Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Berlin’de Libya Konferansı: Katılımcı profili yüksek, kalıcı çözüm için başarı şansı düşük

Almanya’nın başkenti Berlin’de, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in evsahipliğinde yapılacak Libya Konferansı’na, üst düzey katılım var. 12 ülke ile Avrupa Birliği, Afrika Birliği, Arap Ligi ve Birleşmiş Milletler’in en üst düzeydeki temsilcilerinin de katılacağı toplantıda, Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil edecek.

Zirvede yer alacak diğer devlet ve hükümet başkanları ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zaid. ABD adına ise Dışişleri Bakanı Mike Pompeo konferansta yer alacak. Libya’nın başkenti Trablus’taki Birleşmiş Milletler’in tanıdığı hükümetin başkanı Feyiz el Serrac ile ülkenin yüzde 75’ini kontrol eden güçlerin komutanı General Halife Hafter de Berlin’deler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Berlin’e doğru yola çıkmadan önce yaptığı açıklamada zirveyi ateşkes için önemli bir adım olarak gördüğünü söyledi; ancak geç kalındığı için IŞİD ve El Kaide gibi örgütlerin ülkede zemin kazandığını savundu. Erdoğan, “darbeci” olarak nitelediği Halife Hafter’in de, Türkiye’nin Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne verdiği destek sayesinde dizginlendiğini söyledi.

Hafter ve kendisine destek veren Tobruk merkezli parlamentoyu, Fransa, BAE, Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve Yunanistan açıktan, Rusya ise resmi olarak dile getirmeden destekliyor. Serrac hükümetinin arkasında ise Türkiye, Katar ve İtalya duruyor.

Berlin ve AB’nin önceliği mülteci akınını engellemek

Libya krizinde Fransa ve İtalya’nın karşı kamplarda yer alması, Avrupa Birliği’nin ortak tutum almasına bugüne dek engel oldu. Almanya ve AB’nin sürece müdahil olmasının başlıca nedeni ise Libya üzerinden büyük bir mülteci akınına uğrama riski. AB’nin Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yapmış olduğu göç anlaşması, Afrika’dan Avrupa’ya geçmeye çalışan mültecilerin Libya’daki kamplarda tutulmasını öngörüyor.

Hafter’in nisan ayında başlattığı taarruz karşısında Trablus yönetiminin askeri olarak varlık göstermekte zorlanması üzerine Libya’daki krizin göçmenlerin sayısını artıracağı endişesiyle Almanya aylar önce Berlin Konferansı için çağrı yapmıştı. Ancak Türkiye’nin Serrac hükümeti ile anlaşmalar yapıp asker gönderme kararı alması üzerine, Hafter destekçisi ülkelerin tepkisi nedeniyle süreç çetrefil bir hale geldi. Rusya ve Türkiye’nin, hafta başında beklenmedik bir çıkışla tarafları Moskova’da bir araya getirip ateşkes anlaşması imzalatma girişimi ise, Hafter’in anlaşma metnindeki bazı bölümlere itiraz etmesi ve Moskova’yı terk etmesiyle başarısızlığa uğradı.

Berlin Konferansı “uzun bir sürecin ilk adımı”

Feyiz Serrac ve Halife Hafter’in kalıcı bir ateşkes anlaşmasına imza atması Berlin’de de kolay olmayacak. Zira ateşkes anlaşmasının içeriği konusunda, bu iki tarafın destekçisi ülkelerin beklentileri çok farklı. Hafter ve destekçileri, Türkiye’nin Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yapmış olduğu anlaşmaların geçersiz sayılmasını ve askeri desteğini geri çekmesini istiyor. Ayrıca bir ateşkes sağlansa dahi, bu ateşkesin hangi güçler tarafından denetleneceği konusunda da görüş ayrılıkları var. Alınan bilgilere göre, ateşkesi ve barışı kalıcı kılabilmek için, AB ülkelerinin oluşturacağı bir askeri misyonun Libya’da konuşlandırılması gündeme gelecek. Türkiye’nin de, tercihan Rusya ile bu göreve talip olduğu biliniyor.

Konferansta hem Libya’daki taraflara hem de sürecin parçası ülkelere Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya yönelik silah ambargosuna bağlı kalmaları gerektiğinin hatırlatılması da bekleniyor. Türkiye’nin Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yaptığı anlaşma çerçevesinde sağladığı silah ve asker desteğinin ambargo açısından nasıl değerlendirileceği net değil.

Nitekim Deutsche Welle’ye konuşan Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı’ndan Wolfram Lacher, konferans sonunda “dişe dokunur” kararlar çıkabileceğinden kuşkulu olduğunu söylemiş. Hiç kimsenin, katılımcı ülkelerin silah ambargosuna gerçekten uymayı kabul edeceğini düşünmediğini söyleyen Lacher, kararlaştırılan ateşkesin somut önlemlerle gözlemlenmesi konusunda da bir karar çıkmasını beklemediğini dile getiriyor.

Nitekim Almanya Başbakanı Angela Merkel, hedeflerini ülkedeki çatışmaların sona erdirilip, “barış ortamına geçilmesinde siyasi bir sürecin başlamasına öncülük etmek” olarak açıklarken, gerçekçi bir tutumla konferansı uzun bir sürecin ilk adımı olarak tanımladı.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.