Polis Şeyda Yılmaz’ı öldüren sanığın adliyeye götürüldüğü görüntüler tartışılıyor

İstanbul’da polis memuru Şeyda Yılmaz’ı öldüren sanık Yunus Emre Geçit’in emniyetten adliyeye çöp poşeti giydirilerek Hayvan Durum İzleme aracıyla götürülmesi tartışmalara yol açtı. Saldırgan Geçit’in adliyeye götürülme şeklini, suç kayıtlarını ve sosyal medyada yaşanan linç girişimlerinin hem hukuki hem de sosyolojik boyutunu inceledik. ÇHD Genel Başkanı Murat Yılmaz, “Sosyal medyada linç yürürken, siyasi iktidar o linçin arkasına takılmışken doğruları söylemenin önemi burada yatıyor” dedi. Sosyolog Levent Ünsaldı ise fail, bir polisi hedef almasaydı aynı muameleyi görüp görmeyeceğine dikkat çekti.

Katil zanlısı Yunus Emre Geçit adliyeye böyle götürüldü

İstanbul’da polis memuru Şeyda Yılmaz, motosiklet hırsızlığı suçundan aranan Yunus Emre Geçit tarafından vurularak öldürüldü. 19 yaşındaki sanık Geçit yakalanmasının ardından çıkarıldığı İstanbul Anadolu Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. 

Sanık Geçit’in emniyet sorgusunun ardından adliyeye götürülme şekli tartışmalara yol açtı. İki kadın polis tarafından Hayvan İzleme aracına bindirilen saldırgana siyah bir çöp poşeti giydirildi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, X hesabından konuyla ilgili açıklama yaptı. Yerlikaya, saldırganın götürülme şekliyle ilgili polisler hakkında soruşturma açıldığına dair iddiaları yalanladı. 

Ayrıca Geçit’in Anadolu Ajansı’na göre 26 suçtan kaydı bulunuyor. Demirören Haber Ajansı ise “kasten yaralama”, “gasp”, “cinsel taciz”, “yağma”, ve “mala zarar verme” suçlarından hakkında işlem yapıldığını duyurdu. Geçit hakkında “suç makinesi” yorumları yapılırken, buna rağmen neden hala serbest olduğu da ayrıca tartışma konusu oldu.

Murat Yılmaz: “Kişi hangi suç işlemiş olursa olsun, verecek kişiler kolluk kuvvetleri değil mahkemelerdir”

Medyascope’a konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Murat Yılmaz, saldırgana yapılan muameleyi değerlendirdi. Suç işleyen kişilerin cezasını verecek yetkili makamın kolluk kuvveti olmadığını söyleyen Yılmaz, sanık Geçit’in emniyetten adliyeye götürülme şeklini eleştirdi, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna dikkat çekti:

“Kişinin suçundan bağımsız olarak düşünmeliyiz. Hukuk devleti bunu gerektirir. Kişi hangi suçu işlemiş olursa olsun bunun cezasını verecek kişiler, kolluk kuvvetleri değildir. Mahkemelerdir, hakimlerdir. Dolayısıyla kişinin suçu işlediği mevcut delil durumu itibariyle sabit mi? Sabit. Kolluk görevlilerinin yapması gereken şüpheliyi yetkili makamların önüne çıkarmak ve onların kararına göre hareket etmektir.”

Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Murat Yılmaz

“Öç alır bir şekilde çöp torbası giydirmek, işkencedir”

ÇHD Başkanı Yılmaz, basına yansıyan görüntülerinin herhangi bir izahı olmayacağını dile getirdi. Yılmaz “Bir polis memurunun maalesef hayatını kaybetmesi üzerinden öç alır bir şekilde çöp torbası giydirmek, darp etmek, kişinin herhangi bir şekilde fiziksel veya psikolojik acı çekmesine neden olacak uygulamalar yapmak kanunumuza göre işkencedir. İşkence suçlarında zaman aşımı yoktur” diye konuştu. 

“Bugün bunu alkışlarsak yarın başkasına yapılanı başkası alkışlar”

İnsan haklarına saygı duyanların, hukukçuların bu görüntülere karşı çıkması gerektiğini savunan Yılmaz, şöyle devam etti: 

“Bugün bu şüpheliye yapılanı alkışlarsak, yarın başkasına yapılanı başkaları alkışlar. Dolayısıyla kişinin işlediği iddia edilen suçtan bağımsız olarak bizim anayasamız, ceza muhakemesi kanunumuz, Türk Ceza Kanunu’muz ve tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki uygulamalara mutlak suretle riayet etmemiz lazım.”

