Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kemal Can ile 5 Soru 10 Cevap (62): Ortada bir muhalefet yok mu?

“5 Soru 10 Cevap” programının 62. bölümünde Kemal Can şu sorulara yanıt aradı:

-Ortada muhalefet olmadığını söylerken kimden bahsediliyor?
-Muhalefetin olup olmadığını anlamak  için nereye bakmak gerek?  
-Muhalefet, sadece lider aktörleri tanımlayan bir özne midir?
-Türkiye muhalefet pratiklerinde dünyanın çok mu gerisinde?
-Yeni aktörlerin katılması muhalefet zeminini nasıl etkiler?

Yayına hazırlayan: Uğur Gümüşkaya

Merhaba iyi haftalar. Bu hafta başlıkta gördüğünüz üzere, bu günlerde çokça sorulan, ‘muhalefet var mı?’ ya da ‘muhalefet yok mu?’ konusunu ya da sorusunu tartışacağız.

Ortada muhalefet olmadığı söylenirken kimden bahsediliyor?

Bu cümleyi kuran herkes muhatap özne olarak siyasi partileri, çoğunlukla belirleyici olduğuna inandığı ana muhalefet partisini hatta onun yönetimini, liderini işaret ediyor. Buna gerekçe olarak da, iktidarı yerinden edememesi, bir siyasi etkinlik kuramaması, gündemi belirleyememesi kullanılıyor. Bunların hepsi doğru,. Dolayısıyla muhalefet kimdir sorusu “muhalefetin lider aktörleridir” diye tarif edilirse, ortada istendiği kadar muhalefet olmadığından  söz edilebilir. Ama işin bir başka cephesinden bakıldığında, muhalefetin lider aktörleri sonuç alıcı adımlar atmıyor ya da attıkları adımlar yeterli sonuçlar üretmiyor olsa bile, siyasi alanda sayısal olarak da niteliksel olarak da önemli değişimler yaşanıyor.

Muhalefet aktörlerinin yetersizliğine rağmen önemli değişimler olduğunu şurdan anlıyoruz;. Türkiye’de çok uzun zamandır muhalefet aktörleri mevcut durumu değiştirmek için yollar arıyorlardı. “Bu değişikliği nasıl yaratacağız?” Muhalefet cephesinin değişmez sorusu buydu. Şimdi ise muhalefet değişmeye dayalı eksikliğini devam ettiriyor belki ama buna karşılık yeni bir durum var; iktidar bir değişim olmamasına uğraşıyor. Şu anda asıl problem iktidar cephesinde. İktidar cephesi, yıllardır çeşitli yetersizlikle değişimi becerememiş muhalefete karşı değişimi engelleyecek her türlü önlemi alarak siyaset kurmaya çalışıyor. Bu yeni denklem önümüzdeki dönemin siyasi tablosunu belirleyecek. Çünkü değişmemeyi zorlamak da hiç kolay bir uğraş değil. Bunda nasıl zorlanıldığını da şimdiden görüyoruz. İleride daha fazla göreceğiz.

Muhalefetin olup olmadığını anlamak için nereye bakmak gerek?

Bir kere görünürlük en önemli belirleyici. Beklentilere, şikayetlere, taleplere cevaplar üreten ve gündem kuran muhalefet arayışından görünürlük çok önemli. Bu yine siyasi aktörler, partiler, onların yöneticileri açısından gündem getiriliyor. Bir de attıkları adımlarla siyasi sonuçlar üretebilmeleri muhalefetin etkinliğini ölçmenin yolu. Meclisteki varlığıyla politikalar üzerinde etki yaratabiliyor mu, bazı süreçleri değiştirebiliyor mu buna bakılıyor. Tabi kamuoyu ve medyaya da bakılıyor.  Ama bu Türkiye’de pek işlemeyen iki alan ve buradan bir şey okumanın da pek mümkün olduğunu söyleyemeyiz. Bir ülkede muhalefet var mı yok mu meselesine buralardan bakılıyor.  

Aslında muhalefetin var olup olmadığını biriken memnuniyetsizlikten, artan itiraz potansiyelinden, yükselmekte olan yeni taleplerden anlayabiliyoruz. Bunun siyasi sonuçlar vermesi ülkenin koşullarına, zamanın imkanlarına göre değişiklik gösteriyor. O ülkede şikayetlerin, itirazların gündeme getirilmesine ihtiyacın devam etmesi muhalefet potansiyelinin varlığının en önemli göstergesi. 

Bir başka önemli mesele de, bunun çeşitlenerek artması. Bir ülkede şikayet ve itiraz varsa ve memnuniyetsizlik artıyorsa, muhalefet vardır. Bunu yeterince temsil edemeyen muhalefete ilişkin eleştiriler yoğunlaşmışsa daha da büyük bir potansiyel var demektir. Muhalefetin varlığı yokluğu meselesine aktörlerin yaratabildikleri sonuçlar üzerinden değil, potansiyeller üzerinden bakmak daha doğru. 

Muhalefet, sadece lider aktörleri tanımlayan bir özne midir? 

