İzmir Büyükşehir Belediyesi, Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu’yu ücretsiz izne çıkardı. Konuya dair açıklama yapan Lokumcu, “Bilen bilir, ömrümün yarısı adaletsizliklerle mücadele ederek geçti. Bu sefer adaletsizliğin bizzat mağduru olmak, hem de bunu ‘bizim’ dediğimiz bir kurumda yaşamak çok ağrıma gitti” dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, son dönemde işten çıkarmalar ve işçileri ücretsiz izne göndermesiyle gündeme geliyor. Evrensel’in 28 Ağustos tarihli haberine göre 126 işçi yeni bir görevlendirme yapılıncaya kadar ücretsiz izne çıkarıldı. İZENERJİ kadrosunda bulunan 85 işçi ile İZELMAN’da çalışan 41 işçinin, “şirkete iade” edildiği ifade edildi. Ücretsiz izne gönderilen işçilerin bir kısmının “kapsam dışı” personel statüsünde olduğu kaydedildi.
Artvin-Hopa’da dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto ederken biber gazı ile öldürülen Metin Lokumcu’nun oğlu Ulaş Lokumcu da İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ücretsiz izne çıkarıldığını duyurdu.
Sosyal medya platformu X’ten konuya dair açıklama yayımlayan Ulaş Lokumcu, ücretsiz izne çıkarılmasının sebebinin 15 Haziran’da attığı bir tweet olduğunu söyledi. Lokumcu, attığı tweeti de paylaştı.
Ulaş Lokumcu, 17 Eylül Çarşamba günü, bu paylaşımından bir gün sonra zorunlu ücretsiz izne çıkarıldığını söyledi, “Her şey 15 Haziran’da attığım bir tweet ile başladı. Sadece bir gün sonra, jet hızıyla yapılan yazışmalarla zorunlu ücretsiz izne çıkarıldım. Sebep: Fikrimi beyan etmem” dedi.
“Adaletsizliğin bizzat mağduru olmak çok ağrıma gitti”
CHP’li bir belediyede, bir tweet nedeniyle işinden edilmesinin hayal kırıklığı yarattığını ifade eden Ulaş Lokumcu’nun paylaşımı şöyle:
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Elbette resmi gerekçe bu değildi. Gerçek sebebi, ismini veremeyeceğim üst düzey belediye yetkililerinden bizzat öğrendim. İfade özgürlüğünün kalesi olması gereken CHP’li bir belediyede, bir tweet yüzünden işimden edilmek, tarif edemeyeceğim bir hayal kırıklığı ve öfke yarattı. Bilen bilir, ömrümün yarısı adaletsizliklerle mücadele ederek geçti. Bu sefer adaletsizliğin bizzat mağduru olmak, hem de bunu ‘bizim’ dediğimiz bir kurumda yaşamak çok ağrıma gitti. CHP’nin ve ülkemizin yaşadığı bu zorlu süreçlerde kimseye yük olmamak için konuyu sessizce, içeriden çözmeye çalıştım. Fakat anladım ki benimle bitmedi, aksine yeni başladı. Benden sonra onlarca emekçi kardeşim ‘performans düşüklüğü’, ‘verimsizlik’ gibi sudan bahanelerle kapının önüne kondu. Gördüm ki, sessiz kalmak bu hukuksuzluğa ortak olmaktır. Artık susmak bir seçenek değil! Hem kendi onurum hem de haksızlığa uğrayan tüm iş arkadaşlarım için adalet mücadelesini yeniden başlatıyorum. Bu haklı davada tüm emek dostlarını, sendikaları ve vicdan sahibi kamuoyunu dayanışmaya çağırıyorum.”
Ulaş Lokumcu, 15 Haziran’da gazeteci Ümit Kartal’ın “Grev, eylem, kavga, tartışma, onbinlerce işçinin hedef gösterilmesi, kırgınlıklar ve en son 1030 işçinin işten çıkarılacak olması… Hepsinin sebebinin o sözleşme olduğu söyleniyordu. Meğer benzer sözleşmeyi dönemin Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, seçimlere 9 gün kala, tekrar aday olmadığı Karşıyaka Belediyesi’nde, aynı sendika ile (BELEDİYE İŞ) imzalamış” paylaşımına, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı eleştirerek cevap vermişti:
“Örnek bir gazeteciliğe imza attığın için teşekkürler. Karşıyaka Belediyesi Cemil Başkan zamanında çok iyi mali yapıya sahipti de mi bu sözleşmeyi imzalamıştı acaba?? Ya da kendi dediği gibi siyasi çalım mı atmıştı gelecek başkana?”