Bir ay sonra göreve iade edilen CHP’li Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere ile söyleşi

CHP’li Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, görevden alındıktan bir ay sonra mahkeme kararıyla göreve iade edildi. Ruşen Çakır, Abdurrahman Tutdere ile konuştu. Medyascope videosunda Tutdere, yaşanan sürecin tamamen hukuka aykırı olduğunu vurguladı.

Gözaltına alındıktan sonra hakkında ev hapsi cezası kararı verilerek görevinden uzaklaştırılan ve daha sonra bu cezası kaldırılan Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, İçişleri Bakanlığı tarafından görevine iade edildi.

Bakanlığın açıklaması şöyle:

“Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, ‘İcbar Suretiyle İrtikap’ suçundan tutuklanması ve ardından adli kontrol olarak ‘konutu terk etmeme’ koşuluyla tahliye edilmesi üzerine 10.07.2025 tarihinde Anayasanın 127’nci maddesi ile 5393 sayılı kanunun 47’nci maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak görevinden uzaklaştırılmıştı. İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 25.07.2025 tarih ve 2025/8494 Değişik İş Kararıyla ‘konutu terk etmeme’ adli kontrolünün kaldırılması üzerine İçişleri Bakanı tarafından Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere görevine iade edilmiştir.”

Abdurrahman Tutdere anlatıyor

“5 Temmuz’da sabah bir şafak operasyonuyla alındık. 5 Ağustos’ta da bir kararla görevimize iade edildik. Yani tam 1 ay,” diyen Tutdere, gözaltına alınma sürecini şöyle anlattı: “Somut hiçbir delil yoktu. İşine son verdiğimiz belediye ilişkisini kestiğimiz bir şirketin çalışan olduğunu iddia eden birinin soyut beyanıyla bu süreç başlamıştı zaten. Dolayısıyla bizim zaten alınmamız da hukuka aykırıydı” dedi.

Tutdere, Adıyaman halkının kendisine verdiği desteğe de dikkat çekti: “Bu haksızlık Türkiye kamuoyunun vicdanından kabul görmedi. Tüm Türkiye’de her partiden, her görüşten, her kesimden insan, bu işte bir sorun var dedi. Bu hukuka uygun bir işlem değildir.”

Göreve iadesinin Cumhuriyet Halk Partisi’nin Meclis’te kurulan komisyona katılımıyla ilişkili olduğu yönündeki yorumlara karşı çıkan Tutdere, “Bugün görevi iademizin komisyona partimizin katılıp “katılmaması ile ilgili olduğunu düşünmüyorum. Zaten başından beri hukuksuz bir tutumdu bu” dedi.

Tutdere, “Tutuklu bulunan tüm belediye başkanlarımızın daha kısa süre içerisinde salıverilmeleri ve özgürlüklerine kavuşmasını diliyoruz” dedi.

Bir ay sonra göreve iade edilen CHP'li Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere ile söyleşi
Bir ay sonra göreve iade edilen CHP’li Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere anlatıyor.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Ruşen Çakır: Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere konuğumuz. Abdurrahman Bey, merhaba.

Abdurrahman Tutdere: Merhabalar. İyi yayınlar, kolaylıklar diliyorum.

Ruşen Çakır: Sağ olun, geçmiş olsun.

Abdurrahman Tutdere: Çok sağ olun.

Ruşen Çakır: Kaç gün oldu? Yani makamı elinizden aldılar ve geri dönmeniz kaç günlük bir boşluk yaşandı?

Abdurrahman Tutdere: 5 Temmuz’da sabah bir şafak operasyonuyla alındık. 5 Ağustos’ta da bir kararla görevimize iade edildik. Yani tam bir ay.

Ruşen Çakır: Evet, bir ay. Şimdi demin Işık Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Profesör Seda Demiralp’le çözüm sürecini konuşuyorduk ve CHP’nin oradaki rolünü konuşuyorduk. O da böyle şaka yollu dedi ki, “Adıyaman Belediye Başkanı’nın göreve iadesi bir şekilde iktidarın CHP’nin komisyona girmesine bir cevabı, olumlu anlamda cevabı olabilir mi?” dedi. Olayın böyle bir siyasi boyutu olduğunu düşünüyor musunuz?

