Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?

Altın, binlerce yıldır insanlığın değer ölçüsü olmuş bir metal ama modern ekonomide altının oynadığı rol, sadece güzelliğinden veya nadir bulunmasından ibaret değil. Özellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde altın, yatırımcıların “güvenli liman” olarak gördüğü bir varlık haline geliyor. Peki altın neden kriz zamanlarında değer kazanır ve uluslararası piyasalarda nasıl işler? Gelin bu soruların yanıtlarını detaylıca inceleyelim.

Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?
Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?

Ekonomik belirsizlik dönemlerinde yatırımcılar, varlıklarının değerini koruyabilecekleri güvenli araçlara yönelirler. Altın ise bu dönemlerde öne çıkan en önemli yatırım araçlarından biri. Bunun birkaç temel nedeni var ve her biri ekonominin farklı bir dinamiğiyle ilişkili.

Enflasyona karşı koruma kalkanı

Enflasyon dönemlerinde paranın satın alma gücü azalır. Örneğin 100 lirayla alabileceğiniz ürünü, yüksek enflasyonist ortamda bir yıl sonra belki 150 lirayla alabilirsiniz. Bu durum, birikimlerinizi bankanızda tuttuğunuzda, paranızın gerçek değerinin eridiği anlamına gelir.

Altın ise fiziksel bir varlık olarak genelde değerini koruma eğilimindedir. 1970’li yıllarda ABD’de yaşanan yüksek enflasyon dönemini ele alalım. 1970’de ons başına 35 dolar olan altın, 1980’de 850 dolara kadar yükseldi. Aynı dönemde dolar, satın alma gücünün yaklaşık yarısını kaybetti. Altına yatırım yapanlar ise paralarını korumanın ötesinde önemli kazançlar sağladı.

Peki altın neden enflasyona karşı koruma sağlıyor? Çünkü altın arzı sınırlı. Merkez bankaları istedikleri kadar kağıt para basabilirler ama istedikleri kadar altın üretemezler. Altın madenciliği fiziksel kısıtlamalara tabidir. Dünya genelinde yılda yaklaşık 3 bin ton altın üretiliyor ve bu miktar, mevcut toplam altın stokuna göre çok küçük. Bu sınırlı arz, altının enflasyona karşı direncinin temel nedeni.

Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?
Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?

Para birimlerine olan güven kaybı

Modern para sistemleri “fiat para” (itibari para) sistemine dayanıyor. Yani paraların değeri, arkasında altın veya gümüş gibi somut bir karşılık olmaksızın, sadece devletin garantisiyle var oluyor. Bu sistem 1971’de ABD Başkanı Richard Nixon’ın dolar-altın bağını kesmesiyle küresel ölçekte yaygınlaştı.

Ekonomik krizlerde merkez bankaları genellikle piyasaya para enjekte eder. Bu durum kısa vadede ekonomiyi canlandırabilir ama para biriminin değerini düşer. 2008 krizi sonrası Federal Reserve (Fed), “niceliksel genişleme” adı verilen politikalarla trilyon dolarlık para enjekte etti. 2020 salgınında da benzer politikalar uygulandı. Bu durumlarda yatırımcılar, “Merkez bankaları çok fazla para basıyor, para değer kaybedecek” düşüncesiyle altına yönelirler.

Ayrıca bazı ülkelerde para birimi krizleri yaşanır. Türkiye’nin 2001 krizi, Arjantin’in 2001-2002 krizi, Venezuela’nın son yıllarda yaşadığı hiperenflasyon gibi durumlar, yerel para birimlerinin çöküşüne yol açabilir. Bu tür dönemlerde o ülkelerin vatandaşları, birikimlerini korumak için altına veya dövize yönelirler. Altın ise hiçbir merkez bankasının kontrolünde olmayan, sınırlı arzı olan evrensel bir varlık olduğu için tercih ediliyor.

Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?

Somut bir değer olarak altın

Hisse senetleri, tahviller veya dijital varlıklar bir anlamda “vaat” üzerine kurulu. Bir hisse senedi aldığınızda, bir şirketin gelecekteki kârına güveniyorsunuz. Tahvil aldığınızda, bir devletin veya şirketin borcunu ödeme yeteneğine güveniyorsunuz. Kripto para aldığınızda, dijital bir sistemin devam edeceğine güveniyorsunuz.

