Türkiye, koronavirüsün yayılmasını engellemede kontrolü kaybetmiş görünüyor. Koronavirüse dair resmi ve gayriresmi vaka sayıları ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının sayısı artarken “normalleşme” süreci de devam ediyor. Basına yansıyan yeni kısıtlamalar ile valiliklerin ve merkezi yönetimin birbirine zıt açıklamaları da yaşanan krizi gözler önüne seriyor.
Türkiye haftalarca evde oturduktan sonra nerede hata yaptı? Aylar önceki istatistiklere neden ve nasıl dönüldü? Bundan sonra bizi neler bekliyor? Bu soruların cevaplarını Türk Tabipleri Birliği Kovid-19 İzleme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özlem Kurt Azap ve Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sarp Üner’le aradık.
‘’Keşke salgın kontrol altında olsaydı ve bunları konuşsaydık. Ancak şu an bu noktadan uzağız. Bir salgına karşı bireysel önlemlerin alınması yeterli değil, salgın yönetimi merkezi düzeyde şeffaf olarak yönetilmeli’’ diyen Prof. Dr. Azap, günlük pratiklerinden ve meslektaşlarından aldığı verilere göre açıklanan rakamların gerçek hasta sayısını yansıtmadığını söylerken, başlangıçta Sağlık Bakanlığı’nın güven verdiğini ancak bu güvenin şimdi oldukça sarsıldığını belirtti. Azap ayrıca, mayıs ayı ortasında alışveriş merkezlerinin açılıp parkların açılmamasının ekonomik kaygılarla alınmış yanlış bir karar olduğunu söyledi.
“Bizi iyi günler beklemiyor” diyen Prof. Dr. Üner de sağlık çalışanlarının görevini yaparken enfeksiyon kaptıklarını ve hayatlarını kaybettiklerini belirtti ve kamu yönetiminin bunu bir “meslek hastalığı” olarak kabul etmemesini eleştirdi: “Sağlık personelinin özlük hakları konusunda sıkıntı var. Personellerin motivasyonunun maddi manevi artıracağı artıların verilmesi lazım.”
Üner, okulların açılması yönündeki kararın neye göre, hangi kriterlerle alındığını bilmediğini söyledi ve bilimsel yaklaşıma önem verilmesi çağrısı yaptı.
