Bazı olaylar hafızamızı tazelememizi gerektiriyor.
Fransa’nın ünlü karikatür dergisi Charlie Hebdo, Hazreti Muhammed’in karikatürlerini yayımlamaktan vazgeçmeyince 2015 senesinde korkunç bir saldırıya uğramıştı.
Peygamberlerinin aşağılandığını düşünen Kouachi Biraderler dergiyi basmış ve önüne geleni öldürmüştü.
İslamofobik olduğunu saklamaya gerek bile görmeyen Charlie Hebdo’nun bu karikatürleri yayımlamasının bir suç olup olmadığı daha sonralarda hayli tartışılmıştı.
Batı’daki İslam düşmanlığından etkilenen bazıları için Charlie Hebdo devrimci bir mücadelenin işaret fişeğini olanca cesaretiyle yakmıştı.

Charlie Hebdo olayı
Artık yapılması gereken bayrağı yere düşürmemek ve Charlie Hebdo’nun bıraktığı yerden “putları kırmaya” devam etmekti.
Hatırlarsanız, birkaç sene önce çıkan bir başka manyak da polis kortejinde Kur’an yakmaya başlamıştı.
İfade özgürlüğü olarak nitelendirdiği eylemlerinde başkalarının kutsallarına en rezil biçimde saldırmaktan imtina etmiyordu.
Oysa, basit bir mantık yürütse, Müslümanların yaptıklarının kendisine hak gördüğü eylemle mukayese edilemeyeceğini idrak edebilirdi.
Maalesef Batı, böyle anlarda çifte standartlı davranmayı ikiyüzlülük olarak değerlendirmiyor, bu tavrının Batı değerlerini alaşağı etmek anlamı taşıdığını hiç düşünmüyor.
Zira liberal bakış, olanca yüzeyselliğiyle “Ne var canım, sen de benim kutsalıma dilediğince savaş aç,” deyip işin içinden sıyrılıyor – sıyrılabileceğini sanıyor.
Oysa, demokratlık, hayata belli bir sorumluluk penceresinden bakmayı şart koşar.
Bir şeyi yapabilecek olmanız, ille de onu yapabileceğiniz anlamına gelmiyor.
Benim yaptığım eylemi karşımdaki nasıl karşılar diye düşünmeden demokratça davranmanız mümkün değildir.
- Karikatür krizi: Leman çalışanları gözaltında, dergi binasına saldırı
- Uzmanlar anlatıyor: Peygamberi çizmek yasak mı? Leman dergisine saldırı bize ne anlatıyor?
- Leman soruşturması: 4 kişi emniyet ifadesinde ne dedi?
Sen yapabilirsin, o da yapabilir; ama demokrat bir zihniyet için fazlasına ihtiyacımız var.
Ben onu incitmeden nasıl yapabilirim, diye düşündüğünüzde ister istemez belli bir ölçüyü hayatınızın ekseni hâline getiriyorsunuz.
Afrika’da bir kabileye gittiğimizi ve oradakilerin başlarına bir şey takılmasını büyük bir hakaret kabul ettiğini düşünün.
“Demokrat duruşun nasıl olacağını düşündürttü”
Ne yapacaksınız?
Yanınızda şapka var diye onu başınıza takacak mısınız?
Yoksa oradaki insanların değerlerine, size saçma dahi gelse, saygı mı göstereceksiniz?
Leman’da yayımlanan karikatür, beni bir kez daha demokrat bir duruşun nasıl olacağını düşünmeye sevk etti.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Karikatürü yayımlamak provokasyon”
Eğer bir kesim, kendilerine dair bir şeyin yapılmasını özellikle istemiyor ve bunu hoş görmediğini beyan ediyorsa, bu şeyi yapmanız sizi demokratlıktan uzaklaştırır.
Müslümanlar, Peygamberlerinin suretinin hiçbir koşul altında çizilmesini, sesinin taklit edilmesini tasvip etmiyorlar, bunu yasaklamışlar.
Hâl böyleyken, Hz. Muhammed’in karikatürünü yayımlamak en basit ifadeyle provokasyondur.
Liberal bakış bu karikatürü ifade özgürlüğünün içine sokabilir, kanunen böyle de olabilir, ama yapılanın demokratlıkla alakası yoktur.
Demokratlık, yaptığın eylemin karşı tarafta nasıl bir etki uyandıracağını öncesinde düşünmekle başlar.
Birbirini anlamayı önceler.
Dolayısıyla, Leman dergisinin yaptığı, benim nazarımda kabul edilebilir değildir.
Provokasyon ile demokratlık hiçbir zaman bağdaşamaz, birinin olduğu yerde diğeri yaşayamaz.
Şimdi, derginin yöneticileri pek tabii ki bildik şekilde kendilerini savunacaklar.
Karikatürdeki Muhammed’in Hz. Muhammed olmadığını söyleyecek, bunun aksini ispat etmek mümkün olmadığına göre de bir müddet sonra beraat edecekler.
Ama o karar, yapılanın yanlış olmadığını göstermez.
“Leman’a saldırı hoşgörü sınırlarının dışında”
Gelgelelim, yapılan bir yanlış başka bir yanlışla telafi edilemez. Birileri bir densizlik yaptı, kabul, ama hiç kimse cezasını kendi kesmeye kalkmamalı.
Leman, Charlie Hebdo olmaya özendiğinde, geniş kitleler içinde de Kouachi Biraderlere öykünen birileri çıkacaktır.
Ama sağduyu galebe çalır ve tepki “demokrat” sınırlar içinde tutulursa daha büyük acıların yaşanmasının önüne geçilir.
Demokratlık, tepki gösterirken bile yapacağın eylemin karşı kesim tarafından nasıl anlaşılacağını düşünmekle başlar çünkü.
Binanın basılması, taşlanması, yağmalanması, çizerlerin tehdit edilmesi hoşgörü sınırlarının dışındadır.
Olaylara demokratça yaklaşmaya ihtiyacımız var.
Bu bizi daha ölçülü, itidalli ve anlayışlı yapacaktır.