Prof. Mikdat Kadıoğlu anlatıyor: Sıcaktan korunmak hâlâ mümkün mü?

Yazın kavurucu sıcakları hepimizi klimalara mahkum etti. Bu kadar sıcak olması normal mi, korunmak için ne yapmalıyız, ne zaman düşecek? Bu soruları İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’na sorduk.

Tarihin en sıcak yaz mevsimlerinden birini yaşıyoruz. Uzmanların kayıtlarına göre “en sıcak 13. haziran ayı” geride kaldı. Kuzey yarım kürede birçok noktada sıcaklık rekor kırdı. Türkiye de bu sıcaklardan nasibini aldı. Peki sıcak havalar ne kadar daha sürecek, sıcak havaların sebebi ne, sıcaklıkların etkisini azaltmak için neler yapılabilir?

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Medyascope’a konuşurken, hissedilen sıcaklıkların artmasının sebebinin sadece iklim değişikliği ile açıklanamayacağını söyledi. Küresel ısınmayla hava sıcaklığının yaklaşık bir derece civarı arttığını söyleyen Kadıoğlu, yaz mevsiminde olduğumuzu ve sıcaklıkların çok da anormal durumda olmadığını vurguladı.

Kadıoğlu, hissedilen sıcaklıkların bu kadar fazla olmasının sebeplerinin başında, “kent ısı adası etkisi ve kentteki betonlaşmanın” geldiğini aktardı. Kadıoğlu, bu durumun sıcaklık ortalamasını yaklaşık 10 dereceye kadar artırabileceğini söyledi. Türkiye’de yaz mevsimi ortalamasının 30 derece civarında seyrettiğini hatırlatan Kadıoğlu, alçak ve yüksek basınç ile ısınan olukların, yaz aylarında hava sıcaklıklarını günden güne değiştirebileceğini dile getirdi.

Dünyada sıcaklıklar rekor kırdı

Dünya genelinde aşırı sıcaklar etkili olmaya devam ederken, özellikle hissedilen sıcaklıklarda Dubai ve Kuveyt rekor seviyelere ulaştı. Kuveyt, 49.3 derece ile haziran ayında dünyanın en yüksek üçüncü sıcaklığını kaydetti. Geçtiğimiz hafta sıcaklık 51 dereceye yükselirken, ülkenin daha önce kırdığı 54 derecelik rekora tehlikeli şekilde yaklaştı.

Dubai de benzer şekilde aşırı sıcak hava dalgasının etkisi altında. ABD merkezli hava durumu servislerine göre sıcaklık 43 derece olarak kaydedilse de, hissedilen sıcaklık 62 dereceyi zorluyor. Bu tehlikeli derecede yüksek bir rakam. Kaydedilen hava sıcaklığından çok daha sıcak bir ısı endeksi oluşturan yoğun hava sıcaklığı ve yüksek nemin birleşiminden kaynaklanıyor

Türkiye’de sıcaklık ortalama 40 derece civarında

İstanbul, İzmir, Adana, Hatay, Gaziantep, Ankara, Antalya ve Diyarbakır başta olmak üzere birçok kentte hissedilen sıcaklık 40 dereceyi buldu. Diğer yandan, sıcak hava dalgasının etkisi altına aldığı İzmir’in ilçeleri Gaziemir, Buca, Foça ve Bergama’da çok sayıda orman yangını çıktı. Yangınlar nedeniyle Adnan Menderes Havalimanı’nda hava trafiği aksadı.

“Sadece iklim değişikliğiyle açıklanamaz”

Mevsim koşullarını bir kenara bırakamayacaklarını ve sıcaklıkların sadece iklim değişikliği ile açıklanamayacağını aktaran Kadıoğlu, medyada çok fazla spekülasyon olduğunun da altını çizdi.

