Cumartesi Anneleri’nin sembol isimlerinden Emine Ocak hayatını kaybetti

Emine Ocak

Cumartesi Anneleri’nin sembol isimlerinden Emine Ocak hayatını kaybetti. Ocak, 1995 yılında gözaltında kaybedilen oğlu Hasan Ocak’tan sonra, Türkiye’de gözaltında kayıplar meselesinin simge isimlerinden biri haline geldi. Emine Ocak, 24 Temmuz saat 10:00’da Galatasaray Meydanı’nda son yolculuğuna uğurlanacak.

1995 yılında gözaltında kaybedilen oğlu Hasan Ocak’tan sonra, Türkiye’de gözaltında kayıplar mücadelesinin simge isimlerinden biri haline gelen Emine Ocak hayatını kaybetti.

Emine Ocak 21 Haziran’da kalp krizi geçirdi. Ocak, yaklaşık bir aydır hastanede yoğun bakımdaydı.

Cumartesi Anneleri’nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşım şöyle:

“Büyük bir üzüntüyle duyuruyoruz: Cesaretiyle, ısrarı ve kararlılığıyla hakikat ve adalet mücadelemizin en güçlü sesi Emine Ocak’ı kaybettik. Cenaze törenine ilişkin bilgiler ayrıca duyurulacaktır.”

Cumartesi Anneleri, sosyal medya hesaplarından cenaze bilgilerini paylaştı. Ocak, 24 Temmuz saat 10:00’da Galatasaray Meydanı’nda son yolculuğuna uğurlanacak. Ocak daha sonra saat 16:00’da Gazi Cemevi’ne getirilecek:

“Cesaretiyle, ısrarı ve kararlılığıyla hakikat ve adalet mücadelemizin en güçlü sesi Emine Ocak’ı kaybettik. Emine annemizi 30 yıldır mücadele ettiği Galatasaray Meydanı’ndan uğurluyoruz.”

Ocak, Galatasaray Meydanı’nda her cumartesi yapılan oturma eylemlerinde en ön safta yer aldı, yaşadığı tüm baskılara rağmen adalet arayışını sürdürdü.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Defalarca gözaltına alınan, polis müdahalelerine maruz bırakılan ancak hiçbir zaman geri adım atmayan Emine Ocak’ın yürüttüğü mücadele, Türkiye’de insan hakları hareketinin en uzun soluklu ve en sembolik direnişlerinden biri olarak kayıtlara geçti.

“Bir Hasan kaybettim, bin Hasan kazandım”

Ocak, seneler önce Dünya Kayıplar Günü’nde mektup yazmış ve oğlu Hasan Ocak’ın kaybedilme sürecini şöyle anlatmıştı:

“Oğlum Hasan Ocak öğretmendi. 21 Mart 1995’te beni aradı, kızım Aysel’in doğum günü için balık ve pasta alacağını söyledi. Hasan’ım eve bir daha gelemedi. Nereye gittiysek ‘Bizde yok!’ diyorlardı. Hasan’dan önce gözaltında kaybedilenlerin aileleriyle, işte o zamanlarda İnsan Hakları Derneği’nde tanıştım. Bu acıyı, bu zulmü yaşayan ilk ben değildim. Başka kimse yaşamasın diye acılarımızı birleştirmeye, başkalarına umut olmaya o zamanlarda başlamıştık. Başvurmadığım yer kalmadı. Bir boşluğun içindeydim, oğlumun başına ne geldiğinin belirsizliği yakıp kavuruyordu yüreğimi. Ama oğlumu aramaktan hiç vazgeçmedim. Oğlumu bulma umudumu hiç kaybetmedim. Hasan’ım kimsesiz değildi ama yapılan işkenceleri kimse görmesin diye Kimsesizler Mezarlığı’na gömmüşler. Kimsesizler Mezarlığı’ndan çıkardık Hasan’ımı. Sonra kayıp yakınları ve insan hakları savunucularıyla oturup, bir daha kimse gözaltında kaybedilmesin diye her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda sessizce oturmaya karar verdik. Bizim Galatasaray’da oturduğumuzu öğrenen başka aileler de yanımıza gelmeye başladı. Çok büyüdük Galatasaray’da. Birbirimize kardeş olduk, evlat olduk, arkadaş olduk. Sesimiz duyulmaya başladıkça, kayıplar da azaldı. Bizim mücadelemiz sayesinde daha fazla insan gözaltında kaybedilemedi. İnsanların yaşam hakkının güvencesi olduk.”

Mücadelesinde yalnızca kendi oğlu için değil, tüm kayıp yakınları için adalet talep ettiğine vurgu yapan Ocak, “Bir Hasan kaybettim, bin Hasan kazandım” sözleriyle hem kişisel kaybını hem de büyüyen dayanışmayı ifade etmişti.