İş kanunu tamamen değişiyor: Haftalık çalışma 40 saate düşecek, “esnek çalışma” yeniden tanımlanacak

Çalışma kanunu değişiyor. Yeniden düzenlenecek olan iş kanununda haftalık çalışma saatinin 40’a düşmesi ve esnek çalışma sistemine ait tanımlamanın değişmesi bekleniyor. Çalışmaları Medyascope’a değerlendiren uzmanlar, ücret, çalışma, örgütlenme ve sosyal güvenlik haklarının işçinin lehine olmayacağını düşünüyor.


Yaklaşık 30 milyonu aşkın çalışanı doğrudan ilgilendiren yeni iş kanunu taslak çalışması, geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında toplanan “Yatırım Ortamını İyileştirme Kurulu”’nda görüşüldü. 

Medyascope’un AKP ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kaynaklarından edindiği bilgilere göre ücretlerden çalışma saatlerine, genel tatil ücretlerinden esnek çalışmaya, haftalık izinden yıllık izne kadar birçok başlıkta yeni düzenleme yapılması planlanıyor. 

Buna göre iş kanununun tamamen değiştirileceği, çalışma saatlerinin 40 saate düşürüleceği, “uzaktan”, “kısmi”, “platform” gibi yeni nesil olarak nitelendirilen esnek çalışma modellerinin getirileceği öngörülüyor. 

Çalışma yaşamı uzmanları bu tartışmalar kapsamında, “Çalışma saatleri mi düşecek yoksa esneklik adı altında iş güvencesinin önüne yeni bir bariyer daha mı çekilecek?” sorusunu gündeme getiriyor.

Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir

Esnek çalışma koşullarında işçileri neler bekliyor?

Türkiye’de emek, çalışma yaşamı, sendikalar gibi konularda araştırmaları olan Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, iş kanunu değişikliğini yorumladı. Yücesan Özdemir, esnek çalışma kavramının olumlu çağrışımlar üreten bir yanılgı olduğunu kaydetti.

Esnek çalışma teriminin sürekli ülke gündeminde olduğunu ve söz konusu kavramı “Esnek çalışma, kadife eldivende demir yumruktur” cümlesiyle tarif eden Yücesan Özdemir, şöyle devam etti:

“Çalışma saatlerinin azalmasının yollarda geçecek zamanın azalması, biyolojik ritme uygun çalışılabilmesi, birden çok iş yapılabilmesi gibi bir içeriği var. Oysaki, esneklik emekçiler adına yıllar içinde kazanılan tüm hakların kaybıdır. Ücret hakkının, çalışma hakkının, örgütlenme hakkının, sosyal güvenlik hakkının lağvedilmesidir. Yıllar içinde sınıf mücadelesiyle kazanılan tüm hakların yok edilmesidir.”

Esnek çalışma koşullarıyla birlikte işçiler birtakım risklerle karşılaşacak

“Sermaye, dijital teknolojik imkanlar ve yeni dönemin koşulları diyerek esneklik konusunda oldukça isteklidir” sözleriyle devam eden Yücesan Özdemir, esnek çalışma tartışmalarında emekten yana taraf olunması gerektiğini söyledi:

“Sermayenin önerdiği biçimde esnek çalışma, krizin ve belirsizliğin tüm riskini emekçilere yüklemektedir. ‘Nasıl çalışıyoruz ve nasıl çalışabiliriz’ tartışması emek örgütlerinin üzerinde söz söylemesi gereken bir konudur. Teknolojinin verdiği imkanlar üzerine, çalışma saatlerinin kısaltılması üzerine emek cephesinin sözü olmalıdır. ‘Nasıl çalışabiliriz’ sorusunun cevabı, sermayenin esneklik talebine karşı emekten yana bir bilimde ve siyasettedir.”

Sendika uzmanı Bülent Bulduk

Sendika uzmanı Bülent Bulduk ise, iş kanunu değişikliğinin aslında yıllar öncesine dayandığını belirtti. Bulduk, “2020 yılında 18-25 yaş arası sözde genç istihdamını artırmak için belirli süreli iş sözleşmesini dayatmışlardı ama o dönem TÜRK-İŞ ve DİSK başta olmak üzere toplumsal muhalefetin tepkisi nedeniyle teklif geri çekildi” diye konuştu.

