İstanbul Barosu olağanüstü kurultaya gidiyor. Baro Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu kurultayın 23 Şubat’ta düzenleneceğini açıkladı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “terör” soruşturması açtığı İstanbul Barosu yönetiminin düşürülmesini istedi.
Savcılık, Adalet Bakanlığı’ndan kovuşturma izni istendi.
İstanbul Barosu Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu da 15 Ocak Çarşamba günü savcılığın talepleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Kaboğlu’nun yanında önceki baro başkanları da yer aldı. Ayrıca Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan da açıklamaya katıldı.
Soruşturmanın Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade eden Kaboğlu, İstanbul Barosu’na dışarıdan müdahale edildiğini söyledi.
Prof. İbrahim Kaboğlu, İstanbul Barosu’nun 23 Şubat’ta kurultaya gideceğini duyurdu. İstanbul’daki tüm avukatları kurultaya davet eden Kaboğlu, “23 Şubat kurultayı, demokrasinin ne olduğunu, demokrasinin ancak hukuk yoluyla işlediğini, inşa edilebileceğini, İstanbul Barosu’nun 66 – 67 bin avukatı, Türkiye Barolar Birliği başta olmak üzere bütün baroların desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına, yasama, yürütme ve yargıya anayasal organlara duyuracak” dedi.
İstanbul Barosu olağanüstü kurultaya gidiyor
Kaboğlu, kendilerine açılan davayla ilgili de bilgi verdi:
“Bizim 21 Aralık günü yaptığımız avukatlık kanununun ilgili maddelerinden kaynaklanan insan haklarının korunması ve hukukun üstünlüğünün savunulması çerçevesinde bir açıklama idi. Sonra 7 Ocak günü adliyeye davet edildiğimiz zaman biz bir ifade vermedik, bir savunma yapmadık. Biz yalnızca beyanda bulunduk. Savcılık yapmış olduğu kamuoyuna yapmış olduğu açıklama ve yürüttüğünü beyan ettiği soruşturma tümüyle avukatlık yasasına ve anayasaya aykırı idi. Bunu beyan ettik. Hatta biz Adalet Bakanlığı’nın sonradan verdiği onayın iptali amacıyla Ankara İdare Mahkemesi’ne de başvurduk.
Ne var ki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bununla da yetinmeksizin anayasaya ve yasaya aykırı bir soruşturma yürütmekle yetinmeksizin aynı zamanda dün itibariyle hakkımızda İstanbul Barosu’nun 20 Ekim günü İstanbul Barosu’na üye avukatların ortak iradeleriyle belirlediği yönetimin sona erdirilmesi amacıyla dava açmış bulunuyor.
Dava dilekçesi biçiminde başlığı altında ve o da yine anayasaya, avukatlık kanununa ve hukuka aykırı bir biçimde ortaya konmuş bulunuyor. Bu aslında kaynağını anayasa madde 138 üzerinden madde 2’de bulan baro yönetimlerinin, demokratik baro yönetimlerine dışarıdan bir müdahaledir. İstanbul Barosu’nun 20 Ekim 2024 günü yönetimi seçen binlerce avukatın demokratik iradesine müdahaledir.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Ne oldu?
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile Yönetim Kurulu üyeleri Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar’ın görevlerine son verilmesi ve seçim yapılması talebiyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada, “İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ile Baro Yönetim Kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni başkan ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talepli davanameyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açılmıştır” denildi.
Başsavcılığın açıklaması
“21/12/2024 tarihinde İstanbul Barosu tarafından resmi Twitter hesabından da duyurulan açıklamayla PKK terör örgütü mensupları Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i övücü nitelikteki sözler ile ayrıca adı geçenlerin terör örgütü mensubiyetlerine dair açık tespitler olmasına rağmen sözde gazetecilik faaliyetleri ve gazeteci kimlikleri nedeniyle öldürüldükleri, terörle fedakarca mücadele eden Devlet görevlilerimizin sözde savaş suçu işlediği şeklindeki tespitlere göre terör örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda propagandasını yapmaları nedeniyle İstanbul Baro Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca Terör Örgütü Propagandası Yapmak suçundan re’sen başlatılan soruşturma kapsamında şüphelilerin savunmaları 07/01/2025 tarihinde alınmış, akabinde kovuşturma izninin verilmesi için soruşturma evrakı 09/01/2025 tarihinde Adalet Bakanlığı’na gönderilmiştir.
