Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Hugh Lovatt: “Hamas’ı ezmek siyâseten imkânsız”

20 MAYIS 2021 — MEDIAPART — FRANÇOIS BOUGON 

İslâmcı hareket ile İsrail’in 20 Mayıs akşamı bir ateşkes anlaşmasına vardıklarını açıkladığı sırada, Hamas bu yüzleşmeden siyâseten güçlenerek çıkabilir. İsrail-Filistin çatışması konusunda uzman ve Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (EFCR) analisti Hugh Lovatt ile söyleşi.

Hamas ve İsrail, on gün süren kanlı çatışmalardan sonra bir ateşkes anlaşmasına vardıklarını açıkladılar. Gazze Şeridi’ndeki bu ateşkes cuma günü yerel saatle 2:00’da (GMT 23:00) başlıyor. İsrailli yetkililerin yaptıkları açıklamaya göre: “[Güvenlik] kabinesi, güvenlik yetkililerinin tamamının tavsiyesini (…) ve Mısır’dan gelen koşulsuz ateşkes girişimini oybirliğiyle kabul etmiştir.” Gazze Şeridi’ndeki Hamas da ateşkesin cuma günü yürürlüğe gireceğini teyit etti.

İsrail saldırıları Filistin tarafında yerel yetkililere göre 60’ı çocuk 200 ölüme yol açtı; İsrail bu ölülerin 130’dan fazlasının savaşçılar olduğunu ileri sürüyor. İsrailli yetkililere göre, Hamas’ın roket atışları İsrail’de ikisi çocuk on iki kişinin ölümüne yol açtı.

Enterrement le 13 mai 2021 d’un dirigeant du Hamas tué dans une frappe israélienne à Gaza. © Mahmud Hams/AFP

13 Mayıs 2021, İsrail’in Gazze’ye saldırısında öldürülmüş bir Hamas komutanının cenazesi. © Mahmud Hams/AFP

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 2007’den beri Gazze’yi denetimi altında tutan Hamas’ı ezmek istediğini açıkladığı sırada, Hamas bu yeni yüzleşmeden güçlenerek çıkabilir. İsrail-Filistin çatışması konusunda uzman ve Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (EFCR) analisti Hugh Lovatt ile söyleşi: 

Mart ayında yayınladığınız bir araştırmada Hamas’ın, “kendisine karşı daha da hasmâneleşen bölgenin jeopolitik tablosundaki evrim nedeniyle kaydadeğer bir siyâsî ve mâlî baskıya mâruz kaldığı”nı açıklıyordunuz. Bu hareketin attığı roketlere karşılık olarak iki haftadır süren İsrail saldırılarından sonra, Hamas ne durumda?

Hugh Lovatt : Siyâsî bakımdan şu son yıllarda popülerliğinde düşüş olsa bile, Gazze Şeridi’ni 2007’den beri yöneten Hamas, Filistin’in en önemli iki hizbinden biri olarak kalmaktadır [diğeri Başkan Mahmud Abbas’ın El Fetih’i — Fr. Ed. N.]. Hamas’ın Filistinliler nezdindeki temsil gücünde bir azalma yok ve îtibârı kuvvetli. 10 Mayıs’tan beri tanık olduğumuz bu şiddet tırmanışı Hamas’a siyâseten yarayacak; İsrail’e verdiği ültimatomdan sonra roket atma kararı almasının nedenlerinden biri de bu.

Mâlî ve ekonomik bakımdan durumu daha zor. Kalesi Gazze’nin ekonomisi 14 yıldır –hatta 1990’lı yıllardan beri uygulanan İsrail yaptırımları göz önüne alınırsa daha da fazla zamandır– süren yaptırımlar yüzünden harap olmuş vaziyette [rakibi El Fetih’in hâkimiyeti altındaki Filistin Yönetimi’ni kovduğundan beri — Fr. Ed. N.]. Ona mâlî destek veren iki devlet, İran ve Suriye, katkılarını azalttı. İran’ın kendisi de yaptırımlar altında. Suriye ise Hamas’la ilişkilerini 2011’de, iç savaşın başlangıcında, örgüt Beşar Esad rejimini desteklemeyi reddettiği için iyice azalttı. 

Ayrıca, bölgedeki yeni ittifak şekillenmeleri çerçevesinde Hamas’ın Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’la sürdürdüğü ilişkiler zorlaştı. Bu iki ülke doğrudan para vermeseler bile, göründüğü kadarıyla Hamas birtakım hayır ağları ya da özel aktörler aracılığıyla bu ülkelerden kaynak sağlayabilmekteydi; fakat bu akış yavaşlamıştır. Bunun sonucunda, Filistinli İslâmî hareket baskı altında kaldı; bu da, durumdan kurtulmak için aldığı son kararları anlamamızı mümkün kılıyor. 