Altın ise fiziksel bir metal. Elinizde tutabilir, saklayabilir, istediğiniz zaman nakde çevirebilirsiniz. Bir şirket iflas edebilir, bir devlet borcunu ödeyemez duruma gelebilir, bir dijital sistem hacklenebilir ama elinizde tuttuğunuz altın kaybolmaz. Bu somutluk, belirsizlik dönemlerinde yatırımcılara psikolojik bir rahatlık sağlıyor. Bu düşünce biçimiyle de altın binlerce yıldır sistemin en güçlü oyuncusu.

Tarih boyunca uygarlıklar gelip geçti ama altın değerini korudu. Osmanlı altınları bugün hâlâ değerli, Roma dönemi altın sikkeleri müzelerde sergileniyor. Bu tarihsel süreklilik, altına olan güveni pekiştiriyor.

2008 krizi: Altının parladığı dönem

2008 yılında ABD’de mortgage krizi patlak verdiğinde, dünya ekonomisi büyük bir sarsıntı geçirdi. Krizin anatomisini anlamak, altının neden yükseldiğini anlamak için önemli.

2000’li yılların başında ABD’de faiz oranları çok düşüktü. Bankalar, kredi notları düşük olan kişilere bile konut kredisi vermeye başladılar. Bu kredilere “subprime mortgage” deniyordu. Bankalar bu kredileri paketleyip başka finansal ürünlere dönüştürdüler ve dünya genelinde sattılar.

2006’da konut fiyatları düşmeye başladı. Kredi çekmiş insanlar ödemelerini yapamaz hale geldi. Mortgage dayalı finansal ürünler değer kaybetti. Eylül 2008’de Lehman Brothers adlı dev yatırım bankası iflas etti. Bu olay, domino etkisi yarattı. Diğer bankalar birbirlerine güvenemez hale geldi, kredi piyasaları dondu.

Dünya genelinde borsalar çöktü. S&P 500 endeksi Ekim 2007’deki zirvesinden Mart 2009’a kadar yüzde 57 düştü. Milyonlarca insan işini kaybetti, şirketler battı, emlak piyasası çöktü. Merkez bankaları panik içinde faizleri sıfıra indirdiler ve piyasaya trilyon dolarlarca para enjekte ettiler.

Altının performansı

İşte bu kaos ortamında altın parladı. 2007’de ons başına 600-700 dolar seviyelerinde olan altın, krizin derinleşmesiyle birlikte sürekli yükseldi. 2008’de 1000 doları aştı. Fed’in niceliksel genişleme programlarıyla para basması, altın talebini daha da artırdı. 2011 Eylül’ünde altın tarihi rekor kırarak 1921 dolara ulaştı.

Bu dönemde altına yatırım yapanlar, dört yılda yaklaşık yüzde 200 kazanç elde ettiler. Aynı dönemde S&P 500 endeksi ancak 2013’te 2007 seviyelerine dönebildi. Altın, gerçek anlamda güvenli liman görevini yerine getirdi.

Peki kimler altın alıyordu? Bireysel yatırımcılar kuyumcuları doldurdu, altın fonlarına milyarlarca dolar aktı. Merkez bankaları da rezervlerini çeşitlendirmek için altın almaya başladılar. Hindistan ve Çin merkez bankaları bu dönemde altın alımlarını artırdılar. 2008’den önce satıcı konumunda olan merkez bankaları, kriz sonrası net alıcı oldular.

2008 krizi, finansal sistemin ne kadar kırılgan olabileceğini gösterdi. Herkesin güvendiği dev kurumlar bir gecede batabiliyordu. Bu durum, “sisteme güvenmeyin, somut varlıklara yönelin” mantığını güçlendirdi. Altın, bu mantığın en büyük kazananı oldu.

2020 salgın dönemi: Yeni bir test

Koronavirüs salgını, dünya ekonomisi için benzeri görülmemiş bir şok yarattı. Bu sefer kriz finansal sistemden değil, sağlık krizinden kaynaklandı ama ekonomik etkileri çok daha hızlı ve küresel ölçekte hissedildi.

2020 Mart’ında Dünya Sağlık Örgütü pandemi ilan etti. Ülkeler sınırlarını kapattı, işletmeler durdu, insanlar evlerine kapandı. Küresel ticaret neredeyse durdu, havayolları uçuşları iptal etti, oteller boşaldı, restoranlar kapandı.