İklim dersi dahi almayan birçok kişinin televizyon ve gazetelerde iklim ile alakalı konular konuşmasına tepki gösteren Kadıoğlu, “iklim krizi çığırtkanlığı” yapıldığını öne sürdü. Kadıoğlu, “Biz de pes ettik, geri çekildik artık. Tamam diyoruz” diye konuştu.

“Birkaç gündür serin geçiyor”

Avrupa’yı etkisi altına alan sıcaklıklar Türkiye’yi de etkilemiş durumda. Sıcaklıkların bir süre daha devam etmesi bekleniyor.

Kadıoğlu, “Evet iklim değişti. Küresel iklim değişikliği bir yerde soğuk oluyor, bir yerde sıcak oluyor. Mesela Fransa şu anda bir sıcak hava dalgası etkisinde. Afrika’dan kuzeye doğru giden bir izobarik sırt var” dedi.

Fransa ve Akdeniz’in kuzeybatısının birkaç zamandır çok sıcak olduğunu söyleyen Kadıoğlu, “Biz de bu sebeple sıcaklık, 35 derecelerden 30’lara kadar düştü. Birkaç gündür serin geçiyor” dedi.

Türkiye’nin yarı kurak bir ülke olduğunu belirten Kadıoğlu, “Akdeniz iklimi yazları sıcak ve kuraktır. Yani bu 100 yıl önce de böyleydi. Pek değişmedi bu iklim. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı. Bizim iklimimiz bu. Hâlâ da öyleyiz. Biraz daha sıcak, biraz daha kurak olabiliyor” diye konuştu. 

“İnsanlar iklim değişikliğine göre hareket etmiyor”

İklim değişikliğinin insan kaynaklı bir olay olduğunu söyleyen Kadıoğlu, iklim değişirken insanların bu değişikliğe göre hareket etmediğini söyledi.

İklim değişikliği diye dert yanmak yerine, kentleri iklim koşullarına göre inşa etmek gerektiğini söyleyen Kadıoğlu, “Kentlerde betonla yeşil oranı çok bozuk durumda. Kentlerde denizlerin kıyısında bile binalar yapılmış durumda” diyerek mimariyi eleştirdi.

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu

“Mimariden dolayı meltemler esinti yapmıyor”

Kara ve deniz meltemlerinin mimariden dolayı şehir içinde dolaşamamasının hava sıcaklıklarını arttırdığını ve esinti yaratmadığını söyleyen Kadıoğlu, aşırı yağışlarda artışlar var diye isyan etmek yerine dere yataklarına ev yapılmaması gerektiğini söyledi:

“Küçük derelerin içine ev yapıyoruz, bir de sıfır girişe daire yapıyoruz. Ama sonra sel geldiği zaman ‘iklim değişikliği’ diyoruz. Taşkın yatağı burası adı üstünde.”

İklim değişikliğinin insanların yanlışlarını yüzüne vurduğunu söyleyen Kadıoğlu, normalde şehirlerin 500 yılda yağacak yağışa göre yapılması gerektiğini dile getirdi. Bu durumda iklim değişikliğinden şehirlerin o kadar etkilenmeyeceğini dile getiren Kadıoğlu, “Ama biz değil 500 yıl, 50 yıllık yağışa bile dikkate almıyoruz. Ondan sonra hayali bir şey peşinde koşuyoruz” dedi.

“Belediyeler yaz aylarında da kış ayı gibi yardımcı olmalı”

ABD’de aşırı sıcaklarla mücadele yöntemi olarak şehirlerde “serinleme noktası” oluşturulduğunu kaydeden Kadıoğlu, Türkiye’de de bunların kurulabileceğini dile getirdi. Sorunların köküne bakılmadığında hava koşullarının insanları daha çok etkilemeye devam edeceğini söyleyen Kadıoğlu yaz aylarında belediyelerin kış aylarında olduğu gibi insanlara yardımcı olması gerektiğini ekledi:

“Kışın kaymakamlıklar ve belediyeler kömür dağıtıyor vatandaşa. Ama yazın sıcak hava dalgaları geldiğinde kimse bir şey dağıtmıyor. Yani klima ya da herhangi bir serinletici cihaz dağıtılmıyor. Yani bu mantaliteyi görüyor musun? Esas problem burada.”

