Ekonomi 101: Gelir dağılımı nedir?

Gelir dağılımı, bir ülkede üretilen toplam gelirin vatandaşlar arasında nasıl paylaşıldığını gösteren ekonomik bir ölçüttür. Basitçe söylemek gerekirse, pasta hepimizin emeğiyle büyüyor, peki bu pastadan kim ne kadar dilim alıyor? İşte gelir dağılımı bunu gösterir.

Basitçe söylemek gerekirse, pasta hepimizin emeğiyle büyüyor, peki bu pastadan kim ne kadar dilim alıyor? İşte gelir dağılımı bunu gösterir.

Gelir dağılımı nasıl ölçülür?

Ekonomistler genellikle dağılım ölçmek için birkaç farklı yöntem kullanır:

Gini katsayısı: 0 ile 1 arasında değer alan bu ölçütte, 0 tamamen eşit bir dağılımı, 1 ise bir kişinin tüm gelire sahip olduğu tam eşitsizliği gösterir. Türkiye’nin Gini katsayısı 2024 verilerine göre 0,418 civarındadır ve bu, dağılımda eşitsizlik olduğunu göstermektedir.

Yüzdelik dilimler: Toplumu gelir düzeyine göre yüzde 20’lik veya yüzde 10’luk dilimlere ayırarak, her bir dilimin toplam gelirden aldığı payı incelemek. Örneğin, “en zengin yüzde 10, toplam gelirin yüzde 40’ını alıyor” gibi.

P90/P10 oranı: En zengin yüzde 10’luk kesimin kazandığının, en yoksul yüzde 10’luk kesimin gelirine oranıdır. Bu oran ne kadar yüksekse, eşitsizlik o kadar derindir.

Türkiye’de gelir dağılımı

TÜİK verilerine göre Türkiye’de en zengin yüzde 20’lik kesim, toplam gelirin yaklaşık yüzde 48,1’ini alırken, en yoksul yüzde 20’lik kesim sadece yüzde 6,3’ünü alabilmektedir. Bu, zengin ve yoksul arasındaki makasın oldukça açık olduğunu gösteriyor.

Dağılımdaki eşitsizliğin nedenleri

Adaletsizliğin birçok nedeni vardır:

  • Sermaye birikimi: Kapitalist sistemde, üretim araçlarına sahip olanlar (fabrikalar, şirketler, gayrimenkuller) üretimden daha büyük bir pay alır. İşçiler ise emeğinin tam karşılığını alamaz.
  • Vergi sistemi: Türkiye’de dolaylı vergiler (KDV, ÖTV gibi) toplam vergi gelirlerinin büyük kısmını oluşturur. Bu vergiler zengin-fakir ayrımı yapmadan herkesten aynı oranda alındığı için, düşük gelirlileri orantısız şekilde etkiler.
  • Eğitim ve fırsat eşitsizliği: İyi eğitime erişim, daha yüksek gelir demek. Ancak kaliteli eğitime erişim, ailenin gelir düzeyine bağlı olduğundan, yoksulluk döngüsü kırılamaz.
  • İşgücü piyasası koşulları: Sendikal örgütlenmenin zayıflaması, taşeronlaşma, güvencesiz çalışma biçimlerinin yaygınlaşması ücretlerin baskılanmasına neden olur.
  • Ekonomi politikaları: Neoliberal politikalar, özelleştirmeler ve kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi zengin-yoksul arasındaki uçurumu derinleştirir.

Gelir dağılımı eşitsizliğinin toplumsal sonuçları

Refah dağılımındaki bozukluk sadece ekonomik değil, toplumsal sonuçlar da doğurur:

  • Sosyal hareketlilik azalır: Yoksul ailelerin çocukları sınıf atlayamaz, zengin ailelerin çocukları ise ayrıcalıklarını korur.
  • Toplumsal gerilim artar: Eşitsizliğin yüksek olduğu toplumlarda suç oranları, toplumsal kutuplaşma ve siyasi istikrarsızlık daha yaygındır.
  • Ekonomik büyüme yavaşlar: Geniş kitlelerin alım gücünün düşük olması, iç talebi sınırlar ve büyümeyi engeller.
  • Sağlık sorunları artar: Yoksulluk; yetersiz beslenme, kötü barınma koşulları ve sağlık hizmetlerine sınırlı erişim nedeniyle sağlık sorunlarına yol açar.

Daha adil bir gelir dağılımı mümkün mü?

İşte atılabilecek adımlar:

  1. Artan oranlı vergi sistemi: Yüksek gelirlilerden daha yüksek oranda vergi alınması, servet vergisinin etkin uygulanması.
  2. Güçlü sosyal güvenlik ağı: Temel ihtiyaçların (sağlık, eğitim, barınma) herkes için erişilebilir olması.
  3. Emek örgütlenmesinin güçlendirilmesi: Sendikal hakların genişletilmesi, asgari ücretin insanca yaşam standardını sağlayacak düzeye çıkarılması.
  4. Kamu hizmetlerinin güçlendirilmesi: Özelleştirmeler yerine kamusal hizmetlerin niteliğinin artırılması.
  5. Eğitimde fırsat eşitliği: Herkesin nitelikli eğitime erişiminin sağlanması, bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi.

İddia edilen ve gerçekte olan

Sana söylenen: “Ekonomi büyüdükçe herkes kazanır, zenginlik aşağıya doğru sızar.”

Gerçek: Son 40 yılda dünya ekonomisi büyürken, eşitsizlik de arttı. Türkiye’de de ekonomik büyüme dönemlerinde bile en yoksul kesimin payı neredeyse hiç artmadı. Zenginlik yukarıda birikti, aşağıya sızmadı.

Sana Söylenen: “Çok çalışırsan sen de zengin olabilirsin.”

Gerçek: Sosyal hareketlilik, yani alt sınıflardan üst sınıflara geçiş, gelir dağılımının bozuk olduğu ülkelerde çok daha zordur. İstatistikler, bir insanın doğduğu sosyoekonomik sınıfın, gelecekteki refah düzeyinin en güçlü belirleyicisi olduğunu gösteriyor.

Gelir dağılımı, sadece ekonomik bir veri değil, toplumsal adaletin ve demokrasinin de bir göstergesidir. Pastadan herkesin adil pay alması, sadece ahlaki bir mesele değil, sağlıklı bir ekonomi ve toplum için de zorunluluktur.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.