Muazzez İlmiye Çığ’ın vefatının ardından 12 Eylül askeri darbe döneminde mahpuslar üzerinde yapılan deneyler tekrar gündeme geldi. Medyascope, 12 Eylül döneminde yapılan deneylerin Muazzez İlmiye Çığ ile bağlantısını derledi.
Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, 17 Kasım’da tedavi gördüğü hastanede 110 yaşında vefat etti. Bunun üzerine Muazzez İlmiye Çığ’ın, mahpuslar üzerinde yapılan deneylerle gündeme geldi ve HZİ Nöropsikiyatri Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı ile Vatan Partisi Genel Başkan Başdanışmanı olarak görev yaptı.
12 Eylül darbesi döneminde yapılan deneyler
Gayrettepe’de 1971’de HZİ Nöropsikiyatri Vakfı kuruldu. Vakıf, New York’taki HZI Research Center ile paralel bir yapıdaydı. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Muazzez İlmiye Çığ, kurucusu ise kardeşi Prof. Dr. Turan İtil’di. Vakfın ismi, anneleri Hatice Zahit İtil’den geliyordu.
Prof. Dr. Turan İtil, Nazi Almanyası’ndan kaçarak Türkiye’ye sığınan Yahudi kökenli bilim insanı Ord. Prof. Dr. Philipp Schwartz’ın öğrencisiydi. 1960’lı yılların başında Almanya’daki Erlangen-Nürnberg Üniversitesi’nde doçentlik unvanı aldı ve Nöropsikiyatri Bölümü’nde başhekim olarak görev yaptı. Daha sonra St. Louis Missouri Üniversitesi’ne davet edilerek araştırmalarını 1974’de kadar burada sürdürdü.
New York Tıp Koleji’ne 1975’te davet edilen İtil, burada 15 yıl boyunca Biyolojik Psikiyatri Bölümü Başkanı olarak görev yaptı. Amerikan Hava Kuvvetleri ve Missouri Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü bünyesinde LSD gibi uyuşturucuların etkileri üzerine araştırma birimlerine öncülük etti. Ayrıca Amerikan Ordusu ve NATO ile işbirliği yaparak çeşitli projelerde yer aldı. Bu projeler arasında CIA destekli “zihin kontrol programları” da bulunuyordu.
Turan İtil, özellikle 12 Eylül döneminde siyasi mahkûmlar üzerinde yürüttüğü çalışmalarda Ayhan Songar ile birlikte çalıştı. Songar, hem bağımsız olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü’nde hem de HZİ Vakfı bünyesindeki çalışmalara katılıyordu. Birlikte, “insanlardaki komünist eğilimlerin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu” ispatlamaya çalışıyorlardı.
Çığ: “Askerler daha 1977’de böyle bir araştırmaya başlamışlar”
12 Eylül darbesi sonrası Muazzez İlmiye Çığ, anlatımlarında kardeşinin çalışmalarına ilişkin şöyle dedi:
“Turan, ‘Ben ne yapabilirim?’ diye düşündü. ‘Bu genç çocuklar nasıl teröre bulaştılar, bunların psikolojisini araştırabilirim’ dedi. Daha sonra Turan buraya geldi. O zaman Kenan Evren ve Millî Güvenlik Kurulu vardı. Bir vasıtayla kurula gidip, yapmak istediği araştırmayı anlattı. Meğerse askerler, 1977’de böyle bir araştırmaya başlamışlar.”
Doğan: “Araştırmaların bir kısmına Cerrahpaşa Psikiyatri Kliniği’ne de katkıda bulundu”
Prof. Dr. Doğan Şahin, 10 Aralık 2014’teki yazısında o dönem yaşananlara ilişkin şunları kaydetti:
“2 bin 700’ü tutuklu 5 bin kişi üzerinde bir ‘araştırma’ yapan Prof. Dr. Turan İtil, Nokta Dergisi’ne şunları söylemişti: ‘Bunların elinde olmayan bir şey var, içgüdüleri var, bunu anlayabilmek için iki tanesini görmeniz kafi, üç taneye gerek yok. Öyle bir şey ki bunlar, buluttan nem kapan insanlar, kendileri de bilmiyorlar, kontrol edilemeyen bir kızgınlıkları var. Terörist olmasalardı da katil olurlardı. Uluslararası bir araştırma yaptık, Türkiye’nin çeşitli hapishanelerindeki teröristlerle görüştük, üstelik bu araştırmanın güvenilir yanı kim terörist kim değil diye bir kuşkunun olmayışı. Üzerinde çalışılan şahıslar, gerçekten bir suç işlemiş kişiler. Biz bunların bilgisayar programcısı yapılmasını önerdik. Bir de en iyi ilaç yaştır. Kimse 40 yaşından sonra terörist olmaz. O halde 40’a kadar beklemek gerek. 40 yaşına kadar içeride tutulmaları gerekir. Pahalı bir yöntem ama idamdan daha iyi.’