Katar’ın rolü ne?

Katar Hamas’a doğrudan mâlî kaynak sağlamıyor; ama yine, bu ülkeden de gelen özel fonları tasavvur edebiliriz. Katar, Gazze’ye dayatılan kısıtlamalarda bir gevşemeye tanık olunduğu, İsrail’le ateşkesi destekleyen devlet olarak önemli bir rol oynuyor. Her ne kadar bu ateşkeslerde arabulucu genel olarak Birleşmiş Milletler ve Mısır da olsa, Katar 2017’den beri uluslararası câmia ve İsrail’in mutabakatıyla insânî yardım sağlıyor — yakıt satın alınabilmesi için olsun, sivil memurların maaşlarını ödemek, ya da istihdam yaratmak, ya da altyapılara mâlî kaynak sağlamak için olsun. Ekonominin tekrar işlemeye başlamasını sağlamak maksadıyla Gazze üzerindeki İsrail boyunduruğu gevşetilemediğinden, Gazze ekonomisine kelimenin gerçek anlamında para zerk ediliyor. Böylelikle, Katar parası İsrail’e valizlerle geliyor — ki milyonlarca dolar demek bu. Mesela 2018’de, Katar’ın Gazze’deki temsilcisi Büyükelçi Muhammed El Emadi, 13 milyon avroluk ilk ödemeyi, İsrail’in Erez geçiş noktasından üç valizle sokmuştu. İsrail’in yeşil ışığıyla elbette.

Perşembe günü (20 Mayıs), bir ateşkesin eli kulağında olduğu, ama Netanyahu’nun Hamas’ı ezmek istediğini söylediği beyanlarına son vermediği belirtiliyordu. Halbuki örgüt hâlâ her zamanki kadar dirençli görünüyor. Nasıl açıklıyorsunuz bunu?

Hamas’ı ezmek siyâseten mümkün değil; zira Filistin toplumuyla bütünleşmiş yerli bir hareket bu. Siyâsî ve toplumsal bir akımı temsil ediyor. Askerî yöntemlerle onu kökünden sökemezsiniz. Hamas’la IŞİD’i karşılaştırma fikri benden uzak olsun; ama Hamas’tan çok daha az yerel desteği ve meşrûiyeti olmasına rağmen IŞİD’in kökünü kazımanın zorluğuna bakın. Amansız bir askerî sefer bile Hamas’ı bitiremez. 25 yıldır uygulanan yaptırımlara rağmen, siyâseten ve askerî bakımdan daha da kuvvetli ve rakibi El Fetih’in artan zayıflığından yararlanıyor.

Üstelik, İsrail’e Hamas’ın Gazze’deki köklerini sökmek için gereken askerî kuvvet kullanımının, hem Gazze’deki siviller hem de İsrailli askerler bakımından muazzam bir insânî bedeli olur. Ayrıca bu mümkün bile olsa, alternatif ne olabilir ki? Hamas’ın yerine ne konabilir? El Fetih mi? Filistin Yönetimi’nin işgalciyle işbirliği içinde olduğu fikrini güçlendirecektir bu. Ayrıca Filistin Yönetimi’nin barışı sağlama ve ateşkesleri Hamas kadar iyi idare etme meselesi de kuşkulu. Son olarak, birbiri ardına gelen İsrail hükûmetleri Gazze Şeridi’ni askerî olarak işgal etme niyetleri olmadığını belirtmişlerdi. Başbakan Binyamin Netanyahu’nun partisi Likud mensubu Enerji Bakanı Yuval Steinitz, İsrail’in Gazze Şeridi’ni işgalinden yana olduğunu beyan etmiş de olsa (bkz.: https://www.timesofisrael.com/likud-minister-says-no-way-to-avoid-temporary-gaza-takeover-to-disarm-hamas/ ), bunun kolay olmadığını ve hükûmet içinde bu konuda azınlıkta kaldığını da kabul etmişti. Sürdürülebilir alternatif yokluğundan, İsrail bu şiddet tırmanışı ve azalması döngülerini yaşamaya mahkûm bir durumda.

Analizlerinizde, Hamas’in içinde üç hizip olduğunu gösteriyorsunuz: sertlik yanlıları, pragmatikler ve ılımlılar. Şu sırada her birinin ağırlığı nedir?

