Adıyaman’da düzenlenen barış panelinde konuşmacılar, güvenlikçi politikaları eleştirdi. Panel katılımcıları 1412 hasta mahpusun durumunu gündeme taşırken, barışın ertelenmemesi çağrısında bulundu.
Adıyaman Emek ve Demokrasi Platformu, Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu’nda “Barış Hakkı, Demokratik Yaşam” konulu panel düzenledi. Yoğun katılıma sahne olan etkinlikte, Sırrı Süreyya Önder da anıldı.
Eğitim-Sen Adıyaman Şube Başkanı Zeynel Polat’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde; İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Barış Vakfı Kurucusu Hakan Tahmaz, KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz ve Siyaset Bilimci Fatma Bostan Ünsal konuşmacı olarak yer aldı.
Sırrı Süreyya Önder “barış elçisi” olarak anıldı
Polat açılış konuşmasında Önder’i “barış elçisi” olarak andı. “Bu topraklara bir gün mutlaka barış gelecek” diyen Polat, “Ama geç olmadan, hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor” diye ekledi.
Siyaset Bilimci Fatma Bostan Ünsal, barışın temelinde insan haklarının bulunduğunu vurguladı. İkinci Dünya Savaşı’nın yıkımı sonrası insanlığa barış üzerinden haklar tanımlandığını hatırlatan Ünsal, “Bugün çifte standartlara rağmen uluslararası insan hakları mekanizmalarını güçlendirmek, barışı toplumsallaştırmanın tek yoludur” dedi.
“Devletin güvenlik odaklı yaklaşımıyla barış kurulamaz”
Barış Vakfı Kurucusu Hakan Tahmaz, çözüm sürecinin güvenlik eksenli ele alınmasını eleştirdi. Barışın ancak eşit yurttaşlık ve demokratikleşme temelinde inşa edilebileceğini belirten Tahmaz, “Devletin güvenlik odaklı yaklaşımıyla barış kurulamaz” dedi. “Barış, toplumsal zeminde güçlenirse kazanırız” diye ekledi.
KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz ise Türkiye’de barış tartışmalarının savaşın gölgesinde yürütüldüğünü ifade etti. “Biz ne zaman barışı konuşsak aslında savaşı konuşuyoruz” diyen Yılmaz, “Demokratik Türkiye tartışması olmadan gerçek barıştan söz edemeyiz” diye konuştu.
“PKK devlet politikalarının ürünü”
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, geçmişten bugüne işlenen ağır insan hakları ihlallerine dikkat çekti. 33 yıl önce katledilen Musa Anter’i anarak davanın cezasızlıkla sonuçlandığını söyleyen Keskin, Cumhuriyet’in tek kimlik üzerine kurulduğunu belirtti.
Kürt sorununun bu anlayışın sonucu olduğunu vurgulayan Keskin, PKK’nın devlet politikalarının ürünü olduğunu savundu, “Şeyh Said, Seyit Rıza, Dersim katliamı döneminde PKK yoktu” diye konuştu.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
1412 hasta mahpus gündeme taşındı
Keskin, cezaevlerindeki 1412 hasta mahpusu gündeme taşıdı. “İnsanlar ölüme terk ediliyor” diyen Keskin, Adıyaman bağlantılı bir davayı da hatırlattı. İşkencecilerin avukatlığını bugün Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin kardeşinin üstlendiğini belirtti.
Barış talebinin dış dinamiklerin değil, toplumun güçlü sahiplenmesiyle mümkün olacağını söyleyen Keskin, “Sendikalar bile barış için genel grev yapmadı” dedi. “Erkek egemen ve militarist anlayıştan kurtulmadan yüksek sesle barış talep edemiyoruz” diye ekledi.
Barışın ertelenmemesi çağrısı
Panel katılımcıları, insan hakları mekanizmalarının güçlendirilmesi, güvenlikçi politikaların terk edilmesi konularını öne çıkardı. Eşit yurttaşlık ve demokratikleşme ihtiyacı, yargı bağımsızlığı vurgulandı.
Katılımcılar sivil toplumun barış talebini yükseltmesi gerektiğini ifade etti. Barışın ertelenmemesi, hukukun üstünlüğü ve demokratikleşme olmadan kalıcı barışın sağlanamayacağı vurgulandı.
Panel, Sırrı Süreyya Önder’in “barış elçisi” kimliğiyle anılması ve barış çağrılarıyla sona erdi.