Ekonomik veriler korkunçtu. ABD’de işsizlik oranı Nisan 2020’de yüzde 14,8’e fırladı. Bu, 1929 Büyük Buhran’dan sonraki en yüksek seviyeydi. Küresel GSYİH 2020’de yüzde 3,5 daraldı. Borsalar Mart 2020’de tarihi düşüşler yaşadı. S&P 500, sadece bir ayda yüzde 34 değer kaybetti.

Merkez bankaları ve hükümetler, tarihi boyutlarda müdahalelere gittiler. Fed, faizleri acil toplantılarla sıfıra indirdi ve aylık 120 milyar dolarlık tahvil alım programı başlattı. Avrupa Merkez Bankası, Japonya Merkez Bankası benzer programlar uyguladı. Hükümetler, trilyon dolarlarca destek paketi açıkladılar. Bu kadar çok para basılması ve ekonomik belirsizlik, yatırımcıları altına yöneltti.

Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?
Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?

Altın fiyatlarındaki tarihi yükseliş

2020 başında 1520 dolar civarında olan altın, salgının da ilerlemesiyle hızla yükseldi. Nisanda 1700 doları, haziranda 1800 doları aştı. Temmuzda ivme daha da arttı. 4 Ağustos 2020’de altın, tarihi zirvesine ulaşarak ons başına 2070 dolara tırmandı.

Bu sadece yüzde 36’lık bir artış değildi, aynı zamanda yeni bir rekordu. 2011’deki önceki rekor kırılmıştı.

Salgın döneminde altına farklı nedenlerle farklı yatırımcı grupları yöneldi:

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

  • Bireysel yatırımcılar: İşlerini kaybetme korkusu, gelecek endişesi ve borsalardaki oynaklık nedeniyle birikimlerini korumak istediler. Birçok kişi, hayatında ilk kez altın aldı.
  • Kurumsal yatırımcılar: Hedge fonlar ve büyük yatırım fonları, portföy koruması amacıyla altına ağırlık verdiler. Altın vadeli işlem sözleşmelerinde rekor pozisyonlar oluştu.
  • Merkez bankaları: Özellikle gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları, dolar rezervlerini çeşitlendirmek için altın alımlarını sürdürdüler.
  • Teknoloji yatırımcıları: İlginç bir grup da kripto para dünyasından geldi. Bitcoin’i dijital altın olarak görenler, fiziksel altına da ilgi duydular.

Salgının farklı dinamikleri

2008 kriziyle karşılaştırıldığında, 2020 salgını farklı dinamikler içeriyordu. 2008’de sistem kriziydi, bankalar birbirine güvenmiyordu. 2020’de ise sağlık krizi vardı ama finansal sistem nispeten sağlamdı.

Ancak 2020’deki parasal genişleme çok daha hızlı ve büyük ölçekliydi. Merkez bankaları bilançoları inanılmaz boyutlara şişti. Bu durum, “enflasyon geliyor” endişelerini artırdı ve altın talebini destekledi.

Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?
Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?

Uluslararası piyasalarda altın nasıl işler?

Altın, dünya genelinde standartlaştırılmış bir şekilde işlem görür. Bu standartlaşma sayesinde, İstanbul’daki bir yatırımcı ile New York’taki bir yatırımcı aynı küresel fiyatlardan etkilenir.

Troy ons: Altının küresel ölçü birimi

Uluslararası altın piyasalarında temel ağırlık birimi “troy ons”tur. Bir troy ons tam olarak 31.1 gram eder. Bu birim, orta çağda Fransa’nın Troyes şehrinde düzenlenen panayırlarda standartlaştırıldı ve zamanla küresel kabul gördü.

Troy ons, günlük hayatta kullandığımız normal onstan (28.35 gram) daha ağır. Bu fark önemli çünkü yanlış birimi kullanırsanız hesaplamalarınızda ciddi hatalar olabilir.

Gram altın ile troy ons farkı

Türkiye’de altın alım satımı gram üzerinden yapılır ama uluslararası piyasalarda troy ons fiyatı referans alınır. Gram altın fiyatını hesaplamak için şu formül kullanılır:

Örnek hesaplama: Uluslararası piyasada altın 2000 dolar/troy ons olsun. Türkiye’de gram altın fiyatı:

  • 2000 ÷ 31.1 = 64.31 dolar/gram
  • 64.31 × 30 TL (dolar kuru) = 1929 TL/gram
  • Buna işçilik, vergi ve kâr marjı eklenir (yüzde 5-10)
  • Sonuç: yaklaşık 2050-2100 TL/gram
Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?
Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?

