Türk-İş, DİSK ve Hak-İş, bugün başlayacak asgari ücret görüşmeleri öncesinde ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada rakam belirtilmezken, maaşların asgari ücrete denk gelen tutarından vergi alınmaması istendi.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2021 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantısını bugün (4 Aralık) yapacak. Komisyon ilk toplantıyı koronavirüse karşı alınan tedbirler nedeniyle çevrimiçi düzenleyecek.
Yedi milyona yakın çalışanı doğrudan ilgilendiren asgari ücret görüşmeleri öncesinde Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) ve Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) genel başkanları Ergün Atalay, Mahmut Arslan ve Arzu Çerkezoğlu‘nun imzasıyla ortak bir yazılı açıklama yapıldı.
“Maaşların asgari ücrete denk gelen tutarından vergi alınmamalı”
Açıklamada, koronavirüs salgını nedeniyle tüm dünya ve Türkiye’de ağır insani, sosyal ve ekonomik tahribat yaşandığı belirtildi ve maaşların, asgari ücrete denk gelen tutarından vergi alınmaması istendi.
Salgın koşullarında yaşanan iş ve gelir kaybı dikkate alınarak insan onuruna yaraşır bir geçim ücretinin belirlenmesinin talep edildiği açıklamada, “Asgari ücret, işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir ücrettir. Asgari ücret, çalışanların yaşama ve çalışma şartlarının düzenlenmesine yönelik önemli uygulamalardan birisidir. Asgari ücret ve civarında çalışan milyonlarca işçinin olduğu ülkemizde, belirlenecek asgari ücret rakamı sadece asgari ücretli çalışanları değil, işsizlik ödeneği, kısa çalışma ödeneği vb. ödemeleri alan hak sahiplerini de doğrudan etkilemektedir” denildi.
“Çalışanlar, yaşanan ekonomik sıkıntıların nedeni değil mağdurudur”
Müzakerelerde göz önünde tutulması gereken öncelikli hususun, çalışanların karşı karşıya bulundukları geçim koşulları olduğunun belirtildiği açıklamada şöyle devam edildi: “Asgari ücret bir pazarlık ücreti değildir. İşçinin ailesiyle birlikte insanca yaşamasını sağlayacak gelirdir. Çalışanlar, yaşanılan ekonomik sıkıntıların nedeni değil mağdurudur ve ‘ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum’ gerekçesiyle asgari ücretin düşük belirlenmesi kabul edilemez. Türkiye’nin rekabet şartlarını düşük ücret politikasıyla sağlamak doğrultusunda bir anlayışı olmamalıdır. Ülkemizdeki asgari ücret düzeyi Avrupa Birliği üyesi çoğu ülkenin gerisindedir. Bugün ücretliler üzerinde dayanılmaz boyutlarda vergi yükleri bulunmaktadır. Ücretli çalışanların eline geçen ücret vergi nedeniyle ilerleyen aylarda düşmektedir. Asgari ücret alan işçiler bile yılın son aylarında daha düşük ücret almaktadır. Asgari ücret kadar bir gelirin ücretli çalışanlar için vergi dışı bırakılması yönünde tüm sosyal taraflar arasında görüş birliği oluşmasına rağmen -şimdiye kadar- herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.”
Üç işçi konfederasyonu, “insan onuruna yakışır” düzeyde asgari ücretin belirlenebilmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyonu‘nun, çalışmalarda temel alması gereken ilkeleri de şöyle sıraladı:
- Asgari ücretin saptanmasında anayasada yer alan “geçim şartları” yaklaşımına öncelikle uyulmalıdır. Günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre işçinin ve ailesinin insanca yaşamasını mümkün kılacak ve insanlık onuruyla bağdaşacak asgari ücret belirlenmelidir. İçinde yaşadığımız salgın koşullarının yarattığı gelir kaybı ve gider artışları da dikkate alınmalıdır.
- Asgari ücret Asgari Geçim İndirimi (AGİ) hariç ve net olarak açıklanmalıdır. Bu ücretten yapılacak vergi, sosyal güvenlik vb. kesintiler net tutarın üzerine ilave edilmeli ve yıl boyunca asgari ücret açıklanan bu net ücretin altına düşmemelidir.
- Ücretlerin asgari ücrete tekabül eden kısmı vergiden muaf olmalıdır. Ayrıca ücretliler için damga vergisi uygulaması kaldırılmalıdır. Asgari ücret sonrası ilk vergi basamağı için uygulanacak oran yüzde 10 olmalıdır.
- Asgari ücret, herhangi bir ayrım yapılmadan yine ulusal düzeyde tek olarak ve yıllık belirlenmelidir. İşçilerin arasında nitelik, kıdem, işin mahiyeti gibi ekonomik amaçlı değerlendirmelerin tümünden bağımsız olarak ele alınmalıdır.
- Asgari ücret, ekonomik ölçülerin ötesinde sosyal bir ücret olarak kabul edilmeli ve bu özelliği temel alınarak belirlenmelidir.
- Devlet çalışanlar arasında ayrım yapmamalı, kamuda geçerli en düşük aylık tutarını asgari ücret belirlenirken de dikkate almalıdır.
- İşverenlere sağlanan sosyal güvenlik prim desteğin benzeri işçilere de verilmeli ve işçilerin sosyal güvenlik haklarında bir kayıp yaratmayacak şekilde işçi SGK prim payı 5 puan düşürülerek bütçeden karşılanmalıdır.
- Pandemi koşullarında işsizlik sigortasından işçilere yapılan ödemelerin (kısa çalışma ödeneği, nakdi gelir desteği ve işsizlik sigortası) alt sınırı asgari ücret olmalıdır. Pandemide iş ve gelir kaybı olan işçilere asgari ücret düzeyinden az olmayan bir nakdi gelir desteği verilmelidir. Bu destek kayıtsız çalışan işçiler için bütçeden karşılanmalıdır.
- “Sosyal devlet” ilkesi gereği “aile yardımı”, çalışmayan eş için uygulamaya konulmalıdır.
- Sendikal örgütlenmenin olduğu işyerleri için asgari ücret teşviki uygulanmalıdır.
Açıklamada, üç işçi konfederasyonun ortak çalışma ilkelerine uygun olarak, ortaya çıkan görüşleri paylaşmaya devam edeceği belirtildi.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Derleyen: Ufuk Çeri