Abdurrahman Tutdere: Yani tabii ona geçmeden önce ben konuyla ilgili birkaç hususu belirteyim. Benim tabii ki gözaltına alınmam, akabinde ev hapsi, adli kontrolüyle evde tutulmam, daha sonrasında da görevden el çektirilip bugün de göreve iade edilmiş olmama ilişkin bu süreçte işin başından beri zaten bir hukuksuzluk vardı. Somut hiçbir delil yoktu. Ve işine son verdiğimiz, belediyeyle ilişkisini kestiğimiz bir şirketin çalışanı olduğunu iddia eden birinin soyut beyanıyla bu süreç başlamıştı zaten. Dolayısıyla bizim zaten alınmamız da hukuka aykırıydı. Bugün göreve iademizin ben bu sizin dediğiniz gibi komisyona partimizin katılıp katılmamasıyla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Zaten başından beri hukuksuz bir tutumdu, hukuksuz bir işlemdi ve bu işlem ilkin milletin vicdanından döndü. Sonra da bizim de yapmış olduğumuz talep ve itirazlar sonrasında mahkeme tarafından da düzeltildi. Ben öyle değerlendiriyorum. Yani bizim görev iademizin partimizin Milli Birlik ve Kardeşlik Demokrasi Komisyonu’na üye verip vermemesiyle çok doğrudan bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Partimizin komisyona üye vermesi zaten başından beri, ben daha önceki dönem milletvekilliği yaptım, partimizin Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü konusunda yıllardan beri ortaya koyduğu tutumun bir sonucu. Meclis’te bir komisyonun kurulması gerektiğini, olayın şeffaf olması ve tüm kamuoyunun bilgisi dahilinde çalışmaların ve görüşmelerin yürütülmesi noktasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin önceki yıllardan süregelen haklı ve tutarlı bir politikası zaten vardı. Onu bununla sadece ilişkilendirmek bence çok doğru olmaz diye düşünüyorum.

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Ruşen Çakır: Eyvallah. Zaten şaka yollu diye söyledim, peş peşe gelince. Tekrar geçmiş olsun diyorum. Ve bu arada bu bir aylık süreçte biz Medyascope olarak orada arkadaşlarımız da var, biliyorsunuz, yakından takip ettik ve Adıyaman size gerçekten sahip çıktı, hem mitinglerde hem birçok vesileyle. Burada belki bu sorunun gerçek muhatabı siz değilsiniz ama size de sormak istiyorum. Partilerüstü bir sahip çıkmaya mı tanık oldunuz, yoksa size zaten oy vermiş seçmenle mi sınırlıydı?

Abdurrahman Tutdere: Şunu söyleyebilirim. Özellikle evet, sizin burada çalışma arkadaşınız Ferit Bey’e de çok teşekkür ediyoruz. Buradaki hukuksuzluğun Türkiye kamuoyuna gerçekten ulaştırılmasına çok büyük emeği, katkısı oldu. Sizin de bu süreçte çok büyük emeğiniz, katkınız oldu. Tabii Abdurrahman Tutdere’nin ismi özellikle gözaltındaki ilk dakikayla birlikte tüm kamuoyunda, tüm Türkiye kamuoyunda, aslında Türkiye kamuoyunun vicdanında zaten kabul görmedi bu uygulama, bu haksızlık. Tüm Türkiye’de her partiden, her görüşten, her kesimden insan, bizi tanıyan bilen herkes, ‘‘Bu işte bir sorun var, bu iş hukuka uygun bir işlem değildir’’ diye zaten ta ilk başından beri bu işin haksızlığı konusunda hemfikirdi. Bu konuda buradaki Adıyaman’da da aynı şekilde, bizi Adıyaman kamuoyu çok iyi biliyor, Türkiye kamuoyu da çok iyi biliyor. Bizim geçmişteki milletvekilliğimiz döneminde, deprem sürecinde ve belediye başkanlığımızı geride bıraktığımız 16 ay içerisindeki çalışmalarımız hiçbir ayrım yapmadan, şeffaf, halkçı ve katılımcı bir anlayışla yürüttüğümüz çalışmalar zaten halkta çok yoğun bir takdir de görüyordu. Deprem şehri olmamıza rağmen memnuniyet oranı %70’ler seviyesinde bir çalışma, bir belediye vardı. Dolayısıyla böyle bir ortamda bu halkın seçtiği bir iradeye, bir başkana da böyle bir ithamın olması sadece Cumhuriyet Halk Partisi tabanında değil, Adıyaman’ın tamamında görüşü, fikri ne olursa olsun hepsinde büyük bir rahatsızlık yarattı. Hepsinin vicdanını kanattı ve insanlar da haklı olarak bu hukuksuzluğa karşı bir tutum sergilediler, bize bir sahiplenme ortaya koydular. Dualarıyla, destekleriyle bugüne kadar, sizler de dâhil çok sayıda basın mensubu üstadımız, arkadaşlarımız, Türkiye’nin vicdanlı bütün insanları bu işten rahatsız oldular zaten ve sonuçta da bu haksızlık düzeltildi ve biz bugün sabahın ilk ışıklarıyla Adıyaman’ımızın başındayız. İçme suyu sorunu var şu anda şehirde. İçme suyunun çalışmalarının yürütüldüğü sahada sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sahada işimizin başındayız ve bugün de yoğun bir çalışmanın içerisindeyiz.