Muhalefet yok demek, aslında bu cümleyi kuranlar için bir anlamda kendini inkar anlamına gelir. “Beni temsil eden benim şikayet ve taleplerimi siyasi alana taşıyan aktör yok” cümlesini kuran özne, aslında muhalefetin tam kendisidir. Dolayısıyla “muhalefet yok”, aslında kendi ağırlığı ve önemini de zayıflatan bir durumu ifade ediyor. Muhalefette talep şikayet ve beklentileri taşımaya yeterli siyasi aktörler ya da doğru biçimde kullanabilen lider aktörler yok demek daha doğru. Karamsar bir teslimiyet halinde “bu ülkede muhalefet yok” diyen herkes, aslında bunu demeye devam ettiği için önemli bir muhalefet potansiyeli olduğunu bizzat göstermiş oluyor.

İnsanların muhalefet etmeyi gerektiren memnuniyetsizliklerini ya da karşılanmayan taleplerini siyasi alanda etkinleştirecek aktörler istemesi çok normal. Ama bu diğer toplumsal meselelerde olduğu gibi, siyasi alanda da doğrudan gerçekleşmiyor. Çünkü sadece matematiksel bir şey değil. Bazı dolaylı ve karmaşık süreçlerle gerçekleşiyor. “Memnun değilim, şikayetçiyim o zaman değiştirelim” zinciri, siyasi davranışlarda çok doğrusal işlemiyor daha karmaşık süreçleri var. Ancak bunun daha fazla dile getiriliyor olması bu potansiyelin büyümekte olduğunun işareti. Muhalefet denen özne, aslında siyasi aktörleri bulmamış olsa da önemli bir değişim birikimini göstermekte. 

Türkiye muhalefet pratiklerinde dünyanın çok mu gerisinde? 

Türkiye’nin son on yılında, iktidar pek çok baskı yöntemini denedi, uyguladı. Toplumu ve siyasi alanı kutuplaştırmayla daralttı. Bu konuda, belki dünyaya da örnek olacak pratikler geliştirdi. Kendisi de bu konudaki yeteneklerini öğrenerek ilerletti. Yine son on yıla baktığımızda netice olarak çok sıkıntılar çekildi, demokrasi ve hukuk başta olmak üzere çok büyük kayıplar yaşandı. En temel hakların bile tartışılmaya başlandığı bir zemine vardı.  

Bunlara karşı itiraz pratikleri açısından da, geniş bir özne olarak muhalefetin de çok şey öğrendiğini, strateji kurmak, birlikte davranmak, muhalefet alanlarını genişletmek açısından önemli deneyler yaşadığını, epey şey öğrendiğini gözden kaçırmamak lazım. Bu ülkenin geçmiş siyasi birikimi, örgütlenmeye, kamusal protesto pratiklerine çok yatkın bir süreci işaret etmiyor. Ama hiç de azımsanamayacak deneyimleri içinde barındırıyor. Olup bitenlerin hiçbir şey öğrenmeden geçildiğini düşünmek için bir nedenimiz yok.

Yeni aktörlerin katılması muhalefet zeminini nasıl etkiler? 

Babacan ve Davutoğlu partileri sırasıyla kurulacak. Bir hareketlenme oluşacak. İşin siyasi tarafında, ittifakları, siyasi dengeleri nasıl etkiler, iktidar açısından sarsıcı sonuç ortaya çıkar ve bu gerilim çok şiddetli bir tırmanış yaşar mı, yavaşça yatırır mı, bütün bunlar konuşulacak. Türkiye’de, muhalefet iktidarı değiştirmek için yollar ararken iktidar kendisinin değişmemesi için çeşitli çareler bulma aşamasına geldi. Bu aslında çok önemli bir mantık değişimi. Bu yeni duruma göre pozisyon almak, sadece iktidarı değil muhalefeti temsil edecek aktörleri de zorlayacak, en geniş özne anlamında muhalefeti gündemine getirecek. Yan bir etki olarak, baca vetosunda, Davutoğlu ile Erdoğan arasındaki dolandırıldık-yolsuzluk atışmalarında tartışma alanlarının genişleyeceği, bu gelişmenin de çatışma alanlarını büyüterek ilerlemek zorunda olan iktidar için daha zorlu bir süreç başlatacağı düşünebilir.

Bu çerçeveden bakınca, bir tür vaz geçmişlik içeren “bizde muhalefet yok” yerine, muhalefetten ne istendiğine dönük daha aktif bir tartışmanın çok daha anlamlı olacağını düşünüyorum. Çünkü zemin değişiyor, sonuçlar değiştirmese de potansiyeller büyük ölçüde yeniden oluşuyor.  Temel ezberle ve yine bir tür değişmezlik algısıyla yaklaşan tavır yerine, muhalefetin doğrudan kendisi olduğunu bilen bir yurttaş tutumunun, siyasi müdahale biçiminin çok daha sonuç alıcı ya da kalıcı etkileri olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla “böyle gelmiş böyle gider”,  “bu vatandaş cebinden başka bir şeyi düşünmez”  ya da “muhalefetten bir şey olmaz” sözlerinin her biri kendi dar anlamlarıyla doğru olsa bile, sürekli tekrar edildiğinde sadece bir haleti ruhiye besliyor, siyasi bir sonuç doğurmuyor. En az muhalefetin lider aktörleri kadar etkisiz bir alan oluşturuyor.

Şimdilik bu kadar diyelim. Tekrar iyi haftalar. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.