Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kanada’da yaşayan Türkler, Kaz Dağları için eylem yaptı: “Topraklarımızı peşkeş çektirmeyeceğiz”

Haber: Ali Emre Mazlumoğlu / Kanada

Türkiye’de Kaz Dağları’nda yürütülen altın madeni projelerine karşı 26 Temmuz’da başlayan protestolar, bölgede yaşayan halkın ve çevrecilerin katılımıyla devam ediyor. Eylemler sadece Türkiye’yle sınırlı değil. Kanada’nın Toronto şehrinde yaşayan Türkler de projeye tepkilerini dile getirmek için salı günü bir araya geldi.

Çanakkale’nin Kirazlı Köyü’nde yürütülen ve tepkilere neden olan maden projelerini uygulayan Alamos Gold isimli şirket Kanadalı. Şirketin, tamamı Çanakkale’de olan üç ayrı projesi bulunuyor. Şirketin CEO’su John McClusky bir süre önce Alamos Gold’un bu projelere 100 milyon doların üzerinde yaptırım yaptığını açıklamıştı.

Şirketin Kanadalı oluşu ve projeyi uygulamak için kestiği onbinlerce ağaç, Kanada’da yaşayan Türkler’in de tepkisini çekiyor. Salı günü şirket binası önünde bir araya gelen topluluk, şirketi ve Türk hükümetini protesto etti.

Topraklarımızın peşkeş çekilmemesi için buradayız

Protesto sırasında yapılan basın açıklamasını okuyanlardan biri olan Sinem Eylem Arslan, Türkiye’de orman arazilerinin yabancı şirketlere peşkeş çekildiğini söylüyor: “Devlet eliyle ormanlık bir alanda, orada yaşayan insanların izni olmadan böyle bir katliama girişilmesi çok yanlış. Oranın çok tarihi de bir önemi var. Devlet istediği her şeyi yapamaz. Devlet, doğayı ve toprakları dilediği gibi peşkeş çekemez. Topraklarımızın ve doğamızın peşkeş çekilmesini protesto etmek için buradayız.” 

Kanada’ya 2000 yılında yerleşen ve uzun süre büyük şirketlerde çalışan Arslan, Türkiye’de yaşanan bu tip olayların kendisinde nasıl bir his uyandırdığını ise şöyle açıklıyor: “Yurtdışında yaşadığınız zaman, ülkenizi takip etmeyi bırakmıyorsunuz ve orayla olan bağınızı koparmıyorsunuz. Hatta çok daha duygusal bir bağ kuruyorsunuz. Zaten uzun süre yurtdışında kalınca Türkiyeliyim ya da Kanadalıyım gibi bir his de olmuyor. Her iki tarafa da çok bağlanıyorsunuz.”

Eylemin bir diğer katılımcısı yüksek makine mühendisi Ali Göçmen de tıpkı Arslan gibi Türkiye’nin kaynaklarının peşkeş çekildiğini söylüyor: “Doğa katliamı büyük bir sorun. Bununla birlikte ülkenin kaynaklarının da peşkeş çekilmesi durumu var. Şirket milyarlarca dolar kazanacak ancak yüzde 2-4’lük bir kısmın Türkiye’ye verileceği söyleniyor. Dolayısıyla iki boyutuyla bakılmalı. Ülkemiz soyuluyor.”

Göçmen, bu konuda birinci sorumlunun hükümet olduğunu da vurguluyor: “Burada önemli olan devleti yönetenlerin buna izin vermemesi. Siz kaynaklarınızı peşkeş çekmeye izin verirseniz oraya gelecek sayısız şirket olur.“

Protestonun en dikkat çeken kişilerinden biri ise küçük yaşına rağmen döviziyle ailesinin yanında eyleme gelen Ekin Bade Mekik. Konuşmamız, yoldan geçenlerin fotoğraf çektirme isteğiyle sık sık bölünse de, neden orada olduğunu şöyle anlatıyor: “Doğayı çok seviyorum. Türkiye’de doğanın yok olmasını istemiyorum. Ayrıca orada çok sevdiğim arkadaşlarım yaşıyor. O yüzden ormanları korumak için elimden geleni yapacağım.“

