“Yargı tacizi” – Anayasa hukukçusu Tolga Şirin diploma soruşturmasını eleştirdi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili inceleme başlattı ve üniversiteden “geri alınma dahil tüm idari tedbirlerin alınmasını” istedi. Anayasa hukukçusu doçent Tolga Şirin konuyla ilgili örnekler verdi, “Hukuk güvenliğini zedelemek pahasına bu tür meselelerin kaşınması ‘yargı tacizi’ olarak ifade edilen sürecin parçası olarak görülmeli” dedi.

İmamoğlu ön seçim için başvuru yapacak yargı tacizi
Yargı tacizi: Anayasa hukukçusu Tolga Şirin, üç farklı örnekle diploma soruşturmasını değerlendirdi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun lisans diplomasıyla ilgili inceleme başlattı. Başsavcılık, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne bir yazı gönderdi.

Sabah gazetesinde çıkan habere göre savcılık, İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) gibi resmi kurumlara verdiği diplomayı halen kullandığını belirtti ve diplomanın iptalini istedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise haberler üzerine açıklama yaptı ve İmamoğlu’nun diplomasının iptalinin istenmediğini duyurdu.

Daha sonra başsavcılıktan yapılan yeni açıklamada “geri alınma dahil tüm idari tedbirlerin alınmasını” istendiği söylendi:

“İlgili soruşturma kapsamında medyada çıkan farklı yorumlara sebebiyet veren  paylaşımlar nedeniyle açıklamamızı güncelleme gereği hasıl olmuştur; müzekkere içeriğinden açıkça anlaşılan hususlar haricinde özellikle ‘diploma iptali’ hususunda içerikten de anlaşıldığı üzere söz konusu belge hakkında ileride telafisi mümkün olmayan zararlar oluşacağından, idarece geri alınma işlemi dahil tüm idari tedbirlerin alınması yönünde gereğinin yapılması için müzekkeremiz İstanbul Üniversitesi’ne gönderilmiştir.”

“Hukuken açıklama yapmak zorunda değiller”

Konuyla ilgili anayasa hukuku doçenti Tolga Şirin bir yazı yayımladı. Şirin yazısında, İmamoğlu ve benzer durumdaki yurttaşların hukuki durumunu değerlendirdi. Şirin, “Kendilerine atfedilecek bir kusur ortaya konmadıkça hukuken açıklama yapmak zorunda değiller” dedi.

Şirin, bu durumu “kazanılmış haklara saygı” ve “hukuki güvenlik ilkesi” olarak tanımladı. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin benzer konulardaki kararlarından örnekler sundu.

“İHAM içtihatları bu konuda net duruş sergiliyor”

Şirin, Şahin Kuş/Türkiye kararının bu konuda önemli bir örnek oluşturduğunu belirtti. Bu davada başvurucu, Suriye’deki Damas Üniversitesi’nden 1993’te diploma almıştı. YÖK, aynı yıl bu diplomanın lisans denkliğini kabul etmişti.

Başvurucu bu diplomanın geçerliliğine dayanarak yüksek lisans yapmış ve öğretmen olarak atanmıştı. Ancak YÖK 1997’de bazı fakültelerin denkliğini tanımama kararı aldı. Böylece başvurucunun ataması dört yıl sonra geri alındı.

İHAM bu olayı inceledi ve “özel yaşama saygı” hakkının ihlal edildiği sonucuna vardı. Mahkeme, başvurucuya herhangi bir kusur isnat edilmemesine rağmen kariyerinin alt üst edildiğini vurguladı.

Hukuki güvensizlik ve belirsizlik yaratılıyor

Şirin, benzer başka davalara da değindi. Atina Üniversitesi diploması olan bir avukatın durumunu ve Romanya’daki Oradea Üniversitesi’nden mezun diş hekimlerinin vakalarını örnek gösterdi.

Şirin, sonuç doğurmayacak olmasına rağmen hukuk güvenliğini zedeleyecek bu tür meselelerin “yargı tacizi” olarak değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Doçent Şirin, hukuki güvenlik ilkesinin bu tür vakalarda çok önemli olduğunu vurguladı.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Avukat Ece Güner beş maddede diplomayı savundu

Avukat Ece Güner de İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Güner, “Sn. Ekrem İmamoğlu’nun diploma konusu artık sanırım kapanmıştır! Dün, tüm ayrıntıları ve belgeleriyle gerçekler anlatıldı” dedi.

Güner, konuyu beş maddede özetledi. İlk olarak, 1990 yılında üniversiteler arası yatay geçiş şartlarının 1982 tarihli yönetmelikle belirlendiğini hatırlattı. Bu yönetmeliğin 100 üzerinden 60 not ortalaması şartı getirdiğini belirtti.

“İmamoğlu tüm şartları karşıladı”

Avukat Güner, İmamoğlu’nun not ortalamasının 62,5 olduğunu ve şartları karşıladığını vurguladı. Yönetmeliğin ayrıca her üniversitenin kendi Yönetim Kurulu’na yetki verdiğini belirtti.

Güner, “İstanbul Üniversitesi de, Türkiye’nin en köklü, en tecrübeli üniversitesi, yönetmeliğe uygun olarak şartları belirlemiş, yatay geçişler için ilana çıkmıştı” ifadelerini kullandı.

Avukat, İmamoğlu’nun 29 Ağustos 1990’da başvurduğunu ve kurulan yatay geçiş komisyonunun oybirliğiyle tüm şartları karşıladığına karar verdiğini belirtti. Sonrasında İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun İmamoğlu ve 51 kişi için yatay geçişi onayladığını aktardı.

“İmamoğlu İstanbul Üniversitesi’nden hakkıyla mezun oldu”

Güner, İmamoğlu’nun Ekim 1990’dan 1994 yazına kadar İstanbul Üniversitesi’nde okuduğunu belirtti. Avukat, “Ülkemizin en köklü üniversitesinin tüm sınavlarını başarıyla geçmiş ve mezun olmuştur” dedi.

Avukat, yaratılan “algı” konularını da yanıtladı. Denklik müessesesinin diplomalarla ilgili olduğunu, burada yatay geçişin söz konusu olduğunu belirtti. 1990 tarihinde YÖK’ün böyle bir listesinin olmadığını ve her üniversitenin kendi değerlendirmesini yaptığını vurguladı.

“ÖYS puanı şartı 2013’te getirildi”

Güner, ÖYS puanı konusunda ise “1990’daki yasal çerçevede yurt içi üniversiteler arası yatay geçişlerde bile ÖYS puanı şartı yoktu” ifadelerini kullandı. Bu şartın 21 Eylül 2013’te yönetmeliğe eklendiğini ve 2013-2014 yılından itibaren uygulanmaya başlandığını belirtti.

Avukat, “Sn. Ekrem İmamoğlu’nun 1990 yılında, İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçişi yüzde 100 mevzuata uygun şekilde yapılmıştır” diyerek değerlendirmelerini özetledi. Güner, “Diploması yüzde 100 gerçek, yüzde 100 geçerli ve İstanbul Üniversitesi diplomasıdır” ifadelerini kullandı.