Güneşe Meydan Okumak

Zürih’te gerçekleşen 2024 Yol Bisikleti Dünya Şampiyonası’nda yol yarışının galibi erkeklerde Tadej Pogacar oldu. Medyascope Spor’dan Ceyda Akbulut, Sloven bisikletçinin gökkuşağı mayoyu elde ettiği günü anlattı.

Baskı altında bir sporcu yarış sabahına nasıl uyanır? Yoğun düşüncelerle zor dalınan uyku, sabahın erken saatlerinde kurulan alarmın çalmasıyla kesilir. Hatta söz konusu sporcu büyük güne gözlerini alarmdan önce açmışsa eğer, zil sesiyle mecburen hareketlenecek gün için dakikaları çaresizce beklemeye koyulur. O an geldiğinde ise vücuduna yoğun ve yorgun bir beyinle hükmetmek zorunda kalır.

Tabii günümüzde artık profesyonel bir atletten bahsediyorsak doğal olarak süreç farklı seyredebilir. Biyolojik tüm verilerin uzmanlarca incelenip programlandığı bu dönemde artık bedenlerine sözü en iyi geçirebilenler de birer biyonik insanlar haline geldi çünkü. Fakat yine de duygudan kaçış var mı? Uykunuz başka profesyonellerce nasıl mükemmeliyetçi tasarlanırsa tasarlansın, aslında her şeye hakim olan kafalarda dolaşan bulutlar değil midir sonuçta? 

Bir yarış sabahı otel odanızda afacan çocuklarca kapınıza vurulmuyorsa eğer (2022 yılı Mathieu van der Poel ve Avustralya mahkemelerini hatırlayalım), karşılaşabileceğiniz iki seçenek var. İlki ve en olası, bahsettiğim stres dolu saatler. Diğeriyse rahatlık. Fazlasıyla, hatta aşırıya kaçarsa korkutabilecek derecede tuhaf bir rahatlık. Tam olarak 2024 yılının en iyi erkek bisikletçisini belirleyecek bir sabahta Tadej Pogacar’ın sahip olduğu türden bir rahatlıktan bahsediyorum.

Tadej’ın söz konusu sabah huşusunu upuzun bir Zürih şehir içi devrinden oluşan Dünya Şampiyonası yarışının ilk yarısında öğrendik. Önceki gün kadınlar yarışında yağmur, çamur ve fırtına altında ter döken Sloven bisikletçi Urska Zigart, nişanlısı Tadej Pogacar hakkında televizyona konuşurken bizlere vermek istediği bir mesaj vardı. Onun ne kadar rahat olduğunu anlattı. Sabah çalan alarmı üç kez ertelediğini söyledi, bir nevi bebekler gibi uyku çektiğini ima etti.

Bisikletin en büyüğü olarak bilinen “Yamyam” Eddy Merckx’in, 26 yaşındaki Sloven pedal Tadej’i günün sonunda tüm zamanların en iyisi olarak nitelendirdiğini de düşünürsek bu iş tuhaf bir boyuta ulaşıyor değil mi? Bahsedilen kişi o sabah sıcak yatağından ayrılana kadar üç kez alarm ertelemiş, belki de ekibinin teşvikiyle kafasını kaldırmış! Bu şaşkınlığımı mazur görün ama Tadej de pek normal biri sayılmaz, öyle değil mi?

Normal olmayandan bahsetmişken yarışı kazanış biçiminden, yanı asıl anormalden bahis açmalıyız aslında. Urska’nın verdiği mesajın ardından Tadej’in bitime 100 kilometre kala yaptığı atağı izlerken hem şaşırmadık hem de biraz kuşkulandık, yalan yok. Önde hâlâ bir kaçış grubu varken, peloton favorilerle dolup taşarken ve en önemlisi 274 kilometrelik bir canavar rotanın özellikle son bölümünün vurucu olacağı çok barizken bu atak Tadej için bile normal değildi. Riskliydi, hatta onun da deyimiyle “aptalcaydı”.

Bu yıl sık sık Tadej Pogacar’ı atağı sırasında yakından takip etmeye çalışıp kısacık bir süre için bedeni umutla kaplanan atletlerin çok geçmeden sönüp geride kaybolduğunu gördük. Giro d’Italia’da Ben O’Connor bunu yaşamış, günün sonunda her zamanki sivri diliyle bu sefer kendini eleştirmişti. Tadej’e gerçekten de ayak uydurabileceğini sanıp kendini aptal durumuna düşürdüğünü söylemişti. Avustralyalı bisikletçi yılın sonunda bundan ders almış biçimde boynuna gümüş madalyayı geçirirken mutluydu fakat bu sefer arkasında aynı acıdan muzdarip koca bir grup vardı. 

Matteo Jorgenson yine büyük şampiyonu takip ettiği bir temmuz akşamı onunla konuşan gazetecilere “Eğer güneşe çok yaklaşırsanız yanarsınız, bugün Tadej’e fazla yaklaştım ve yandım.” gibi bir güneş benzetmesi yaptığında ona herkes çaresizce hak vermişti. Bu sözler Tadej’in rakipleri karşısında nasıl bir psikolojik üstünlük kurduğunun kanıtıydı aslında. Dünya Şampiyonası’nda giriştiği imkânsız meydan okumanın, geride kalanları adeta dumura uğratması da böyle açıklanabilir. 100 kilometre boyunca 60 saniyeyi geçmeyen zaman farkına rağmen Mathieu van der Poel ve elitlerle dolu Remco Evenepoel’lu Belçika takımının onu yakalayamama sebebi de buydu belki de. Birbirlerine Tadej’in yaptığının ne kadar riskli olduğunu anlatıyor, buna anlam veremiyorlar ama bir yandan da kafalarını şaşkınlık içinde tek bir soruyla meşgul ediyorlardı. Ya olursa?

Matteo o gün Sloven canavarı takip etmeyi güneşe fazla yaklaşıp yanmak olarak açıklarken çok haklıydı. Tadej bu sefer arkasında tek bir kişiyi değil, koca bir grubu kavurdu.

Şimdi, pelotona bir haberim var. Tadej Pogacar nemesisi olarak tayin ettiği Milano-Sanremo’da önümüzdeki yıl 120 kilometrelik bir atak yapacak. Güneşe meydan okuyan var mı?

Yazan: Ceyda Akbulut

Editör: Yahya Kemal Doğan

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.