Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Dünyanın Gidişi (36) : Brexit düğümünü erken seçim mi çözecek?

İngiltere’de Brexit anlaşmasını üç gün içinde Avam Kamarası’ndan geçirmeyi amaçlayan hükümet önergesinin reddedilmesi üzerine ayrılık tarihinin ertelenmes bekleniyor. Brüksel’in Londra’ya vereceği süreye bağlı olarak İngiltere’nin Brexit’ten önce erken seçime gitmesi olası. Bu yayında Işın Eliçin, Başbakan Boris Johnson’ın neden erken seçime gitmek isteyebileceğini anlatıyor.

Merhaba. Yayınımızın başlığı “Brexit düğümünü erken seçim mi çözecek?” Bence evet, kampanyalar fiilen ikinci bir referenduma dönüşeceği için, Brexit düğümünü ancak bir seçim çözer. Bu yayında bu düşüncemi gerekçelendirmeye çalışacağım. Ayrıca Başbakan Boris Johnson’ın da bu seçeneği hayata geçirmeyi sitediğini savunacağım.

Önce, İngiltere’deki son gelişmeleri aktarayım: İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Temmuz ayında göreve geldiğinde tek bir vaatte bulunmuştu, o da 31 Ekim’de İngiltere’yi anlaşmalı ya da anlaşmasız mutlaka ama mutlaka Avrupa Birliği’nden çıkarmaktı.

İngiltere parlamentosu geçtiğimiz aylarda Johnson’ın ülkeyi anlaşmasız olarak Avrupa Birliği’nden çıkarmasını engellemeye çalıştı, epey çekişti yasama ve yürütme bu konuda ve sonunda parlamento şimdilik bunu başarmış görünüyor.

Dün ise, Johnson’ın Brexit’i 31 Ekim’de tamamına erdirme planı yine parlamento marifetiyle suya düştü. Eğer umulmadık bir gelişme yaşanmazsa İngiltere 31 Ekim’den sonra da, bir süre daha, Avrupa Birliği üyesi kalacak.

Aslında Boris Johnson dün akşam ülkesini 31 Ekim’de AB’den çıkarma hedefine çok yaklaşmıştı. Avam Kamarası’ndan ilk defa bir Brexit anlaşması için, Johnson’ın geçen hafta Brüksel’le üzerinde mutabık kaldığı Brexit anlaşması için, onay çıktı. Milletvekilleri, Johnson’ın Brexit anlaşmasını yasalaştıracak olan-“Çıkış Anlaşması Yasa Tasarısı”nı 329’a karşı 299 oy ile kabul ettiler. Johnson da selefi Theresa May’in üç kez deneyip de başaramadığını dünkü parlamento oturumunda başarmış oldu.

Burada küçük bir not düşmeliyim. Bu bir ön oylama idi. Yani Çıkış Anlaşması Yasa Tasarısı kabul edilmeden, önce maddelerinin tartışılacağı değişiklik önergelerinin verileceği ikinci bir oylama daha gerekiyor.

Boris Johnson’a göreve geldiğinden bu yana yetki için çekiştiği parlamento karşısında ilk zaferini tattıran bu oylamadan sadece 20 dakika sonra yapılan bir başka oylamada ise yasama yürütmeyi bir kez daha dizginledi. Milletvekilleri Brexit Anlaşması’yla ilgili yasa tasarısının 3 gün içinde yeniden oylanıp yasalaşmasını sağlayacak takvimi 308’e karşı 322 oyla reddetti. Bu sonuç anlaşmalı Brexit’in 31 Ekim’e yetişememesi anlamına geliyor.

Girişte de söyledim. Parlamento 31 Ekim’de anlaşmasız Brexit ihtimaline karşı daha önce önlemini aldı ve “AB’den uzatma istemektense mezara girmeyi tercih edeceğini” söyleyen Johnson’ı, haftasonunda, 31 Ocak 2020’ye kadar erteleme istemeye mecbur bıraktı.