“Hukukun sonuna gelmişiz demektir”


Yılmaz, İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın açıklamalarına da değindi:

“Bu görüntüleri destekler vaziyette bir açıklama yapması, zaten hukukun sonuna gelmişiz demektir. Hukuka uyacağız ki bu ülkede hukuki güvenlikten bahsedelim.”

“26 suç kaydından kaçını kişinin gerçekten işleyip işlemediğini de bilmiyoruz”

Sanık Geçit’in basına yansıdığına göre 26 suç kaydının bulunduğunu söyleyen Yılmaz, bu suç kayıtlarının ne olduğunu, kaç tane olduğunu henüz bilmediklerini ifade etti:  

“26 kayıt deniyor ama bu polisteki kayıt. Kolluk kuvvetlerinin uygulamasında sokakta herhangi bir suç zanlısıyla karşılaştığında kayıt altına alırsa, ifadesini alırsa o suçtan suç kaydı oluşmuş olur. Ama sonrasında savcı bu konuda dava açmamış olabilir, dava açıldıysa beraat etmiş olabilir. Dolayısıyla bu 26 suç kaydından kaçını kişinin gerçekten işleyip işlemediğini de bilmiyoruz. Ya da kaçının yatarı var mı, yok mu, oradan ceza aldı mı? İnfaz aşamasına gelmiş mi? İnfaz aşamasına geldiyse denetimli serbestlikten yararlanmış mı, yararlanmamış mı? Bunlar hukuka uygun mu değil mi? Onlara bakmak lazım.”

“Siyasi iktidar linç kültürünün arkasına takılmış”

Polisin Geçit’i adliyeye götürülme şeklini eleştirenlerin lince tabii tutulduklarını vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi:

“Bir linç kültürü ile karşı karşıyayız. Hukuka uygun davranın diyen hukukçular da linç ediliyor bugün sosyal medyada. Mesele budur ama böyle zor dönemlerde hukukçuların çıkıp karşı durması lazım. Sosyal medyada linç yürürken, siyasi iktidar o lincin arkasına takılmışken doğruları söylemenin önemi burada yatıyor.”

Polis memuru Şeyda Yılmaz
Polis memuru Şeyda Yılmaz

“Bu suçlardan kayıtları bulunan binlerce genç var”

Suçu toplumun yönetilme sisteminin oluşturduğunu ifade eden Yılmaz, suçun oluşum sürecinde ekonominin, eğitim sisteminin, sosyal ilişkilerin belirleyici olduğuna dikkat çekti:

“Bir kişi toplumda kendi geleceğini görmüyorsa, toplumla bir bağı yoksa, kendiyle ilgili bir gelecek hayali kuramıyorsa sokaklarda suç işlemeye devam edecek. Sadece bu şahsın meselesi değil, bu suçlardan kayıtları bulunan binlerce genç var. Burayı tartışmak lazım. Bu suçlar neden işleniyor? Bu suçlara sebep olan nedenler nedir? Bu nedenlerin ortadan kaldırılmasını talep etmeliyiz. Bunun için çalışmalıyız.”  

Veysel Ok: “Kötü muamele ve işkence kamuoyunun duygularını istismar eden bir eylem”

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Eş Direktörü Avukat Veysel Ok, Medyascope‘a konuştu. Geçit’in adliyeye götürülüş biçimini eleştirdiği için sosyal medyada lince maruz bırakılan Ok, şunları söyledi:

“Kötü muameleye ve işkenceye karşı çıkmak katledilen polis memuruna üzülmemek anlamına gelmiyor. Türkiye toplumunun kafasını karıştıran nokta bu. Kötü muamele ve işkence tamamıyla kamuoyunun duygularını istismar eden, adalete yönelmeyen bir eylem.”

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Eş Direktörü Avukat Veysel Ok

“Kötü muamelenin kamusal bir onay alması çok tehlikeli

Geçit’e yapılan muamelenin eleştirilmesi gerektiğini söyleyen Ok, şöyle konuştu:

“İşkenceyi meşru görmek, kötü muameleyi meşru görmek… Bu çok tehlikeli bir durum çünkü bunun kamusal bir onay alması, İçişleri Bakanlığı’ndan tutun vatandaşlara kadar bir onay alması, maalesef bundan sonrası için de benzer manzaralarla karşı karşıya kalabileceğinizi gösteriyor.”

“İnsanlar, polis memuru için adalet talep ediyorsa öncelikle adil bir yargılanma olması talep edilmeli

Ayrıca adli tutukluların infaz kanununda yapılan değişikliklerle, af uygulamalarıyla cezaevinden salıverildiklerini kaydeden Ok, şöyle devam etti:

“Eğer insanlar o polis memuru için adalet talep ediyorsa, öncelikle adil bir yargılanmanın olması talep edilmeli. Kişinin en ağır cezayla cezalandırılması talep edilmeli. İktidardan şu beklentiye girmeli ‘Adli tutukluları af veya infaz değişikliğiyle sokağa salıvermeyin.’”