“Yazın yananı Allah görür”

Yollarda yeşillendirmelerin çok az olduğunu ve bunun kentlerin sıcaklıklarını arttırdığını söyleyen Kadıoğlu, “Millet yürürken serinleyemiyor. Kimse enerji fakiri olan, klima kullanamayan hasta, yatalak ve obezlere, sağlığı tehlikeye girenlere yardım etmiyor. Kışın insanları toplayıp, spor salonlarına götürüyorlar. Yaza hiç kimse bakmıyor. Yazın yananı Allah görür. Bunu sorgulamak lazım” diye konuştu.

Kızılay’ın yollarda su dağıtmasının elzem olduğunu söyleyen Kadıoğlu, belediyelerin de caddelerde serinleme sistemleri inşa etmesi gerektiğini vurguladı.

“Sıcaklar eylül ayı gibi düşebilir”

Eylül ve ekim ayına kadar yaz mevsiminin devam ettiğini hatırlatan Kadıoğlu, “Şu anda yazın ortasındayız yani en sıcak anındayız. Zaten atalarımız ‘Ağustosun yarısı kış, yarısı yazdır’ Ağustosta ara ara serinlemeler başlar. Sonbaharda işte ekimle beraber yağmurlar. Kışla beraber de soğuk” dedi.

Havayı sorgulamak yerine insanların kendi yaptıklarını sorgulaması gerektiğini dile getiren Kadıoğlu şöyle devam etti:

“Havaya nasıl mücadele edeceğimizi, nasıl bir yaşam inşa edeceğimizi, nasıl bir şehir kuracağımızı konuşmalıyız. Niye yollarımızı ve binalarımızı açık renklere boyamıyoruz mesela? Dünya boyuyor, biz boyamıyoruz? Niye caddelerimizi hakim rüzgar yönüne doğru yapmıyoruz da rüzgarı kesiyoruz? Doğal havalandırma yöntemi bu. Bunu kullanmayıp vantilatör ile havalandırma yapmaya kalkıyoruz? Neden sıcak hava dalgası bir afet sayılmıyor Türkiye’de?”

“Kuraklıkla mücadele planı yok”

Eskiden 40 derece sıcaklık olduğunda memurlara idari izin verildiğini hatırlatan Kadıoğlu, çalışma saatlerinin buna göre düzenlenebileceğini söyledi.

Türkiye’de hiçbir kurum ve kuruluşun kuraklıkla mücadele planı olmadığını dile getiren Kadıoğlu, “Kimse ne kuraklığı izliyor, ne kuraklığa göre hareket ediyor. Amerika’da ve Avustralya’da birçok kentin kuraklıkla müdahale planı var. Türkiye’de bir tane bile büyük kentin kuraklık müdahale planı yok” diye konuştu.

Fotoğraf: evrimagaci.com

“Kent ısı adası” nedir?

Kentsel ısı adası etkisi, şehirlerdeki ortalama hava sıcaklığı değerlerinin, kırsal alanlara göre daha yüksek olması anlamına geliyor. Yapılan ölçümlere göre bu hava sıcaklığı farkları 3-4 derece oluyor.

Kent ısı adaları nasıl oluşur?

Gün içerisinde güneş ışınları yeşil alanların aksine bina malzemeleri, kiremit çatılar, asfalt ve kaldırımdan oluşan yollar tarafından daha fazla emiliyor ve ortamın sıcaklık değerlerini arttırıyor. Gece olduğunda ise emilen ısı ortama yayılmaya başlıyor ve böylelikle oluşan sıcaklık farkları gün boyu etkisini devam ettiriyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.