Avrupa Birliği’nin erteleme talebi kabul etmesi bekleniyor ama ne kadar süreli bir erteleme volacak bu, şu anda bilmiyoruz. Karar vermeden önce İngiltere’de ne olacak, hükümet nasıl tavır alacak, onu görmek istiyoruz diyorlar.

Fakat Başbakan Johnson da, bir sonraki adımını Brüksel’den gelecek cevaba göre atacağını söylemiş bulunuyor.

 Başbakan Johnson dün akşam takvim oylaması öncesinde, 31 Ekim treni kaçarsa “Çıkış Anlaşması Yasa Tasarısı”nı geri çekerim ve erken seçime giderim, demişti ama bunu yapmadı. Avrupa Birliği’nden uzatma ile ilgili cevap gelene kadar tasarıyı askıya aldı. Yahut Avam Kamarası Başkanı John Bercow’un deyişiyle tasarıyı “arafta” bıraktı.

Guardian gazetesi, Brüksel uzatmayı kısa tutarsa Johnson’ın da milletvekillerini yeni tarihe uygun bir takvime razı ederek,  Brexit’i bir an önce tamamına erdirmenin hesabını yapıyor olabileceğini yazmış.  Böylece seçim ile koltuğunu riske atmadan, tarihe İngiltere’yi AB’den çıkaran Başbakan olarak geçme fırsatını yakalamış olur, diyor gazete.

Ben ise Johnson’ın Brexit’ten önce erken seçimi göze alabileceğini düşünüyorum. En başından beri erken seçim istiyordu zaten, Eylül ayında iki kez milletvekillerinden erken seçime onay vermelerini istemiş ancak bu talebi parlamentoda üçte ikilik yeter çoğunluk oluşmadığı için reddedilmişti.

O sırada İşçi Partisi, anlaşmasız Brexit ihtimali hala devam ettiği için buna yanaşmamıştı. Şimdi ise bu ihtimal yüzde yüz ortadan kalkmasa da -seçim sonucuna göre mevcut anlaşma geri çekilebilir- Johnson’ın hodri meydan demesi halinde, ana muhalefet lideri Jeremy Corbyn üçüncü kez buna direnip bir kez daha seçimden kaçıyor gibi görünmek isteyeceğini sanmıyorum. BBC 48 saat içinde böyle bir karar alınırsa, seçimin yapılabileceği en erken tarihin 28 Kasım olduğunu yazmış.

Johnson’ın kaybetme riski olsa da seçime ihtiyacı var çünkü otoritesiyle ilgili çok ciddi bir meşruiyet sorunu var. Bir kere Johnson genel seçimle değil, Muhafazakar Parti’nin üyeleri tarafından hepi topu 100 bin oyla seçilmiş bir Başbakan.  İkincisi Muhafazakar Parti ‘nin Theresa May’in yapmış olduğu erken seçimde törpülenen parlamento çoğunluğu, Johnson’ın züccaciye dükkanındaki fili hatırlatan siyaset yapma tarzı yüzünden partisinde ard arda gelen istifalarla iyiden iyiye erimiş durumda. Yani zaten Johnson hükümet edecek çoğunluğa sahip olmadığı için, Brexit’ten bağımsız olarak İngiltere için erken seçim kaçınılmaz.

Johnson için seçim neden göze almaya değer bir kumar? Çünkü meclisle makul bir takvim üzerinde anlaşsa bile, Mevcut Brexit anlaşması ve ilgili yasal hükümlerin onay sürecinde milletvekilleri önergelerle değişiklik yapmak isteyecekler. Mesela İşçi Partisi’nin İngiltere’nin Brexit’ten sonra da Gümrük Birliği’nde kalmasını öngören bir değişiklik yapmak isteyeceği söyleniyor. Geçmesi zor ama mevcut anlaşmayı onaylamak için önce ikinci bir referanduma gidilmesini şart koyan bir önerge de tasarıya eklenebilir.

Fakat önce seçime gidilirse ,seçimler ikinci bir Brexit referandumuna dönüşecek. Ülkedeki Brexit yanlıları ve karşıtları arasındaki kutuplaşma sürüyor. Johnson Brexitçi kanadın oylarına talip. Üstelik bu kez elinde AB’den ayrılık isteyip bunun anlaşmasız gerçekleşmesinin bedellerinden çekinen seçmene de hitap edecek bir anlaşma var elinde.

Ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Corbyn’in Brexit konusundaki tutumu bugüne kadar seçmene güven vermedi, anketlerde oy kaybı gözlendi. Üstelik kamuoyu anketlerine göre seçmen Başbakan olarak Johnson’ı Corbyn’e tercih ediyor.

Eylül başındaki bir ankette AB’de kalmaktan yana olanların oranı (%49) Brexitçilerin oranı (%45) görünüyordu. Buradan AB’de kalmak üzere kampanya yapmanın İşçi Partisi’ne oy kazandıracağı düşünülebilir ama fark da sadece dört puan. 

Partilerin oy oranlarını da bakmak gerek: Johnson’ın liderliği öncesinde Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi’nin oy oranları yüzde 26’lar civarında başabaş görünüyordu. Johnson’la birlikte daha önce Brexit Partisi’ne kaçan oylar geri dönmüş olmalı ki, yine Eylül başındaki bir ankette Muahafazakarla, İşçi Partisi’nin 10 puan önünde çıkmıştı: %34 / %24. Brexit Partisi’nin oy oranı ise %13’lerde seyrediyordu.

Bu durumda Brexitçiler bloğu %47, AB’de kalma yanlıları da   İşçi partisi Liberal Demokrat parti ve Yeşillerin oy oranlarının toplamıyla %47 görünüyor. ülkede ilk Brexit referandumuyla açığa çıkan kutuplaşmanın aşılamadığı  aşikar.

İngiltere’deki dar bölge ve çoğunluk esasına dayalı sistem nedeniyle partilerin ulusal çaptaki oy oranıyla, parlamentodaki sandalye dağılımı arasında doğrusal oran bulunmadığını not etmek gerek. Dolayısyla bu tür yoklama sonuçlarına bakarak, Boris Johnson’ın parlamentoda sağlam bir çoğunluk elde edip edemeyeceğini öngörmek imkansız elbette. 

Ama Johnson’ın AB karşısında “millî irade”yi egemen kılma iddiasıyla yürüteceği kampanyada en büyük silahı, kendisi gibi popülist olmakla eleştirilen rakibi Jeremy Corbyn’in seçmen nezdinde popüler olmayı bir türlü başaramayışı.  Johnson kampanyasında Corbyn seçilirse yeni refandum yapar, bu arada İskoçya’nın ayrılık referandumuna yol verir, ülke bölünür, Brexit belirsizliği de sürer gider argümanlarını satması bekleniyor. Alıcı bulacağını düşünüyorum. Zira Eylül sonunda İşçi partisi kongresinde kabul edilen strateji, Brexit belirsizliğini gidermiyor. Buna önce seçimlere girilecek, seçimler kazanıldıktan sonra İşçi Partisi hükümeti Brüksel’e gidip AB ile yeni bir anlaşma yapmaya çalışacak. O yeni anlaşma da ikinci bir referandum ile halkın oyuna sunulacak. Bu ikinci oylamadan çıkan karara göre de hareket edilecek.

 Son tahlilde, erken seçime gidilirse “aşırı sağcı ve popülist” Johnson’ın, Brexit’i tamamına erdirmek dışında ülke içindeki sorunlara dair doğru dürüst bir siyasi program önermemiş olmasına rağmen kazanabileceğini; “aşırı solcu” Corbyn ise AB’yle uğraşmak yerine ülkede giderek derinleşen eşitsizliklerin giderilmesini önceleyen programı kamulaştırma gibi “radikal” bulunan tedbirler içerdiği için kaybedebileceğini öngörüyorum.

Johnson’ın 31 Ekim Brexit muharebesini kaybetmiş olmasına rağmen,erken genel seçimlerden zaferle çıkmasına ve hatta belki de yeterli oyu alırsa, arafta bıraktığı anlaşmayı tümden geri çekip İngiltere’yi Avrupa Birliği’nden anlaşmasız çıkararak savaşı kazanmasına engel değil.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.