Fransa’da geçen hafta pazar günü kurulan hükümet, ertesi sabah yeni Başbakan Sebastien Lecornu’nün istifasıyla çökmüştü. Lecornu, istifasından 5 gün sonra, kendisine yeniden verilen başbakanlık görevini “zorunluluk gereği” kabul ettiğini duyurdu. Ancak 12 Ekim Pazar akşamı açıklanan hükümet, şimdiden güvensizlik oyu riskiyle karşı karşıya.
2024 yazında yenilenen genel seçimlerden beri dört defa hükümet değiştiren Fransa, siyasi tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. İşte Fransa’daki hükümet krizinin 4 nedeni:
Parlamento dağılımı ve dayanamayan azınlık hükümetleri
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un parlamentoyu feshi üzerine Fransa’da 2024’ün haziran ve temmuz aylarında genel seçim yapıldı. “Başkanlık çoğunluğu” olarak anılan Macron destekçileri, sol ittifak Yeni Halk Cephesi (NFP) ve aşırı sağdaki Ulusal Birlik (RN), parlamentodaki başlıca grupları oluşturuyorlar.
Ayrıca sağda yer alan Cumhuriyetçiler ve merkez sola yakın Sosyalistler ve Ekolojistler azınlıkta kalmakla beraber, değişken ittifaklar ve oylamalar aracılığıyla hükümetin sürekliliğine ve kabineye etki ediyorlar.
İdeolojik konumları birbirinden çok farklı olan üç ana gruptan hiçbirinin Ulusal Meclis’te mutlak çoğunluğu sağlayamaması, yeni yasama döneminde zayıf azınlık hükümetlerinin kurulmasına yol açtı. Macron’un başbakan olarak ilk tercihi, Eylül 2024’te göreve gelen eski Dışişleri Bakanı Michel Barnier oldu. Sağ kanattaki küçük gruplardan Cumhuriyetçiler’in (LR) üyesi Barnier, anayasanın başbakana tanıdığı oylamasız bütçe geçirme hakkına başvurunca hem sağdan hem de soldan sert bir muhalefetle karşılaştı. Barnier hükümeti güvensizlik oyuyla düşürüldü.
Daha sonra 2024’ün aralık ayında Macron’a yakın isimlerden 74 yaşındaki François Bayrou, başbakanlığa atandı. Ancak Bayrou’nun kamu bütçesinde kısıtlamalar öngören planını da ne sol ne de sağ muhalefet kabul etti. Bayrou, yeni yasama döneminde istifa eden ikinci başbakan oldu.
Macron’un atadığı son isim Sebastien Lecornu, yönetimde “yalnızca sözde değil, özde kopuşların olması gerektiğini” vurgulayarak 6 Ekim’de Bayrou’dan görevi devraldı. Ne var ki kabinede yer alacağı kesinleşmiş bazı isimler arasındaki uyumsuzluğun meydana çıkmasıyla Lecornu de cumhurbaşkanına istifasını sundu.
Lecornu, istifasının üzerinden 5 gün geçtikten sonra Macron tarafından yeniden görevlendirildiğini kamuoyuna duyurdu. Yeni hükümet, Elysée Sarayı’nda cumhurbaşkanıyla yapılan birkaç saatlik görüşmeden sonra 12 Ekim Pazar akşamı açıklandı.
39 yaşındaki Başbakan Lecornu, merkez sağ kökenli olmakla beraber ideolojisiyle değil, uzlaşma çabalarıyla öne çıkan bir figür. Buna karşın siyasi yelpazenin en solunda yer alan Yeni Halk Cephesi ve aşırı sağ parti Ulusal Birlik, hükümet duyurulur duyurulmaz güvensizlik oyu vereceklerini açıkladılar. Ekolojistler ve merkeze daha yakın olan Sosyalist Parti’den de muhalefet sesleri de daha hükümet açıklanmadan yükseldi.