Dünya borsalarında altın işlemleri

Altın, 24 saat kesintisiz işlem gören küresel bir varlık. Üç ana borsada yoğunlaşıyor:

COMEX (New York): Dünyanın en büyük altın vadeli işlem piyasası. Küresel altın fiyatlarının belirlenmesinde en etkili merkez. Standart sözleşme büyüklüğü 100 troy ons (yaklaşık 3.1 kilogram). Günlük işlem hacmi çok büyük, ortalama 25-30 milyon ons altın sözleşmesi el değiştirir.

LBMA (Londra): London Bullion Market Association, tezgah üstü altın ticaretinin merkezi. Burada büyük miktarlarda fiziksel altın ticareti yapılır. Günde iki kez “LBMA Gold Price” belirlenir ve bu fiyat dünya genelinde referans alınır. İşlem gören külçeler 11-13 kilogram ağırlığında ve minimum 995 ayar saflıkta.

Shanghai Gold Exchange: Çin’in artan altın talebi ile önem kazandı. Özelliği fiziksel teslimat odaklı olması. Çin yılda 1000 ton civarında altın takı talebi var ve Asya saatlerinde fiyatları etkiliyor.

Altın saflığı ve ayar sistemi

Altının saflığı iki farklı sistemle ölçülür:

Karat sistemi: Takılarda kullanılır. 24 karat saf altındır. 18 karat, yüzde 75 altın içerir. Saf altın çok yumuşak olduğu için, dayanıklılık için başka metallerle karıştırılır.

Binde sistemi: Yatırım amaçlı altınlarda kullanılır. 995 ayar yüzde 99.5, 999.9 ayar (dört dokuz) yüzde 99.99 saf altın demektir.

Ekonomi 101: Altın neden kriz dönemlerinde değerlenir?

Altın fiyatlarını etkileyen faktörler

Altın fiyatları birçok faktörden etkilenir:

Merkez bankası politikaları ve faiz oranları: Faiz yükseldiğinde altın cazibesini kaybeder çünkü altın faiz getirmez. Faiz düştüğünde veya negatif olduğunda altın cazip hale gelir. Önemli olan nominal değil reel faiz (nominal faiz – enflasyon). Negatif reel faiz ortamında altın çok iyi performans gösterir.

Dolar kuru: Altın dolar üzerinden fiyatlandığı için dolar güçlendiğinde altın diğer para birimleri cinsinden pahalanır ve talep azalır. Dolar zayıfladığında ise altın yükselir.

Jeopolitik riskler: Savaşlar, terör saldırıları, politik belirsizlikler, ticaret savaşları gibi gelişmeler altın talebini artırır. Rusya-Ukrayna savaşı başladığında altın fiyatları anında yükseldi.

Arz ve talep dengesi: Altın madenciliği yılda yaklaşık 3000 ton üretiyor. Hindistan ve Çin’deki takı talebi çok önemli, özellikle düğün sezonlarında artıyor. Merkez bankalarının rezerv alımları da fiyatları etkiliyor. Son yıllarda özellikle Rusya, Çin, Türkiye gibi ülkelerin merkez bankaları dolar rezervlerini azaltıp altın alımını artırdılar.

Teknolojik talep: Altın sadece yatırım ve takı için değil, elektronik endüstrisinde de kullanılıyor. Telefonlarda, bilgisayarlarda altın var. Bu talep nispeten stabil ama teknoloji patlamaları fiyatları etkileyebilir.

Sezonsal faktörler: Hindistan’da sonbahar düğün sezonu, Çin’de Ay Yeni Yılı gibi dönemlerde takı talebi artıyor. Bu dönemlerde fiyatlar genellikle yükseliyor.

Altın, modern ekonominin karmaşık araçlarından biri olmasına rağmen, temelinde binlerce yıllık bir güven ilişkisi yatıyor. Kriz zamanlarında insanların altına yönelmesi, bu metal hakkındaki kolektif inancın bir yansıması. Uluslararası piyasalarda standartlaşmış sistemler sayesinde, dünyanın her yerinden yatırımcı aynı dili konuşuyor ve aynı fiyatlardan etkileniyor. Bu, altını gerçekten evrensel bir değer deposu haline getiriyor.