğretmenlerin geri hizmete alınabileceği” maddesine dikkat çekerek “Pek çok eğitim emekçisi arkadaşımız aslında çeşitli bahanelerle, müfettiş raporlarıyla geri hizmete atılmış olacak. Birincisi yeni atanacak öğretmenleri kendi kriterlerine göre seçerek oluşturmak, ikincisi mevcutta var olan eğitim emekçilerini de disiplin soruşturmaları bahaneleriyle eğitim sisteminin dışına çıkarmak isteniyor” diye konuştu.
Yavuz: “YÖK eğitim fakültelerini düzenlemede geç kaldığı için Milli Eğitim Bakanlığı adım attı”
Memur-Sen’e bağlı Eğitim Bir Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz ise asıl problemin eğitim fakültelerinin Milli Eğitim Bakanlığı’nın ihtiyacına karşılık verememesi ve YÖK’ün de bu ihtiyaçla ilgili çalışma yapmakta geç kalması olduğunu öne sürdü.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın hem görevdeki öğretmenlerin hem de atanacak öğretmenlerin bilgi, beceri, yeteneklerini artırmak istediğini belirten Yavuz, “Önümüzdeki yüzyıla Türkiye’yi hazırlayacak eğitimde bir hamle” dedi. Yavuz, “YÖK’ün bu noktada belki geç kalması, belki bu konuyla ilgili iletişiminin kopuk olmasından dolayı Milli Eğitim Bakanlığı da ‘Ben kendi ihtiyacım olan öğretmen profilini kendim yetiştireyim’ noktasına geldi” diye konuştu.
“Polis Akademisi’nde, Diyanet Akademisi’nde olduğu gibi bir adım atıyor, ihtiyaç bu”
İlk aşamada Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen yetiştirme görevini yeniden devralmadığını belirten Yavuz, “Örneğin Polis Akademisi’nde, Diyanet Akademisi’nde olduğu gibi, Milli Eğitim Bakanlığı da bu noktada bir adım atıyor ama ihtiyaç bu. Bulunan çözüm de şimdilik böyle bir planlama” diye konuştu.
“Sistemin daha üst yüzdelik dilimden öğrenci alacak duruma getirilmesi lazım”
Eğitim Fakültesi mezunlarının Milli Eğitim Akademisi’ne KPSS puanıyla gireceğini diğer alanlardan da, sınırlı da olsa belli kontenjanlarda girme imkanı tanındığına değinen Yavuz, “Bu anlamda haksızlık olacağını düşünmüyorum ama eğitim fakültelerinin kontenjanlarını düşürmesi lazım. Daha üst yüzdelik dilimden öğrenci alacak duruma getirilmesi lazım. Ülkede öğretmen ihtiyacına oranla mantıklı bir arada bir ilişki kurarak öğrenci almak lazım” dedi.
“Veterinerlik mezunu ama formasyon belgesi aldığı için ‘Atanamayan öğretmenim’ diye algı yürütülüyor”
Yavuz, eğitim fakültelerine ihtiyaç olmadığı halde fazla öğrenci alındığını söyleyerek şöyle konuştu:
“Öğretmenlikle ilgisi olmayan birçok alanda pedagojik formasyon belgeleri veriliyor. Veterinerlik mezunu ama öğretmenlik formasyon belgesini aldığı için ‘Atanamayan öğretmenim’ diye kamuoyunda algı yürütülüyor. Bir karmaşıklık, kayıtsızlık, geç kalınmışlık var. Bu alanda öğretmen yetiştirmeye bir ciddiyet getirilmeli. Bir düzenleme olmalı.”
Mevcut durumda ne Milli Eğitim Bakanlığı’nın ne ülkenin ne de gençlerin kazandığını ileri süren Yavuz, “Şu anki hükümet için de toplumsal maliyete de sebep oluyor. YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı’yla koordineli şekilde Milli Eğitim Akademisi’ne gerek kalmadan bu çalışmaları yapsaydı, eğitim fakültelerine çeki düzen verilebilirdi” dedi.
“Kanun çıkarsa formasyon da fiilen ortadan kalkacaktır”
Yavuz, kanun teklifi kabul edilirse formasyonun fiilen kalkacağı değerlendirmesini yaptı:
“Formasyon belgesi, öğretmenliğe müracaat etmenin bir şartıydı. Şimdi Akademiye girerken formasyon belgesi alamayacak. Çok spesifik bölümlerden belki üç beş öğretmenin alınacağı belli alanlar var. Mesela haritacılık gibi… Bunlarla ilgili başvuruda, formasyon belgesi olmadan da akademiye girme şansı olacağı için orada eğitim fakültesi mezunları üç dönem diğer alanlardan dört dönemde tamamlamış olacak. Aynı zamanda oradaki eğitim formasyonu da karşılamış olacak. Zaten Akademiye girmeden öğretmen olarak atanma şansı olmayacağı için kanun çıkarsa bir şekilde formasyon da kalkacaktır ortadan.”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın farklı bölümlerden Milli Eğitim Akademisi’ne öğretmen adaylarını almasının sebebinin gelecekte ihtiyaç duyulacak yeni alanlarda öğretmen yetiştirebilmek için “açık kapı” bırakmak olduğunu söyleyen Yavuz, “Dinamik bir süreç var. Önümüzdeki yıllarda belki de bugün gündemde olmayan bir alanda öğretmen ihtiyaç olacak” dedi.
“Eğitim fakültelerinin alınganlık göstermeden katkı göstermeleri gerekiyor”
Yavuz, farklı alandaki bilgilerin öğrenci düzeyinde anlatılabilmesi için Akademide pedagojik eğitim verilmesi gerektiğinin altını çizerek şöyle konuştu:
“Bu eğitim iki yılda tamamlanır mı tartışılır. Akademinin müfredatı ortaya çıkar, ete kemiğe bürünür. Ondan sonra bunu biraz görebiliriz ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendi biriktirdiği tecrübeyle eğitim fakültelerinin akademi müfredatını, öğretim programlarını, hocalarını davet edebilecekler. Ben eğitim fakültelerinin bu noktada bir alınganlık göstermeden katkı göstermeleri gerekiyor diye düşünüyorum.”
Eğitim İş’li Tabak: “Kanun teklifi Meclis’ten geçerse, Atatürk’ün meclisi olan Birinci Meclis’e yürüyeceğiz”
Eğitim İş Sendikası da TBMM Parkı’nda Öğretmenlik Mesleği Kanun teklifine karşı protesto düzenledi. Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Mehmet Tabak, Genel Kurul’da görüşülmeye başlanan ÖMK teklifinde yer alan maddelerin öğretmenlik mesleğini tehdit ettiğini belirterek “Özellikle yeni atanacak arkadaşlarımızın 14 bin 175 lira gibi komik ücretlerle hayatını geçirmesini sağlayacak. Konan disiplin maddeleri öğretmenlik mesleğini yok etmeye dayalıdır. Eğer kanun teklifi Meclis’ten geçerse, Atatürk’ün meclisi olan Birinci Meclis’e yürüyeceğiz” dedi.