Dünyadaki madencilik operasyonlarının yüzde 75’i bir caddeden yönetiliyor

Alamos Gold’un, Toronto’da yer alan merkezi Bay Caddesi’nde bulunuyor. Bütün cadde boyunca uzanan dev gökdelenler boğucu bir hava yaratıyor. Bu cadde tam anlamıyla dev bir iş merkezi gibi. Ama caddenin asıl önemini, eyleme destek veren Kanada Komünist Partisi üyesi Drew Garvie anlatıyor: “Dünyadaki maden operasyonunun yüzde 75’i, Toronto borsası vasıtasıyla bu caddeye dayanıyor. Burası uluslararası bir başkent aslında. Çünkü Kanada hükümeti bu konuda regülasyonu minimumda tutuyor. Geçmişte Kanada’daki işçi hareketleri ve çevre mücadeleleri sayesinde şirketler faaliyetlerinin önemli bir bölümünü Kanada dışında taşımış durumda. Genelde Orta Amerika, Afrika ve Türkiye’de çalışıyorlar.” 

Alamos Gold’un merkezinin bulunduğu Toronto’daki Bay Caddesi.

Drew’a, diğer ülkelerde de Kanadalı maden şirketlerine yönelik tepkilerin olup olmadığını soruyorum. Birçok ülkede aynı problemlerin yaşandığını aktarıyor ve şöyle devam ediyor: “Biliyoruz ki Kanadalı ya da Kanada merkezli maden şirketleri dünyanın birçok yerinde büyük suçlar işliyor. Bu konuda bir regülasyon yapılması ve hatta kaynaklarımızın millileştirilmesi mücadelesi veriyoruz.”

Basın açıklamasını okuyan bir diğer isim olan Ahsen Akdal da Kanadalı maden şirketlerinin endüstri içindeki yüksek payına değiniyor ve daha geniş bir perspektif çizilmesi gerektiğini söylüyor: “Aslında bu durum Türkiye’deki insanları değil artık tüm dünyayı ilgilendiren bir mesele. Yapılan işin insanlığın ortak çıkarına olmadığını biliyoruz. Kanadalı şirketler dünya madenciliğinin yüzde 75’ini oluşturuyor ve sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok yerinde faaliyet gösteriyorlar. İşin bu yönü de var. Buradaki şirket yapılan katliamın doğrudan muhatabı.”

Kaz Dağları’nda yaşananların sadece Türkiye’yi değil, dünyayı ilgilendirdiğini savunanlardan biri de Birgül Aktaş Kılıç: “Kaz Dağları sorunu sadece Türkiye’ye ait bir sorun değil. Kaz Dağları bir dünya mirası ve bu ekolojik bir sorun. Bu faaliyetlerin çevreye ne kadar zarar vereceği biliniyor. Para kazanma uğruna dünyanın bütün nefesini kesmeye çalışıyorlar.”

Pazar günü daha büyük bir eylem yapılacak

Toronto’da Kaz Dağları projelerini protesto eden grup henüz yalnızca altı gün önce buluşmuş. Ancak bu kısa süre içerisinde kendi aralarında sosyal medyanın kullanımından, Toronto’da yer alan partiler ve derneklere ulaşan bir ekibin oluşturulmasına kadar çeşitli birimler kurmuşlar.

Grup bir yandan da seslerinin Kanada toplumunda duyulması için çaba sarf ediyor. Kanada’da siyaset yapan ve federal mecliste 44 sandalyesi bulunan Yeni Demokratik Parti (NDP) eylemlere ve diğer çalışmalara destek olacağını belirtmiş. Diğer partilerle ve derneklerle de görüşmeler sürüyor.

Eylemin sonlarına yaklaşırken bundan sonraki planın ne olacağını soruyorum. Akdal şöyle cevaplıyor: “Burada şirket önünde beş günlük bir nöbet sürdüreceğiz. Her gün saat 4’ten 6’ya kadar buradayız. Pazar günü de Dundas Square’de saat 13.00’te büyük bir eylem yapacağız. Herkesi oraya bekliyoruz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.