Ayrıca 14/01/2025 tarihi (bugün) itibarıyla 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun ‘Amaçları dışında faaliyet gösteren barolar ile Türkiye Barolar Birliği sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Adalet Bakanlığının veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içerisinde sonuçlandırılır’ şeklindeki 77/5’inci maddesi uyarınca İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ile Baro Yönetim Kurulu Üyeleri Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar’ın görevlerine son verilmesi ve yeni Baro başkanı ile yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi talepli davanameyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde dava açılmıştır.”
“Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla da Adalet Bakanlığı’ndan kovuşturma izni istendi.
İstanbul Barosu’ndan dava
İstanbul Barosu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın baro yönetimi hakkında başlattığı soruşturma için Adalet Bakanlığı’ndan alındığı açıklanan “soruşturma izni”nin Avukatlık Kanunu, Bakanlık genelgesi ve Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açtı.
Baronun açıklaması şöyle:
“Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin beyanı alınmadan ve soruşturmanın yasal ön koşulu olduğu halde Adalet Bakanlığı’ndan izin istenmeden başlatılan soruşturma, daha sonra onay için 25.12.2024 tarihinde Adalet Bakanlığı’na gönderildi; Bakanlık ise, aynı gün soruşturma izni verdi. Bu şekilde sonradan onay işlemi, usul ve esas yönünden Avukatlık Kanunu’na ve Anayasa’ya açıkça aykırı olup, Savcılık ve Bakanlık işlemleri hukuken yok hükmündedir. Daha baştan adil yargılanma hakkını ihlal eden hukuk dışı işlemlerin muhatabı olduğu için ifade vermeyi reddeden İstanbul Barosu yöneticileri ise, Savcılıkta beyan işlemleri öncesi kamuoyuna açıklama yapmadı. Her koşulda hukuka saygı kararlılığında olan İstanbul Barosu yönetimi, Baro tüzel kişiliğini de hedef alan hukuk dışı işlem ve eylemlere karşı yargı yolunu kullanmak zorunda kalmış ve Adalet Bakanlığı’nın; Avukatlık Kanunu’na, Bakanlık genelgesine ve Anayasaya aykırı ‘soruşturma izni’ verilmesine ilişkin işlemine iptal davası açmıştır.”
TBB’den tepki
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi için dava açılmasına tepki gösterdi.
Sağkan, bu süreci 12 Eylül darbesinden sonra cunta yönetiminin hukuksuzluklarına benzeterek “Yöntemler değişiyor belki ama yaklaşık yarım asırdır değişmeyen tek şey erkin yanında yer alanların muhalif gördüğü kesimlere karşı baskı ve tahakküm kurma çabası” dedi.
Kaboğlu ve yönetimi ifade vermişti
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerini iki ayrı suçtan soruşturuyor.
Başsavcılık, 21 Aralık 2024 tarihli öldürülen gazeteciler konulu açıklamaları nedeniyle baro yönetimini terör örgütü propagandası yapmak ve halkı yanıltıcı bilgi yaymakla suçluyor. Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri savcılığa ifade vermek yerine yazılı beyan sundu.
İstanbul Barosu, başsavcılığın soruşturmasını “göstermelik” olarak değerlendirdi, başsavcılığın önce soruşturmayı başlattığını sonra izin istediğine dikkat çekti. Baro yönetimi, bu durumun Avukatlık Kanunu ve Anayasaya açıkça aykırı olduğunu belirtti. Baro yönetimi, başsavcılığın masumiyet karinesini ihlal ettiğini vurguladı.