Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Çokuluslu şirketlerin vergilendirilmesi: Güney ülkelerine kaybettiren anlaşma

Pandora Belgeleri‘nin yayımlanmasından birkaç gün sonra, aralarında Nobel Ekonomi ödüllü Joseph Stiglitz’in de bulunduğu bir grup iktisatçı, çokuluslu şirketler için getirilen vergi reformunun kaybedenlerinin gelişmekte olan ülkeler olduğunu söyleyerek uyarıyor. Fabien Grasser’in Mediapart’taki yazısını Haldun Bayrı çevirdi.

“Bu anlaşmada, kötü bir çözüm ile en beter çözüm arasında seçme şansımız var.” Arjantin Ekonomi Bakanı Martin Guzman, onaylanma sürecindeki çokuluslu şirketlerin uluslararası vergilendirilmesi reformu karşısında, gelişmekte olan ülkelerin yüz yüze geldiği ikilemi tek cümlede özetliyor.

Tarihi olduğu söylenerek takdim edilen, geçen 10 Temmuz’da G-20 maliye bakanlarının vardığı anlaşma, bilhassa yılda 20 milyar doların üzerinde bir ciro gerçekleştiren çokuluslu şirketlere asgari yüzde 15’lik bir vergi oranı uygulamayı öngörüyor. Bu ancak yüz civarında şirketi temsil ediyor — ki onlar da, ödeyecekleri vergileri azaltmak, hatta ödemeden kaçınmak için kârlarını vergi cennetlerine aktarmaktadır. “Bir asırdır yaşanan en büyük vergi devrimi bu” diye kostaklanıyordu Fransa’nın Ekonomi Bakanı Bruno Le Maire.

Ekonomi Bakanı’nın bu sevinci gelişmekte olan ülkelerde paylaşılmıyor. Bu ülkeler, çokuluslu şirketlerin çoğunun merkezlerine ev sahipliği yapan zengin ülkeleri, kendi avantajlarına yeni vergi kuralları yazmakla suçluyor. Oysa müzakereler 2019’dan beri 140 ülkeyi içine alan kapsayıcı bir çerçevede OECD gözetiminde yürütülmüştü.

Uluslararası Kurumlar Vergisi Reformu için Bağımsız Komisyon (ICRICT) üyeleri Martín Guzmán, Raul Rigo, Jayati Ghosh, José Antonio Ocampo ve Joseph E. Stiglitz, 7 Ekim 2012’de “Küresel bir vergi anlaşması: Kimin zaferi?” konulu video-konferans sırasında

Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre, ekonominin dijitalleşmesi, vergi kaçırma uygulamalarını hızlandırarak yılda 500 milyar dolarlık hasılat kaybına neden oluyor. Bu durumda, herkes bir anlaşma gerekliliği konusunda mutabık. Hiçbir şey yapmamak, Arjantinli bakanın zikrettiği “en beter çözüm”ü seçmekle aynı anlama gelecek.

İki yıldır, tüm dünyadan iktisatçılar ve Güney ülkelerinden siyasî sorumlular dengesiz bir anlaşma riski hususunda alarm veriyorlar. 7 Ekim Perşembe günü, gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarını temsil eden ICRICT tarafından basına düzenlenen bir video-konferansla, anlaşmaya karşı çıktıklarını tekrar vurguladılar.

Bu toplantının bu tarihte düzenlenmesi tesadüf değildi elbette. Çünkü G-20’nin büyük saymanları reforma son şeklini vermek için 13 Ekim’de Vaşington’da toplanma kararı almışlardı. Böylelikle bu toplantı, dünya ölçeğinde vergi cennetlerinin kolaylaştırdığı sistemli vergi kaçışını bir kez daha kanıtlayan ifşaatlarla dolu Pandora Papers’ın yayımlanmasından on gün sonra düzenlenmiş olacak.

“Açık bir çeke imza atmaları isteniyor ülkelerden.” – Joseph Stiglitz

ICRICT bünyesinde bir araya gelen iktisatçılar, temmuz ayında kararı alınan asgari yüzde 15 oranına îtiraz ediyorlar. Bu düzeyde, ancak 100 ilâ 150 milyar dolar ilâve vergi yaratılmış olacak. Oysa onların istediği gibi yüzde 25’lik bir oran kararı alınsa, 1 trilyon dolar getirebilecektir. Onlara göre, sağlık krizinin önünü almak için biriken kamu açıkları ve iklim değişikliğinin meydan okumaları karşısında, bu yüzde 25’lik oran elzem.