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Yaptığım bir işkence araştırması sırasında konuştuğum kişiler bana bu araştırmaların bir kısmına Cerrahpaşa Psikiyatri Kliniği’nin de katkıda bulunduğunu, 1983’te bazı mahkûmların Cerrahpaşa’ya götürülerek üzerlerinde Ayhan Songar tarafından araştırma yapıldığı bildirilmişti. Daha sonra aynı bilgilere çeşitli yerlerde de rastladım.”
Sercan: “Songar ‘Solcular genetik olarak suçlu’ dedi”
Prof. Dr. Mustafa Sercan, yaşananlardan şöyle bahsediyor:
“Prof. İtil ve Prof. Songar’ın araştırmasının sonuçlarına tanık olduğum ilk sunum, 1984’te Bursa’daki bir kongredeydi. Songar, konuşmasında araştırma sonuçlarına göre ‘Solcuların genetik olarak suçlu olduğunu’ söyledi. Ayrıca, Erzurum Cezaevi’ndeki tutukluların kendilerine sürekli iğne yapıldığına dair tanıklıkları da biliyorum. Bu ilaç, 100 kişiye uygulanmış.”
Deneylerin sonuçları kamuoyuyla paylaşılmadı
Radikal’de yayımlanan Bahadır Özgür’ün 13 Kasım 2011’deki haberinde, Prof. Turan İtil’in Mamak, Metris, Erzurum cezaevlerinde yaptığı testlerle iddiaya göre HZİ Vakfı’nda bazı tutuklular üzerindeki nörolojik deneylerinin sonuçları hiçbir zaman kamuoyuna açıklanmadı.
Ancak sonradan ortaya çıkan bilgiler, araştırmanın 1983’te İstanbul’daki bir seminerde özel davetlilerle paylaşıldığını ortaya çıkardı. Bir yıl sonra İtil, New York Medical College’da yine kapalı bir seminer verdi. Bu seminerin bazı notları 21 Mart 1984 tarihli Medical Tribune’de yayımlandı. Oradaki birtakım yorumlar, İtil’in tutukluları “deney” olarak kullandığına işaret ediyordu. Yine NATO’nun 23 Ocak 1985’teki toplantısında da İtil bu araştırmasını devlet yetkililerine sundu.
Öte yandan HZİ Nöropsikiyatri Vakfı ile ilgili söz konusu iddialar, 1985’te Cumhuriyet Gazetesi ve Nokta Dergisi gibi yayınlarda ve bilim insanları tarafından da ele alındı. Bu süreçte, söz konusu deneyler Nazi Almanyası’ndaki etik dışı tıbbi deneylerle karşılaştırıldı. İddialar, vakıf tarafından doğrudan yalanlanmadı. Araştırma ekibinde yer alan ve şu anda Üsküdar Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı olan Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise ilaç denemelerine dahil olduğu suçlamalarını reddetti.
Dönemin Sağlık Bakanı ilaçların rıza alınarak uygulandığını söyledi
Ayrıca, eski Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) Milletvekili Ali İhsan Elgin, 16 Mayıs 1985’te HZİ Vakfı’nın insanlar üzerinde ilaç araştırması yaptığı iddiasına ilişkin bir soru önergesi verdi.
Dönemin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mehmet Aydın’ın yazılı cevabında ise kullanılan ilaçların bakanlık müfettişlerince incelendiği belirtildi. Aydın, söz konusu ilaçların 1,4 benzodiazepin, dihidroizofuran, 4 metil piperazin-l-karforeylat ve türevleri yapısında olduklarını ve çeşitli ülkelerde farmakopelere (tıbbi ilaçların dozları, formülleri ve kullanımlarını içeren listelerin bulunduğu kitaplar) geçtiklerini kaydetti. Ayrıca ilaçların uygulandığı kişilerin rızasının alındığı belirtildi.
Vakıf bombalandı
HZI Vakfı 1990’da Dev-Sol (DHKP-C) tarafından “işkence üssü” denilerek bombalandı. Prof. İtil, bombalama eyleminden sonra ABD’ye gitti. O gidince, cezaevlerine yönelik çalışmaları Ayhan Songar yürüttü. Amerikan menşeli bazı ilaçlar solcular üzerinde deneyerek, tutsakları rızaları dışında elektro-fizyolojik çalışmalara dahil ederek çeşitli deneyler yoluyla beyinde komünistliğe neden olan bir hastalık odağı aradı.