Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Selahattin Demirtaş’ın, eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada mahkeme iki yıl altı ay hapis cezasına karar verdi

Eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a yönelik sözlerinin “terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef göstermek” suçunu oluşturduğu iddiasıyla yargılandığı davada mahkeme iki yıl altı ay hapis cezasına karar verdi.

Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, kararla ilgili Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Her gün açığa çıkan vahim iddialarla ilgili tek bir soruşturma bile açılmazken, bugün Selahattin’e, ‘Bunların hepsinin hesabını yargı önünde vereceksiniz’ dediği için 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Gün gelecek, hukuk herkese lazım olacak!” ifadelerini kullandı.

“Bunların hesabı yargı önünde sorulacak”

Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmaya Selahattin Demirtaş tutuklu olduğu Edirne F Tipi Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre Demirtaş davayı “kumpas” olarak değerlendirdi. Demirtaş duruşmada şunları söyledi:

“Şu anda Türkiye’de otoriter tek adam rejimi var. Bir demokratik rejim yok. Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm yetkileri kendisine aldığı bir otoriter rejim söz konusu. Halk desteğini her gün kaybediyor. Yeni bir politik vizyon oluşturamadığı için de muhalefeti baskı altına alarak, iktidarını baki kılmayı amaçlıyor. Bize yönelik baskının esas nedenlerinden biri de budur. Yargı da bu konuda kurumsal olarak iktidarın amacına hizmet eden kararlar alıyor.

Bunların hesabı yine yargı önünde mutlaka sorulacak. AKP-MHP’ye laf söyletmeyen, savunmama müdahale eden yargıçlara tanıklık ettim, gördüm. Mevcut iktidarlar ideolojik ve iktidarla ilgili organik bir bağı olmamakla birlikte, iş kaygısı olduğu için bu adaletsizliğe dahil olan yargıçlar var. Bir diğeri de her şeye rağmen hukuku korumaya çalışan bir grup yargı mensubu var. Yaptığım savunmalardan biri bugün huzurunuzdaki iddianamede yazılı olan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaptığım savunmadır. Bu savunmayı aklı başındaki hiçbir hukukçu suç olarak bana yöneltemez.

Sadece 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki iddianame 3 bin 500 sayfadan oluşuyor. Ama orada ben ve Figen Yüksekdağ sıfır delille tutuklandık. Hakkımızdaki gizli tanık ifadeleri de biz tutuklandıktan aylar sonra alınıp dosyaya konulmuş. Yargılanmamıza neden olan iddianamelerdeki delilleri bile koymamışlar, sıfır delil. Bu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görevlendirdiği savcı tarafından yapılmış. Ama bu savcı aynı zamanda benim duruşma savcımdı. Duruşmada savunmamı dinliyor, duruşmadan çıkıp kendi odasına gidip yaptığım savunmalara göre başlattığı diğer soruşturmaya yön veriyormuş meğer. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Dairesi benimle ilgili, ‘serbest bırakılma’ kararı verildiğinde, Erdoğan ‘Karşı hamlemizi yapar işi bitiririz’ diyor. Ve aynı akşam Yüksel Kocaman da bu açıklamayı sosyal medyasında paylaşıyor.”

“Yargı organın başı neden partinin genel başkanını görmeye gider”

Demirtaş, eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın “Karşı hamleyi yapar işi bitiririz” diyen Erdoğan ile görüşmesini de hatırlattı:

“Yargı mensubu neden görüştüğünü açıklamak zorunda. Ben bunun hesabı yargı önünde sorulacak deyince neden suç oluyor? Aynı savcı AKP Zonguldak seçim çalışmalarına da katılmış. Bu savcı benimle ilgili soruşturma yürütüyorsa, aynı zamanda bunu dile getirmenin neresi açık hedef gösterme olabilir.”

Demirtaş, ardından Kocaman’ın AKP yöneticileriyle çıkan fotoğraflarını SEGBİS ekranından göstererek, “Bu başsavcı zaten evlendiği zaman eşi kendi hesabından bulundukları otelin ismiyle birlikte fotoğraf yayınlamış. Yani şimdi ben mi ifşa etmiş oluyorum savcıyı, zaten biliniyor. Kocaman aynı zamanda helikopterle tatile gittiğinde yine ismiyle fotoğraf paylaştı. Kocaman, evlendikten hemen sonra Erdoğan ailesiyle fotoğraf çekti” dedi ve şöyle devam etti:

“Yargı organının başı neden bir partinin genel başkanını görmeye gider, fotoğraf çeker, neden saraya gider? Güçlü bir siyasi rant devşirmeye, arkasında kimlerin olduğunu herkese hatırlatmak istiyor. Bunları kendileri yayınlıyor, gazeteciler ortaya çıkarmadı. Başsavcının baldızı avukat olmamasına rağmen avukat sıfatı kullanarak bir sürü iş yapıyor. Bir gazeteci bunu ortaya çıkarınca, hemen hesabını kapatıyor. Sonra ortaya çıkıyor ki kendisi avukat değil. Eniştesi başsavcının nüfuzunu kullanarak bazı olaylara avukat olarak katılmış. Bu kadının aynı zamanda AKP Çaycuma yöneticisi olduğu ortaya çıkıyor. Bunların hepsi belgeli ortada. Bununla ilgili soruşturma açılmıyor ve hemen üstü kapatılıyor. Ben de bu belge ve bilgilerin hepsini Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada tek tek ortaya koydum.”

“Böyle iktidara böyle savcı”

“Devlet içindeki pislikler patladı ve ortaya saçıldı. Öyle görünüyor ki hukuk önüne çıkmaları da yaklaşıyor. O zaman biz Yüksel Kocaman’dan hesap soracağız. Böyle iktidara böyle başsavcı. Ben sözlerimi bir ağır ceza mahkemesi duruşma salonunda ifade etmişim. Sosyal medya hesaplarında yayınlanmamış. Nerede haber olmuş, nasıl olmuş, bunlar beni ilgilendiren hususlar değil. Hukuk, parlamento önünde bu kumpasların hesabı sorulacak. Ben vazgeçsem, avukatlarım susmayacak; ben ölsem, çocuklarım hesabımı soracak. Mahkemeniz de her şeye rağmen cesur davranacaksa, bu davada yapılması gereken tek şey, beraat kararı vermektir, ben de bunu talep ediyorum.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.