Bununla birlikte, gelişmekte olan ülkelerin işaret ettiği asıl anlaşmazlık noktası, yeni gelirlere uygulanan taksim anahtarıyla ilgili. Nitekim bu gelirlerin, çokuluslu şirketlerin satışlarının gerçekleştirildiği devletlere öncelikli olarak tahsis edilmeleri öngörülüyor. Dolayısıyla bu denklem, küresel tüketimin büyük kısmının yoğunlaştığı zengin ülkelere avantaj sağlıyor. Böylelikle bu ülkeler, reformun yarattığı kazançların yüzde 80’ine el koyacak. Martin Guzman, Buenos Aires’teki bakanlığından, ölçülü bir şekilde “Bir orantı sorunu var” diye yorumluyor. Güney ülkeleri, aynı zamanda istihdâmı ve çokuluslu şirketlerin onların topraklarında çıkardıkları hammaddeler gibi varlıkları da göz önüne alarak hesaplanan bir taksim istiyorlar.

Columbia Üniversitesi’nden ABD’li iktisatçı Prof. Joseph Stiglitz, “Kimin kazanıp kimin kaybedeceği hakikaten bilinmiyor” diye tespit ediyor ve “Açık bir çeke imza atmaları isteniyor ülkelerden” diyerek hayıflanıyor video-konferans sırasında. “Paranoyak gibi görünmek istemem ama derin bir analizin yapılmamış olduğunu düşünüyorum, zira bu reform büyük bir değişim teşkil etmiyor ve gelişmekte olan ülkeler ile doğmakta olan pazarlardan yana değil” diye devam ediyor.

Sorunun merkezinde vergi kaçışının olduğunu kabul eden Stiglitz, “Panama Papers’dan sonra şimdi de Pandora Papers, şu son yıllarda getirilen önlemlerin yetersizliğini gösteriyor” diyor. Ona göre, vergi idareleri arasında otomatik bilgi alışverişi ve off-shore şirketlerden gerçek yararlananların kaydedilmesi zorunluluğu yine de iyi yönde gelişmeler.

Buna karşılık, ICRICT üyesi iktisatçının gözlemine göre, “Bugün uluslararası finans piyasaları bitcoinin ve diğer kripto-paraların gelişmesiyle tam aksi yönde gidiyor.” Joseph Stiglitz uyarıyor: “Dünyanın bir bölümü, finans piyasalarının şeffaflığı için kavga veriyor. Küresel bir vergi sistemi istiyorsak da bu katiyetle gerekli. Ama bu şeffaflığı istiyorsak, kripto-paralar için katı düzenlemeler getirmeliyiz. Vergi kaçışına ve gizliliğe yeni bir kapı açmamalıyız.”

Güney ülkelerine gelince, “Yeni bir müzakere turu öngören bir anlaşmaya varmak için çok geç değil” diye araya giriyor José Antonio Ocampo, o da Columbia Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve Kolombiya’nın eski maliye bakanı. Bununla birlikte, üyesi zengin ülkelerin çıkarlarına öncelik tanıyan bir OECD yerine, gelişmekte olan ülkelerin daha çok ağırlığının bulunduğu “Birleşmiş Milletler çerçevesi”ni tavsiye ediyor. 

“Yüzde 15 asgari oran, zamanla azami oran hâline gelme riski barındırıyor. Bu oyunda herkes kaybedecek. Hem gelişmekte olan ülkeler hem gelişmiş ülkeler, hem hükümetler hem vergi mükellefleri” diyerek esef ediyor, Massachusetts Üniversitesi’nden Hintli iktisatçı Prof. Jayati Gosh konferansın sonunda. “Sadece çokuluslu şirketler kazançlılar ve vergi kaçışıyla fazladan sağladıkları kârlar asla gerektiği gibi kullanılmıyor.” Jayati Gosh büyük gruplara ve vergi cennetlerine karşı uyarıyor: “Joe Biden ve diğer yöneticiler kamuoyu baskısı olmadan hiçbir şey yapmayacaklardır, onları kımıldatmak için bir halk seferberliği gerek.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.