Savaş sırasında sertlik yanlılarının hükmettiği yadsınamaz. İlk baştaki şiddet tırmanışını muhtemelen onlar savundu. Ültimatomu Hamas’ın askerî kanadının komutanı Mohammed Def’in açıklamış olması boşuna değil [Hamas 10 Mayıs’ta, Filistinliler’le İsrailliler arasındaki yüksek gerginlik mekânı olan Eski Şehir’in göbeğindeki Camiler Meydanı’ndan İsrailli askerlerin çekilmesini istemişti — Fr. Ed. N.]. O sırada hangi akımın hâkim olduğunu iyi gösteriyor bu. Bir ateşkes için de askerî kanadın kararı gerekir. Oyunu yürüten o. Şu anda bir diğer önemli aktör ise hareketin Gazze’deki lideri Yahya Sinwar’dır — onu pragmatikler kategorisinde sınıflandırıyorum. Bununla birlikte, Hamas’ın bağrında görüş ayrılıkları olsa bile, kararların farklı akımlara danışılarak alındığını vurgulamak gerekir. Daha uzun vâdede ise, şu önemli soru önümüzde durmaktadır: Siyâsî taahhütlerde bulunan bir ılımlılık politikası Hamas’a ne getirebilir? Hamas’ın siyâsî ve diplomatik bir yola girmesi için ne gibi bir gerekçe olabilir? Şu saatte buna cevap vermek çok zor. Onun karşısındaki model, pek bir şey elde edememiş olan El Fetih’tir.

Şiddet silahını kullanmayı sürdüren Hamas, 2011’de bir İsrail askerini Filistinli mahkûmlarla değiş tokuş edebilmiş olmasıyla böbürlenebilir — hareket için önemli bir zafer olarak görülmektedir bu. İsrail’e kafa tutabilen ve Filistinliler’in hakları için dövüşen tek Filistinli hareket olmakla da övünebilir. Bu durum aynı zamanda, sadece İsrail’in değil, Filistinliler’i ancak şiddetin tırmandığı dönemlerde ciddiye alıp, taahhütlerin ve diplomasinin geçerli olduğu sâkin dönemlerde ciddiye almayan uluslararası câmianın politikasının da sonucu.

Öyleyse şiddetteki bu tırmanış-azalma döngülerini kırmanın yollarından birinin, Hamas’ın uluslararası siyâsî oyuna dâhil edilmesi ve ABD ile Avrupa Birliği’nin onu müzakere edilemez terörist bir örgüt olarak görmeyi bırakmaları olduğunu düşünmeye yöneltiyor bu. Mümkün müdür?

Mümkündür, ama muhtemel midir? O başka bir mesele. Hamas’ı siyâseten taahhütte bulunmaya nasıl teşvik etmeli? AB üyesi devletlerle temas imkânı Hamas’ın içindeki ılımlılara ağırlık kazandırabilir, Avrupalılar’a da muayyen bir kaldıraç sağlayabilir. Ama netleştirmek gereken bazı noktalar da vardır ve Hamas’ın saldırılarını ya da roket atışlarını bırakması da gerekecektir. Ayrıca, mesela İsrail’in Gazze’de dayattığı kısıtlamaları gevşetmesi bakımından, bu temasların somut bir noktaya varması da gerekecektir. Filistinliler arasındaki gerginlikleri düşürme maksadıyla, ister seçim ister ulusal diyalog yoluyla, Filistin’in birleşmesinde mesafe katetmek de söz konusudur. Gazze için sürdürülebilir bir çözüm, Batı Şeria’nın tekrar merkezî bir Filistin yönetimi altında bütünleştirilmesi olurdu. 

Bu kriz Biden’ı, öncelikli addetmediği bir dosyayla ilgilenmeye mecbur ediyor…

Gerçekten de taahhütte bulunmaya zorluyor onu. Amerikalılar’ın bu dosyaya girişmek istemedikleri bâriz. Başka öncelikleri vardı ve hazırlıksız yakalandılar; sahada şekillenmekte olanı görmediler ve bu şiddet tırmanışından kaçınılması fırsatını kaçırdılar. Öte yandan, sadece siyâsî bir ilgisizlik meselesi değil bu. Henüz gerekli tüm personel yerine oturmadı: Ne büyükelçileri ne başkonsolosları var; Washington’da ise, henüz herkes makamına yerleşmedi. Ayrıca, Biden’ın ilerici demokrat kanadın baskısı altında olduğu da görülüyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.