Sosyolog Levent Ünsaldı: “Bu kişi herhangi birini öldürse de böyle bir muamele görür müydü?”

Sosyolog Levent Ünsaldı, katil zanlısı Geçit’in çöp poşeti giydirilip Hayvan Durum İzleme aracına bindirilmesinin ve bu görüntülerin servis edilmesinin amacını Medyascope’a yorumladı.

Fransız sosyolog Émile Durkheim’ın sosyolojisinde suçların cezalandırılmasının genelde topluma yönelik mesaj vermek için olduğunu hatırlatan Ünsaldı, “Bir suç ortaya çok çıkınca ona ilişkin ceza vermek gerekir çünkü verilmediği takdirde toplumun kurucu temelleri sarsılabilir” dedi. 

Ayrıca Ünsaldı, yaşanan olayla ilgili en önemli hususun devlete karşı işlenmiş bir suç olduğuna dikkat çekti:

“Mesela şunu şöyle düşünün, bu kişi herhangi bir kişiyi öldürse de böyle bir muamele görür müydü? Polatlar hikayesi ortada… Her şeyi yapın ama devlete karşı bir şey yapmayın.”

Sosyolog Levent Ünsaldı

“Failin Kürt olduğunu pazarlarsak bunun bir karşılığı olur”

Polislerin yaptıklarını “performans” olarak nitelendiren Ünsaldı “Burada öldürülen kişiyle doğrudan devletin kolluk kuvveti hedef olmuş. Böyle durumlarda çok sert bir performans gösterilir” diye konuştu.

Ünsaldı, bu durumda failin yakalandıktan sonra biyografisindeki bazı unsurların bilerek ön plana çıkartılabileceğini belirtti. Ardından Ünsaldı “Bu olay çıktıktan sonra failin Kürt olduğunu pazarlarsak bunun bir karşılığı olur. Adamın biyografik unsurları içerisinde siz cımbızla birkaç tanesini alıyorsunuz, ortaya çıkartıyorsunuz. Resim oturuyor” dedi.

“Bu tür manipülasyonlar hep bir şeyi ikame etmeye ve yeniden öğretmeye yarıyor”

Ortaya çıkan “hikaye”nin birçok açıdan çarpıcı olduğunu söyleyen Ünsaldı, şöyle devam etti:

“Genç, güzel bir kadın polis. Bu ülkenin parlak yüzü değil mi? Vatanını seven, devlet görevlisi, ideal tipte bir vatandaş. Şimdi sizin bu ideal vatandaş karşısında bir öcü çıkartmanız lazım. Adamın kimliğinde öcü olacak bir sürü unsur var. Uyuşturucu, taciz gibi 26 suç kaydı var ama yetmez. Oraya Kürt unsuru sokarsanız acayip öcü bir şey olur çünkü bu ülkede çalmanın, çırpmanın, uyuşturucunun kamuoyunu infiale sürükleyecek bir yanı yok. Karşıtlıklar üzerinden çatışma yaratılıyor. Buradaki hikaye devlet ve siyaset açısından mühim. Bu tür manipülasyonlar hep bir şeyi ikame etmeye ve yeniden öğretmeye yarıyor.”

“Manipülasyonlara inanan kitle devlet fetişizmiyle büyütülüyor yıllardan beri”

Ünsaldı, toplumun homojen olmadığına da değindi. Buna göre polislerin faili adliyeye götürme şeklinin topluma etkisine dikkat çeken Ünsaldı, bu tür manipülasyonlara inananların inanmaya devam edeceğini ve bunun zaten inananları etkilemek için yapıldığını vurguladı. 

Devlet fetişizmi yapan bir kitle olduğunu savunan Ünsaldı, “Bu kitle Türkiye’de sadece AKP döneminde değil, cumhuriyetin başlangıcından beri konsolide ediliyor. Bu sadece AKP’nin hikayesi de değil. O kitle devlet fetişizmiyle büyütülüyor yıllardan beri çünkü toplum dediğiniz şey biraz hamurdur. Siyaset de bunu biçime sokmanın aracıdır” diye konuştu.

“Bu tür performanslar bir devlet anlayışını kitleler nezdinde konsolide etmek için var”

Ünsaldı, bu “performansların” toplum üzerinde ciddi derecede etkili olabileceğine dikkat çekti:

“Özetle bu tür performanslar bir devlet anlayışını kitleler nezdinde konsolide etmek için var. Belki de bundan ötürü İçişleri Bakanı attığı tweette ‘Polisler hakkında soruşturma açıldı’ haberlerini kesin bir dille reddetti.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.