Gruplar arasındaki uzlaşmazlığın temelinde bütçe, emeklilik ve vergilendirmeye ilişkin görüş farklılıkları yatıyor.
Bütçe uzlaşmazlığı, vergilendirme ve emeklilik reformu
Fransa’da 2025 mali yılı bütçe tasarısı, anayasanın öngördüğü süre zarfında onaylanamamıştı. Yeni hükümetin tutunup tutunamayacağı belli olmadığından, 2026 bütçesi de henüz sürüncemede. Devletin borcu, GSYİH’nin %114’üne yaklaşmış durumda.
Fransa’daki hükümet istikrarsızlığı, bir yandan bütçenin belirlenememesine yol açarken, öte yandan piyasalardaki tedirginliği artırıyor. Lecornu’nün istifa açıklamasının ardından Paris Borsası’nda %2’nin üzerinde düşüş yaşandı.
Parlamentodaki grupların bütçe açığını kapatmaya yönelik siyasi tasarıları, büyük farklılıklar gösteriyor. Macronist blok ve merkez sağ, kamu harcamalarında kısıntı önerirken, sol muhalefet buna şiddetle karşı çıkıyor. Sendikalar ve çeşitli fraksiyonlardan sol partiler, Bayrou bütçesini protesto amacıyla Eylül ayında sokağa dökülmüş ve grev örgütlemişlerdi.
Yeni Halk Cephesi’nden Ekolojistlere ve Sosyalistlere uzanan geniş spektrumdaki sol hareketler, bütçe açığını kapatmanın alternatif yöntemi olarak “Zucman vergisini” savunuyorlar. Adını sosyal eşitsizlikler alanında çalışan ekonomist Gabriel Zucman’dan alan vergi, “ultra zenginlerden” alınması öngörülen asgari servet vergisini ifade ediyor. Bu vergi, mal varlığı 100 milyon Euro’yu aşan haneleri, yani Fransa’daki yaklaşık 1800 kişiyi ilgilendirmekte.
Parlamentodaki en güçlü gruplardan Yeni Halk Cephesi, kurulacak herhangi bir hükümetle müzakere için bu verginin kabulünü şart koşuyor. Ancak şu ana kadarki hükümet tasarıları ve göreve getirilen kadrolara bakılırsa, bu tür bir kanunun yürürlüğe girmesi şimdilik olanaksız.
Son olarak, 2023 yılında parlamento onayı alınmadan yasalaşan emeklilik reformu, sağdan sola tüm muhalefetin tepkisini çeken bir diğer temel sorun. Emekliliği puanlı bir sisteme bağlayan ve emeklilik yaşını erteleyen reform, 2023’te Fransa sokaklarında kitle eylemlerini körüklemişti.
Bugün açıklanacak yeni hükümet programında emeklilik reformunun hala geçerli olup olmadığı veya ertelenme durumunun ifade edilmesi bekleniyor. Reformun akıbeti, hükümetin sürekliliğinde de belirleyici olacak.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
2027 hedefleri ve merkezle sağın kırılgan ittifakı
Cumhurbaşkanı Macron, 2024’te parlamentoda oluşan tablonun ardından hükümeti kurmak amacıyla sağa yönelmiş olsa da geçtiğimiz hafta, Macronistlerle Cumhuriyetçiler arasındaki ipler gerildi. İlk Lecornu hükümetinin Fransa tarihinin en kısa ömürlü hükümeti olarak hızlı çöküşü, merkez ile sağ arasındaki ittifakın çatırdaması ve 2027 cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılan hesaplarla da bağlantılı.
Geçen hafta ilk kabine açıklandığında, Cumhuriyetçiler’in şahin lideri ve önceki dönemin İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, yeni hükümetin “Macronizm’le kopuş” sözünü tutmadığını ve kendisinin hükümete katılmayacağını X’te duyurdu. Retailleau, hükümete katılmama gerekçesini Macron rejiminin sembolü haline gelmiş 7 yıllık ekonomi bakanı Bruno Le Maire’in kabinede kalması olarak ifade etti. Çiçeği burnunda Başbakan Lecornu, bunun üzerine güvenoyu alamayarak devrilme tehlikesine karşı hemen ertesi gün istifa etti.
