Refah İçin Hukuk’un “YSK yetki gaspını meşrulaştırıyor mu?” başlıklı bölümünde CHP’nin İstanbul İl Kongresi’nin iptal edilmesiyle başlayan hukuki süreçler, Türkiye’deki yargı sisteminin işleyişi, siyasi partiler hukuku ile medeni hukukun karıştırılması ve bunun demokrasi üzerindeki potansiyel tehlikeler değerlendirildi.
Refah İçin Hukuk’un bu bölümünde Daha İYİ Yargı Derneği Başkanı Mehmet Gün, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Kongresi’nin iptal edilmesi, Özgür Çelik’in yerine Gürsel Tekin’in kayyum atanmasını ve CHP kurultayları davasını değerlendirdi. Bu süreçte Türkiye’deki yargı sisteminin işleyişini, siyasi partiler hukuku ile medeni hukukun karıştırılmasını ve bunun demokrasi üzerindeki potansiyel tehlikelerini vurgulayan Mehmet Gün, neler yapılması gerektiğini de anlattı.
Mehmet Gün, bu sürecin, normal seçim kuralları, Siyasi Partiler Kanunu hükümleri ile Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu gibi emsal kanunlar arasında tehlikeli bir karmaşa yarattığını belirtti. Bu durumun, siyasete yargı yoluyla müdahale edilmesine yol açtığını ve ülkenin geleceği için çok tehlikeli olduğunu vurgulayan Gün, “Muhalefetin meşru yollardan sesini duyurma imkanları kısıtlanıyor. Türkiye’de son seçimlere bakıldığında muhalefetin oylarının iktidardan fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumda azınlığın çoğunluğa tahakkümü gibi bir durum, ülkeyi felakete sürükleyebilir” dedi.
YSK yetki gaspını meşrulaştırıyor mu?
Gün, YSK’nın CHP kurultayı süreciyle ilgili gerekçeli kararında bir çelişki olduğunu söyledi:
“YSK gerekçe 5’te, seçim kurullarında ‘tam kanunsuzluk’ varsa müdahale edeceğini belirtiyor. Bu ilke doğru bulunuyor. Ancak gerekçe 6’da YSK, adli yargı yolunda (Asliye Hukuk Mahkemesi) alınmış, kendi görev alanına giren bir konuda verilmiş karara müdahale etmeyeceğini ifade ediyor. Bu durum, seçim yargısı yolunu yok saymak ve ‘tam kanunsuzluk’ tanımını sadece seçim yargısı içindeki hakimlerin hatalarıyla sınırlamak olarak eleştiriliyor. YSK’nın bu kararı, seçim yargısı yolunun atlanarak adli yargı yoluyla siyasi partilere müdahale edilmesinin önünü açtığı için demokrasinin geleceği açısından sakıncalı.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Bu tür davaların önüne geçmek için ne yapılabilir?
Mehmet Gün’e göre üç adımda bu tarz davaların önüne geçilebilir:
- Delege sisteminin kaldırılması
- Yargı yolunun değiştirilmesi
- Siyasette şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele.
Mehmet Gün’ün YetkinReport’taki “Mutlak butlan davası muhalefete ve demokrasiye yargı darbesi mi?” başlıklı yazısını da okuyun.