Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Dani Rodrik: “Yeni dijital teknoloji, kazançları yaymak yerine kazananın her şeyi aldığı bir düzen oluşturuyor”

Uluslararası siyasi ekonomi alanında dünya çapında bir isim olan Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dani Rodrik’in, 9 Kasım 2018’de project-syndicate.org’ta çıkan yazısını Okan Yücel çevirdi.

Prof. Dani Rodrik

İktisat bilimi, bir bireyin hayat kalitesini ölçmek için tüketebildiği ürünlerin sayısına ve çeşitliliğine vurgu yapar. Tüketim potansiyeli de şirketlere yeni teknolojinin avantajlarından faydalanabilecekleri, iş bölümü üretebilecekleri, ölçek ekonomi ve hareketlilik kazanabilecekleri özgürlük alanları sağlanarak maksimize edilir. Tüketim amaç iken üretim bu yoldaki araçtır. Toplumlardan ziyade piyasalar analizlerin üzerine yoğunlaştığı objelerdir.
Hiç kimse bu piyasa merkezli tüketim ekonomisinin bir bolluk yarattığını inkâr edemez. Yaklaşık bir kuşak önceye kadar bu denli baş döndürücü sayıda ürünün dünyanın büyük şehirlerinde Apple veya diğer mega mağazalar vasıtasıyla ulaşılabilir olduğunu tahayyül edemezdi.
Ancak bu esnada bazı şeyler de ters yönde gelişti. Toplumdaki büyük ekonomik ve sosyal bölünmeler, ABD’den İtalya, Almanya gibi gelişmiş ve Filipinler, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelere dek geniş kapsamlı bir geri tepmenin fitilini ateşledi. Bu politik kargaşa, ekonomistlerin önceliklerinin tamamen makul olmadığı fikrini oluşturuyor.
Bir tanesi Raghuram Rajan tarafından çıkacak ve diğeri Oren Cass tarafından yazılan ve bu ay içinde basılan iki kitap; “ekonomist” dünya görüşümüzü yeniden irdeliyor ve ekonomistlerin var sayımları yerine yerel toplumların sağlıklarını merkeze koyan bir yapıyı öneriyor. İstikrarlı aileler, iyi işler, kuvvetli okullar, varlıklı ve güvenli kamusal alanlar ve yerel tarih ile kültürden onur duymak. Bunlar varlıklı bir toplumun en önemli öğeleri. Ne küresel piyasalar ne de ulus-devletler bunlara yeteri kadar cevap verebiliyor. Hatta bazen piyasalar da devletler de bunları baltalıyor.

İki farklı açı

İki yazarın dayanak noktaları farklı. Rajan Chicago Üniversitesi’nde çalışan bir ekonomist ve Hindistan Merkez Bankası Eski Başkanı. Refahı da en az diğer iki sütun (devlet ve piyasa) kadar önemli görüyor. Yönetilemeyen bir küreselleşme, en az, merkezileşmiş bir devlet gücü kadar yerel toplumlar içindeki ayrışmayı tetikliyor. Cass ise Amerika’nın göç ve ticaret politikalarının öncelikli olarak Amerikan işçilerine odaklanması gerektiği hususunda son derece açık. Bu şu anlama geliyor ki politikalar, yerel işgücü piyasasının sağlıklı olmasını sağlamalı ve makul ücretler kazanabilinecek çok sayıda iş olmalı. İki yazar da ticaretin kazançlarının altını çizerken Trump’ın korumacılığını reddediyor. Öte yandan hiper-küreselleşmede de çok öteye geçtiğimiz konusunda hemfikirler. Ancak bunun toplumlar üzerindeki maliyetlerine yeterince ilgi çekmiyorlar.
Bir yerel fabrika, bir şirketin yurtdışındaki tedarikçilere para ödemeyi tercih etmesinden dolayı kapandığı zaman bunun kaybı, yüzlerce veya binlerce mesleğin yabancı ülkelere gitmesinden daha büyük oluyor. Bunun etkisi yerel mallara ve hizmetlere ödenen payın azalmasıyla katlanıyor. Bu da yerel ekonomideki bütün işçilerin ve işverenlerin bu etkiyi hissetmesiyle sonuçlanıyor. Yerel hükümetlerin vergi gelirleri de azalıyor. Dolayısıyla eğitim ve diğer kamu hizmetlerine yapılacak yatırımların miktarı da düşüyor. Anomi, ailelerin yıkılması, opioid bağımlılığı ve diğer pek çok sosyal hastalık da genellikle bunu takip ediyor.
Ekonomistlerin genellikle verdikleri cevap, “daha büyük bir işgücü piyasası esnekliği” oluyor. Çalışanlar kendilerini kötü hissettikleri yerlerden başka yerlere gidip gittikleri yerlerde iş aramalı. Ancak Cass bize coğrafi hareketliliğin “bulunulan yerde kalma imkânı” ile birbirlerine bağlı olduklarını hatırlatıyor. Ciddi göç hareketlerinin olduğu zamanlarda bile yerel nüfusların önemli kısmı bulundukları yerde kalıyorlar ve dayanıklı bir toplum ile iyi bir işe ihtiyaç duyuyorlar.
Alternatif olarak ise ekonomistler, ekonomik değişimlerden zararlı çıkan kesimlerin bu zararlarını tazmin etmek için sosyal harcamaları ve diğer başka faydaları önerebilirler. Sosyal harcamaların ve transferlerin ne kadar uygulanabilir olduğu meselesini bir tarafa koysak bile bu önermelerin bir çözüm olup olmadığı da tartışmalıdır. Tüketim seviyesi nakit para ikraz edilmesiyle desteklense bile işsizlik hem toplumun hem de bireyin refahını azaltacak.

İyi maaşlı işler yaratmak

Sonuç olarak, yerel toplulukların güçlendirilmesinin tek yolu iyi maaşlı işlerin yaratılması ve alanlarının genişletilmesi. Cass’in önerisi istihdamı ücret sübvansiyonları ile desteklemek. Rajan ise toplumsal sözleşmeleri ve kamu mallarını harekete geçirebilecek yerel liderlerin önemini vurguluyor. Elbette ki bunlar yönetilen bir küreselleşme süreci ve devlet desteği ile gerçekleştirilecek.
Diğer ekonomistler ise bölgesel olarak hedeflenecek imalatların yayılmasını, yerel işverenlerle üniversiteler arasındaki ortaklığın hızlandırılmasını savunuyor. Bir kısım ekonomist de orta ve küçük ölçekli girişimler için, iş eğitimi gibi alanlara daha fazla kamu harcaması yapılmasını öneriyor.
Neyin en iyi çalışacağına yönelik bir kesinlik yok. Ve ilerleme için ciddi miktarda politik tecrübeye ihtiyaç var. Ancak var olan toplumsal sorunların teknolojik trendler ile daha da beter hale geldiği bir dönemde acil olarak adım atılması gerekliliği zirve yaptı. Yeni dijital teknolojinin yarattığı ölçek ekonomileri ve iletişim ağı, üretimin yerelleşmesinden ziyade, merkezileşmesine olanak sağlıyor. Kazançları yaymak yerine kazananın her şeyi aldığı bir düzen oluşturuyor. Üretim ağlarının küreselleşmesi bu etkileri daha da ileri taşıyor.
Bu güçlerle toplulukların ihtiyaçlarını nasıl dengeleyeceğimiz sadece ekonomik şanslarımızı değil, sosyal ve politik çevremizi de şekillendirecek. Cass ve Rajan’ın gösterdiği gibi, bu ekonomistlerin daha fazla görmezden gelmeye devam edemeyeceği bir durum.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.