Ruşen Çakır: Şimdi Abdurrahman Bey, yanlışım varsa düzeltin. Siz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alındınız ve o iddianameye mi gireceksiniz siz de yargılama sürecinde? Çünkü Antalya’da farklı bir şey, İzmir’de farklı şeyler yaşanıyor. Ama siz galiba Adana ve Adıyaman olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturması kapsamındasınız, yanılıyor muyum?

Abdurrahman Tutdere: Zaten işin tuhaflığı da oydu. İstanbul’da yürütülen bir soruşturma kapsamında Adıyaman Belediye Başkanı’nın veya Adana Büyükşehir Belediye Başkanı’nın zaten gözaltına alınması da hukuka çok uygun değil. Hatta CMK’ya açıkça aykırı. Ben yıllarca avukatlık yaptım ve ceza hukuku çok çalışan birisiyim. Normalde eğer bir suç varsa, ki zaten bizimle ilgili iddialarda bir suç unsuru da yok, ama varsa bir suç, yetkili Cumhuriyet Savcılığı, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcılığıdır. CMK’da böyle bir düzenleme vardır. Ancak buna rağmen tabii İstanbul merkezli yürütülen bir soruşturma kapsamında İstanbul’a götürüldük. Vatan Emniyet’te 4 gün nezarette tutulduk. Dolayısıyla aslında işin zaten yanlışı burada başlamıştı, bizim İstanbul dosyasıyla ilişkilendirilmemiz. Çünkü bizim İstanbul’la ortak yürütülen hiçbir iş ve işlemimiz de yok. Sadece daha önce 2018 yılında Adıyaman’daki belediyenin çöp toplama ve kiralama işini yapan bir firmanın ben göreve geldikten 4 ay sonra işine son vermiş, belediyeyle ilişkisini kesmiş bir belediye başkanı olmama rağmen oradaki bir tanığın İstanbul’da ifade vermesi üzerine süreç İstanbul’a kadar uzandı. Zaten bu da başlı başına yanlıştı. Biz avukatlarımız aracılığıyla zaten tefrik talebinde de bulunduk. Dosyamızın ayrılmasını istedik. Takipsizlik kararı verilmesini veya dosyanın tefrikini de talep ettik. Önümüzdeki süreçte avukatlarımız bu yasal yolların tamamını deneyeceklerdir ve adli tatil sonrasında böyle bir talebimiz de olacak, ki zaten biz soruşturmada ifademiz sırasında da bu yetkisizlik ve dosyanın tefriki talebini de iletmiştik ilgili Cumhuriyet Savcılığına.

Ruşen Çakır: Peki, şunu sormak istiyorum. 19 Mart’ta bir süreç başladı ve siz bu sürecin çok ileri bir safhasında buna dâhil edildiniz ama 19 Mart’tan gözaltına alındığınız 5 Temmuz’a kadar bir Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanı olarak o hareketliliğin ve bir anlamda direnişin içerisinde yer aldınız. Siyasette de çok deneyimli bir isimsiniz, milletvekilliği yapmış bir isimsiniz ve milletvekilliğini bırakıp belediye başkanlığına soyunmuş birisisiniz. Siyasi olarak 19 Mart’tan bu yana yaşanan süreci özellikle partiniz açısından nasıl okuyorsunuz?

