Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Erkek şiddetine uğrayan kadınlar anlatıyor (22): “Baba, ben istemediğin her şeyim: kâfirim, muhalifim, feministim”

Merve(*) 19 yaşında, üniversite sınavına hazırlanan genç bir kadın. Dindar ve muhafazakâr bir ailenin tek çocuğu. 12 yaşından beri başörtüsü takıyor. Üniversite sınavından sonra başörtüsünü çıkarmayı düşünüyor. Merve’nin istediği hayat, annesinin ve babasının istemediği bir hayat tarzı. Merve, bu durumu şu cümlelerle anlatıyor: “Ben istemediğin her şeyim baba, kâfirim, muhalefetim, feministim ve bir gün sevişeceğim.”

Merve, babasından hem fiziksel hem de psikolojik şiddet görmüş ve görmeye devam ediyor. Umudu, üniversite için ailesinden uzak bir yerde, şiddet görmeden istediği gibi yaşamak. Başından geçenleri anlatan Merve, önce ailesinden bahsederek başlıyor. Merve’nin annesi, babası ile 17 yaşındayken evlenmiş. O sırada babası 27 yaşındaymış. Annesinin babasından şiddet gördüğünü anlatan Merve, şöyle diyor: “Annem, babamın psikolojik, fiziksel ve maddi şiddetine, ‘Olsun, beni seviyor’ bahanesiyle bakıyormuş. Keşke sevginin de ne olduğunu öğrenseymiş.”

Merve, annesinin evliliğinin ilk yıllarından beri şiddet gördüğünü söylüyor. Annesinin şiddetten kaçmak için ailesinin evine döndüğünü, bir dönem de sığınma evinde kaldığını belirten Merve, babasının fiziksel ve psikolojik şiddetiyle nasıl başa çıktıklarını anlatıyor:

“Ben dayak yemek istemiyordum, annemin sahiplendiği yükü reddettim”

“Annem, ben bir aylıkken çalışmaya başlamış. Zaten hamileyken de doğurmasına iki hafta varken işi bırakmIŞ. Babamdan dayak yermiş. Annem küçük teyzemle aynı yerde çalışırmış ki servis anneannemin evinden geçerken beni bırakabilsin. O yollarda, karda kışta, anneannemin soğuk evinde bağışıklık sistemim çöktü. Çocukluğumun tamamı hastane anılarıyla, kocaman iğnelerle, dezenfektan kokusunun burnumu sızlatmasıyla dolu. Hayatımın iki evresi var. Biri yalnızca izleyici konumunda olduğum. İşte burada annemin gözümün önünde gördüğü şiddet ve sırf görmeyeyim diye tıpış tıpış başka odada yediği dayak var. Babamın hak etmediğim halde içim dışıma çıkana kadar beni ağlatması, o kocaman eliyle bana vurması var. Ayrılıp annesinin evine giden, sonra orada fazla boğaz olduğu için tekrar yalandan düzelen babama dönen annem var. Kadın sığınma evi var. O köklü ayrılık. Annem bir yıl annesinin evinde kaldı. Gece gündüz çalıştı. Babam bir önceki evimizde bütün eşyalarımızı sattığı için para biriktirdi. Evi kiraladı, eşyaları aldı. Ben dayak yemek istemiyordum, baskı istemiyordum, hakkım bu değildi. Annemin sahiplendiği yükü reddettim, yani babamı. Erkek değilim diye neden pasif olayım? Sırf penisim yok vajinam var, her ay kanıyorum diye nasıl alt küme olabilirim ki? Bütün yanlışları reddediyorum. Benim kendi doğrularım var. Beni bu masallarla uyutamazlar artık. İzin vermem.”

“Babam, ‘Çocuğuma kalkan elim kırılsın’ diyerek sağ elini kırmış”

Merve’nin babası, annesini başka bir kadın ile aldatıyor. Evlerinde sürekli tartışma yaşandığını söyleyen Merve, bu olay nedeniyle evde büyük bir kavganın çıktığını söylüyor. Bu kavga sırasında Merve, annesi ile babasının arasına giriyor ve babasına “Artık, ‘Anneme vurma’ diye yalvaran o küçük kız yok” diyor. Merve ve annesi, kavganın ardından babası hakkında uzaklaştırma kararı çıkartıyorlar. Biraz zaman geçtikten sonra babası, annesine kendisini affettiriyor:

“Hayatımın ikinci evresi olan uyanma evresinde kendi zincirlerimi kırdım, sonra annemle konuştum. Babam zayıf bir adam. Ağzı iyi laf yapar. Anneme, dayak yememesi gerektiğini, ona kalkan eli bükmesi gerektiğini söyledim. 16 yaşımda bir kavga oldu evde. Sebebi ise babamın hayatındaki başka bir kadındı. Babama, ‘Anneme vurursan seni silerim’ dedim. Babam anneme şiddet uygulamaya başladı. Aralarına girdim, izin vermedim. Bu kez annesine vurmaması için yalvaracak olan küçük kız, dersini defalarca almıştı. Babamın üzerine atıldım. Arbede çıktı. Annem babamın elini tuttu ve ‘Ona vuramazsın, hayır’ dedi. Babam o gün korktu. Bu olayın sabahında annemle darp raporu aldık, polise şikayet ettik. Karakol da çok fiyaskoydu ama neyse. O zaman İstanbul Sözleşmesi dolayısıyla uzaklaştırma kararı direkt alınıyordu ve karar alındı. Babam, ‘Benim çocuğuma kalkan elim kırılsın’ deyip sağ elini kırmış. Anneme kendini acındırdı ve eve geri döndü. Ağlamaktan içim dışıma çıktı. Babam, gözü korktuğu için bir daha bize vuramadı. Hatta artık kavga anında eğer eli kalkarsa bize değil, kendine tokat atar.”

Merve, babasının o günden sonra bir daha annesine de kendisine de şiddet uygulamadığını ancak aile içinde psikolojik şiddetin devam ettiğini söylüyor. Aile içinde yaşanan bu şiddet, Merve’ye anksiyete olarak geri dönmüş. Merve, 12 yaşında sadece babasının susması için taktığı başörtüsünü bir gün mutlaka çıkaracağını anlatıyor:

“Bir süre psikolojik şiddetten payımı aldım. Bugüne dönecek olursak, 19 yaşıma gireli henüz bir ay oldu. Anksiyeteden muzdaripim. Babam boynuzun kulağı geçtiğini biliyor, bu yüzden artık benden çekiniyor. Onu asla bağışlamayacağım. Fakat kinle de kendimi zehirleyemem. Bu yolda nasıl ilerleyeceğime dair bir taslağım var. 12 yaşında sırf sessizliğini arzuladığım için girdiğim tesettürden sıyrılacağım.”

“Rüzgârda savrulmasını istediğim saçlarım ve güneşin değmesini istediğim tenim var”

Merve, anne ve babasıyla aynı evde yaşamaya devam ediyor. Fiziksel şiddet azalmış olsa da psikolojik şiddet devam ediyor onun için. Merve, başörtüsünü çıkarmak istiyor ama şimdi bunun için gücünün olmadığını söylüyor. Genç kadın üniversite sınavından sonra ailesiyle konuşmayı planlıyor. En çok istediği şey, babasından uzakta bir yerde, hayatını istediği şekilde yaşamak. Bunun için gün sayan Merve, son olarak babasına sesleniyor ve “Yakında çanlar senin için çalacak” diyor.

“Ben varım. Kadınım. Rüzgârda savrulmasını istediğim saçlarım ve güneşin değmesini istediğim tenim var. Yetinebildiğim aklım ve görüşlerim. Evet babacığım, kalçalarım ve memelerim var. Evet, sen erkeksin, ben kadın. Bırak istediğim gibi varolayım. Beni taşlamak mı istiyorsun? Biliyorum, eteklerindeki taşların çok ağır ama beni taşlamana izin vermeyeceğim. Kork benden. Ben istemediğin her şeyim. Kâfirim, muhalefetim, feministim ve bir gün sevişeceğim. Lütfen beni terk et. Alıp gitmek istediğin ceketini ütülerim. Bavuluna eşyaları özenle dizerim. Annemin nasırısın, git. Eğer gitmezsen de annemin sabrı tükendi. Çanlar senin çalacak yakında. Biliyorsun, hangi yalana dolanırsa dolansın dilin, ben o düğümü keseceğim. Çünkü sen beni uyandırdın. Teşekkür ederim.”

*Röportajda kullanılan isim, kişinin güvenliği nedeniyle değiştirilmiştir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.