Haber & fotoğraflar: Edanur Tanış
Kamera & Kurgu: Sedat Elbasan
İstanbul Kadıköy’de 2013 yılından beri sinema ve tiyatro severleri ağırlayan Moda Sahnesi, koronavirüs salgını nedeniyle diğer tiyatro sahneleri gibi zor zamanlardan geçiyor. Yedi yıldır pek çok tiyatro topluluğuna ev sahipliği yapan Moda Sahnesi, bu sezon salgında yaşadıkları zorluklara rağmen “Sahneden Naklen” ile tiyatro yapmaya devam ediyor. Yönetmen Kemal Aydoğan ve oyuncu Onur Ünsal, Moda Sahnesi’nin son bir yılının nasıl geçtiğini, tiyatro emekçilerinin başlattıkları dayanışmayla hayatta kalma mücadelesini ve salgının gölgesinde geçen 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü Medyascope’a anlattı.
“Bir sürü duygunun gelip gittiği bir dönem: Korku, güvensizlik, öfke, direnç”
Moda Sahnesi’nin kurucularından yönetmen Kemal Aydoğan “Her bir tiyatronun kapanmasıyla birlikte, kendi adıma söyleyeyim, bir mevzinin kaybolduğunu düşündüm hep. Gelecek için umut beslemeyi engelleyen şeylerden biri bu. Moda Sahnesi neredeyse üç ay, beş aylık planlar yapabilen bir sahneydi. Şu anda bir hafta sonrasını planlamakta çok zorluk çekiyoruz” dedi. Aydoğan, yaşanan süreci şu cümlelerle anlattı: “Korku, güvensizlik, öfke, direnç, yaşamak isteği, bir şeyleri değiştirmek istediği… Zıt bir sürü duygunun gelip gittiği bir dönem. Ben mesleki olarak da insan olarak da daha önce böyle bir dönem yaşamadım.”
“Herkes ölüyor, müzisyenler intihar ediyor. Buna rağmen kongrede eğlenilen görüntüler servis ediliyor”
Beş bin kişinin hiçbir tedbir almadan bir araya gelmesini anlamadığını söyleyen Aydoğan, kongre toplantıları hakkındaki düşüncelerini “Annemi bu toplantılardan birine götürseydim ve annem koronavirüse yakalanıp ölseydi bunu kime soracaktım? Ya da bu toplantılara giden biri annemin kapısını çalsaydı, çay içmeye gelseydi ve annem ondan virüs kapsaydı, bu zincirde kimi suçlayacağız?” diyerek anlattı.
“Korona bitmek üzere, sırada devlet var” diyen Moda Sahnesi kurucularından tiyatro oyuncusu Onur Ünsal, “Böyle kriz anlarında dayanışma ruhuyla ayakta kalıyorsunuz, bu fiziken de böyle” dedi. Yetkililerden yardım isteyemediklerini, kale alınmadıklarını dile getiren Ünsal “Herkes ölüyor, müzisyenler intihar ediyor. Buna rağmen kongrede eğlenilen görüntüler servis ediliyor” diye konuştu.
Tiyatro sahnelerinin resmi olarak açık olduğunu anlatan Ünsal, “Türkiye, fiziki olarak çok kötü saatlerde açık. Tiyatro, o saatlerde yapılabilen bir şey değil. Akşam 21.00’den sonra bir yasak var, neredeyse akşam saat 19.00 gibi o etkinliği bitiriyor olmanız gerekir ki insanlar varacakları yere varsınlar. Çok büyük bir trafik demek bu. Akşam üzeri saat 17.00 gibi o etkinliği başlatmanız gerekiyor. Mesai saatlerinde oyun başlatmanın herhangi bir mantığı yok. Şok içindeyiz. Bu iş ne olacak gerçekten?” dedi.
“Belki de ilk kez Tiyatrolar Günü’nü değil ama ’tiyatronun problemleri günü’nü kutlayabiliriz”
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Şaşkın olduğunu ve yaşanan tutarsızlıkları anlamakta zorlandığını dile getiren Aydoğan, “Vergilerini verdiğim ve benim de vatandaşı olduğum devletin bana ne yaptığını anlamaya çalışıyorum” diye konuştu. Tiyatroya destek vermeyen kurumlar ve yerel yönetimlerin Dünya Tiyatro Günü’nde neyi kutlayacaklarını sorgulayan Aydoğan şunları söyledi: “Biz zaten bu işi yapıyoruz. Belki de 2019, 2020’den daha çok hissediyoruz tiyatroyu. Çünkü bir problem olarak hayatımızın ortasında duruyor. Belki en çok bu yıl tiyatro ile uğraştık. Belki de ilk kez Tiyatrolar Günü’nü değil ama ’tiyatronun problemleri günü’nü kutlayabiliriz.”
Ünsal da Dünya Tiyatro Günü ile ilgili “Belki de festival ilk defa gerçek problemlerle boğuşacak. Belki de festival ilk defa tiyatronun görünür problemlerini bu kadar görünür olmasından kendini azade edemeyecek. Ayakta kalamayan insanlar sürüsüyle uğraşmak zorunda kalacak” dedi.