Retailleau’nun Fransa siyasetinde bomba etkisi yaratan kararı, 2027’de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilişkilendirilebilir. Muhafazakâr lider, hükümeti protesto ederek, kendisini Macron rejimiyle uzlaşmayan ilkeli bir sağ alternatif olarak sunmaya yönelik bir hamle yapmış oldu. Retailleau’nun, Chirac ve Sarkozy geleneğinden gelen Cumhuriyetçiler’i yeniden popüler kılarak sağ siyasetin başat aktörü kılmayı hedeflediği anlaşılıyor.
Sonuç olarak, Lecornu I hükümeti, sadece parlamento aritmetiği yüzünden değil, aynı zamanda kilit siyasi figürlerin orta vadeli başkanlık stratejilerini güncel ittifakların önüne koyması nedeniyle de başarısız oldu.
Ancak Retailleau’nun tüm muhalefetine rağmen 12 Ekim akşamı açıklanan Lecornu II kabinesinde 6 Cumhuriyetçi milletvekilinin yer aldığını belirtmek gerekir. Bu durum, pek yakında Fransa sağı içinde de çekişmelere gebe.
Sol içi çatışma ve bölünen seçim ittifakı
Peki merkez ve sağ siyasetin temsilcileri iktidarla ilgili çeşitli stratejiler geliştirirken sol cenahta neler oluyor? Solcu bir başbakanın atanması olasılığı neden konuşulmuyor?
Macron’un siyasi/ideolojik tercihi ve sol içerisindeki kavgalar, bu sorunun yanıtını veriyor.
Aslında sol partiler Haziran 2024 seçimlerine girmek amacıyla geniş kapsamlı bir seçim ittifakı kurmuştu. Yeni Halk Cephesi adlı bu ittifak, sosyal ve ekonomik hayatta köklü reformları savunan Başkaldıran Fransa hareketi, Ekolojistler ve Fransa Komünist Partisi’nin yanı sıra tarihsel ağırlığı olan Sosyalist Parti’yi ve merkeze daha yakın sol partileri de içeriyordu.
Ancak cumhurbaşkanı Macron, seçimlerden sonra hükümet kurma görevini sol ittifakın üzerinde uzlaştığı başbakan adayına vermedi.
Takip eden süreçte ise seçim ittifakının ana bileşenlerinden Başkaldıran Fransa’yla Sosyalist Parti’nin ekonomi politikasından dış politikaya uzanan fikir ayrılıkları, iki parti arasında gerginlik yarattı.
Nihayet Aralık 2024’te Sosyalist Parti Genel Sekreteri Olivier Faure’un, hükümet konusunda Macron’la görüşmek üzere cumhurbaşkanlığı sarayında ağırlanmasıyla iki parti arasındaki bağlar kopma noktasına geldi. Başkaldıran Fransa hareketinin kurucusu ve Macron’un eski rakibi Jean-Luc Mélenchon, Sosyalist Parti’yi ihanetle suçladı.
Ancak bugün iktidar krizini çözecek anahtar, uzlaşabilme ihtimaline en yakın grup olan Sosyalistlerin elinde. Uzlaşmanın yolu, emeklilik reformundan geçiyor. Merkeze yakın Sosyalist Parti (PS) dahi bu reformdan vazgeçilmedikçe yeni hükümeti desteklemeyeceğini açıkladı. Fransa’daki hükümet kriziyle beraber meşruiyet ve uzlaşma ihtiyacı artan Cumhurbaşkanı Macron, geçtiğimiz hafta reformun ertelenebilme ihtimalini dile getirdi.
Eğer grup, solun diğer bileşenleri gibi hükümeti düşürmek için önerge vermezlerse, Lecornu II hükümeti bir müddet daha görevde kalabilir.