Abdurrahman Tutdere: Yani burada aslında bütün Türkiye kamuoyunun okuduğu şekilde okuyoruz. Yani burada Cumhuriyet Halk Partili belediyelere, belediye başkanlarına yönelik özellikle başlatılan soruşturmalar… Bu soruşturmalar kapsamında halkın seçilmiş belediye başkanlarının direkt tutuklama ile karşı karşıya kalması… Tutuklanmaları gerçekten hukuk açısından değerlendirdiğimizde de çok doğru uygulamalar değil. Çünkü belediye başkanları tabii ki soruşturulabilir. Bu gayet normaldir. Biz Türkiye’de herkes soruşturulabilir ama soruşturulurken de usule uygun olarak yapılması gerekiyor iş ve işlemlerin. Direkt tutuklama tedbirine başvurulması aslında hem anayasaya aykırı hem de kamu görevlisi olan, halka hizmet etmekle sorumlu olan seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanmaları hukuka ve CMK’ya da aslında açıkça aykırı. Tabii işin siyasi kısmına da baktığımızda sadece bu süreçlerin CHP’li belediyelerde yoğunlaşmış olması, sadece CHP’li belediye başkanlarına iş ve işlem yapılıyor olması Türkiye kamuoyunda da, tüm halkta da işe şüpheyle yaklaşılmasının sonucunu da doğurdu. Ve dolayısıyla şu anda Türkiye’de halkın büyük bir çoğunluğu da bu operasyonların siyasi saiklerle yapıldığını, bu operasyonların muhataplarının sürekli Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olmasının arkasında bir siyasi saikin olduğunu da söylüyorlar. Bunu vatandaş da söylüyor. Tüm tarafsız ve gerçekten Türkiye siyasetini yakından takip eden sizin gibi çok kıymetli gazeteciler de söylüyor zaten. Durum bu şekilde. Sizin aracılığınızla yeri gelmişken, belki soracaksınız ama ben de söyleyeyim. Türkiye’de Meclis’te kurulan bir komisyon, işte Milli Birlik Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmaları başladı. Türkiye siyaseten de yeni bir sürece girdi. Aslında bu sürecin ve ben Adıyaman’daki bu göreve iade sürecinin Türkiye’deki diğer belediye başkanları için de bir başlangıç olmasını umuyorum ve bu sürecin gerçekten ruhuna uygun olarak tüm belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasının Türkiye kamuoyu için ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bu tıkanıklığı gidermesi anlamında çok faydalı olacağını düşünüyorum. Hem bundan sonraki süreçte Meclis’in ve komisyonun yapacağı çalışmaların kamuoyundaki desteği anlamında hem de gerçekten samimiyet anlamında çok faydalı olacaktır ve sizin aracılığınızla da bir kez daha bunu ifade etmiş olalım. Başta Murat Çalık, Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar, Muhittin Böcek ve diğer tüm belediye başkanlarının, hatta yerine kayyum atanan belediye başkanlarının da görevlerine iadeleri ve halkına hizmet etmelerinin yolunun açılması gerekiyor. Bu bir başlangıç olabilir. Kardeşlik ve demokrasiye buradan başlanılabilir aslında. İşe en kolayından başlamak lazım. Şu anda bence en kolayı halkın 31 Mart’ta seçtiği ve hizmet için görevlendirdiği belediye başkanlarını yeniden görevinin başına getirmektir diye düşünüyorum.

Ruşen Çakır: Son olarak şunu sorayım. Maşallah bugün hemen başladınız. Sahadaydınız, açıklamalarınızı yaptınız. Bakıyorum, Havşeri İsale Hattı’nda başladınız ve ben sizi serbest bırakınca da Mersin Caddesi’ne gideceksiniz.

Abdurrahman Tutdere: Evet.

