İpek Yolu’nun 1980’lerde yaşadığı müzikal patlama, yeni bir albümle gün yüzüne çıkıyor. Özbek diskodan Uygur rock’a, Tacik elektronik folk’tan Tatar cazına uzanan bu benzersiz füzyon albüm, İpek Yolu’nun kültürel mirasını yeniden canlandırıyor.
İpek Yolu’nun kadim topraklarından yeniden yükselen bir seçki
İpek Yolu, yüzyıllar boyunca kültürlerin kaynaşma noktası oldu. Bu zengin miras, 1980’lerin Sovyet Orta Asyası’nda beklenmedik bir şekilde yeniden ivme kazandı. Özbek disko, Uygur rock, Tacik elektronik folk ve Tatar caz türleri, benzersiz bir füzyon yarattı.
Grammy adayı plak şirketi Ostinato Records, bu saklı dönemi gün ışığına çıkarıyor.
Şirket, Ağustos ayında “İpek Yollarını Sentezlemek” adlı bir derleme albüm yayınladı. Albüm, 1980’lerin Sovyet Orta Asyası’ndan çeşitli müzik türlerini bir araya getiriyor.
Taşkent: Müzikal füzyonun merkezi
Albümün açılış parçası, Özbek şarkıcı Nasibe Abdullayeva’nın “Hayalimi Kaybettim” adlı şarkısı. Abdullayeva, bu şarkıyı 1983’te tesadüfen Afgan radyosundan duydu. Kendi yorumuyla kaydettiği şarkı, kısa sürede Orta Asya’da hit oldu.
Ostinato Records’un kurucusu Vik Sohonie, albümün önemini vurguluyor. “Bu albüm, Sovyetler Birliği hakkındaki bazı yanlış fikirleri düzeltiyor. Özellikle Asya tarafında bambaşka bir hikaye vardı,” diyor.
Sovyet politikalarının beklenmedik sonuçları
Harvard Üniversitesi’nden Leora Eisenberg, bu ilerici müziğin kökenlerini açıklıyor. “Sovyetler Birliği, kültürel çeşitliliği teşvik eden politikalar uyguladı. Devlet destekli sanat kurumları hızla çoğaldı,” diyor.
Özbek plak koleksiyoncusu Enver Kalandarov ise endişeli. “Halkımız bugün bu müziği hiç tanımıyor. Ülkemizin kültürel belleği kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya,” diye ekliyor.
Yeraltından yükselen cesur sesler
Albümdeki bazı sanatçılar, müzikleri uğruna büyük bedeller ödedi. Özbek grup Original’in solisti Davron Gaipov, beş yıl Sibirya’da çalışma kampında kaldı. Suçu, yasadışı madde kullanılan etkinlikler düzenlemekti.
Kırım caz grubu Minarets of Nessef’in kurucusu Enver Mustafayev de ağır bedel ödeyenlerden. Kırım Tatar dilinde şarkı söylediği ve siyasi aktivizmi nedeniyle yedi yıl hapis yattı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Sovyetler Birliği’nde yılda 200 milyon plak üretiliyordu
Sovyetler Birliği’nin 1940’lardaki zorunlu göç politikaları, bu müzikal patlamanın temellerini attı. Milyonlarca insan, Özbekistan gibi iç bölgelere taşındı. Bu göçler, farklı kültürlerin bir araya gelmesine yol açtı.
Taşkent’teki plak fabrikası, müzik mühendislerinin buluşma noktası oldu. 1970’lere gelindiğinde, Sovyetler Birliği’nde yılda 200 milyon plak üretiliyordu. Disko ateşi, 1970’lerin sonunda dans pistlerini sardı.
Batı’yı merkez almayan yeni bir bakış
Sohonie, bu albümün önemini şöyle açıklıyor: “Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi gibi projelerle yeni İpek Yolları canlanıyor. Bu albüm, Orta Asya’yı yeniden merkeze koyuyor.”
Kalandarov ise umutlu. “Özbekistan dünyaya açılıyor. Zengin tarihimizi ve kültürümüzü herkesle paylaşmak istiyoruz,” diyor.
Bu İpek Yolu melodileri, hem geçmişe hem geleceğe uzanıyor. Bir Aşkabat kervansarayında da, modern bir gece kulübünde de çalınabilecek kadar çok yönlü. Orta Asya’nın bu benzersiz müzikal mirası, dünya müzik sahnesinde hak ettiği yeri almaya hazırlanıyor.
İşte albümden ufak bir kesit:
Kaynak: El Cezire