Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Her zaman kazanmak için sahada olan adam: Zidane

Zidane, teknik direktörlük kariyerinde henüz iki yıl dolmadan kupa koleksiyonu yapmaya başladı. Her zaman vurguladığı gibi “kazanmaya” devam ediyor.

“Performans göstermek için burada değilim, kazanmak için buradayım.”

Futbolculuk döneminde duymaktan en rahatsız olduğu eleştirilerden birine bu keskinlikte cevap vermişti Zinedine Zidane. Yeşil sahalarda top koşturuyorken bu dediğinin hakkını tam anlamıyla verdi. Bugünlerde ise belki onu teknik direktörken de futbol efsanelerinin zirvesine taşıyacak yürüyüşe başlamış durumda. Real Madrid’in başına geçeli henüz iki yıl olmadan La Liga’da, Dünya Kulüpler Kupası’nda, Avrupa Süper Kupası’nda ve iki kez de Şampiyonlar Ligi’nde zirveye çıkıp inanılmazı başaran isim oldu. Bir numaralı kupanın adı “Şampiyonlar Ligi” olduğundan beri art arda kupa kazanan ilk teknik direktör olmayı daha çizginin gerisindeki kariyerinin bebeklik günlerinde başardı.

1

Juventus’taki başarılı oyunu, 1998 Dünya Kupası’nda milli takımın kimliğine yönelik ırkçı eleştirilere rağmen geri durmayıp sonucu değiştiren adam olması ona Ballon d’or’u kazandırmıştı. Ödülün ardından performansını hiç düşürmedi ve 2001 yılında Florentino Perez’den Monte Carlo’da bir peçete aldı. Peçetenin üzerinde “Real Madrid’de oynamak ister misin?” yazıyordu. Fransız yıldız teklifi kabul etti. Çünkü onun “kazanma” listesinde Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yoktu ve bu teklif ona bu kapıyı açacak ve tartışılmaz bir efsane olmasına neden olacaktı.

Real Madrid’deki ilk yılında Şampiyonlar Ligi’nde final oynamayı başardı. 2002 finali deyince futbolseverler adına ilk akla gelen şey, onun olağanüstü volesi olacaktı. Roberto Carlos’un son anda ortaya çevirdiği topta, Zidane çoktan pozisyonunu aldı. Top aslında istediği bölgeye düşmedi. Ama o tarihin en ilginç açısıyla inanılmaz bir vuruş çıkardı. Öyle ki futbol sahalarındaki estetik tanımı o vuruşla alt üst oldu. Real Madrid şampiyonluğa, Zidane da hayaline ulaşmıştı.

Unutulmaz veda

Zidane, Real Madrid’deki güzel futboluna devam ederken 2004’te milli takıma veda ettiğini açıkladı ama gemi kaptansız yol alamadı. Zidane geri döndü. Bu geri dönüş futbol tarihinin en sansasyonel veda sahnesinin başrol oyuncusu olacağı anlamına da geliyordu.

2006 Dünya Kupası’nda takımıyla finale kadar yükselen Zidane, son maçında rakibi Materazzi’yi yere yıktı. Önce kimse anlamadı. Sonra anlaşıldı ki Zidane, rakibinin göğsüne son derece şiddetli bir kafa atmıştı. Hakem tereddüt etmeden kırmızı kartı gösterdi. O an; Zidane’ın tıpkı yaşama başladığı gibi, futbola bir Fransız beyefendisi olarak değil Cezayirli olarak vedasının flasback’i oldu.

Zidane’ın futbolculuk kariyeri arkasında unutulmaz anılar bıraktı. Saha içerisinde o kadar iyiydi ki yönetmen Douglas Gordon, 23 Nisan 2005 tarihinde oynanan Real Madrid- Villareal maçında sahaya 15 kamera yerleştirdi, sadece Zidane’ı çekti ve belgesel haline getirdi. Zidane: A 21st Century Portrait adı belgesel kendine birçok festivalde yer buldu. Bu sayede Fransız yıldız Cannes’da bile boy gösterdi.

Kapı çalındığında çizgi kenarına

Futboldan sonra ise yeşil sahalar dışında kendini hiç bulamadı. L’Équipe yazarı Vincent Duluc o dönemler için şöyle yazmıştı:

“Futbolu bıraktıktan sonra, Zinedine Zidane seyahatlere çıktı, farklı işler yaptı, sıkıldı ve yıldızların ortasında, ışıkların altında geçen kariyerinin yerini dolduracak hiçbir şey bulamadı. Sonunda, yolun bundan sonraki kısmında ne yapacağına karar vermişti: Antrenör olacaktı. En başta mütevazı davranacak, sıradaki mesleğini gölgede kalarak öğrenecek, yeni keşifler yapmak için okula dönecek ve kapısının çalınacağı saati bekleyecekti.”

Kapısı futbolu bırakmasının üzerinden yaklaşık 10 yıl geçmişken çalındı. Zizou göreve geldiğinde takım ligde 18 maç sonunda 37 puan toplayabilmişti. Bir başka deyişle tam 17 puan. Barcelona karşısında Bernabeu’da alınan 4-0’lık aşağılayıcı yenilginin üzerinden de sadece bir buçuk ay geçmişti. Takım tam anlamıyla dağınık bir görüntü veriyor, her kafadan bir ses çıkıyordu.

Zidane göreve geldiğinde önce bu sorunları halletti. Ne de olsa onun karakterinde “seçilmiş” bir yan vardı. O dağınık takımı birkaç ay içinde Şampiyonlar Ligi finaline çıkarmayı başardı. Finalde Atletico Madrid’i penaltılarla geçtiler ve oyuncuyken uzun uzun hayalini kurduğu kupaya, antrenörken daha hayal kurmaya vakti yokken sahip oldu.

59 yıl sonra Duble

Yine de futbol tarihi sezon ortasında takım devralıp kısa süreli başarılara imza atan ama sonrasında adı dahi hatırlanmayan teknik direktörlerle doluydu. Zidane’ın da onlardan biri mi olacağı kafalarda soru işaretine neden oluyordu. Ancak o bundan bir yıl sonra, aynı zirveye yeniden çıkmayı başardı. Üstelik bu kez yıllar sonra takımını La Liga şampiyonu da yaparak 59 yıl sonra muhteşem bir dubleye imza atmıştı. Real Madrid, bir sene boyunca oynadığı bütün rakiplere karşı büyük üstünlük kurmayı başarmış, aldığı kupaları sahadaki oyunuyla da desteklemişti. Onun Madrid’i Avrupa tarihine en güçlü tırmanan takımlardan biri oldu.

https://www.youtube.com/watch?v=SEKskeK0a_U

Zidane’ın teknik direktörken gösterdiği performans The Guardian yazarı Sid Lowe’ın dediği gibi şimdiden futbolculuk dönemini aşmış olabilir. O her zaman belirtmekten hoşlandığı gibi kazanmaya devam ediyor. Ve eğer böyle giderse meslektaşları arasında en iyi olmayı da başaracak.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.