Ruşen Çakır: Peki, şunu sorayım. Tabii ki siz yerel yönetimlersiniz ama hep merkez yönetime bir şekilde bağlısınız mecburen birçok konuda. Şu ana kadarki deneyiminiz ve bundan sonrası için şunu sormak istiyorum. Adıyaman’ın, deprem de yaşamış bir şehir olarak, çok sorunu olduğunu biliyoruz. Bu konuda merkezî yönetimden, ilgili kurumlardan yeterli desteği alıyor musunuz, yoksa CHP’li olduğunuz için bir tür ayrımcılığa maruz kalıyor musunuz?

Abdurrahman Tutdere: Şunu söyleyeyim, göreve geldiğimizden beri tüm kurumlarla güçlü bir dayanışmanın olması gerektiğine inanan bir belediye başkanıyım. Dolayısıyla burada hem yerelde valilik, Sayın Valimiz ve diğer bakanlıklar nezdinde de biz Adıyaman’ın sorunlarının aşılması, 6 Şubat’ın yaralarının sarılması noktasında çok büyük bir iş birliği ve dayanışma içerisindeyiz. Burada tabii ki şunu söyleyebilirim, yani Adıyaman’da Adıyaman Belediyesi olarak destek aldığımız noktalar da oluyor. Bugün Havşeri İsale Hattı’nın şu anda deprem nedeniyle hasar gören bu hattın yenilenmesi, yaklaşık 5 kilometresi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Emlak Konut’un desteğiyle şu anda o yenilemeyi yapıyoruz. Onların da büyük katkısı var, destekleri var. Bunun gibi destekler de oluyor; ama zaman zaman beklediğimizi, umduğumuzu alamadığımız durumlar da oluyor. Ama biz şartlar ne olursa olsun güçlü bir iletişimle, güçlü bir iş birliğiyle depremin yaralarının sarılacağına inanıyoruz ve ben bu inançla, bu inanç doğrultusunda işi takip ediyorum, kovalıyorum, tüm bakanlıklar nezdinde. Adıyaman’ın yararına, halkın yararına, kamunun yararına olacak işler için bir mesai harcıyorum. Bundan sonra da aynı şekilde harcamaya bu yönde devam edeceğiz. Biz de zaman zaman sorunlarla karşı karşıya kaldık. Deprem şehri olmamıza rağmen geçmişten kalan borçlarımızdan kesintiler oldu bütçemizden. Gözaltına alınmadan önceki ayda 50 milyon memur keseneğinden dolayı para kesilmişti. O bizim belediye olarak hizmetlerimizin aksamasına neden olmuştu ve mali olarak bizi sıkıntıya sokmuştu. Ama ona rağmen de biz çalışacağız. Biz bu halka söz verdik. Her türlü zorluklara rağmen de yaraların sarılması, kentin yeniden inşasında halkla beraber, milletle beraber mücadelemizi sürdüreceğiz.

Ruşen Çakır: Çok teşekkürler Abdurrahman Bey. Tekrar geçmiş olsun. İşiniz zor. Adıyaman’da seçilmeniz uzaktan bakan bizler için, yani CHP’li bir belediye başkanı seçilmesi bir sürpriz olmuştu. Ama bu bir aylık molanın ardından kolları sıvamışa benziyorsunuz. Size kolaylıklar diliyoruz. İyi günler.

Abdurrahman Tutdere: Ben de bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. İnşallah bundan sonra da Adıyaman’ın sesini sizin gibi işin uzmanı üstat gazetecilerimizin de desteğiyle duyurmaya devam edeceğiz. Size de bu süreçte göstermiş olduğunuz destek için teşekkür ediyorum. Buradaki çalışma arkadaşlarınızın da gerçekten kente duyarlılığı çok üst seviyede. Şahsınızda onlara da teşekkür ediyorum. Size de çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Adıyaman’da zaten hep sokaktaydık. Çalışıyorduk, sahadaydık. Bugün de sahadayız, çalışıyoruz. Çok sağ olun. Çok teşekkürler.

Ruşen Çakır: Çok sağ olun.

Abdurrahman Tutdere: Sizin aracılığınızla da tutuklu bulunan tüm belediye başkanlarımızın da kısa süre içerisinde salıverilmeleri ve özgürlüklerine kavuşmasını da diliyoruz.