2008’de geçirdiği trafik kazasının ardından her iki kol ve bacağıyla gövdesinin istemli kaslarını kullanamaz hale gelen Vincent Lambert’in durumu, Fransa genelinde büyük bir tartışma yaratmıştı.
Kazada ciddi bir beyin hasarı alan Lambert, kaldırıldığı hastanede bilincinin büyük bir kısmının kapalı olmasına rağmen hayatta tutuluyor. Doktorlar, 2013 yılında geliştirdikleri bir işaret dili sayesinde Lambert’in kendi tedavisine son vermek istediğini anladı. Bunun üzerine hastane yönetimi, 2013 yılında Lambert’in eşi ile aldıkları bir karar doğrultusunda tedavisine son vermeye kararı aldı.
Lambert’in eşi ve kardeşleri tedavinin durdurulmasından yana olsa da annesi ve babası tedavinin devam etmesini ve oğullarının hayatta tutulmasını talep ediyordu. Anne ve babası, 2013’te ise hastanenin tedaviyi durdurma kararının üzerine olayı idari mahkemeye taşıdı. Tedaviye verilen bir aylık aradan sonra mahkeme tedavinin devam etmesi yönünde karar verdi. Hastane, 2014 yılında Lambert’in eşi ve kardeşlerinin onayı ile tedaviyi tekrar kesme kararı aldı. Anne ve baba yeniden mahkemeye başvurdu ve mahkeme tekrar tedavinin sürmesine hükmetti. Alınan bu karar üzerine Lambert’in eşi ve hastane yönetimi, Danıştay’a itirazda bulundu.
Danıştay, Lambert’e yeniden tıbbi muayene yapılmasını istedi. Bu muayenenin sonucuna göre, Lambert artık bitkisel hayata geçmişti. Dolayısıyla Danıştay, hastanenin Lambert’i öldürmeden tedavisini kesmesine izin verdi. Danıştay kararına tepkili olan anne ve baba, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM bu kararın meşru olduğunu açıkladı ve tedavinin durdurulmasını meşru buldu. Son olarak anne ve baba Birleşmiş Milletler’in bir kurumu olan Engellilerin Hakları Komitesi’ne başvurdu. Komite kararını verene dek tedavinin devam etmesini istedi. Ancak Fransız hükümeti bu talebe karşı çıktı ve Yargıtay’a gitti. Yargıtay, 28 Haziran’da hastaneye tedaviyi durdurma hakkını tanıdı ve tedavi yeniden durduruldu.
Altı seneden uzun süren hukuk mücadelesinin sonunda Lambert’in annesi ve babası bugün bir daha mahkemeye başvurmayacaklarını açıklayıp oğullarının tedavisine son verilmesini kabul etti.