İş kanunu değişikliğini Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Prgoram’da (OVP) ve 12. Kalkınma Planı’nda aramak gerektiğinin altını çizen Buluk, bu hazırlığın iki önemli sebebi olabileceğini vurguladı.

Esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılmasındaki ilk araç: Belirli iş sözleşmesi

Bulduk’a göre bu değişikliğin içinde yer alan esnek çalışmanın yaygınlaştırılması için “belirli iş sözleşmesi” olarak adlandırılan sözleşme ilk ve kilit noktayı oluşturuyor:

“Esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılmasındaki ilk araç ne? Belirli süreli iş sözleşmesi var. Bu sözleşme ne? Geçici bir işçilik. Belirli süreli iş sözleşmesi olduğunda işçinin iş güvencesi, kıdem tazminatı hakkı, ihbar tazminatı hakkı, sendikalaşma hakkı yoktur. Çünkü bu sözleşme doğal olarak bir dönem sonra kendiliğinden sona eriyor. Bizim mevcut iş kanununda belirli süreli iş sözleşmeleri ancak öncesinde belirlenen, onayı alınmış ve benzeri projelere göre yapılır. Şimdi sen bunu topyekûn ortadan kaldırıyorsun.”

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Kamuda “esnek çalışmaya” mı geçilecek?

OVP ile birlkte “Kamuda Tasarruf Tedbirleri”nin de iş kanunun değişikliği için zemin hazırlığı olduğunu vurgulayan Bulduk, OVP’de sömürünün izlerini aramak gerektiğini söyledi.

“Esnek çalışma şartlarının koşullarının yaygınlaştırılması” şeklinde açıkça OVP’de bu konunun geçtiğine dikkat çeken Bulduk, şöyle devam etti:

“Kamuda tasarruf tedbirinde dikkat edersek mesela esnek çalışmayla ilgili uygulama da var. Kamuda esnek çalışmaya geçiliyor. Esnek çalışma biçiminin bu şekilde yaygınlaştırılması Türkiye’de hem ücretlerin baskılanması hem de mevcut iş güvencesinin ortadan kaldırılmasıyla paralel bir şekilde ilerleyecek.”

Bulduk, AKP’nin tartıştığı kanun değişikliğinde ikinci kilit neden olarak tarif ettiği politik bir anlamının da olduğunu söyledi.

“Mevcut iş gücü güvensiz bir yapıya dönüşebilir”

Bulduk, politik anlamı ne olduğu sorusunu Türkiye’nin uluslararası sermaye ile kurduğu ilişkiye değinerek anlattı:  

“Sen sürekli uluslararası sermayeye ‘gel’ diye çağrı yapıyorsun. İşte ‘vergi, teşvik, yer, arazi vs. bunların bütün kolaylığını sağlayacağım’ diyorsun ama en önemlisi ‘Sana şöyle bir kolaylık sağlayacağım, Türkiye’deki mevcut iş gücünü, senin istediğin şekilde güvencesiz ve esnek bir yapıya dönüştüreceğim’ diyorsun. Asıl politik amaç, dert bu.”

Yeni iş kanununda OVP’nin yeri ne olacak?

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin yeni bir iş kanuna ihtiyacı olduğuna yönelik konuşmalar yaptığını hatırlatan Bulduk, gelecek dönemde yaşanabilecek gelişmeler olduğunu söyledi.

Önümüzdeki zaman diliminde OVP ile uyumlu şekilde yeni iş kanunları hazırlanacağını aktaran Bulduk, “Kıdem tazminatı da tekrardan gündeme gelecek. Emeklilik sisteminde sözde yeni reform adı altında sistemin kamusal niteliğinden arındırılacak maddeler de gündeme gelecek. Bunlar özellikle de kıdem tazminatını ortadan kaldırılacak ve etkileyecek hamleler olacak” dedi.

Yürürlükte hangi iş kanunu var?

1970’li yıllarda hazırlanan 1475 sayılı iş Kanunu, AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte 2003 yılında değiştirildi. 4857 sayılı İş Kanunu adını alan düzenlemelerde neoliberal piyasaya yakınlığıyla dikkat çekti.